Sudan iç savaşında Türkiye arabuluculuk yapabilecek mi?
Sudan iç savaşı nedenleri, savaştan en fazla zarar görenler ve dünyada yankılanan Sudan gündemini Prof. Dr. Enver Arpa yazdı. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi müdürünün Sudan iç savaşı hakkında yazdıklarını haberimizde bulabilirsiniz.
Yaklaşık 2 yıldır devam eden Sudan iç savaşında yeni bir çözüm fırsatı gündeme geldi. Etiyopya-Somali anlaşmazlığında arabulucu olarak elde ettiği başarıyla arabuluculuk yetkinliğini ve potansiyelini ortaya koyan Türkiye’nin Sudan sorununda çözüm için devreye girmesi Sudan halkı nezdinde büyük bir umudun yeşermesine sebep oldu.
AKLA GELEN İLK ARABULUCU-TÜRKİYE
Zira Türkiye, çözüm üretme yeteneğinin yanı sıra çatışmanın iki tarafı nezdinde de yüksek bir güvenirliğe sahip bir ülke. Sudan'daki çatışmalarda muhalif isyancı gruba verdiği maddi ve askeri destek herkesçe bilinen Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de Türkiye’nin arabuluculuğuna destek verdiğini açıklaması bu umudu daha da güçlendirdi.
LİDERLERİN ÇATIŞMASI
Sudan'da 2019 yılında Ömer el-Beşir iktidarının devrilmesinden sonra yönetimi büyük oranda ellerinde tutan askeri kanat, geliştirdiği manevralarla sivil kanadı tamamen devre dışı bırakarak ülke yönetiminde tek söz sahibi oldu. Ancak askeri yönetimin iki kudretli generali olan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalo iktidar paylaşımında anlaşmazlığa düştü. Burhan, ordunun başı olarak bir alt biriminin komutanı olan Dagalo’nun kendisine itaat etmesini ve hiyerarşik düzene uymasını bekledi. Bu kapsamda Dagalo’nun başında bulunduğu ve büyük oranda başına buyruk davranan Hızlı Destek Kuvvetlerinin (HDK) orduya entegre edilerek hiyerarşik düzen içinde varlığını sürdürmesini istedi.
GÜÇ SAVAŞI
Bu talepler, HDK'nin alışageldiği otonom yapısına büyük bir darbe ve Dagalo'nun gücünü kaybetmesi anlamına geliyordu. Aslında bu normal bir askeri yapılanma içerisinde olması gereken bir durumdu. Ancak HDK başından beri bir güvenlik birimi olmayı aşarak yasa dışı yollarla elde ettiği ekonomik güç sayesinde orduyla çarpışabilecek bir askeri yapı haline geldi. Bu kuvvetlerin başında bulunan Dagalo ve kardeşi Abdurrahim Dagalo bu yeni yapılanma içerisinde güçlerini tamamen kaybedeceklerini anladılar ve direnmeye başladılar. İki tarafın da tutumlarında ısrar etmesi üzerine 2023 yılı Nisan ayında bu gerginlik silahlı bir çatışmaya dönüştü.
OLAN HALKA OLDU
2 yıla yakın bir zamandır sürmekte olan iç çatışmalarda ülke hemen hemen tüm alanlarda çökme noktasına geldi. Çıkan çatışmalarda on binlerce sivil ve asker hayatını kaybetti. Ülkenin altyapısı tamamen tahrip edildi, askeri kapasitesi, sanayi tesisleri, kamu binaları büyük oranda tarumar edildi. Can güvenliği kalmayan on milyona yakın insan yerini yurdunu terk ederek göç etmek zorunda kaldı. Ülkede halihazırda tam bir insani felaket yaşanıyor.
Savaşın bu denli yıkıcı olmasında ve uzun sürmesinde Sudan üzerinde çeşitli hesapları bulunan bazı bölgesel ve küresel aktörler de şüphesiz önemli bir rol oynadılar.
ABD ve müttefiklerinin Sudan’daki muhafazakar toplumsal yapıyı dizayn etme hesabı yaptıkları, sivil yönetime geçiş sürecinde kendi çıkarlarına ters düşmeyecek bir yönetimin oluşmasını önceledikleri biliniyor. Özellikle ABD, Sudan hükümetini ambargo uygulama ve teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarmama gibi tehditlerle sürekli baskı altında tutuyor.
ABD yörüngesinde bir dış politika izleyen BAE’nin isyancı güçlere para ve silah desteğinde bulunduğu artık inkar edilemez bir gerçek. BAE’li diplomatları sınır dışı eden Sudan hükümeti basına yapılan açıklamalarda ve Birleşmiş Milletler (BM), Afrika Birliği gibi uluslararası platformlarda BAE’nin ülke içindeki bu müdahaleci tutumunu açıkça dile getiriyor ve resmi olarak yaptırım uygulanmasını talep ediyor.
BMGK'DA SUDAN GÜNDEMİ
Nitekim 29 Mart'ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) şikayette bulunan Sudan hükümeti, BAE'yi savaşı planlamak ve Çad'ın yardımıyla isyancıları desteklemekle suçladı. Sudan’ın istikrarsızlığında en büyük paya sahip olan BAE’nin bu tutumu uluslararası arenada da tepki çekmeye başladı.
ÇATIŞMANIN GALİBİ KİM OLACAK?
Sudan ordusu son 3 ayda isyancı güçlere karşı bir üstünlük sağlasa da savaşan taraflardan birinin bu şartlar altında galip gelmesi ihtimal dahilinde görülmüyor. Tüm dış desteğe rağmen isyancı HDK'nin yönetimi ele geçirme veya Darfur’u bölerek ayrı bir yönetim oluşturma ihtimali giderek zayıflıyor. Bölgesel ve küresel destekçilerinin Dagalo’ya besledikleri umut her geçen gün zayıflıyor. Mevcut durumun ne çatışmanın tarafları için ne de onlara destek veren güçler için bir fayda sağlayamayacağı açıktır. Bu durumun farkında olan BAE de uluslararası tepkinin de etkisiyle Sudan’da bir çözüm üretmenin kaçınılmaz hale geldiğini kabullenmeye başladı.
TÜRKİYE'NİN ARABULUCULUK STATÜSÜ
Sudan devleti ile kültürel bağlara sahip olan Türkiye Cumhuriyeti, Sudan’da olayların başladığı 2019 yılından itibaren yaşananları Sudan’ın iç meselesi olarak gördü ve herhangi bir müdahalede bulunmadan ülkede barış ve istikrarın sağlanması yönünde taraflara çağrıda bulundu. Bunun yanı sıra, pek çok ülke elçiliğini kapattığı halde Türkiye, elçilik hizmetlerini daha güvenli olan Portsudan’da açtığı elçilik binasında sürdürmeye ve Sudan halkına insani yardım sunmaya devam etti. Bu süre zarfında Sudan yönetimiyle ikili ilişkilerini sürdüren Türkiye Cumhuriyeti, gerek Sudan yönetiminden gerekse halktan gelen yoğun talepler üzerine taraflar arasında arabuluculuk yapmak üzere harekete geçti. Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran’ın Sudan’a gerçekleştirdiği ziyaret, bu çabanın ilk adımı olarak değerlendiriliyor.
ARABULUCUK GÖREVİNİ ÜSTLENDİ
Sudan krizini çözmek üzere ABD, Suudi Arabistan, Mısır ve Fransa gibi ülkeler tarafından da birçok girişim başlatıldı ancak barışı sağlayacak bir ilerleme kaydedilemedi.
Burhan ise öteden beri Türkiye’nin arabuluculuğuna yeşil ışık yakıyor. BAE’nin de bu arabuluculuğa destek vermesi ülkede barış umudunu yeniden yeşertti. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde Türkiye’nin Etiyopya ile Somali arasında Ankara’da sağladığı mutabakat Afrika Boynuzu'nda kapsamlı bir barış için fırsat olarak görüldüğü gibi uluslararası arenada Türkiye’nin arabuluculuk rolüne olan inancı da yükseltti.
Türkiye’nin Afrika kıtasıyla ilişkilerindeki dostane ve karşılıklı çıkarlara dayalı yaklaşımı, uluslararası konjonktürün uygunluğu, Türkiye’nin taraflar nezdindeki yüksek itibarı, bölgede Cumhurbaşkanı Erdoğan’a duyulan güven ve sempati bu inancı besleyen en önemli unsurlardır.