Halep Operasyonu ve dengeler
- GİRİŞ30.11.2024 08:54
- GÜNCELLEME30.11.2024 09:46
Belki birebir aynı kaderi yaşamadılar ancak her iki şehrin insanları da benzer acılara sahip oldular ne yazık ki..
Bugün Gazze'de bombardımandan kurtulanlar, açlıktan ya da soğuktan şehit olmak üzere..
Dün bu manzara Halep'te çıkmıştı karşımıza..
O gün Haleplilerin Halep'ten göç etmek zorunda kaldığını da görmüştük. İnşallah bugün de Gazze'den göç etmek zorunda kaldıklarını görmeyiz Filistinlilerin..
MUHALİFLER SURİYE'NİN KADERİNİ Mİ DEĞİŞTİRECEK?
Birkaç gün önce İdlib'te Heyet Tahrir el Şam öncülüğünde başlayan ve Suriyeli muhalif grupların destek verdiği operasyon, rejim açısından başarısız, muhalifler açısından ise oldukça başarılı bir şekilde devam ediyor.
Rejimin kalelerinden biri yıkıldı, yıkılmak üzere.
Önce Halep çevresinde kontrolü sağlayan muhalifler, Cuma gecesi itibariyle kente giriş yapmakla kalmamış, merkezinde de kontrolü sağladı, sağlayacak durumda.
Operasyon hiç şüphesiz askeri ve siyasi anlamda da Suriye'nin geleceğinde önemli bir eşik olacağa benziyor. Çünkü ticaretiyle öne çıkan Halep, Suriye'nin en önemli ikinci şehri ve Şam'ın Halepsiz ne kadar ayakta durabileceği oldukça şüpheli.
KİMLER KATILIYOR? AMAÇLARI NE?
Heyet Tahrir el Şam, El Kaide ve DEAŞ'tan 2017'de kopmuş, uluslararası alanda terör örgütleriyle aynı kefede bulunmamak için El Nusra olan ismini değiştirmiş sünni bir örgüt. DEAŞ ile çatıştığı, El Kaide üyelerini tutukladığı biliniyor. Hakimiyet alanı İdlib. Bölgedeki diğer güçler Türkiye, Rusya, ABD ve İran tarafından da terör örgütü listesindeler. Resmi olarak herhangi bir ülke tarafından desteklenmiyorlar. Amaçları, Esed rejimini devirmek ve yerine Sünni bir İslam devleti kurmak.
Ancak operasyona katılan sadece onlar değil. İçlerinde eski ismiyle Özgür Suriye Ordusu yeni ismiyle Suriye Milli Ordusu'na bağlı gruplar da var. Yani rejim karşıtı güçlerin ittifak yaptığı bir yapıyla operasyonun gerçekleştirildiğini söylemek mümkün.
Sosyal medyada yayınlanan videolarda dikkat çeken noktalardan biri askeri operasyonun başarısının yanında ailelerine dönen, evlerine dönen rejim karşıtı o gençlerin yakınlarıyla hasret giderdiği görüntülerdi. Bu açıdan, "toprakları farklı mezhepsel gruplar tarafından yıllarca işgal edilen bir toplumun geri dönüş hikayesi" fotoğrafını, haklının hakkını aldığı bir manzarayı da göstermeye çalışıyor bize rejim karşıtları. O görüntülerle dünyaya, "Amacımız bizim olanı geri almak" diyorlar.
OPERASYONUN ZAMANLAMASI DİKKAT ÇEKİYOR!
Gazze'deki soykırım, Lübnan'a sıçrayan ateş ve akabinde ilan edilen ateşkes elbette dikkatleri Suriye'nin güneyine kaymış olan Esed rejimine ve sahada ciddi güç kaybına uğradığı anlaşılan Hizbullah'a karşı harekete geçilebilecek bir ortam oluşturdu muhalifler için. Onlar da bu fırsatı kaçırmadı. Esed rejiminin birçok noktadan geri çekildiği görülüyor. Muhaliflerin hızla ilerleyişi de biraz bu durumdan kaynaklanıyor.
İRAN İÇİN ÖNEMİ NE?
Operasyon, İran açısından oldukça kritik. Çünkü Lübnan'da meydana gelen güç kaybı sonrası benzer bir senaryonun Suriye'de de yaşanması ihtimaller arasında artık. 2020 yılından bu yana rejim kontrolünde olan Şam-Halep karayolu M5, rejimin ana ikmal hatlarının kesilmesi anlamında fazlasıyla değerli. Ve M4-M5 bağlantısı halihazırda rejim karşıtı güçlerin kontrolüne geçmiş durumda.
İran'dan gelen ilk açıklamalarda Türkiye-Rusya ve İran arasında Astana sürecinde anlaşılan hususlara dikkat çekiliyor. Halep ve İdlib'in kuzeybatısının "çatışmasızlık bölgesi" olarak kabul edildiği hatırlatılarak, "Terör grupları anlaşmayı ihlal ediyor" diyorlar. Bu noktada, geçmiş yıllarda, anlaşma yürürlükte olmasına rağmen, Esed rejiminin ve destekçilerinin sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda aynı hassasiyetle "anlaşma ihlali" vurgusu yapılmamış olması en hafif tabiriyle "talihsizlik" olarak nitelendirilebilir.
Ankara'dan da bu hususa dikkat çekilmesi önemli. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli'nin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada sarf ettiği "İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların, Astana mutabakatlarının ruhuna ve işleyişine zarar verecek boyuta ulaştığı ve ciddi sivil kayıplara yol açtığı konusunda gerekli uyarıları çeşitli uluslararası platformlarda yapmış ve bu saldırıların durdurulması gerektiğini kayda geçirmiştik. Nitekim, son günlerde yaşanan çatışmalar, bölgedeki gerginliğin istenmeyen şekilde artmasına sebep olmuştur." ifadelerinden de anlaşılacağı üzere geçmiş dönemden günümüze sirayet eden soruna vurgu yapılıyor.
RUSYA YAŞANANLARA NASIL BAKIYOR?
Beşar Esed, operasyonla beraber soluğu Moskova'da aldı. Çünkü sahada da görüldüğü üzere muhalifler, rejim güçlerine ağır basıyor. Rusya hava bombardımanları ile kısıtlı destek vermiş olsa da Esed'in fazlasına ihtiyaç duyduğu aşikar.
Burada akıllara ilk gelen, Ukrayna savaşı nedeniyle, Rusya'nın öncelikleri sıralamasında Esed rejiminin pozisyon kaybettiği düşüncesi. Fırat'ın Batısından vazgeçilmiş gibi bir hal var ki tüm güçleriyle olmasa da Tel Rıfat gibi önemli bir noktadan ayrıldılar. Yarın daha kapsamlı bir çekilme olur mu bilemeyiz ancak Rusya'nın Suriye'den vazgeçmesine yol açacak bir pozisyon, Trump'ın başkan koltuğunda oturduğu ABD'nin de Suriye'den çekilmesi ihtimalini kuvvetlendirebilir.
Yine de sıklıkla zikredilen bir diğer bakış açısının, Türkiye ile uzlaşmaya yanaşmayan Esed rejiminin, sonuçlarına katlanması ve vaziyetten ders çıkarması üzerine olduğunu da belirtelim.
AMERİKA VE İSRAİL İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR?
Esed rejiminin suçladığı ana aktörler burada karşımıza çıkıyor. Operasyonun sorumluluğu Tahran'a göre Tel Aviv ve Washington'da. Fakat şimdi İran'ın işaret ettiği yönden değil de Beyaz Saray cephesinden hadiseye bakmaya çalışalım.
Hizbullah'ın ve İran etkisinin Suriye'de zayıflaması, elbette en büyük dış politika hedeflerinden biri İsrail'in güvenliği olan ABD'nin işine gelecektir. Burada İran etkili gruplar yerine, terör listesine aldıkları ve Halep'in özgürleşme hikayesini bu sayede rahatça çarpıtabilecekleri bir grubu tercih edeceklerdir. Yarın ABD'nin Suriyeli muhalifleri "terör tehdidi" şeklinde dünyaya lanse edip, bu bahaneyle yeni sivil katliamlarına ya da askeri müdahalelere imza atması, hatta muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde, dünyaya "özgürlük savaşçıları" maskesiyle tanıtılan PKK/YPG terör örgütünü yerleştirme gayretine bürünmesi de şaşırtıcı olmayacaktır.
TÜRKİYE AÇISINDAN OPERASYON NEDEN ÖNEMLİ?
Öncelikle Halep'in el değiştirmesi ve bu bölgelerde rejim etkisinin kırılması, güvenli ve onurlu geri dönüşleri savunan Türkiye'nin üzerindeki göç yükünü hafifletmesi açısından olumlu bir ortam oluşturmakta. Türkiye rejim ve muhaliflerin üzerinde anlaşabilecekleri bir siyasi yapının hayata geçirilmesinden yana. Bugüne de halkını muhatap kabul etmeyen Esed rejimini, Halep operasyonu normalleşme sürecine hazırlayabilir.
Yukarıda zikrettiğimiz Esed'in "Türkiye ile uzlaşma" konusunda ayak diretmesi, Halep Operasyonu sonrası tersine dönebilir. Daha fazlasını kaybetmemek için Şam yönetimi, zoraki bir şekilde de olsa diyalog umuduna sarılmak durumunda kalabilir.
Ancak Türkiye için asıl mesele, elbette terörle mücadele ve milli güvenlik kaygılarının giderilmesi. Suriye'nin kuzeyinde işgalini sürdüren PKK/YPG terör örgütünün, bu süreçte rejimin çekildiği noktalara yerleşme planına TSK engel oldu. SMO da Halep'ten sonra Tel Rıfat'ın özgürleştirileceğini açıkladı. Teröristlerden de "Kaybedeceğimiz savaşa girmeyiz" açıklaması geldi. Yani tüm şartlar, Türkiye'nin "terörü kaynağında kurutma" hedefine ulaşması için birer birer oluşmakta.
Buradaki tek engel, PKK/YPG ve Türkiye konu olunca dünya üzerinde aynı noktada duramayan ABD, İsrail, Rusya ve İran'ın aynı çizgide bulunmakta sarf ettiği gayret. İran ve Rusya'nın etkisini kaybedeceği bir Suriye'de, 20 Ocak'tan sonra, daha önce "Suriye'den çekilelim" demiş Trump'ın başkanlığında Beyaz Saray'ın nasıl konumlanacağını kısa vadede göreceğiz.
Son cümleyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu sözleriyle kurmak istiyorum müsaadenizle.
"Dünyada ve bölgemizde fevkalade bir hadise olmazsa Allah'ın izniyle bundan sonra rüzgara karşı değil, rüzgarı arkamıza alarak yürüyeceğiz."
Hüseyin Akif Küçükal - Haber7
Yorumlar13