İslam Dünyası’nda Büyük Barış Süreci ve Basralı Ömer (I)

  • GİRİŞ29.10.2025 10:00
  • GÜNCELLEME30.10.2025 09:03

Bugün 29 Ekim 1923 yılında ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yılını kutlamaktayız. Her türlü etnik ve dini mezhebiyle Müslümanı ve gayrı Müslümanıyla Barış ve huzur içinde nice yüzyıllara diyorum. Bu, coğrafyamızda olan tarihi ve tabi kodlarımızdandır.

Afganistan ve Pakistan arasındaki yapay Durand Hattıyla bu coğrafyada geçen haftaya kadar 132 yıldır kan akarken; Sykes-Picot’la da bu Türkiye-Irak ve Suriye arasında kan akmaya devam etmektedir. Bu süreci durdurmanın tek yolu, Türkiye üzerinden başlanan İslam Dünyası’nda çatışma yerine Büyük İç Barış’a yönelmektir ki; bugün Sudan’da Gazze gibi facialar yaşamaktadır.


            
İslam Dünyası’nın kontrol sınırları: BOP kapsamında Sudan, Durand Hattı ve Sykes-Picot

Bugün Türkiye Doğu-Batı ve İslam ülkeleri arasında en gelişmiş ülke olarak görülmektedir. Özellikle 1950 yılından itibaren, kalkınma ve kefenini yırtma konusunda, Başbakanının idam edilmesi pahasına da olsa büyük başarılar elde etmiştir. Bu konuda Boğazlar ve Kıbrıs’ın geri alınması tarihi adımlardır. 

İç-dış siyasi ve sosyal dengesi Jön Türklerin muktedir olmalarından itibaren (23 Temmuz 1908) bozulan Türkiye’nin bunu düzeltmesi oldukça meşakkatli olmuştur. Bu konuda ilk karşı devrim Adnan Menderes liderliğindeki, 1950-60 arasında süren on yıllık iktidarıdır ki; o da cebren ve hileyle sonlandırılmıştır. Benzeri süreç daha sonra 2016 FETO darbesine kadar, on yılda bir sistematik olarak en az dört kez daha tekrarlanacaktır. Bu konuda II. Abdülhamid ve Menderes’in aksine 23 yıldır aralıksız Türkiye’yi yöneten Recep Tayyip Erdoğan, dirayetli çıkmış, harici ve dâhili bedhahları helak etmiştir.
Bu sürecin Arap coğrafyasında Baas olarak Suriye ve Irak örneğinde görüldüğü gibi Mescidi Aksa’yı yakan Golda Meir’in damadı Mişel Eflak’ın veledleri olan Hafız Esad ve Saddam Hüseyin üzerinde uygulandığını görmekteyiz. Dürzi, Şii ve Sünni farklılığı üzerinden çatıştırılan bu ülkelerde en çok Kürtlere ve Türklere zulüm yapıldı. Taş dahi görmesin denilen Baas zulmü Kürtlere, Baası mumla aratacak kadar PKK olarak da uygulandı. Unutulmasın ki silah, PKK’nın asıl görevi arasında yüzde on bile değildir. Esas olan halkın mankurtlaştırılması için yumuşak güç unsurları olup İslam kültüründen koparılmasıdır. Bunu 2004 yılına kadar aralıksız süren 30 yıllık PKK, Çukur ve 6/8 Ekim olaylarında görebiliriz.

Birer Jön Türk eseri olan Arap Sadneya’nın Kürd versiyonu olarak Diyarbakır Cezaevi ve Süleymaniye’de Emni Sürekka adıyla bulunmaktadır. Çünkü gerçekten Selahaddin’i Eyyubi’nin torunu olan Müslüman Kürtler, İngiliz ve Siyonistlere kanmadı. Malazgirt, Yassıçemen, Çaldıran ve Türkiye’nin kuruluşunda görüldüğü gibi daima bu coğrafyanın huzuru için ferasetle çalıştı.

İsrail, ABD ve İngiltere liderliğindeki Batı(l) dünyası,  21.yy’da Çin ve Rusya’ya karşı küresel hâkimiyet sağlamak için vazgeçilemez “Merkez Kavşak” noktası olarak görülen Türkiye liderliğindeki İslam Dünyasına karşı Büyük İsrail merkezli yeni süreç başlattığı (BOP) görülmektedir. Çin’in BRI projesine karşı İsrail merkezli IMEC projesi desteklenmektedir. Örneğin, Türkiye bu amaçla hem güneyden (DSG) hem de Kıbrıs üzerinde Doğu Akdeniz üzerinden kuşatılmaktadır.

Buna karşı milli olan İkinci Çözüm Süreci PKK’nın silah bırakması ve Anadolu’dan çekilmesiyle devam etmektedir. Bu konuda ikici yazımızı DSG ve İsrail ağırlıklı olarak önümüzdeki hafta arz edeceğim inşaAllah. Söz Basralı Ömer’e aittir.

“Bu zulüm yerde kalmaz
Yemin olsun ki asra.
Önce mevtül insanlık
Sonra harabül Basra”

Ben Basra’dan Ömer.
Belki haberin yoktur diye yazıyorum Franks;
Önce demokrasi yağdı göklerden
Sonra özgürlük geçti üstümüzden
Palet..palet..
Ve insan hakları namlularından
Yüzü maskeli adamların
Saniyede bilmem kaç bin adet.
Demokrasi bizim eve de isabet etti
Bir gün sonra anladım ayaklarımın koptuğunu
Babamın vücudunda
Tam on sekiz adet
İnsan hakları saymışlar..
Annem zaten yoktu
Ben doğarken
İlaç yokluğundan ölmüş.
Ambargo falan dediler ya
Anlamadım Çocuk aklı işte
Sen
Daha iyi bilirsin..
Sizde de barış böylemidir Franks
İnsan hakları çocukları yetim,
Ve ayaksız bırakır mı orda da
Ya demokrasi
Güpegündüz pazara düşer mi.
Ve zenginlik...
İnsanları korkudan uykusuz bırakır mı
Ve kuşlar gökyüzünü terkeder mi orda da..
Babamla söylediğim son dua dilimde,
Ayaklarım hastanede,
Ve giymeye kıyamadığım ayakkabılar
Elimde kaldı..
Çocuğun var mı Franks
Al..çocuğuna götür onları
Bir işe yarasın..
Kimbilir baktıkça
Belki beni hatırlarsın

“Bu nasıl demokrasi
Düştüğü yeri yaktı
Merhamet hür dünyaya
Bu kadar mı Iraktı

Faruk Hazar (https://www.antoloji.com/basrali-omer-den-mektup-siiri/) 

Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat