İnsanlığın sessiz yok oluşu

  • GİRİŞ18.10.2025 09:18
  • GÜNCELLEME19.10.2025 08:48

İnsanlık tarih boyunca yıkımlarla yoğruldu, ama belki de ilk kez, kendi sonunu bu denli kararlılıkla inşa ediyor. Modern çağ, barış vaadiyle geldi, ama gerçekte savaşın şeklini, bahanesini ve araçlarını değiştirdi ve geliştirdi.

 Artık savaşlar sadece toprak kazanmak için değil, yerin altındaki madenler, üstündeki enerji yolları ve stratejik bölgeler için yapılıyor. Sömürü ise daha sistematik, sofistike, kurumsal, ve daha dijital.

İnsan, kendi elleriyle kıyametini hazırlayan tek canlı vasfını koruyor.

Savaşlar, Haritalar Üzerinden Değil, Kaynaklara yöneldi.

Bugün dünyada yaşanan çatışmaların hemen hepsinin arkasında ekonomik motivasyonlar var. Irak’ta, Libya’da ve Afganistan’da dökülen kan, sadece bölgesel gerilimlerin değil; petrole, doğalgaza, lityum ve uranyuma el koyma planlarının sonucudur. 

Ukrayna-Rusya savaşı da doğrudan enerji ve jeopolitik alan hâkimiyetiyle ilgilidir.

Sudan’daki çatışmalar bile altın yatakları üzerinde dönüyor. Afrika'nın hâlâ açlıkla, iç savaşla boğuşmasının nedeni halklarının 'uygarlaşmamış' olması mı, yoksa altın, elmas, kobalt ve uranyum gibi cevherlerin Batı'ya taşınması mı?

Dünyada barışın değil, çıkarların hâkim olduğu bir düzende yaşıyoruz. Ülkeler artık açıkça değil, vekâlet savaşlarıyla birbirini yıpratıyor, hatta yok ediyor. Kimi zaman etnik gerilimler kışkırtılıyor, kimi zaman terör örgütleri destekleniyor. 

Ancak kazanan hep kasa değil mi ? ;  Silah sanayisi, Enerji devleri, Küresel finans tekelleri.

Konvansiyonel Savaşın Gölgesinde Sessiz Kıyamet: 

(Kimyasal ve Biyolojik Silahlar)

İnsan eliyle geliştirilen en tehlikeli silahlar sadece nükleer olanlar değil, Kimyasal ve biyolojik silahlar, sessiz ve görünmez birer kıyamet potansiyeli taşıyor. 

1988’de Halepçe’de Saddam Hüseyin’in kimyasal saldırısında 5 bin Kürt sivilin yaşamını yitirmesi, insanlığın bu alandaki karanlık yüzünü ortaya koydu. Aynı şekilde Suriye iç savaşında da kimyasal silah kullanıldığına dair sayısız rapor yayımlandı.

Biyolojik silahlar çok daha sinsi, Laboratuvar ortamında üretilmiş virüslerin, bakteri veya toksinlerin savaş silahı olarak kullanılabileceği artık bir komplo teorisi değil, uluslararası strateji belgelerinde tartışılan somut bir gerçek. COVID-19 pandemisinin ardından biyolojik savaş olasılıkları dünya gündemine daha güçlü şekilde girdi. Günümüz İnsanı, doğayı taklit ederek ölümün kendisini üretmeyi başardı!.

Kitle İmha Silahları, İnsanlığın İntiharı

Nükleer Silahlar  (Uranyum-235 / Plütonyum-239 -Hiroşima ve Nagazaki-"Little Boy"-"Fat Man"- Hidrojen ve Nötron ve çeşitleri )

Biyolojik Virüs, bakteri veya toksin kullanılarak insan, hayvan veya bitkileri hedef alan  (örnek çiçek virüsü).

Kimyasal Zehirli kimyasalların kullanıldığı, sinir gazları gibi öldürücü sistemler (Klor gazı, Hardal gazı, Fosgen, Sarin, Tabun ,VX gibi).

Sahip ülkeler:

Nükleer Silah 

Resmî (NPT kapsamında Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına dahil)

ABD, Rusya, Çin, İngiltere. Fransa

Gayri resmi (NPT dışında veya gizli programlarla)

Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore, İsrail

Eski kimyasal silah kullanıcıları: 

Almanya 1. Dünya savaşı 90 bin / İtalya Habeşistan savaşı 80 bin / Japonya Çin işgali 50 bin / Irak Halepçe 5 bin /  ABD Vietnam  herbesit doğrudan 400 bin / Suriye savaşı 2 bin / İran Irak savaşı 10 bin olmak üzere çok sayıda sivil ve asker hayatını kaybetti.

Biyolojik programları olduğu iddia edilenler: 

Rusya, Çin, Kuzey Kore, ABD (çoğu savunma amaçlı araştırma kapsamında !?? )
20. yüzyılda ,Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçti. O gün, sadece yüz binlerce insan ölmedi, insanın insana karşı duyduğu güven, merhamet ve inanç da yerle bir oldu.

Bugün ise yüzlerce nükleer başlık, sadece birkaç liderin emriyle dünyayı cehenneme çevirecek şekilde konuşlandırılmış durumda. Halihazırda dünya üzerinde 13 binden fazla nükleer başlık hazırda   bekliyor. Üstelik bu silahların birçoğu saniyeler içinde ateşlenebilecek şekilde programlı.


Kitle imha silahları bir tehdit değil, bir intihar mektubu artık. Ve bu mektubu, "güç dengesi" kisvesi altında ne yazık ki, yazılmaya devam ediliyor.

Yeni Sömürgecilik Finans, Teknoloji ve Borç

Bugün sömürgecilik artık gemilerle değil, algoritmalarla, bankalarla, çok uluslu şirketlerle ve borçlandırma politikalarıyla yapılıyor. Gelişmekte olan ülkeler IMF ve Dünya Bankası kıskacında büyüyemez hale getiriliyor. 

Yerli sanayi boğuluyor, milli şirketler satın alınıyor, halk borçla yaşatılıyor. Demokrasi ihracı bahanesiyle ülkelerin yönetimleri değiştiriliyor, iç karışıklıklar planlanıyor, sonra da ‘barış gücü’ kisvesiyle yeraltı kaynaklarına el konuluyor. 

‘’Demokrasi götürüyoruz” diyen ülkeler, aslında yeraltı kaynaklarına konmak için rejim değiştiriyor. Afrika'da, Orta Doğu’da, Güney Asya’da yaşanan istikrarsızlıkların arkasında bu hesaplar yok mu ?

Geleceği Tehdit Eden Unsur: Teknoloji, Güç ve Denetimsizlik

Kitle imha silahları artık sadece devletlerin değil, terörist grupların, siber korsanların ve yapay zekâ destekli sistemlerin ilgi alanına da girdi. Özellikle yapay zekâ destekli otonom silah sistemleri, kontrolden çıkma riskini katbekat artırıyor.

Kitle imha silahlarının yayılması, devletler arasında değil; çökmüş devletler, radikal örgütler ve teknolojik korsanlar arasında en büyük tehdidi oluşturuyor.!

İnsanlığın Kıyameti: Sessiz Bir Gidişat

Bu gidişatın adı ‘ilerleme’ değil, insanlığın sessiz kıyametidir. Doğa yok ediliyor, kültürler siliniyor, milyonlarca insan göç yollarında can veriyor. 

Dijital çağda insanlar özgür değil, gözetim altında. Mahremiyet, özgür irade ve gerçek bilgi, algoritmaların insafına terk edilmiş durumda.

Güçlü devletler ‘güvenlik’ bahanesiyle askeri yığınaklar yapıyor. Uzayda bile savaş hazırlıkları var. Peki insanlık ne yapıyor?

Öyle ki artık savaşlar yalnızca topla tüfekle değil, veriyle, içerikle ve algıyla da yapılıyor. Dijital sömürgecilik, insan aklının son özgür alanlarını da ele geçiriyor. Ve bizler, bu kıyametin canlı yayınında izleyici koltuğuna hapsolmuş haldeyiz.

Gazze’ye bakın, zorla evleri ,toprakları, kadınları çocukları ve canları ellerinden alınan binlerce masum insan. Yok edilen tüm insanı  değerler. Bu tablodan tüm insanlar dersler çıkarmayacak mı? 

ABD, 3600 km öteden Filistin’e -Gazze’ye nasıl sınır çizebilir ? Tüm insanlık ve özellikle  islam coğrafyası nasıl sakince izleyebildi?

Küresel bu kaosta Türkiye ne yapmalı?

Caydırıcılığı Barış Temelli Bir Stratejiyle Birleştirmeli - Biyolojik ve Dijital Güvenliği Ulusal Güvenlik Politikalarına dâhil etmeli -  Nükleer ve Kimyasal Silahsızlanma Anlaşmalarına Katkı Sunmalı - Dijital Sömürgeciliğe Karşı Bilgi Egemenliğini Kurmalı - Finansal Bağımsızlık ve Borçlandırmaya Direnç - Eğitimde Barış ve Etik Odaklı Bir Nesil Yetiştirmelidir.

Bu yeni dünya düzeninde Türkiye, ya sadece izleyici olacak ya da adil, vicdanlı, ilkeli bir duruşla insanlığın vicdanını temsil eden aktör haline gelmeyi seçmelidir.

Güçlü olanların kıyasıya yarıştığı bilgi ürettiği ve ürettiklerini üretmeyenlere sattığı hatta almaya zorladığı, Trilyon  dolarlık pazarların oluşturduğu bu çarpık dünya düzende, ülkemiz ancak, gerçek ve sahici bilgiyi  kullanarak değil, üreterek kendisini koruyabilir.

Ahlaklı olanın ayakta kalacağı bir gelecek için, Türkiye'nin vicdanlı, dengeli ve ilkeli duruşu ,jeopolitik konumu nedeniyle her zamankinden daha önemli ,kıymetli ve hatta zorunlu hale gelmiştir.

Çözüm: Vicdan, Bilinç ve Adalet

Eğer insanlık gerçek bir medeniyet kurmak istiyorsa, önce paslanmış vicdanını yeniden keşfetmeli ve eski haline getirmelidir. Adil kaynak paylaşımı, ulusal egemenliğe saygı, etik bilim ve Evrensel  hukuk ilkeleri temelinde yeni bir insanlık sözleşmesine ihtiyacı olduğu görülmelidir.

Aksi halde bu çağ, teknolojinin değil. günümüzde görerek şahit olduğumuz  vicdansızlığın altın çağı olarak tarihe geçecek.

İnsanlık ya silahsızlanarak ortak yaşamı seçecek ya da kendi elleriyle yazdığı dramatik yok oluş senaryosunun bir parçası olacak.

Kaynakça:

SIPRI – Stockholm International Peace Research Institute. World Nuclear Forces (2024).

https://sipri.org                                                                                                                     

Arms Control Association – Chemical Weapons Use in Syria and Halabja

https://www.armscontrol.org

WHO – Biological Weapons: Health Threats and Global Risk

https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/biological-weapons                               

IMF – Debt and Sovereignty: Structural Challenges in Developing Nations, 2023.

https://www.imf.org

United Nations – Global Report on Displacement and Conflict 2023

https://www.un.org                           

Noam Chomsky – Who Rules the World? (Metropolitan Books, 2016)

Yuval Noah Harari – Homo Deus: A Brief History of Tomorrow (2017)

BME Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Nükleer İzleme Raporu, 2023                 

UNODA – United Nations Office for Disarmament Affairs, 2024.

Future of Life Institute – Autonomous Weapons Policy Brief, 2023.

Muzaffer Şafak / Haber7

Yorumlar8

  • Kripto 1 gün önce Şikayet Et
    Kripto para insanligi soymak için yeni bir haydutluk çetesi, Kazlar yoluma geldi.meyveler olgunlaştimi,.dallari silkeleyip semereyi cebellezi yapiyorlar,son olarak yukselince satan trump. Çine vergi tuzagiyla salladi, Düşunce alim yapti, vergide geri adim atti, soyun buyuk yerden.
    Cevapla
  • Suriyede 1 gün önce Şikayet Et
    Suriyede esat kuklaydi,Rusya ne dediyse onu yapti, , degilse ispirto bile yakamazdi
    Cevapla
  • Bülent duman 1 gün önce Şikayet Et
    Kork Allah'tan korkmayandan
    Cevapla
  • Gerçek van 1 gün önce Şikayet Et
    Çözüm mü hilafet devletinin kurulması dünyadaki Müslümanların o devletin içine girip Allah’ın şeriatı uygulanfıktan sonra zalim devletlere karşı savaşıp onlara hakka davet edip uymayanları kendi egemenliği altına aldıktan sonra sömürülen haksızlığa uğrayan kesimleri insanları hürriyetine kavuşturmak. Ama inanınki herkesin buna ihtiyacı insanları uyutmuşlar uyuşturmuşlar düşünemiyorlar
    Cevapla
  • İnsan 1 gün önce Şikayet Et
    İnsanların VAHŞİ yaratıklar olduğunu Yahudiler en güzel örnek, yahudiler yeryüzünü bu hale getirdi. Diğer insanlarda onların bunu yapmasına sessiz kaldı. Demokrasi ve insan hakları diye milleti kandıran Yahudiler değil mi? İnsan hakları diye yutturulan hak, yahudileri korumak için kurulmuştur. Dünya bunu görmeli derin uykusundan uyandırılmalıdır.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat