Münih Güvenlik Konferansı'nda "kaybet kaybet" teması
Münih Güvenlik Konferansı'nda Rusya Ukrayna krizi, Gazze Savaşı ve Çin ile rekabet konusu ele alındı. Sonuç bildirisinde küresel güç mücadelelerinde "kaybet- kaybet" dinamiği konusunda uyarıda bulunuldu.
BARTU EKEN-KANAL7 DIŞ HABERLER SERVİSİ
1963'ten bu yana düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı 16-18 Şubat tarihlerinde gerçekleştirildi.
Almanya'nın öncülük ettiği ve bilhassa Avrupa Birliği'nin temsil edildiği toplantılarda, aralarında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da bulunduğu üst düzey siyasi temsilciler ve güvenlik uzmanları bir araya geldi.
Konferansa başkanlık eden Alman diplomat Christoph Heusgen, yeni güvenlik raporunun önsözünde üç ana başlığa dikkat çekti ve yıl sonuna kadar hangi sorunlarla karşı karşıya kalınabileceğini ifade etti.
Bu başlıklar; "Jeopolitik gerilimlerdeki artış, ekonomik belirsizlikler ve bu durumun tetikleyicisi durumundaki küresel siyasetteki düşüş eğilimi" oldu.
Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik işgali geçen yılki Münih Güvenlik Endeksi araştırmasında, bilhassa G7 ülkelerinde güvenliğe yönelik en büyük tehdit olarak nitelendirilmişti.
Bu yıl da Batı ülkelerinin tutumu değişmedi.
Konferans sırasında gerçekleştirilen anketlerde, barışın sağlanması için Rusya'nın Kırım da dahil olmak üzere Ukrayna'da ilhak ettiğini açıkladığı bölgelerden çekilmesi, Kiev yönetiminin de AB ve NATO ittifakına katılması gerektiğ igörüşü ön plana çıktı.
Öte yandan bu konuyla ilgili Alman Şansölyesi Olaf Scholz'ün "Zeitenwende" yani geri dönülemez nokta olarak tanımladığı Rusya'nın Ukrayna saldırısından sonra AB ülkelerine yönelik taarruzunu devam ettireceğine dair inancın ise azalması dikkatleri çekti. Risk açısından yüksek gözükse de, savaş yıllara yayıldıkça Kremlin'in niyetinin Batı ile daha büyük bir savaş başlatmak olmadığı değerlendirmeleri yapılıyor.
Konferansta, Çin'in ekonomik gücünün yükselişi, düzensiz göçmen kitlelerinin Avrupa'ya ilerlemeye devam etmesi, DEAŞ ve El Kaide terör örgütleri gibi yapıların bilhassa Afrika'da etkinliklerini artırması, küresel ısınma ve organize suçlardaki artış diğer önemli risk faktörleri olarak görülmüş durumda.
Tüm bu durumlar, Sonuç Bildirisi'ne de yansıdı.
"Münih Güvenlik Konferansı: Organizatörler, küresel güç mücadelelerinin daha da tırmanması ve herkesin kaybettiği bir ‘kaybet-kaybet’ dinamiği konusunda uyarıyor.“ ifadelerine yer verildi.
Avrupa merkezci bir dünya yapısının değiştiği kabul edilerek durumla ilgili neler yapılabileceği değerlendirmeleri yapıldı.
BATI ÇİN İLE REKABET KONUSUNDA GERİDE KALIYOR
Onuncu güvenlik raporunda "Kaybet-Kaybet" başlığının altında mevcut gergin küresel durumda tarafların nasıl kaybettiği detaylandırılıyor.
Hint-Pasifik bölgesinde Çin ve Tayvan arasında askeri çatışma riskinin yükseldiği ifade edildi.
Dünyada yaşanan krizlere karşı genellikle arabulucu rolü oynayan Çin'in siyasi gücünün arttığına vurgu yapılırken; Bu durumun bilhassa Japonya'da korku yarattığı ifade edildi.
ABD, Almanya, Fransa ve Hindistan'ın da Çin'in yükselişinden duyduğu rahatsızlık raporda yerini aldı.
Christoph Heusgen G7 ülkelerinde nüfusun büyük bölümünün, on yıl içinde ülkelerinin daha az güvenli ve müreffeh olacağına inandığına dikkat çekti.
Bunun başlıca sebebinin ekonomik krizler ve mülteci akınları olduğu değerlendirmeleri yapıldı.
Buna karşın Çin'in yükselişinin her alanda devam edeceği beklentisi hakim olmuş durumda.
Konferansta en dikkat çekici durum ise tüm bu gelişmeler değerlendirilirken, Çin Komünist Partisi’nin en üst düzey dış politika temsilcisi Wang Yi’nin toplantıya katılımı oldu.
Wang Yi Amerika'yı sorumsuz hareket etmekle suçladı ve Washington'ın ilişkileri daha fazla germekte olduğunu vurguladı.
İSRAİL'İN GAZZE'YE SALDIRILARI DEĞERLENDİRİLDİ
Toplantıda bir başka önemli başlık ise İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik gerçekleştirdiği saldırılar oldu.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron savaş sonrası döneme işaret etti.
İşgal altındaki Filistin topraklarına fon sağlanmasına yardımcı olan Avrupa ülkeleriyle Körfez ülkelerinin yetkililerinin, İsrail ve Filistin halkının geleceğini tartışmak üzere Münih etkinliğinin oturum aralarında buluşacaklarını ifade etti.
Analistler bu görüşmelere ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in da katılacağını değerlendirdi.
İsrail, Gazze'de 1.5 milyon nüfusun sıkıştığı yer olan Refah'a yönelik saldırısını sürdürmemesi yönünde baskıyla karşı karşıya.
Art arda yapılan açıklamalar Tel Aviv yönetimini kara saldırısına girişmemesi yönünde uyarıyor.
Ancak İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz Münih'te konuyla ilgili gazetecilere demeç verdi.
Hamas'ı orada bırakamayacağı için başka seçenekleri olmadığını söyleyerek saldırının başlayabileceğini aktardı.
Katz'a bu durumda Refah'taki mültecilerin nereye gidecekleri de soruldu.
Katz, daha önce yerle bir edilen Han Yunus'a işaret etti.
İsrail Dışişleri Bakanı, saldırılarla ilgili Mısır'la da koordinasyon sağlayacaklarını söyledi.
İki ülke ilişkilerine zarar vermemenin bir yolunu bulacaklarına inandığını aktardı.
KÜRESELLEŞMEDE DURGUNLUĞA DİKKAT ÇEKİLDİ
Mühin Güvenlik Konferansı'nın bir başka başlığı ise genel olarak ekonomik koşullardan duyulan memnuniyetsizliğin artışı oldu.
Soğuk Savaş sonrası dönemde büyük başarılar elde edildiği ifade edildi.
Ancak zaman içinde Batı'nın egemen devletlerinin mevcut durumdan ve küresel anlamdaki paylarından memnun olmadığı aktarıldı.
Rapora göre küreselleşmede ciddi sorunlar yaşanıyor.
Almanya'daki şirketlerin bu genel eğilimin tersine hareket eden girişimlerde bulunması ise dikkat çekiyor.
Alman şirketleri, Berlin hükümetinin aksi yöndeki çağrılarına meydan okumuş durumda...
Çin'e yoğun yatırımlar yapılmaya devam ediyor.
Çin'deki Alman yatırımları, 2023'ün ilk yarısında rekor seviyeye ulaştı.
AFRİKA'DAKİ YÖNETİM DEĞİŞİKLİKLERİ RAHATSIZLIK OLUŞTURDU
Konferansta, Rusya'nın Afrika'daki Sahel bölgesinde artan askeri tesiri de raporda öne çıkan bir diğer konu olarak ön plana çıktı.
Nijer'deki yönetim değişikliğinin ardından eski sömürgeci güç Fransa'nın etkisi hızla kayboldu.
Bunu fırsat bilen Rusya ise Atlantik Okyanusu'ndan Kızıldeniz'e kadar uzanan yaklaşık 5 bin kilometrelik bir alanı kaplayan Sahel ülkelerini, Avrupa ve ABD etkisinden arındırmaya çalıştı.
Raporda, bölgeyle ilgili yapılan değerlendirmede;
"2020'den bu yana her darbe, Sahel bölgesine daha fazla şiddet getirdiği için bölge halkı barış ve demokratik ilerleme şansını kaybediyor." ifadeleri kullanıldı.
-
Türk 8 ay önce Şikayet EtHerseyi kaybedecekmis. Nasil bir lafsa? Biyerde okumustum insanlari kölelestirmek icin her yolu deniyorlarmis o G-7 ülkeler. Borsalari hackleyip paralari hisseleri calmak mi istiyorlar? Onuda okumustum. Yapanci piyasayada hisse alanlar dikkat etsin. Yapay zekayi karistiriyorlar. Yalancilardan HERSEY beklenir.Beğen
-
Albayrak 8 ay önce Şikayet EtEskilere geri dönüs bitti bundan sonra sadece bu gemilerin hep beraber batisini seyredecegiz. Almanya Batinin Lokomatifi durumunda ama onuda oyuna müdahale eden ABD oldu kendi parasini degistirdi MARK gitti EUR geldi Almanyaya en büyük darbe burdan geldi. Hala eski para birimi geri gelecek diyenler var ama bunun mümkün olmayacaginida cok iyi biliyorlar. EU nun tek kazanc kapisi AlmanyaBeğen Toplam 1 beğeni
-
kimkime 8 ay önce Şikayet EtKısaca batı diyorki paralar elden gidecek eskiye dönemesekBeğen Toplam 1 beğeni
-
Tayfun 8 ay önce Şikayet EtFazla Lamı Cimi yok, Türkleri 1-2 Ay görmezden gelin, onlar halleder. Olmaz mı? Öyleyse kendi düşen ağlamaz..Beğen Toplam 1 beğeni