Avrupa ülkelerinden Suriyeli istihbaratçıya büyük kıyak
Suriye'de Esed rejiminin Rakka bölge İstihbarat Şefi olarak görev yapan Halid el-Halebi'nin Fransa, Avusturya ve İsrail istihbaratıyla temas halinde Avrupa'ya kaçtığı ve Avusturya'da istihbarat servisi bünyesinde yaşadığı ortaya çıktı.
Suriye'de Esed rejiminin Rakka bölge İstihbarat Şefi olarak görev yapan Halid el-Halebi'nin Fransa, Avusturya ve İsrail istihbaratıyla temas halinde Avrupa'ya kaçtığı ve Avusturya'da Adalet Bakanlığı ile istihbarat servisinin aşırıcılıkla mücadele biriminden gizlice yaşadığı anlaşıldı.
Amerikan New Yorker dergisinde yer alan makaleye göre Halebi, Rakka'nın Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) geçmesinden sonra kentten çıktı, ardından da Fransa istihbaratının yardımıyla Avrupa'ya gitti.
Habere göre Suriyeli istihbaratçı Halebi, birçok muhalifin öldürülmesi, sistematik işkenceye maruz kalması ve kalabalık hücrelerde çıplak şekilde yaşamalarının sorumluları arasında yer alıyor.
Birçok kişinin ölümüne ya da kaybolmasına sebep olan Halebi, Rakka bölgesinin istihbarat şefiydi. Tek Dürzi istihbarat şefi olan Halebi döneminde günde yaklaşık 15 muhalif gözaltına alınıyordu.
Gözaltına alınanlara yapılan işkencelerden infaza kadar birçok resmi belgeyi imzalayan Halebi, Rakka'da göstericilere ateş edilmesi emrini de Şam'ın talebiyle verdiğini belirtti.
Kendisi bu görevi yürütürken başlayan rejim karşıtı protestolarda başlarda olumlu tutum sergilese de Şam'dan gelen emirler sonrası protestoculara ateş edildiğini ifade eden Halebi, ÖSO Rakka'yı ele geçirmeye çalıştığı operasyonda şehrin doğu kapısını koruyan birliğin başında yer aldı.
ÖSO, 2 Mart 2012'de Halebi'nin tuttuğu kapıdan girerek kenti ele geçirdi. Kentteki çoğu istihbaratçı ve asker o dönemde yakalandı, öldürüldü ya da kaçtı.
Üst düzey istihbaratçılardan ise sadece Halebi kurtuldu. Fransa'da yaşayan muhalif yazar Najati Tayara, bir gün bir telefon aldı ve Paris'te olduğunu söyleyen Halabi'nin kendisiyle görüşmek istediğini öğrendi.
Suriye'deyken kendisini iki kere gözaltına alan Halebi'nin, "Seni Şam'a gönderme emrini uygulamak zorundayım üzgünüm." dediğini anlatan Tayara, şu ifadeleri kullandı:
"Bana çocuklarını yıllardır görmediğini, büyük kızının okulu bırakmaya zorlandığını, ailesinin rejim tarafından sürekli izlendiğini söyledi. Ayrıca 'Suriye'yi terk etmek zorunda kaldım çünkü ÖSO ile temastaydım ve onlara Rakka'nın anahtarını verdim.' dedi."
Haberde Halebi'nin, ÖSO'ya şehri teslim etmesi karşılığında Rakka'dan canlı çıktığı bilgisi de yer aldı. Buna göre Halebi, ÖSO üyelerine şehre doğudan giriş izni verecek, buna karşılık kaçması sağlanacaktı.
ÖSO'nun Rakka operasyonu öncesi Halebi, Tabqa'ya götürüldü ve burada aşiret lideri Abdul Hamid El Nasser'in evinde kaldı. Nasser daha sonra Halebi'yi Suriye'den kaçmak isteyen mültecilerin arasına sokarak izini kaybettirmesini sağladı.
LÜBNANLI DÜRZİLERİN LİDERİNİN YARDIMIYLA ÜRDÜN'E GİTTİ
Halebi, izini kaybettirdikten sonra Lübnanlı Dürzilerin lideri ve siyasetçi Velid Canbolat ile temas kurdu ve Lübnan'a gitmek istediğini söyledi. Canbolat ise Halebi'ye Hizbullah'ın kendisi için tehlike oluşturacağını belirterek Ürdün'e gitme tavsiyesinde bulundu.
Canbolat sadece tavsiye vermedi, Halebi'yi İstanbul'dan Ürdün'e getirecek uçağın ayarlanmasını da sağladı. Ürdün'de istihbarat servisi ve muhalif Suriyelilerle görüşen Halebi, 2013'te Fransa'nın Amman Büyükelçiliği ile temasa geçti.
Fransa bu dönemde Esed rejimi sonrası Suriye'sinin hazırlığını yapıyor ve eski asker ve istihbaratçılarla görüşüyordu.
Aylar süren görüşmelerin ardından büyükelçilik aracılığıyla Julien adında bir istihbaratçıyla tanışan Halebi, bilgi verme karşılığında Fransa'ya gitme, sığınma alma ve ailesinin de Fransa'ya getirilmesini istedi.
Fransa, Halebi'ye 2014'te tek girişlik bir vize vererek ülkeye gelmesini sağladı. Paris'e inen Halebi, istihbaratın burada kendisiyle irtibatı kesmesi ve maddi olarak zor durumda kalması üzerine Fransa'da yaşayan bir Dürzi ile temasa geçerek bir miktar para aldı.
Fransız istihbaratı, Orta Doğu'daki bazı istihbarat örgütleriyle temasta bulunan Halebi'nin görüştüğü Dürzi üzerinden bu örgütlerle iş birliği yapmış kabul edileceğini belirtti. Fransız istihbaratı Halebi'ye bu durumda sığınma talebi yapmaması gerektiğini ifade etti.
Orta Doğu'daki bazı istihbarat örgütleriyle temasta bulunan Fransa'da yaşayan Dürzi üzerinden kendisinin de başka istihbarat teşkilatlarıyla görüştüğü anlamının çıkacağını belirten Fransız istihbaratı, Halebi'ye bu durumda sığınma talebi yapmaması gerektiğini ifade etti.
Halebi buna rağmen 90 günün sonunda vizesi bitince sığınma talebinde bulundu. Mülakata alınan Halebi, "Aldatıldım, Fransız etiğine uymuyor, Bunu küçük bir askere yapabilirler ama benim gibi bir generale yapamazlar." ifadesini kullandı.
FRANSA'DA İSTİHBARAT SERVİSİ YALNIZ BIRAKTI
Uluslararası Adalet ve Hesap Verebilirlik Komisyonu (CIJA) adlı sivil toplum örgütü bu dönemde Suriyeli muhaliflerin ele geçirdiği 600 bin belgeyle Esed rejiminin işlediği savaş suçlarını ortaya çıkarmakla meşguldü.
Bu belgeleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine sunmaya hazırlanan CIJA'nın bu girişimi Rusya ve Çin'in girişimleriyle engellendi.
Rejim muhalifleriyle görüşerek uygulanan sistematik işkenceleri, infazları, komuta zincirindeki isimleri ortaya çıkaran CIJA, Halebi'nin de yurt dışına kaçtığını öğrenince kendisiyle görüşmek ve bilgi almak istedi.
Araştırmalar derinleştikçe Halebi'nin bilgi almak gereken değil, soruşturulmak gereken kişilerden olduğu anlaşıldı.
CIJA, Halebi'yi Fransa'da bulamadı ancak Suriyeli yazar Tayara ile görüştüğünü öğrendi. Halebi, yazar Tayara'yla da görüşüyor ancak sadece memleket üzerine konuşmalar yapıyorlardı.
Zamanla bu görüşmelerin, gözaltına aldığı Tayara'ya iyi davrandığı için arkadaş olarak kaldıkları izlenimini Fransız makamlarına göstermek için olduğu ortaya çıktı.
Halebi, bu görüşmelerde Tayara'ya Avusturya'ya gitmek istediğini söylemişti. CIJA, bunun üzerine Halebi'yi Avusturya'da bulabileceği üzerine yoğunlaştı ve eski istihbaratçının sosyal medyadaki bir paylaşımını Viyana'dan yaptığını tespit etti.
Avusturya Adalet Bakanlığına giden CIJA heyeti, Halebi'ye ait olduğu düşünülen adresi bakanlığa sundu. STK'nin bakanlıktan görüştüğü ismi açıklanmayan iki Avusturyalı ise bunu araştıracağını söyledi.
Bu sırada CIJA, bakanlık görüşmesinden iki hafta önce Avusturya istihbaratı (BVT) görevlisinin, Halebi ile mobilya alışverişi yaptığını, faturayı kendi adına kestirdiğini, yaptığı ödemenin karşılığında ise kendisine Mossad tarafından ödeme yapılacağını ortaya çıkardı.
MOSSAD, AVUSTURYA'DAN HALEBİ'Yİ ÜLKEYE ALMASINI İSTEDİ
Halebi'nin sığınma talebine uzun süre cevap verilmeyince Fransa'dan ayrılmak istediğini öğrenen Mossad, BVT'ye Halebi'yi Avusturya'ya götürüp güvene alma, masraflarının ise İsrail tarafından ödenmesi teklifini yaptı.
Mart 2015'te yapılan bu teklifin nedeni ise "Halebi'nin kültürel kökenleri nedeniyle, Esed rejiminin düşmesinden sonra Suriye devlet yapısında önemli rol üstlenmeye hazır olacağı" şeklinde ifade edildi.
Avusturya'dan sadece Halebi'yi ülkeye getirmesi istendi. BVT, "Beyaz Süt" adını verdiği bu operasyon için Oliver Lang ve Martin Filipovits isimli iki ajan görevlendirildi.
BVT belgelerine göre Mossad, sürekli olarak Halebi ile temas halindeydi.
Mossad ve BVT, Halebi'yi Fransa'dan uçakla çıkarmak istese de çeşitli yasal duvarları aşılamadı. Bunun üzerine Lang, Mossad'a Halebi'yi diplomatik plakalı araçla ülkeden çıkarmayı teklif etti.
Ülkeler arası ilişkilere zarar verebilecek bu öneri bir süre sonra kabul edildi ve Halebi 2 Haziran 2015'te Fransa'dan çıkarıldı.
Almanya ve İsviçre üzerinden Avusturya'ya gelen Halebi, Viyana'da bir eve yerleştirilerek Lang ve Filipovits tarafından sığınma başvurusu yapması sağlandı.
Kimseye görünmeden başvuru merkezlerine giriş çıkışı sağlanan, Lang'ın parasını ödediği bir tercüman tutulan Halebi'ye Avusturya tarafından 2 Aralık 2015'te 5 yıllık oturum verildi.
ADALET BAKANLIĞI'NIN HALEBİ'DEN HABERİ YOKTU
Henüz oturum alalı 2 ay olan Halebi'den BVT'nin aşırıcılıkla mücadele birimi ile Adalet Bakanlığı ise CIJA'nın başvurusuyla haberdar oldu.
Bu arada Fransa, sığınma talebini reddettiği Halebi'yi ülkede bulamayınca Europol'e haber vermiş, onlar da Avusturya'yı bu konuda bilgilendirmişti.
Bu gelişmeler üzerine Mossad'ın Avusturya'daki irtibat memuru ülkeden ayrılırken Lang da aşırılıkla mücadele birimine bilgi vermeye çağırıldı.
Alarma geçirilen Avusturya polisi de Halebi'nin evine gitti ancak Halebi evde yoktu. Dolapta çürümüş yemeklerin bulunduğu evden eski istihbaratçının çok önce ayrıldığı anlaşılırken kullandığı üç numaradan birine ait Whatsapp hesabındaki profil fotoğrafının Macaristan'da çekildiği anlaşıldı.
Makaleyi kaleme alan Ben Taub, peşine düştüğü Halebi'nin Slovakya'da ya da Avusturya'da olduğunu düşünen insanlarla görüştüğünü belirtti.
Halebi'yi Avusturya'da aradığını anlatan Taub, "Halebi'nin Viyana'nın 12. Bölgesinde yaşadığı apartmanın batı tarafında bahçeye bakan balkonlar vardı. Konuştuğum bir Avusturyalı kadının üst katında Halebi'ye benzeyen bir adam balkonda oturuyordu. O olduğunu anlayamıyordum. Kapısını çaldım, cevap gelmedi. Komşularına göre ev boştu." ifadesini kullandı.