Trump’ın gördüğünü içimizdekiler de görürse, büyük badire atlatılır
- GİRİŞ17.12.2024 08:22
- GÜNCELLEME17.12.2024 09:19
“Suriye’nin kazananı Türkiye” diyor Trump. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, “çok zeki” diye övüyor. Türkiye’nin çok güçlü bir ordusu olduğunu söylüyor.
Trump’ın bu açıklamalarına memnun olmakla birlikte ihtiyatlı olduğumuzu da söylemeliyiz.
Zira, Amerika’nın seçilmiş Başkanı Trump koltuğa oturmadan mevcut yönetimin ne yapacağını kestirmek hayli güç.
Dışişleri Bakanı Bilinken’in Ankara’ya kadar koşar adım gelip, “Fırat’ın doğusuna dokunmayın. SDG (YPG/PKK) DEAŞ ile mücadelede bizim partnerimiz” dediğini unutmadık.
Allah’tan bir gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin bölünmesine müsaade etmeyiz” dedi, MİT Başkanı İbrahim Kalın Emevi Camii’nde namaz kılıp, Kasyun Dağı eteğindeki İbni Arabi’nin kabrini ziyaret etti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Bizim stratejik hedefimiz YPG/PKK’nın ortadan kaldırılmasıdır. Ya bunlar kendilerini fesh eder ya yok edilirler” dedi.
İşte Trump bu arka plan üzerine konuşmuş görünüyor. Ama Biden giderayak PKK’ya son bir “umut” olur mu endişesini taşıyoruz.
Siz bakmayın PKK baronlarından Murat Karayılan’ın, “Biz Suriye’de yokuz” demesine. Türkiye’nin doğrudan tespit ettiği 25 bin PKK’lı şu anda SDG (YPG) içinde. Ve Türkiye başta onlar olmak üzere YPG’nin üst yönetiminin de Suriye’den defolup gitmesini istiyor.
***
Trump’ın bu çıkışından bir gün önce Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Suriye konusunda uzun açıklamalar yaptı. Bizim için o açıklamanın en dikkat çeken bölümü “Askeri işbirliğine kapı açan” ifadeler oldu. Suriye’nin yeni yönetimin, “Askeri işbirliği” talebi olması durumunda Türkiye’nin bu değerlendireceğini ifade eden Güler, “Destek veririz” dedi.
Bizi takip edenlerin yıllar önce, Suriye’nin toprak bütünlüğü için Şam ile Ankara’nın YPG/PKK’ya karşı ortak askeri operasyonlar yapabileceğine dair cümleler kurduğumuzu hatırlayacaktır.
O günlerde kurduğumuz cümleler ile bugünlerde kurduğumuz cümleler arasında sadece şöyle önemli bir fark var. O gün Şam’da Esad ve Baas rejimi vardı bugünse yepyeni siyasi ve askeri aktörler var. Baas rejimi çöktü. Esad Suriye’yi terk etti. Şam, muhalifler ile özgürleşti.
O dönem, Suriye’nin toprak bütünlüğünü Şam rejimi ile birlikte sağlayabileceğimizi düşünmüştük yanıldık.
Ama, yine o dönem Şam ile Ankara’nın terörle mücadelede ortak harekat yapabileceğini söylemiştik.
İşte Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, Suriye’deki yeni yönetimin Türkiye’den askeri bir işbirliği talebine “destek veririz” açıklaması bu yüzden çok çok önemli.
Böylece yakın gelecekte Ankara ile Şam, birlikte PKK’ya karşı ortak harekatlar yapabilir. Böylece bizim yıllar önce söylediğimiz gerçekleşmiş olur.
Zaten, Şam’daki yönetimde bir yönüyle var olan Suriye Milli Ordusu (SMO) Türk Silahlı Kuvvetleri ile koordineli ve MİT’in desteği ile PKK’yı Fırat’ın batısından çıkarttı.
YAKIN GELECEKTE SURİYE İLE ASKERİ İŞBİRLİĞİ VE EĞİTİM ANLAŞMALARI OLURSA ŞAŞIRMAYIN
Yakın gelecekte Suriye’deki yeni yönetim ile askeri alanda işbirliği ve eğitim anlaşmaları imzalanacağını düşünüyoruz.
Ve o anlaşmalar çerçevesinde şu anda Suriye topraklarında yaptığı operasyonlarla belli bir bölgeyi terörden arındıran Türkiye’nin varlığının daha da kalıcı olacağına inanıyoruz.
Çünkü, sadece terörle mücadele anlamında değil, Suriye’nin yeni milli ordusunun eğitimine de Türkiye destek olacak.
Bu nedenledir ki Suriye’deki mevcut etki gücümüz, her geçen gün artarak devam edecek.
Bu durumu gören Trump’ın koltuğa oturduktan sonra Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilmesi yönünde hızlı hareket edeceğini düşünüyoruz.
SURİYE’NİN TOPRAK VE SİYASİ BÜTÜNLÜĞÜNÜN GARANTÖRÜ TÜRKİYE
Pentagon’un Trump’a rağmen farklı bir pozisyon alması da muhtemel ancak daha zayıf.
Bu yönüyle bakıldığında Suriye’nin toprak ve siyasi bütünlüğü konusunda yegane garantör ülkenin Türkiye olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Ve bu gerçek, uzun vadeli Amerikan stratejisinin Suriye’de durdurulabilmesinin ön şartıdır.
Türkiye büyük bir badireyi Suriye topraklarında püskürtmek üzeredir. Yeter ki “iç çephe” de zaafiyete düşmeyelim.
Yeter ki içerideki aparatların harekete geçmesinin önüne geçelim.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Muhatabına Not:
- Caber Kalesi eteklerindeki Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu, Tabka Barajı bahanesiyle, daha kuzeye Karakozak’a taşınmıştı.
- Karakozak’taki Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu, 2015’te “DEAŞ tehdidi” bahanesiyle “Amerikalıların Ankara’yı ikna etmesiyle” Suriye Eşmesi’ne taşınmıştı.
- Şimdi, artık Türkiye’nin sınırları dışındaki yegane toprağı olan Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun asıl yerine (tartışacağız) taşınmasının vakti geliyor.
Sabırlı, itidalli şekilde takip ediyoruz.
Yorumlar33