Washington’da gerçekleştirilen kritik buluşma, sadece Türkiye-ABD ilişkilerini değil, Orta Doğu’nun güç dengesini de yakından ilgilendiriyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD’li mevkidaşı Marco Rubio ile yaptığı görüşme, savunma sanayi işbirliği, Suriye’nin geleceği ve Gazze’deki ateşkes çağrılarıyla önemli ipuçları verdi.

Toplantının gündemi net ve açıktı: Türkiye ile ABD arasında savunma sanayi alanında yaşanan pürüzlerin kaldırılması, Suriye yönetimiyle yeni dönemde daha net ve pragmatik bir angajmanla Gazze'de kalıcı ateşkesin tesisi...

Özellikle Suriye konusundaki vurgular dikkat çekici. Fidan ve Rubio'nun ortaklaşa ifade ettikleri "Suriye'de istikrarın sağlanması ve terörle mücadele" hedefleri, Ankara'nın Şam yönetimi ile somut savunma anlaşmaları yapabileceği yorumlarına kapı aralıyor.

Türkiye’nin yakın dönemde Şam yönetimiyle yapacağı olası savunma anlaşması, yalnızca Suriye'nin iç güvenliğini değil, bölgedeki İsrail varlığını da derinden etkileyebilir.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun saldırgan ve yayılmacı politikaları uzun zamandır Suriye’nin güneyini hedef alıyordu. Türkiye’nin bu hamlesi, İsrail’in Suriye'deki operasyonlarını ciddi biçimde sınırlayabilir.

Ankara'nın bu yeni stratejisi, ABD açısından da ilgi çekici bir manevra. ABD'nin İsrail'e yönelik koşulsuz desteğinin bölgede yarattığı gerilim ve çatışma potansiyeli düşünüldüğünde, Türkiye'nin Suriye ile kuracağı savunma işbirliği, bölgesel istikrar adına önemli bir dönüm noktası olabilir.

ABD YÖNETİMİ DE İSRAİL'İN SALDIRILARINI SINIRLAMAK İSTİYOR

ABD yönetiminin, Türkiye’nin bu yeni açılımını onaylaması halinde, İsrail’in bölgede dizginlenmesi mümkün olacaktır.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ankara'ya atadığı büyükelçi adayı Tom Barrack'ı kabulünde Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik olumlu ifadeleri, Ankara-Washington hattında yeni bir uzlaşı dönemini işaret ediyor.. Trump’ın, Türkiye’yi "iyi bir ülke" ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı "iyi bir lider" olarak nitelendirmesi, bu yakınlaşmanın samimi bir göstergesi.

Fidan-Rubio görüşmesinin ardından yapılan açıklamalar, Türkiye-ABD arasında yalnızca askeri ve diplomatik değil, bölgesel konularda da ortak hareket etme potansiyelini gözler önüne serdi. Gazze’de kalıcı ateşkesin sağlanması gerektiği vurgusu, Türkiye’nin bölgesel barış için kritik rol üstlendiğini bir kez daha teyit ediyor.

 Türkiye’nin bu adımı, Netanyahu hükümetinin bölgedeki agresif politikalarını yeniden değerlendirmesine yol açabilir. Nitekim İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, geçtiğimiz günlerde, Türkiye'yle herhangi bir coğrafyada çatışmak istemiyoruz açıklamasında bulunmuştu..

ANLAŞMA NE GETİRİR?

Bu gelişmelerle birlikte, Suriye’deki askeri faaliyetleri sınırlanan İsrail, farklı stratejik önceliklere odaklanmak zorunda kalabilir. Bölgesel barış açısından bu, kritik bir gelişme olacaktır.

Sonuç olarak, Türkiye'nin Şam'la yapacağı savunma anlaşması, İsrail'in saldırgan politikalarını frenleyebilecek, bölgesel barış ve istikrarı sağlayabilecek tarihi bir hamle olabilir. Ankara'nın bu adımı, Orta Doğu’nun kaderini değiştirebilecek güçte.

Ayrıca, bu gelişmeler ışığında İran'ın bölgesel politikalarının da yeniden şekillenmesi mümkün. Suriye’nin istikrara kavuşması ve İsrail’in Suriye'deki operasyonlarının kısıtlanması, İran’ın bölgedeki gerilimi artırıcı politikalarını gözden geçirmesine yol açabilir. Böylece bölgesel gerilimler azalabilir ve daha geniş çaplı diplomatik çözümler için fırsatlar doğabilir.

Şimdi herkesin gözü kulağı Türkiye’nin atacağı bu cesur adımda olacak. Netanyahu yönetimi, Ankara'nın bu yeni hamlesi karşısında nasıl bir tutum alacak? Bölgesel dengeleri değiştirecek bu yeni denklem, önümüzdeki dönemde netleşecek.