Trump Fırtınası
- GİRİŞ24.01.2025 08:45
- GÜNCELLEME24.01.2025 10:48
Donald Trump’ın ikinci kez ABD Başkanı seçilmesi dünyada tüm gözlerin ABD’ye dönmesine neden oldu.
Trump’ın siyasete dönüşü, artık bir sürpriz olmaktan çok, ABD siyasetinde derin köklere sahip bir hareketin göstergesi olarak yorumlanıyor. İlk başkanlık dönemi, onu geçici bir “sapma” olarak görenlere şüpheyle baktırmıştı.
Fakat Trump’ın ikinci defa başkan seçilmesi Trump’ın ABD siyasetinde bir sapma değil toplumsal tabanı olan büyük bir dönüşümün temsilcisi ve üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir aktör olarak sahnede olduğu anlaşıldı.
“ABD Başkanlık seçimlerinde ister Demokratlar isterse Cumhuriyetçiler kazansın fazla bir şey değişmez. Parti değişir ama ABD’nin iç ve dış politikasında radikal değişiklikler olmaz. ABD’nin kurumları oturmuştur ve ABD bir kurumlar demokrasisidir. ABD’de müesses nizam güçlüdür. Belli zaman dilimleri için seçilen başkanların siyasette köklü değişiklikler yapması çok kolay değildir.” diye düşünenlerin sayısı oldukça fazlaydı ve literatürde hâkim bir konumları vardı.
Trump yukarıda bahsettiğimiz ezberi bozacağının ilk işaretlerini ilk başkanlığı döneminde vermişti ama sisteme tam nüfuz edememişti. Fakat ikinci başkanlığı döneminde var olan ezberi darmadağın edeceğini koltuğa oturur oturmaz aldığı seri kararlarla gösterdi. Deneyimin gücüyle, kurulu düzene karşı daha cesur ve agresif adımlar atıyor ve yalnızca ABD siyasetini değil, dünya düzenini de yeniden şekillendirme hedefinde.
İDDİALI BİR BAŞLANGIÇ
Trump’ın ikinci başkanlık dönemi, göreve geldiği ilk günlerden itibaren keskin ve yankı uyandıran kararlarla dikkat çekti. İlk dönemde karşılaştığı engellerden ders alan Trump, şimdi çok daha hazırlıklı bir şekilde sahaya inmiş durumda.
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyerek başlayayım; Trump ABD iç ve dış siyasetine tam anlamıyla damga vurmak istiyor. Bu net bir şekilde görülüyor. İlk başkanlığı döneminde kazandığı deneyimi ikinci başkanlığı döneminde kullanarak içeride nüfuzunu derinleştirme gayretinde. Bu süreçte ABD siyasetinde kimlerle, hangi güç odaklarıyla, müesses nizamın önemli merkezleriyle nasıl mücadele edeceğini de öğrenmiş oldu.
İlk başkanlığı döneminde karşılaştığı engelleri gördü. Başkan seçilemediği dönemde onlarla mücadele etmekten geri durmadı. Şimdi yeniden güçlü bir şekilde seçilince elde ettiği gücü kullanmaktan çekinmeyeceğini gösteren adımları hızlı bir şekilde atıyor. Senato ve Temsilciler Meclisinde Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olması Trump’ın elini daha da güçlü kılıyor.
İç siyasetin yanında dış politikada da farklı ve damga vurmak isteyen bir başkan olmak istediğini görüyoruz.
Hem iç siyasette hem de dış politikada hızla alınan kararlar ve birlikte çalışmak için seçtiği kadro gelen fırtınanın işaretlerini veriyor.
Daha başkan olur olmaz Trump’ın hızlı bir şekilde almış olduğu kararlara başlıklar halinde bakalım, bize bir şeyleri gösterecektir.
İÇ POLİTİKA KARARLARI
Kennedy suikastıyla ilgili belgelerin gizliliğinin kaldıran kararnamenin imzalanması,
ABD ordusunda “trans birey” tanımının kaldırılması,
Uyuşturucu kartellerinin “terör örgütü” olarak ilan edilmesi,
ABD doğumlu çocuklara “vatandaşlık hakkı” uygulamasının sonlandırılması,
Göçmenlere karşı kısıtlayıcı önlemlerin artırılması,
Çok tartışılan Kongre baskınında ceza alan kişilere af çıkarılması,
Hükümet Verimliliği Bakanlığı’nın kurulması,
Tik Tok yasağının yürürlüğe girmesinin geçici olarak uzatılması,
DIŞ POLİTİKA KARARLARI
Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararı,
Dünya Sağlık Örgütü’nden çekilme sürecinin başlatılması,
Meksika sınırı için “Ulusal Acil Durum” ilan edilmesi,
Küba’nin hedefe konularak “Teröre destek veren ülkeler” listesine eklenmesi,
Meksika Körfezi’nin “Amerikan Körfezi” olarak tanımlanması sürecinin başlatılması,
Biden döneminden kalan ve Küba, Haiti, Nikaragua ve Venezuela'dan 30 bin göçmenin ABD'ye uçakla gelmesini öngören sponsorluk inisiyatifini sonlandırılması.
Bunların yanında Trump’ın esas ses getiren açıklamaları daha başkanlık koltuğuna oturmadan geldi.
Bir taraftan Ukrayna Savaşı ve Gazze’deki İsrail Katliamını/Soykırımını kastederek savaşları bitiren adam olacağını söylerken diğer taraftan yeni tartışma alanlarının nereler olacağını açıklamaktan geri durmadı.
Panama Kanalı, Kanada, Grönland ve Meksika Körfezi konusunda yaptığı açıklamalar Trump ABD’si’nin nasıl olacağını gösteren ciddi işaretler oldu.
Avrupa Birliği, Çin ve İran konusundaki açıklamaları Trump’ın dış politikada nelere ağırlık vereceğini gösteren cinsten açıklamalardı.
Avrupa Birliği, Çin ve İran konusunda ise daha sert bir retorikle, ABD’nin küresel liderliğini yeniden şekillendirme iddiasında.
Trump’ın hızlı kararları ve sert söylemleri, ABD iç politikasında olduğu kadar dünya siyasetinde de dalgalanmalar yaratıyor. Tüm dünya, “Trump Fırtınası”nın etkilerini anlamaya ve gelecekte nelere yol açacağını öngörmeye çalışıyor.
“Trump Fırtınası” beklenenden hızlı esti ve etkisi uzun yıllar hissedilecek gibi görünüyor. Şimdi tüm taraflar, bu değişimin hangi taşları yerinden oynatacağını anlamak için bekliyor.
Ezcümle, Amerikan iç siyaseti ve dünya siyasetinde “Trump Fırtınası” beklenenden hızlı esmeye başladı. İlgili tüm taraflar resmin netleşmesini kaygıyla izlemeye ve olanları/olacakları anlamaya çalışıyor.
Anlaşılan “Trump Fırtınası”yla çok şey eskisi gibi olmayacak…
Yorumlar27