Kardeşliğe İngiliz hançeri: Durand Hattı

Afganistan’daki güvenlik ve istikrar sorunun arka planına bakıldığında, oldukça uzun bir geçmişe sahip olduğu ve başlangıcının 19. yüzyıldaki sömürgecilik faaliyetlerine kadar uzandığı söylenebilir.

Kardeşliğe İngiliz hançeri: Durand Hattı
Kardeşliğe İngiliz hançeri: Durand Hattı
GİRİŞ 31.08.2021 10:18 GÜNCELLEME 31.08.2021 10:18
Bu Habere 3 Yorum Yapılmış

Afganistan’daki güvenlik ve istikrar sorunun arka planına bakıldığında, oldukça uzun bir geçmişe sahip olduğu ve başlangıcının 19. yüzyıldaki sömürgecilik faaliyetlerine kadar uzandığı söylenebilir. 1880’li yıllarda İngiltere sömürgecilik politikalarında yeni bir süreç başlattığında uluslararası alanda da bir Afganistan sorunu doğmuş oldu.

İngiltere 1878’de Afganistan’ı ikinci kez işgal ettiğinde Afganistan’daki varlığını 1880 antlaşması ile bir tür himaye ilişkisine çevirmiş ve o sırada tahtta oturan Şah Abdurrahman Han ile 12 Kasım 1893’te “Durand Hattı” Sınır Anlaşması’nı imzalamıştı. Böylece İngiltere’nin Hindistan’daki sömürgeci pozisyonunu güçlendiren, günümüzde de geçerliliğini koruyan, Afganistan-Pakistan sınırı çizilmiş oldu. Bu anlaşmayla Afgan sınırları içindeki “Hayber Geçidi” Afganistan dışında kaldı. Hayber Geçidi’nin stratejik önemi yanında, bölgede yaşayan çok sayıdaki Peştun’un da Afganistan dışında kalması, iki kardeş halk arasında bugüne kadar uzanan yaklaşık 130 yıllık bir sorunu doğurdu.

HAYBER GEÇİDİ SORUNU

Bugün, Afganistan nüfusunun üçte birden biraz fazlasını oluşturan Peştunlar ile Pakistan’daki Peştunlar aynı soydan gelen aynı mezhebe sahip kişilerdir. Ancak soy taassubu ve güç sahibi olma arzusu ümmet anlayışını dışlayan bir hal alınca, komşu iki ülke arasında toprak uyuşmazlığına sebep olmuştur.

1947’de Pakistan bağımsızlığını ilan edip Hayber Geçidi bölgesini de sınırları içinde gösterince, bağımsızlığı Afganistan tarafından hoş karşılanmadı. Hatta Birleşmiş Milletler üyelik görüşmelerinde red oyu kullandılar. 1947’den 1979’a kadar Afganistan’ı yönetenler, Pakistan’ı Peştun soydaşlarına baskı yapan ve Afgan topraklarını işgal eden “öteki” olarak görmüştür. Bu yüzden yaklaşık 30 yıl boyunca iki komşu ülke arasındaki ilişkilerde hasmâne tutumlar etkin olmuştur. Üstelik Soğuk Savaş döneminde iki komşu ülke, iki ayrı blokta yer alarak söz konusu tutumlarını yine bu karşıtlık üzerine inşa etmişlerdir. Pakistan’ın Batı Blok’undan sağladığı destek karşısında Afganistan’ın Sovyetler Birliği’nin (SSCB) yanında yer alması bazıları tarafından zorunlu bir tercih olarak okunmaktadır.

1971’de Bangladeş’in Pakistan’dan bağımsızlığını ilan edip ayrılmasıyla, İslamabad yönetiminin Afganistan politikası değişti. Savunma politikası yerini atak politikalara bıraktı. Bangladeş’in ayrılması ile Hindistan karşısında nüfus ve toprak dengesi zaafa uğrayan İslamabad, Keşmir sorunuyla da karşı karşıya kalıp başarısız sonuçlar alınca, Hayber Geçidi’nin ellerinde kalmasını daha fazla önemsedi.

TARTIŞMALI SINIRLARDA DOĞAN TALİBAN

El-Kaide gibi örgütler Amerika Birleşik Devletleri’nin Soğuk Savaş sırasında SSCB etkisine karşı desteklediği anlayışın bir ürünüdür. Şöyle ki;

Pakistan 1971 sonrasında, yeni bir toprak kaybı ile karşılaşmak istemediğinden Kabil yönetimi üzerinde denetim kurmaya önem verdi. 1979’da başlayan Sovyet işgali Pakistan için yeni siyasetlerini daha etkin biçimde kullanma imkanı sağladı. İşgal sebebiyle Pakistan’a yoğun bir Afgan göçü oldu. Sovyet işgaline direnen örgütler, Pakistan’ın Afgan politikasını uygulamasının aracı olarak görüldü. Taliban da bu direniş örgütlerinden biri olarak sivrilince Pakistan’ın sınırdaki desteği diplomatik alana da yansıdı. ABD, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler de Pakistan’ın referansıyla Taliban’ı desteklediler. 1989’da SSCB Afganistan’dan tümüyle çekildiğinde 1996-2001 yılları arasında Afganistan’ın kontrolü Taliban’ın eline geçti.

PAKİSTAN’IN TALİBAN’A BAKIŞI

Taliban projesinin 1996-2001 arasındaki uygulamalarını değerlendirenler Pakistan’ı örgütün hamisi olmakla eleştirmekteler. Pakistan ise Taliban’ın, Batı Bloku politikalarına uygun biçimde geliştiğini ve İslamabad’ın Sovyet işgalinin sona ermesine ve Doğu Bloku’nun yıkılmasına yol açan süreçte kayda değer bir sorumluluk ve yükümlülük aldığını dile getirmekte bununla beraber Afganistan’da son 40 yılda yaşanan sorunların Pakistan’ı diğer ülkelerden daha fazla olumsuz etkilediğinin de altını çizmektedir.

Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra Hindistan’ın ABD’ye yaklaşması, Pakistan’ın ABD ile müttefiklik ilişkilerinin zayıflamasına yol açtı. Pakistan kuruluşundan beri en büyük tehdidin Hindistan kaynaklı olacağını varsaydığından Afganistan’daki idarenin İslamabad ile uyumlu olmasına önem vermiştir. Bu yüzden, İslamabad’daki politikacılar Kabil’de dünyanın kabul edeceği, güçlü ve istikrarlı bir yönetimin inşa edilmesine katkı vermeye diğer devletlerden çok daha isteklidirler. Diğer yandan Taliban’ı Pakistan’a müzahir bir unsur olarak görmek bölgenin jeopolitiğine aykırıdır.

Taliban kendine özgü şartlarda doğan ve gelişen bir harekettir. Bölgede sömürgeci anlayışla çizilen sınırların sıkıntılarından doğan bir örgütün Pakistan kaynaklı elde ettiği destek, varlığına katkı sağlayan unsurlardan sadece biridir. 2001’den bugüne ABD’nin bile kontrol altına alamadığı ve yenemediği bu hareket tekrar gücü ele geçirirken, Pakistan devletinin bundan sonra izleyeceği siyaset önemlidir. Türkiye ile Pakistan arasındaki ilişkiler tarih boyunca hep dostane bir şekilde cereyan ettiğinden her iki ülkenin yeni Afganistan yönetimine karşı takınacakları tutum da yine bu perspektiften olacaktır.

PROF. DR. SÜLEYMAN KIZILTOPRAK-MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ

KAYNAK: YENİ ŞAFAK
YORUMLAR 3
  • vatandaş 3 yıl önce Şikayet Et
    sonuçta teröristler.
    Cevapla
  • Memo can 3 yıl önce Şikayet Et
    Hangi tasin altinda bakarsan ingiliz yahudisi cikiyor. Cok sinsidirler hic sesleri cikmaz
    Cevapla
  • dayı 3 yıl önce Şikayet Et
    bu ingilizler 1800 lü yıllarda tüm dünya ya nasıl hakim olup her yeri karıştırabildiler bu gücü nereden buldular anlayabilmiş değilim. her fitnenin altından onlar çıkıyor. Üstelik kimse yediği kazığın farkında değil herkes gönüllü ingilizlere kendini teslim etmiş biz bile Kıbrısı sessizce vermişiz adamlara
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Milli heyecan başlıyor! Galler - Türkiye: Muhtemel 11'ler
Ankara'da bir trafik magandası 'yavaş yürüdü' diye yaşlı adama kafa attı