Hindistan polisine yönelik suçlamalar korkunç
Uttar Pradeş eyaletinde polisler, Hindu milliyetçisi yönetimin paralı askerleri gibi davranmak ve Müslümanlar ile Dalitleri öldürmekle suçlanıyor.
Guardian'ın özel haberine göre, yerel meclis seçimlerinin yapılacağı Uttar Pradeş'te 22 yaşındaki Altaf adlı Müslüman bir gencin ölümü polis kayıtlarına "gözaltında kendini öldürdü" şeklinde geçti.
Ancak olay yeri fotoğraflarına göre, Altaf'ın iddia edilen yerdi kendini asmasının imkansız olduğu, karakoldaki güvenlik kameralarının o gün çalışmamasının da şüphe uyandırdığı belirtildi.
Ailesi, Kasganj kentinde yaşayan ve Hint bir genç kızla evlenme planları yapan Altaf'ın, farklı inançlardan kişilerin evlenmesine karşı çıkan Hindu grupların polise şikayet etmesi üzerine 9 Kasım 2021'de gözaltına alındığını, karakolda gördüğü işkence nedeniyle öldüğünü iddia etti.
Pakistan'da öğrenciler Hindistan'daki başörtüsü yasağını protesto etti
Hindistan'da Müslüman öğrencilere başörtüsü tacizi
Hindistan'da başörtülü öğrenciler ayrı sınıfa konuldu
Olayı eyalet yüksek mahkemesine taşıyan Baba Chand Miya, polisin oğlunun ölümünün intihar olduğunu kabul etmesi için kendisine para teklif ettiğini ancak sessiz kalmayacağını ve adalet arayacağını aktardı.
Mahkeme, geçen hafta Altaf'ın cesedine yeniden otopsi yapılmasını talep etti.
Guardian göre, 2018'den bu yana gözaltında ölen ya da polisin kendini koruma amaçlı öldürdüğü iddia edilen şüphelilere dair 6 vakada, bu kişilerin kasten öldürüldüğü öne sürülüyor.
İktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata (BJP) Partisi Üyesi Yogi Adityanath'ın başbakan olduğu, ülkenin en kalabalık eyaleti Uttar Pradeş'te polisin suçlandığı tüm vakalarda kurbanların eyalet nüfusunun yüzde 20'sini oluşturan Müslümanlar ya da ülkedeki sınıf sisteminin en alt tabakasında yer alan Dalitler olduğu biliniyor.
"VUR" EMRİ GAYRİ RESMİ POLİTİKA OLARAK BENİMSENDİ
İnsan hakları savunucuları, avukatlar, 2017'de göreve gelen Eyalet Başbakanı Adityanath'ın Hindu milliyetçiliğini teşvik edeceği ve suça karşı sert baskı uygulayacağı açıklaması nedeniyle Uttar Pradeş'te "vur" emirinin gayriresmi politika olarak benimsendiğini vurguluyor.
Seçimlerde, Müslüman nüfus oranı yüksek Alzamgarh kentinden aday olan aktivist Rajeev Yadav, polisin Yogi Adityanath'ın "paralı askeri" gibi davrandığını ileri sürdü.
Polisin şüphelileri yaraladığı, sakatladığı ya da öldürerek yargısız infaz yaptığını, karşılığında da mesleki açıdan ödüllendirildiğini kaydeden kurban avukatları ve aileler, eyalette bir terör atmosferi olduğunu, Müslüman ve alt sınıftan kişilerin polislerce sokaktan alınarak öldürüldüğünü savunuyor.
Aktivistler, soruşturmaları ölümlerde sorumluluğu olduğu iddia edilen polislerin yürüttüğünü, soruşturma raporlarının teslim edilmediğini, kanıt ve güvenlik kamerası kayıtlarının kaybolduğunu ve ölümlerin "kaza" olarak rapor edildiğinin altını çiziyor.
Resmi verilere göre, son 5 yılda eyalette polis 3 binden fazlası dizinden olmak üzere 8 bin 700'den fazla kişiyi vurdu. 150'den fazla şüpheli vurulduktan sonra yaşamını yitirdi.
Guardian'a konuşan eski iki polis, çatışma sonucu ölüm olarak kayıtlara geçen bu olaylarda genelde polisin gerçekleri çarpıttığını söyledi.
Polis yetkilileri, Kamran adlı 40 yaşındaki Müslüman su satıcısının, geçen yıl kasımda evinden 320 kilometre uzaklıktaki Lucknow'da gözaltına alınmak istenirken terörle mücadele birimiyle girdiği çatışmada öldüğünü açıkladı.
Ancak avukatı Ashma Izzat, müvekkilini nezarette sağ olarak gösteren bir fotoğraf dahil kanıtların, olayın polisin anlattığı gibi olmadığını gösterdiğini, güvenlik güçlerinin gerçekleri gizlediğini aktardı.
Polis, ailesine gözü patlamış, boynu ve bedeninde koyu lekeler oluşmuş, bir kaburgası ve bacağı kırılmış, 4 ön dişi yok edilmiş şekilde teslim ettiği Kamran'ın başına ödül konulmuş bir suçlu olduğuna dair rapor sundu. Ancak Kamran'ın öldüğü gün dahil işi gereği polise su götürdüğü ortaya çıktı.
GÖZALTINDA ÖLÜMÜN EN YÜSKEK OLDUĞU EYALET
Resmi kayıtlara göre Uttar Pradeş, ülkede 23 ölümle polis nezaretinde en yüksek ölümün kaydedildiği eyalet olsa da aktivist avukat Mehmood Pracha gerçek sayının daha fazla olduğunu belirtiyor.
Gözaltında ölümleri Hindistan'ın en yüksek mahkemesine taşıyan Pracha, polisin gerçek sayıları gizlediğini ifade etti.
Birçok öldürme vakasında ailelerin şikayetlerini geri çekmeleri ve sessiz kalmaları için polisin baskı ve tehdide maruz kaldığı kaydediliyor.
Mayıs 2021'de polis nezaretinde darbedilerek öldürülen Faisal Hussain adlı 18 yaşındaki Müslüman gencin davası halen eyalet yüksek mahkemesinde görülüyor. Hussain'in kızkardeşi Khushnuma Banu, davadan vazgeçmeleri için polisin tehdit ve para tekliflerine dair telefon kayıtlarını Guardian ile paylaştı.
Dalit topluluğu mensubu 30 yaşındaki Arun Valmiki de polise göre Ekim 2021'de nezaretteyken kalp krizi geçirerek öldü, ancak polis yasal olarak zorunlu olduğu halde ailesiyle otopsi sonuçlarını paylaşmadı.
Valmiki'nin işkence gördüğünü ve elektrik verilerek öldürüldüğünü belirten kardeşi Sonu Narwal, polisin kendisine kardeşinin kalp sorunları olduğunu söylemesi için baskı yaptığını aktardı.
Uttar Pradeş polisi, Mart 2021'de nezarette yaşamını yitiren 38 yaşındaki Müslüman iş insanı Ziauddin'in de kalp krizinden öldüğünü ileri sürdü ancak ailesine teslim edilen ceset fotoğraflarında vücudunda sigara yanıkları, elektrik akımı verildiğini gösteren ezikler olduğu görüldü.
İş insanının ölümünün üzerinden 1 yıla yakın süre geçmesine rağmen polis hala ailesiyle otopsi raporunu paylaşmadı, mahkemeye o günün olay yeri raporunu sunmadı.
Aile, davayı geri çekmeleri için polisin kendilerine para teklif ettiğini belirtti.
Öte yandan, eyalet yönetimi Müslüman ve Dalitlerin kasten öldürüldüğüne dair suçlamaları kesin dille reddetti ve polislerin yargısız infazda bulunmadığını savundu.
Uttar Pradeş Emniyet Genel Direktörü Prashant Kumar, yaptığı açıklamada, mahkemeler ve ulusal insan hakları komisyonunca belirlenen tüm prosedür ve ilkeleri sıkıca takip ettiklerini, nezarette ölümlerde suçlu bulunan polislere tolerans gösterilmediğini ve zanlıların görevden alınarak tutuklandıklarını kaydetti.
Ancak Guardian'ın incelediği birçok gözaltında ölüm vakasında, sadece alt düzey bazı polis memurlarının görevden alındığı, üst düzey emniyet veya hükümet yetkililerine ise disiplin cezası dahil ceza verilmediği görüldü.