KKTC'de İsrail'e toprak satışı iddiası: Silahsız işgal girişimi

KKTC'de yabancılara yönelik özellikle İsraillilere toprak satışı yapıldığı iddiaları tartışmalara neden oldu. Uzman isimler konuya ilişkin Haber7.com'a değerlendirmelerde bulundu.

KKTC'de İsrail'e toprak satışı iddiası: Silahsız işgal girişimi
KKTC'de İsrail'e toprak satışı iddiası: Silahsız işgal girişimi
GİRİŞ 09.08.2021 16:35 GÜNCELLEME 09.08.2021 16:35
Bu Habere 52 Yorum Yapılmış

Haber7- Enes Taha Ersen

Türkiye'nin büyük bir titizlik ile yürüttüğü ve savunuculuğunu hem bölgede hem de dünyada gerçekleştirdiği Mavi Vatan fikri, dünya ülkeleri tarafından bölünmek, baltalanmak için oldukça fazla bir biçimde zorlanıyor. Özellikle KKTC üzerinden Türkiye'yi pasifize etmeye çalışan Yunan-Rum lobisi, bölgesel gerilimi artıran adımlar atıyor.

Münhasır Ekonomik bölge ve uydurma sınırlar üzerinden Türkiye'yi uluslararası alanda itibar suikastine maruz bırakmaya çalışan lobiler bölgedeki emellerine ulaşmakta güçlük çekerken, bu uğurda planlanan yeni bir senaryo gün yüzüne çıktı. 'Silahsız işgal' olarak nitelenen bu gelişme, KKTC üzerinde oynana kirli oyunları bir kez daha gün yüzüne çıkardı.

KKTC'DE İSRAİLLİLERİN TOPRAK SATIN ALMASI

Son günlerde çeşitli medya organlarında çıkan haberlerle yayılım gösteren İsrail'in KKTC'de toprak alımlarının dikkat çekici boyuta ulaştığı iddia edildi. Ülkede yabancıların toprak alımı yapmasının yasak olmasına karşılık içerde çeşitli oyunlar ile bu alımın yapıldığı ifade edilirken, yabancı kaynaklı ve yerli ortaklı şirketlerin bu alımları gerçekleştirdiği iddia edildi.

Sayıları 2 bini bulan şirketlerin neredeyse 25 bin dönüm arsa aldığı ifade edilirken, bölge hakkındaki uzmanlığı ile tanınan Kıbrıs İlim Üniversitesi Dekanı ve Haber7 yazarı Prof. Dr. Ata Atun ile Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Kurucusu Emekli Amiral Cihat Yaycı konuya ilişkin Haber7.com'a önemli açıklamalarda bulundu.

YABANCI SERMAYE İLE ŞİRKET KURULMASI YASAĞI

 Kıbrıs İlim Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun ise, söz konusu iddiaların hukuki açıdan dayanaksız olduğuna değindi:

"KKTC'de yabancıların mülkiyet edinme yasaları vardır. Bu yasalar yabancıları mülk edinmede kısıtlar, belirli kurallara tabi tutar. Bu yabancılara ilişkin Yunan ve Rum vatandaşlarının toprak alamayacağı açıkça ifade edilir. Diğer yabancılar, üçüncü ülke şahısları bir dönüm toprak veya bir apartman dairesi almak ile sınırlıdır. Bu duruma Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları dahil değildir. Onlar daha farklı prosedürlere tabidir. İsraillilerin toprak aldıkları yönündeki söylemleri ben de duydum. Ancak yasalara göre bir İsrailli KKTC'den binlerce dönüm toprak satın alamaz. Mümkün değildir. Ancak ya bir KKTC vatandaşı onun adına alabilir, aralarındaki gizli bir anlaşma ile; ya da bir şirket vasıtasıyla alabilir yine aynı şekilde. Burada şirketin yüzde 51 oranında KKTC, yüzde 49 oranında ise yabancı uyruklu olabilmesi koşulu aranmaktadır. Bu şirket bu toprağı ancak bu şekilde alabilmektedir. Ancak bu noktada da Kıbrıs Türkleri'nin böyle bir toprak alımı noktasında ne planı ne de sermayesi vardır. Yabancı bir kişinin de yüzde 100 sermaye ile burada şirket kurması da yasalarla yasaklanmıştır. Tek başına bir şirket kuramazlar. Bu yüzden bu söylemlerin doğruluğu, yanlışlığı tartışmalıdır."

"HER ELİNİ KOLUNU SALLAYAN BURADAN TOPRAK ALAMAZ"

"Muhakkak yabancı kişiler, İstihbarat Teşkilatımızın taramalarından geçmektedir. Hem güvenlik, hem terör hem de arkalarında Yunan veya Rum desteği var mı yok mu bu noktada araştırılmaktadırlar. Bu 3 aylık araştırma süreçleri çok önemli bir şekilde sürdürülmektedirler. Türkiye'ye KKTC'ye düşmanlık içeren faaliyetlere katılmışlar mıdır vatandaşlık isteyen kişiler bunlar araştırılmaktadırlar. Her elini kolunu sallayan buradan toprak satın alamaz."

"İMTİYAZLI YAPI OLUŞMASI ENGELLENMELİDİR"

Emekli Amiral Cihat Yaycı toprak alımlarında bölgedeki demografik yapının bozulmasına izin vermeden, imtiyazlı bir yapı oluşmasının önüne geçilmesi gerektiğini ifade etti. Yaycı, her ne kadar bu alımların KKTC'nin uluslararası tanınırlığına etki edeceğini söylese de, bu tarzdaki bir hamle ile oluşabilecek güvenlik zaafiyetlerine karşı dikkatli olunması gerektiğini söyledi. 

"Toprak alımları bir ülkenin, devletin belli siyaseti ve kontrolü içerisinde yürütülmelidir. Devletin diplomatik saygınlığını devam ettirirken güvenlik ihtiyaçlarını da dengelemelidir. KKTC'den toprak satın alınması elbette Lefkoşa'nın tanınırlığına ve saygınlığına katkı sağlar. Ancak bu güvenlik ile dengelenmelidir. Hem demografik yağının bozulmaması, hem de devletin vatandaşlarından daha imtiyazlı bir yapı oluşması engellenmelidir. Devletin özellikle stratejik bölgelerin güvenliğinin sağlanması noktasında ekstra hassasiyet göstermesi önemlidir. "

"İSTİHBARAT AÇISINDAN TEHLİKELİ"

Yaycı, 2014 yılından bu yana çeşitli vasıtalar ile yasak olmasına rağmen yapılan bu satışların güvenlik zafiyeti oluşturmasının yanı sıra istihbarat açısından da hem KKTC'yi hem de Türkiye'yi tehlikeye atabileceğine dikkat çekti.

"Yabancılara satılan topraklar askeri, ekonomik olarak önemli bölgeler civarında olursa her devlet için tehlikeli bir durum söz konusu olur. Devletler bu nedenle yabancılara toprak satışını sınırlandırmış ve belli şartlara bağlamıştır. Bu nedenle yabancıların toprak satın alması belli usullere bağlanmıştır. Ancak gördüğümüz kadarıyla KKTC'de 2014'ten bu yana gelen bir takım aksaklıklar mevcut. Bu aksaklıklar, İsrail veya bir başka ülke vatandaşı olma durumu fark etmeksizin hemen hemen KKTC'nin her yerinden toprak alabildiği ifade edilmektedir. Özellikle Magosa'nın iskele bölgesindeki toprakların İsraillilere satıldığı ve hatta İsraillilerin bu bölgede çeşitli siteler kurduğuna dair iddialar ifade edilmektedir. Bu durum buradaki deniz üssünün varlığını tehlikeye atar. En başta istihbarat açısından tehlike oluşturur. Bu nedenle askeri bölgelerin etrafında mutlaka yabancılara satılamaz şerhi konulmalıdır arsalar için."

SATIŞLARDAKİ ŞİRKET OYUNU

Yaycı, Toprak satışlarında vatandaşlığı olmayan yabancı kişilerin de çeşitli şirketler ve iştirakler vasıtasıyla alım yaptığına dikkat çekerken buradaki tehlikeye dikkat çekti:

"Yabancıların toprak alımındaki kanuni boşluklar mutlaka giderilmelidir. Bugün KKTC'den edindiğimiz bilgilere göre bir şirketin yüzde 49 hissesi yabancıya, yüzde 51'i yerliye aitse, bu konumda şirket adına yabancı kişi istediği yerden toprak alabilmektedir. Bunun önüne geçilmelidir. Hatta şöyle duyumlar dahi var bölgede: KKTC'de çok sayıda gazetecinin kağıt üzerinde şirket sahibi oldukları gözüküyor denilmektedir. Bu gerçekten çok enteresandır. Gazetecilerin böyle yabancı ortaklı şirketlerde ortaklığının bulunup bulunmadığının araştırılması lazım. Eğer böyleyse bunun içerisinde bir başka oyun var demektir. Hem kamuoyu yönlendirmesini bu gazeteciler yapacak, hem de bu gazeteciler yabancı şirketler ile ortak olacak... O zaman durum hakikaten KKTC'nin iç dinamikleri açısından tehlikeli bir hal almıştır. O nedenle buna çok dikkat etmek gerekmektedir."

TEHDİTLERE KARŞI DİKKAT EDİLMELİ

Yaycı'nın açıklamaları şu şekilde:

"Bugünlerde KKTC'den çok sayıda İsraillinin vatandaşlık aldığı ifade edilmektedir. Söz konusu iddiaların doğruluğunun araştırılması muhakkak suretle önem arz etmektedir. Bu yalnızca İsrail için değil, hemen her yabancı için uygulanmalı, hiç bir etnik unsurun bir diğerine avantaj sağlaması, önlenmeli dengeleyici unsur sağlanmalıdır. Hiç kimseye KKTC'de veya Türkiye Cumhuriyeti'nde üstünlük, baskın güç sağlaması engellenmelidir. Vatandaşlık verilirse istendiği kadar toprak alınabilmektedir. Bu vatandaşlık oyunu ile askeri ve ekonomik bölgelerin çevresinin sarılması engellenmelidir. Bu tehdide karşı devletler gerekli tedbirleri almak ile yükümlüdür. Çifte vatandaşlık ve bu şirket meselelerine karşı devletlerin dikkat etmesi gerekmektedir. "

GÜVENLİK ZAAFİYETLERİNE İZİN VERİLMEMELİ

"İsrail iddialarına ilişkin de yaklaşık 2 bin firmanın bu toprak meselelerine karıştığı ifade ediliyor. Bu firmaların ne iş yaptığının araştırılması gerekiyor. Bu firmalar yalnızca arazi almak için kurulduysa bunun önüne geçmek gerekir. Üretime katkı sağlayıp, ihracat yapmıyor, KKTC ekonomisine pozitif katkı sağlamıyorsa bu çok kritik bir konudur. KKTC'de toprak satın alınan yerlerden biri için Karpaz bölgesi ifade ediliyor. Karpaz'dan neden toprak alınır? Ne için alınır? bunun sebeplerinin çok iyi araştırılması lazım, çok dikkat edilmesi gerekir. Bu konuların KKTC ile Türkiye'nin bekası ve güvenliği bağlamında bu tür faaliyetlerin çok boyutlu şekilde değerlendirilmesi, ele alınması gerekmektedir."

KAYNAK: HABER7 | ÖZEL
YORUMLAR 52
  • ertan 3 yıl önce Şikayet Et
    anavatan da durum aynı değilmi.
    Cevapla
  • Türk 3 yıl önce Şikayet Et
    270 bin Dollar para veren ev alan TC vatandasi oluyor siz ne diyorsunuz bu sacma kanunlardan kurtulmamiz lazim TC vatandasligi böyle kolay verilmemeli
    Cevapla
  • Hmd 3 yıl önce Şikayet Et
    Kibris giderse akdeniz gider, Türkiye gider, hafazanallah.
    Cevapla
  • net 3 yıl önce Şikayet Et
    önceki cumhurbaşkanı açmış olabilir yolu araştırılmalı.
    Cevapla
  • Misak-ı Milli 3 yıl önce Şikayet Et
    Kıbrısın acil Türkiye'ye bağlanması lazım, Kıbrısı kaybetmek demek Türkiye'nin tamamen kuşatılması demek, Kıbrıs Türkiye'nin nefes borusudur. Kıbrısın ayrı devlet olması da tehlikeli, ileride Akıncı gibi bir kripto gelir, referandurum yapar biz Rum olacağız der..
    Cevapla
  • Keşanlı 3 yıl önce Şikayet Et
    Adamsın
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Suriye İstihbarat Teşkilatı'nın yeni başkanı belli oldu
Suudi Arabistan'dan KAAN hamlesi: 100 tane istiyorlar