Trump döneminde dünya nasıl bir dünya, Ortadoğu nasıl bir Ortadoğu olacak?
- GİRİŞ20.01.2025 09:09
- GÜNCELLEME20.01.2025 09:09
20 Ocak 2025 tarihinin ileride, Dünya’nın gidişatını etkileme potansiyeli bakımından refere edilecek takvimlerden bir tanesi olması çok muhtemel.
Donald Trump’ın Beyaz Saray’da ikinci dönem için işbaşı yapıyor olması…
Beklenti şu:
Önümüzdeki dönemde, kurala dayalı Dünya düzeni içerisinde bugüne kadar görmeye alışık olduğumuz reflekslerin/rutinlerin yerini sürprizler, şaşkınlıklar, beklenmedik hadiseler alacak.
Avrupa’daki sancılar, daha Kasım başında seçim sonuçları belli olduğu gün kendini göstermeye başlamıştı.
Trump’ın zaferi belli olunca, aynı gün Almanya’da hükümet krizi patlak verdi ve bu ülke, 23 Şubat’ta erken seçime gidiyor.
Bunun bir sebebi var tabi.
Trump’ın ilk döneminden kötü hatıralar var Almanların hafızasında.
Dönemin Şansölyesi Angela Merkel’le Beyaz Saray’da yapılan görüşmelerden sonra basının karşısına çıktıklarında, gazetecilerin ve Merkel’in tokalaşma taleplerini, “Görüşmemiz sandığınız gibi iyi geçmedi” mesajını verircesine reddetmişti.
Esas mesele bu değil tabi.
Trump’ın İkinci Dünya Savaşı’nın mağlup ülkesi Almanya üzerindeki Amerikan güvenlik şemsiyesini sorgulaması Almanya’yı sarsıyor.
Uzakdoğu’da Japonya’nın durumu da, Almanya’nın durumuna benziyor.
Trump ilk döneminde, dönemin Japonya Başbakanı Şinzo Abe (Daha sonra ülkesinde suikastla öldürüldü) ile yine bir basın toplantısında iken, Japon konuğun Japonca konuşması sırasında kulaklık kullanmamış, Japonya Başbakanına “Ne diyeceğin umurumda değil” mesajı vermişti adeta.
İkinci Dünya Savaşı’nın bir başka mağlup ülkesi olan ve sonrasında oluşan yeni dünya düzeninde tıpkı Almanya gibi Amerikan güvenlik şemsiyesi altında tutulan Japonya için, 2019 yazında Osaka’da yapılan G-20 zirvesine giderken ne dediğini hatırlayalım Trump’ın:
“Japonlar bir savaşa girerse, biz de onlarla savaşmak zorundayız. Ancak biz bir savaşa girersek, Japonlar bizim savaşımızı Sony televizyondan izleyecekler”
Bu iki cümle, 5,5 yıl önce sarf edilmiş olsa da, yeni dönemde Trump’ın ne yapacağını anlamaya dönük analizlere ciddi katkılar sunabilecek bir nitelik arz ediyor.
Biraz daha yakın coğrafyalara dönelim…
Trump’ın gelişine Putin sevindi, Zelensky üzüldü.
ABD’de yeni dönemin Avrupa için muhtemel sonuçları, Almanya’nın Rusya tehdidini ve korkusunu daha fazla hissetmesi biçiminde gelişebilir.
İçeride, (Almanya içinde) 23 Şubat seçimlerinden başlamak üzere ırkçı partilerin oylarını artırmaya devam etmesi, kıta genelinde faşizmin ayak seslerinin daha da güçlü duyulması biçiminde karşımıza çıkabilir.
Avrupa’nın siyasi ortamında, ani, sert ve sürpriz gelişmeler patlak verebilir.
NETANYAHU SEVİNDİ Mİ? ÜRKTÜ MÜ?
Ortadoğu için de büyük sorular var önümüzde.
Dün, Trump’ın göreve başlamasına bir gün kala Gazze’de silahlar sustu ve akşamüzeri rehine takası haberleri gelmeye başladı.
Daha önceki görüşler daha netti ama gelinen nokta itibarıyla İsrail’de Netanyahu, Trump’ın iş başına gelişinden dolayı sevindi mi üzüldü mü tam bilmiyoruz.
On gün önce Netanyahu’yu küfürlü bir şekilde anan isim Trump’tan başkası değildi.
Joe Biden Gazze’deki kıyımı durdurma konusunda acziyet içinde kaldı ve kendi adını taşıyan ateşkes planları defalarca Netanyahu tarafından bozuldu.
Trump ise, yanlış tarafı tehdit ederek de olsa, (Rehineler serbest bırakılmazsa Ortadoğu cehenneme döner sözleri) Gazze’de sevinç, Tel Aviv yönetiminde kriz ve burukluk üreten bir ateşkesin sağlanmasını görev başlamasına bir gün kala başarabildi.
İSRAİL MUHALEFETİNDEN AL HABERİ…
Yazının tam da burasına, İsrail’de muhalefet lideri Yair Lapid’in Netanyahu için söylediklerini not düşelim:
“Netanyahu, tutuklanmaktan ve Trump’tan korkuyor. Ateşkesi bu yüzden kabul etti.”
Tabi ki Trump, Biden’dan çok daha fazla İsrail’ci bir tutum içerisinde.
İlk döneminde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması sadece sözde değil, eylemde de İsrail yanlısı bir tutuma sahip olduğunu gösteriyor.
Fakat aynı Trump, Ortadoğu’daki Amerikan varlığına ve Amerikan vergi ödeyicilerinin paralarının bu coğrafyada, Amerikan halkının hiçbir çıkarına uymayacak hedefler doğrultusunda kullanılmasına bir son vermek istiyor.
Adam artık Panama Kanalıyla, Grönland’la, Çin’le, Kanada’nın Amerika’nın 52’inci eyaleti olmasıyla falan ilgileniyor.
İlk döneminde Ortadoğu için kullanılan 7 trilyon dolarla Amerika’nın eskimiş yollarının, köprülerinin, hastanelerinin yeniden inşa edilebileceğinden söz etmişliği var.
Böyle bir perspektifin hayat bulması, Ortadoğu’da yayılmacı hedeflerle yoluna devam etmek isteyen İsrail için nasıl bir anlam ifade ediyor acaba?
Trump’ın baktığı yerden baktığınızda, 7 trilyon doların ‘boşa gitmesi’ demek, aynı zamanda 7 trilyon doların İsrail’in çıkarları namına çöpe atılmış olması anlamına gelmiyor mu?
Şunu unutmamalı:
Amerika’nın Ortadoğu’daki varlığının birinci hedefi, (sanılanın aksine petrol değil) İsrail’in çıkarlarını gözetmek olmuştur.
Bu böyle ise, 7 trilyon doların çöpe atılmış olmasından söz eden Trump esasen “İsrail için bu kadar para harcamak zorunda mıyız” demiş olmuyor mu?
Trump için Gazze’deki başlangıç, devam eden politikaları için şöyle bir anlam ifade ediyor olabilir:
Bir yandan İsrail’in başını ağrıtan meselelerde radikal bir biçimde İsrail’in yanında olmak.
Ama öbür taraftan İsrail’in yeni krizler üreterek, yeni savaşlar çıkararak, Siyonist yayılmacılığa devam ederek Amerika’yı burada, adeta paçalarına yapışmış halde tutmaya çalışmasına izin vermemek.
Şöyle bir soru ile bitirelim:
Trump, Amerikan Uçak Gemilerini Doğu Akdeniz’de İsrail’i korumak için mi tutmak isteyecek sizce, yoksa Pasifik Bölgesi’nde mi?
Mehmet Acet / Haber7
Yorumlar10