İsrailli çiftin casusluk iddiasının ardındaki çarpıcı Doğu Akdeniz gerçeği

Casusluk faaliyeti şüphesiyle gözaltına alınan sonrasında da serbest bırakılan İsrailli çift ülkelerine dönerken, Naftali Bennet- Erdoğan görüşmesini Kanal 7 Dış Haberler Koordinatörü Taha Dağlı Haber7'deki köşesinde değerlendirdi.

GİRİŞ 19.11.2021 10:26 GÜNCELLEME 19.11.2021 11:16
Bu Habere 44 Yorum Yapılmış

İsrailli çiftin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın evini gözetleyip bazı notlar alırken yakalanması, casusluk faaliyeti şüphesiyle gözaltına alınmasına neden olmuştu. Çiftin serbest bırakılması adına İsrailli makamlar üst düzey temaslar ile Ankara-Tel Aviv hattında mekik dokurken, diplomatik girişimler sonuç vermiş çift serbest bırakılmıştı.

Serbest bırakılmanın ardından İsrail ile Türkiye arasında yıllar sonra Başbakanlık-Cumhurbaşkanlığı düzeyinde ilk telefon görüşmesi gerçekleştirilirken, İsrail başbakanı Bennet Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkürlerini iletmişti. Suçlamaların üzerine çiftin serbest bırakılması ve Bennet'in teşekkürü çeşitli tartışmalara yol açarken, Kanal7 Dış Haberler Koordinatörü Taha Dağlı süreci değerlendiren ve çarpıcı detaylara parmak basan bir yazı kaleme aldı.

BENNET'İN TELEFONU

Türkiye'nin, İsrailli çifti casuslukla suçlmadığına, yaptığı faaliyetin casusluk şüphesi barındırdığı ile suçlandığına dikkat çeken Dağlı, çiftin bu şüphe ile gözaltına alındığına dikkat çekti:

"İsrailli çiftin İsrailli çift serbest bırakıldı.
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradı.
İsrail Başbakanı Naftali Bennet Erdoğan’ı aradı.

Türkiye’de bazıları soruyor, “bu çift casussa neden serbest bırakıldılar değillerse neden teşekkür ediyorlar” diye.
Kimse o çifte “casus” demedi.
Ortada işledikleri bir suç vardı. Bunun kapsamı hukuk çerçevesinde casusluğa giriyordu.
Bu şüpheden dolayı göz altına alındılar."

CASUS OLMADIKLARINI İSPATA ÇALIŞTILAR

İsrail'in diplomatik girişimler ile çiftin casus olmadığını kanıtlamaya çalıştığını ifade eden Dağlı, Tel Aviv yönetiminin de bu kişilerin casus olmasa dahi casusluk şüphesi bulunan suç işlediklerinin farkında olduğunu belirtti:

"İşledikleri suç sadece İstanbul’a, Türkiye’ye, Türkiye Cumhurbaşkanına özel değil.
Dünyanın her ülkesinde birinin, o ülkenin devlet başkanı veya başbakanının evini fotoğraflaması ve bu fotoğrafları, “evin etrafında şu kadar polis var” gibi bilgilerle başkalarıyla paylaşması, suç teşkil eder.
Bu onları direkt casus yapmaz.
Ama suçlama, ortadaki şüphe üzerine, casusluktur.
Sonrasına yargı bakar.
Sen bunları yakalar ve casusluk şüpheni ortaya koyarsın, karşı taraf ta casus olmadığını ispata çalışır.
Günlerdir İsrail’in diplomatik yolla yaptığı budur."

TEL AVİV'İN İTİDALLİ YAKLAŞIMI

Tel Aviv diplomatik girişimlerinde soğuk kanlı yaklaşırken, İsrail basını, yönetimin aksine sert bir tutum sergilenmesi gerektiğini savunurken, yetkili makamlar temkinli davranmayı tercih etti. Bu noktada Başbakanlık, Dışişleri Balanlığı ve Mossad düzeyinde yürütülen temaslara dikkat çeken Dağlı şunları söyledi:

"İsrail kamuoyu en başından itibaren çok öfkeliydi. “Türkiye’ye gidilmesin, Türkiye’den gelenleri biz de tutuklayalım” diye atıp tuttular.
İsrail medyası bunu yaparken, Türkiye’den Fatih Altaylı, İsmail Saymaz, Nevşin Mengü gibi gazetecileri örnek gösterip, “bakın Türk gazeteciler de İsrailli çiftin masum olduğunu söylüyor” dediler.

İsrail medyasındaki öfke ve telaşın aksine İsrail başbakanı Naftali Bennett, İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Mossad son derece soğukkanlı ve temkinli davrandı.
Onlar ortadaki suçun kapsamının ne olduğunun çok iyi farkındaydı.
Kendi vatandaşları, turist olarak gittikleri İstanbul’da, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konutunun fotoğraflarını çekip, bunları gözlemledikleri bilgiler eşliğinde başkalarıyla paylaşmışlardı.
İsrail Dışişleri konuyla alakalı Türkiye’ye heyet yolladı.
Muhtemelen istihbarattan da gelenler olmuştur.
O heyete eldeki deliller verildiğinde, İsrail tarafı durumun son derece ciddi olduğunu daha net kavramış oldu.

BENNET'İN TELEFONU VE TEŞEKKÜR

İsrail'in diplomatik trafiği ve Bennet'in telefon görüşmesini değerlendiren Dağlı, telefon görüşmesinde gündeme gelen teşekkür için şunları yazdı: 

"İsrail bu saatten sonra olup bitenin bir suç teşkil ettiğini fakat bunun casusluk olmadığını delillendirmeye çalıştı. Yani ortada bir casusluk şüphesi var ama casusluk ve kasıt yok. Bunu izah etmeye uğraştılar.

Diplomasi kanallarıyla yapılan bu görüşmeler sonuç verdi. Ve çift serbest bırakıldı.
İsrail Cumhurbaşkanı ve başbakanı da diplomatik gayretlerle, krizin aşılmasından dolayı teşekkürlerini iletti.

“Bunlar casuslarsa niye serbest bırakıldılar, şayet casus değillerse neden İsrail teşekkür ediyor” sorularının cevabı bunlardır.
Yani Türkiye kimseyi casus diye tutuklamadı, casusluk şüphesiyle tutuldular.
Kimseyi de casus olmasına rağmen serbest bırakmadı.
İsrailliler öyle ya da böyle bir suça bulaştılar.
Türkiye isteseydi bunu sonuna kadar tutardı.
Ama İsrail’in diplomatik gayretlerine itimat edildi.
İsrail’in sunduğu veriler eşliğinde çiftin casus olmadığı ve casusluk amacıyla bu suçu işlemedikleri kanaatine varıldı.
O nedenle de İsrail teşekkür ediyor."

TELEFON TRAFİĞİNİN ARDINDAKİ NEDEN

İsrail'in Türkiye ile diplomatik kanallar üzerinden yürüttüğü görüşmenin ardındaki nedene de dikkat çeken Dağlı, İsrail'in Orta Doğu'daki Türk denkleminin en önemli parçalarından biri olmasına bağlı olduğunu söyledi. İsrail'in bu gerçeği gördüğü ve kabul ettiğine değinen Dağlı şunları söyledi:

"İsrail’in teşekkür telefonlarının nedenleriyle devam edelim.
İsrail-Türkiye ilişkileri öyle ya da böyle normalleşme sürecine girmeli.
İsrail bunun farkında. Türkiye de öyle.
Bölgede eski husumet defterleri bir bir kapanıyor, yeni sayfalar açılıyor.
BAE, Esed rejimiyle, Türkiye ile barışırken; Türkiye Mısır’la yakınlaşırken, İsrail ile Türkiye’nin de gerginlikleri aşması gerek. Bu Ortadoğu’daki yeni denklemin, olmazsa olmazları arasında."

DOĞU AKDENİZ GERÇEĞİ

Dağlı, bu denklemin en önemli örneklerinden birinin Doğu Akdeniz'deki gerçek olduğuna değinirken şunları söyledi:

"En basitinden bir örnek verelim.
İsrail 2 Ocak 2020’de Doğu Akdeniz’de çıkardığı doğalgazı, Avrupa’ya taşıyabilmek için Yunanistan ve Rumlarla Eastmed adlı bir proje imzaladı.
Yüksek maliyetli ve oldukça riskli bu proje neredeyse 2 yıldır hayata geçirilemedi.
Daha bir 2 yıl geçse, yine o proje gerçekleşemez.
Ortada Türkiye varken, doğalgazı denizin dibinden Avrupa’ya taşımaya kalkmanın faturasını ne İsrail, ne Yunanistan ne de Rumlar ödeyebilir.
Doğalgazı taşımanın doğal yolu, Türkiye.
İsrail en basitinden bu gerçeğin farkında ve ondan dolayı da teşekkür ediyor."

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR 44
  • Süleyman 3 yıl önce Şikayet Et
    İçimizdeki bu kadar avukat varken yakalayanlar casuslukla suçlanır bu gidişle.
    Cevapla
  • ucrun 3 yıl önce Şikayet Et
    Türkiye aslında gereken mesajı vermiştir.
    Cevapla
  • Baki 3 yıl önce Şikayet Et
    bu olayın bir de dizisini yaparsınız, birileri yine kahraman olur ve bu oyun unutulur gider...
    Cevapla
  • Kul insan 3 yıl önce Şikayet Et
    Allahuekber. Nereden nereye. Heron vs diğer silah satmazlar iken şimdi Akdeniz dize geldi . Dize gelmeyeni yarası var kocunuyor . Bizde yarasını kocuruz. Yahudilerin tarihte en uzun devleti 76 yıl sürmüştür. Amerika çökünce israil 'de çökmüştür. Zamana oynuyorlar çünkü Mavi vatan ile israilin ümüğü sıkıldı. Yaşasın özgür Kudüs Mescidi Aksa.
    Cevapla
  • MiSaFiR 3 yıl önce Şikayet Et
    Ortada "CASUSLUK OLMAYAN" bir suç varsa eğer, neden bu "casusluk olmayan" DİĞER SUÇTAN yargılanmadı ?
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
ABD Başkanı Donald Trump'ın yargılandığı tarihi davada sürpriz karar
Sibirya kaplanı demir kapıyı tek darbede kırdı! Çiftçi canını kıl payı kurtardı