İsrail hükümeti Suriye arenasındaki stratejisini açıkça ifade etmekten kaçınmaya devam ediyor.

İsrail'in bu konuda net bir siyaseti olmaması nedeniyle gözlemciler, dağınık askeri eylemler ve siyasi açıklamalardan yola çıkarak hükümetin niyetini deşifre etmek durumunda kalıyor.

Bunun sonucu ise artan bir belirsizlik ve tehlikeli boyutlara varabilecek bir gerilim tablosu…

Geçtiğimiz haftalarda Azerbaycan’da Tel Aviv ile Ankara arasında kritik görüşmeler gerçekleştirmiş Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Türk ve İsrailli yetkililerin, Suriye'de çatışmasızlık mekanizması kurulması için toplantı yaptığını teyit etmişti…

Tarafların birbirleri ile gerek duyulduğu takdirde teknik görüşmeler gerçekleştirdiğini ancak bunun "normalleşme" olarak algılanmaması gerektiğinin altı çizilmişti…

Tüm bu gelişmeleri sıraladığımızda Suriye arenasında en azından yakın dönemde artan bir gerilim beklemiyorduk…

Ta ki İngiltere merkezli uluslararası bir basın kuruluşunda ortaya çıkan o iddiaya kadar…

F-35 LOBİSİ NE KADAR ETKİLİ OLDU?

Ajans 3 üst düzey yetkiliye dayandırdığı haberde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile görüşerek Türkiye'ye F-35 savaş uçağı satılmaması için lobi faaliyetlerinde bulunduğunu duyurmuştu.
Her ne kadar ilerleyen süreçte ABD Başkanı Donald Trump Oval Ofis’te -tabiri caiz ise-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şikâyete giden Netanyahu’yu dumura uğratan bir cevap verse de Tel Aviv’in Ankara aleyhine gerçekleştirdiği F-35 lobisi faaliyeti hala etkisini sürdürüyor.

Suriye'de tansiyon yükselirken Netanyahu'nun son iki ay içinde Rubio ile görüşmeleri sıklaştırarak F-35 konusunu mütemadiyen gündeme getirmesi İsrail'in Türkiye'nin hava kuvvetleri karşısındaki askeri üstünlüğünü tesis etme çabasıyla açıklanabilir.
Fakat Tel Aviv’in tüm lobi faaliyetlerine karşın Washington’dan İsrail’e olumlu sinyaller gelmiyor…

TÜNELİN SONUNDAKİ IŞIK GÖRÜNÜYOR!

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Donald Trump arasında esen sıcak rüzgârların yanı sıra Trump'ın ticari yaklaşımını da göz önünde bulunduran Ankara, Trump'ın '2.0 anı' olarak adlandırılabilecek bu dönemden faydalanarak her iki tarafın da çıkarlarına uygun bir atılım gerçekleştirme fırsatı görüyor…

Öte yandan uzmanların ortak görüşü, Türkiye'nin F-35 programına geri dönme konusunda gerçek bir adım atılması için süregelen iki soruna çözüm bulması gerektiği yönünde…

Bunlardan ilki Türkiye'deki Rus S-400 radarlarının varlığı ikincisi ise CAATSA olarak bilinen Amerika'nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası kapsamında Türkiye'ye getirilen sert kısıtlamalar.

Eğer Donald Trump Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek isterse, Biden döneminde Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve bazı üst düzey yetkililere yönelik uygulamaya konan CAATSA yaptırımlarının aşmanın potansiyel yolları var gibi görünüyor…

SURİYE’DE “TÜRK GERİ DÖNÜŞÜ”

Nitekim Alman Frankfurter Rundschau gazetesi "F-35'ler Türkiye'ye gelir mi? Trump yaptırımları kaldırmak istiyor" başlıklı manşetinde Tel Aviv’in F-35 lobisinin işlevsizliğine karşın artan endişelerini şöyle kaleme aldı:

“Cumhuriyetçi Parti'nin ikinci döneminde bir Türk geri dönüşü artık kaçınılmaz. Bu durum İsrail'de alarm zillerinin çalmasına neden oldu.”

Bilhassa Suriye'nin kuzeydoğusunda, terör örgütü PKK/YPG'nin işgalindeki sahalarda bulunan küçük ölçekli 3 askeri noktayı boşaltmasıyla Tel Aviv’in artan endişesi daha da körüklendi.

Tüm bu gelişmeler ışığında Suriye’de rüzgârı arkamıza aldığımız pekala söylenebilir…
Dolayısıyla Times of İsrail’in de dediği gibi “İsrail Türkiye'nin Suriye'de artan ayak izine alışmalı"

Fatih Yoncalık / Haber7