İsrail-İran çatışmasıyla ilgili Haber7'ye çarpıcı tespitler! Rusya ve Çin dahil olacak mı?
İsrail, İran’a yönelik hava saldırısı düzenledi. 3,5 saat süren operasyonda 2 İran askeri öldü. İran, hava sahasını kapattı ve misilleme tehdidinde bulundu. Uzmanlar, gerilimle ilgili Haber7'ye değerlendirmelerde bulundu.
Haftalardır konuşulan ve geçtiğimiz günlerde saldırı planları sosyal medyaya sızan İsrail’in İran’a yönelik misilleme taarruzu bu sabah gerçekleşti. İsrail ordusu İran’da askeri hedeflere saldırı düzenlediğini açıkladı. 3 safhada 3,5 saat süren hava saldırısında ilk belirlemelere gör 2 İran askeri öldü. İran medyası, Tahran’ın batısı ve güneybatısında bazı askeri üslerin hedef aldığını duyurdu. İran, hava sahasının ikinci bir duyuruya kadar kapatıldığını ilan etti.
İran’ın yarı resmi haber ajansı Tesnim’e konuşan ismi açıklanmayan bir kaynak, Tahran’ın, İsrail’in gece saatlerinde gerçekleştirdiği hava saldırısına karşılık vereceğini ifade etti. İsrail’in İran’a yönelik saldırısını ilk kınayan ülke Suudi Arabistan olurken, “Tahran’ın egemenliğinin ihlali ve uluslararası kanun ve normlara aykırı” olarak nitelendirildi. ABD ise saldırıyı "meşru müdafaa" olarak değerlendirdi.
İsrail’in İran topraklarını vuran misilleme saldırısının etkilerini Haber7’ye değerlendiren uzmanlar, taarruzun dar kapsamlı olmasına vurgu yaptı.
Prof. Dr. Celalettin Yavuz, karşılıklı saldırıların danışıklı dövüş olarak yorumlanamayacağını ifade etti. Prof. Dr. Burak Küntay, İsrail-İran geriliminin piyasaların kapalı olduğu günlerde gerçekleşmesine dikkat çekerek, bunun yalnızca iç kamuoyuna ‘vurduk’ mesajı verilmesi olarak yorumladı. Dr. Barış Adıbelli, İran’ın hiçbir nükleer tesisinin İsrail tarafından hedef alınmamasının bu çalışmaları meşrulaştırdığını ve önümüzdeki süreçte kapsamının daha da genişleyeceğini belirtti.
YAVUZ: GERİLİMİN SEYRİNİ ABD BELİRLEYECEK... İRAN’IN STRATEJİSİ DOĞRU
İstanbul Topkapı Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celalettin Yavuz, gerilimin tırmandığını, İsrail saldırısının ABD desteğinde gerçekleştirildiğini kaydetti.
Prof. Dr. Celalettin Yavuz, “İran ve İsrail, karşılıklı misilleme yapmaya devam ediyor. Gerilim giderek tırmanıyor. İran daha önce sınırlı adımlar atmıştı. En son İsrail’e gönderdiği yüksek sayıda füze, ‘Demir Kubbe’ savunma sisteminin balistik füzelere karşı yeterince koruma sağlayamadığını ortaya koymuştu. İsrail ise buna karşılık vereceğini belirtti ve beklenen hamlesini yaptı. İsrail’in misillemeleri, Lübnan’da İran’ın desteklediği Hizbullah’a yönelik operasyonlara benzetiliyor.
İran’ın misilleme yapması durumunda, İsrail’e yönelik savunma hattını güçlendirmek için ABD, İsrail’e personel ve savunma sistemi gönderdi. ABD desteğiyle İsrail’in hava savunması tahkim edilmiş durumda. İran ise, İsrail’in bir misillemede bulunması halinde buna cevap vereceğini sürekli belirtiyor. Bu karşılıklı restleşme bir ‘kayıkçı yarışı’ gibi sürüyor. Ancak bu gerilimin nereye varacağı belirsiz. ABD seçimlerine az kalmışken, yeni yönetim bölgede savaşı tırmandırmamaya yönelik bir politika izleyebilir.” dedi.
Prof. Yavuz, “Petrol fiyatlarının yükselmesi, Körfez ülkelerini kısmen memnun etse de işin daha fazla tırmanması, İran’ın Hürmüz Boğazı’ndan petrol akışını kesmesi gibi sonuçlara yol açabilir. Bu da herkesin zararı olur.” ifadelerini kullandı.
SEÇİMDEN SONRA ABD DESTEĞİNİ KESERSE...
İsrail-İran geriliminin geleceğinin ABD seçimlerine bağlı olduğunu sözlerine ekleyen Celalettin Yavuz, “Seçim sonrası ABD’deki yeni yönetimin bu konuda nasıl bir adım atacağı önemli olacak. İran ve İsrail arasındaki bu gerilimde, ABD’nin desteğini çekmesi halinde İsrail’in misilleme gücü azalır. ABD’de böyle bir karar alabilecek irade olup olmadığı ise tartışma konusu. Ancak yönetim değişirse İsrail’e yönelik sınırlamalar getirme olasılığı bulunuyor. Trump ise bu konuda farklı tavır alabilir.” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’YE FAYDA SAĞLAMAZ
Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı:
“Bazı çevreler İran’ın bu gerilimi artırmasının Türkiye’nin lehine olduğunu düşünse de büyük bir savaş çıkmasının Türkiye’ye yarar sağlamayacağı kesin. Böyle bir durumda petrol ve doğalgaz fiyatlarının artması, Türkiye için ekonomik açıdan olumsuz sonuçlara yol açar. Savaş nedeniyle komşu ülkelerin alım gücü düşeceğinden Türk ürünlerine talep de azalır. İran’ın tansiyonu belli bir seviyede tutarak doğrudan savaşa yol açacak adımlar atmamasını doğru strateji olarak yorumluyorum.”
KÜNTAY: SALDIRILARDA ‘HAFTASONU’ AYRINTISI
Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Burak Küntay, iki tarafın saldırılarının orantılı olduğunu, tansiyonun belirli seviyenin üzerine çıkmadığı bu sebeple büyük savaşa dönüşmeyeceğini kaydetti.
Prof. Burak Küntay, “İran ile İsrail arasındaki doğrudan saldırılarla ilgili ‘üçüncü dünya savaşı mı çıkacak’ gibi büyük senaryolar öne sürülse de gerçek şu ki, her iki ülkenin de saldırıları birbirlerini bir yere kadar sarsıyor fakat olaylar belli bir dengede tutuluyor. Örneğin, İran ile İsrail’in birbirlerine yönelik saldırıları -bir tanesi hariç- ya cumartesi ya da pazar günü, yani piyasalar kapalıyken gerçekleşti. Bu çok dikkat çekicidir. Gerginliği artırmak değil de kendi toplumlarına, ‘Biz buradayız, cevap veriyoruz’ mesajını verme amacıyla yapılmış gibi duruyor. Burada önemli olan, bu müdahalelerin aslında tansiyonu belirli bir seviyede tutmaya yönelik olması. Hizbullah ya da Hamas’a yapılanlar ise bu olaylardan farklıdır. Mevcut saldırıların üçüncü dünya savaşına ya da bölgesel savaşa dönüşmez.” dedi.
Küntay, şöyle devam etti:
“İran ve İsrail arasındaki bu saldırılar ağır ve ciddi olsa da savaş çıkması için yeterli değil. İran’da gerçekleşen önemli çok önemli olaylardan Hamas lideri Haniyye’nin kendi topraklarında öldürülmesi bile savaş başlatmadı. İsrail için de benzer durum geçerli; tansiyon belli bir seviyede tutuluyor.
İsrail, İran ile savaşa girmek ister mi? Sadece İran’ın saldırılarına kayıtsız kalmaz ve bunlara cevap verir. İsrail’in ayakta kalması, kendine bir düşman belirleyebilmesine bağlı, bu yüzden İran tehdidini canlı tutuyor.”
BÜYÜK SAVAŞTA İRAN YALNIZ KALIR
Küntay, “Uluslararası ilişkiler romantik bir ‘takım tutma’ meselesi değil; eğer İran ve İsrail savaşa girerse, İsrail’in arkasında Amerika ve Batı dünyasının duracağından eminiz. Ancak İran’a kim destek verir? Rusya mı Çin mi? Kesinlikle hayır. Ne Çin ne de Rusya böyle bir savaşa dahil olur... Bu şartlarda bölgesel bir savaş veya üçüncü dünya savaşı ihtimali görünmüyor. Ancak, bu durum katliamların devam etmeyeceği anlamına gelmiyor. Bölgemizde korkunç bir tablo var ve bu tabloyu yaşamaya devam ediyoruz.” sözlerini sarf etti.
ADIBELLİ: İRAN’DA PANİK YOK
Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Barış Adıbelli, İsrail saldırısının İran’ı panikletmediğini, ABD’nin İsrail saldırısı hususunda İran’ı bilgilendirmiş olabileceğini savundu.
Dr. Barış Adıbelli, süreç içerisinde yaşanan gelişmeleri hatırlattığı konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Önümüzde kıyaslayabileceğimiz daha önceki saldırı var; Nisan ayında yapılan. Orada da benzer bir durum olmuştu. İsrail çok sonra misilleme yapmıştı ve bu misilleme oldukça sınırlı kalmıştı. O dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nin bu sürece bir şekilde arabuluculuk ettiği medyaya yansımıştı. Şimdi tekrar aynı süreç başlamış gibi duruyor. The New York Times gazetesi, saldırılar öncesinde ‘İsrail'in altyapıya saldırmayacağı, sadece sınırlı askeri üslere yönelik saldırı yapacağı’ yönünde bir habere yer vermişti. Böylece, meselenin burada kapanacağı söylenmişti. Benzer bir açıklama İran tarafından da gelmişti. İran’a atfedilen ifadede, ‘Eğer altyapı tesislerimize, nükleer santrallerimize veya petrol tesislerimize saldırı olursa çok ağır bir karşılık vereceğiz,’ denilmiş; hatta Devrim Muhafızları’nın bin balistik füze fırlatacağını belirttiği ifade edilmişti. Ancak saldırının sınırlı kalması halinde İran'ın buna cevap vermeyeceği söylenmişti.
Dr. Adıbelli, “Dolayısıyla dün gece paniklemiş bir İran görüntüsü yoktu. İsrail, Amerika Birleşik Devletleri'ni bilgilendirdiğini belirtiyor. Muhtemelen dolaylı olarak Amerika da İran'ı bilgilendirdi; çünkü misilleme sürecinde bir bilgilendirme adımı bulunuyor. Bu süreçte İran'ın oldukça soğukkanlı bir şekilde saldırıları karşılaması, İran’ın önceden haberdar olduğu şeklinde yorumlanabilir. Çünkü hava savunma sistemlerinin aktif bir şekilde kullanıldığı gözlemlendi.” dedi.
Barış Adıbelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buna paralel olarak Suriye’nin önemli bölgeleri, özellikle orta ve güney kesimleri, Şam çevresi İsrail'in saldırısına uğradı. Burada mesele İsrail’in bu saldırıyı nereden düzenlediği. İsrail medyasına göre 100 savaş uçağı kullanıldığı iddiası var. Bana bu durum biraz füze meselesine benzer geliyor. Ancak bazı Arap ülkelerinin hava sahasının kullanıldığını düşündürüyor. Bu saldırıyı ilk kınayan ülke Suudi Arabistan oldu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın hafta sonu Orta Doğu’daki turunun İsrail'in İran'a yapacağı saldırı konusunda bölge ülkelerini bilgilendirme amacı taşıdığı kanaatindeyim.
Bu noktada bazı ülkelerin hava sahalarını açmış olabileceği ya da Kızıldeniz’deki Amerikan gemileri üzerinden bu saldırının yapılmış olabileceğini düşünüyorum. Amerika her ne kadar ‘katkımız yok’ dese de istihbarat sağladığı açık. Saldırıların İran’a verdiği hasar henüz gün ışığına çıkmış değil. Ancak İran’ın ne kadar hasar aldığının bugün yapılacak değerlendirmelerle ortaya çıkacağı bekleniyor. İran’ın içindeki durum hakkında net bir bilgiye sahip değiliz.”
TEHDİTLERİN PRATİKTE KARŞILIĞI YOK
Adıbelli, İsrail’in son saldırısının altyapıya mı yoksa askeri üslere mi zarar verdiğinin belirsizliğini koruduğuna değindiği konuşmasında, ilk etapta İran’da hasar oluşmadığı, sadece hava savunma sistemlerinin devreye girdiği bilgisi paylaşılırken, ilerleyen saatlerde birçok bölgede saldırı olduğunun duyurulduğunu söyledi.
Geleceğe yönelik olarak İran’ın misilleme yapmayacağını öngördüğünü belirten akademisyen Barış Adıbelli, şöyle devam etti:
“Geçen yıl yaşanan sürecin aynısı yaşanıyor. Bu noktadan sonra İran, ‘İsrail’e karşı en çok direnen biziz’ argümanını kullanamayacak. Bu durum, Nisan ayında da İsmail Haniyye’nin korunamaması, zamanında misilleme yapılamaması, Hizbullah’a destek konusunda yeterince katkı verilememesi gibi örneklerle ortaya çıkmıştı. İran’ın her defasında pazarlık arayışında olması, sekiz yıl süren İran-Irak Savaşı geçmişine sahip bir ülke olarak İran’ın İsrail ile savaştan kaçtığı izlenimini veriyor. Aynı durum İsrail için de geçerli. Netanyahu 2018 yılında İran’a yönelik tehditlerini somutlaştırmak için elinden geleni yapmıştı ancak reel politik şartlarda bu tehditlerin çok da geçerli olmadığı anlaşıldı. Ne İran’ın İsrail’e yönelik tehditleri ne de İsrail'in İran’a yönelik ‘nükleer tesis vurma’ tehditlerinin pratikte karşılık bulmadığı görülüyor.”
İRAN’A NÜKLEER AVANTAJ
Dr. Barış Adıbelli, mevcut süreçte İran’ın nükleer gücünü tamamlayabilmesi gibi bir avantaj elde edeceğini sözlerine ekledi. Adıbelli, “Amerika Birleşik Devletleri'nin bu duruma karşı çıktığı bilgisi doğruysa, İran bundan sonra nükleer programını tamamlayacak bir yola girmiş durumda. İsrail’in nükleer programı engellemek adına en önemli fırsat bu saldırıydı ancak Amerika'nın İsrail'e izin vermemesi, İran’ın nükleer programını tamamlamasına olanak sağlayacak bir sürecin başlangıcını işaret ediyor.
Amerika’nın İran’a yeşil ışık yakmış olması durumunda, bu iki ülke arasında bir masaya oturma ihtimali de doğuyor. Son dönemde İran ile Amerika arasında dolaylı ilişkilerde artış var. Amerika, İsrail ve İran arasında olası bir savaşı engellemeye yönelik girişimlerde bulundu. Eğer Biden yönetimi devam ederse önümüzdeki dönemde bir Amerika-İran yumuşaması görebiliriz. Ancak Trump’ın gelmesi halinde, Netanyahu’nun daha sert İran politikaları gündeme gelebilir. Biden yönetiminin, Amerika-İran yumuşamasını desteklemek için süreci frenlediği düşünülüyor. Bu gelişmeler İran’ın nükleer gücünü tamamlamasına yönelik bir sürecin sonuna yaklaşıldığına işaret ediyor.” dedi.
Barış Adıbelli, “İsrail’in bundan sonra İran’a yönelik yeni bir saldırı düzenlemeyeceği kanısındayım. Hizbullah örneğinde de görüldüğü gibi İran’ın sahada yalnız kaldığı bir tablo var. Amerika, İsrail ile İran arasında nükleer program konusunda yeni bir anlaşma teklifini tekrar masaya getirebilir ve İran’dan İsrail’e karşı daha az saldırgan bir tutum talep etmiş olabilir. Bu arka planda yürüyen başka bir müzakere olduğu açık. Bu müzakerenin ne olduğu ilerleyen günlerde ortaya çıkacak.” sözlerini sarf etti.
-
Hüseyin- 1 ay önce Şikayet EtBazi temel piyasa bilgilerine sahip olanlar biliyor saldirmayacaklarini.Nerde kaldi benim cayim yaa :)Beğen
-
Mustafa 1 ay önce Şikayet Eto uçaklar İran'a hangi rota üzerinden gidiyor anlamadım.Beğen
-
GECE KARTALI 1 ay önce Şikayet Etİsrail uçakları İrana girip bombalıyor İran hava sahası ne alemde...tam bir simülasyon filmi...Beğen
-
serdo 1 ay önce Şikayet Etboş yapmışsın, nasıl abd israili yedirmezse,rusyada irani yedirmez her türlü müdahil olur ve tek başına da değil abd israilin NATO'nun içinden geçerBeğen
-
Toprak 1 ay önce Şikayet EtAbd bu işin tam ortasında abd iran israil üçü hatta iran ajanlık yapıyor abd ve itrail terör örgütüne danışıklı dövüş oyunları oynuyorlar üçü kankalarBeğen