Edebiyat devlerinden Cengiz Dağcı öldü
Türk Edebiyatının önde gelen temsilcilerinden, verdiği edebî eserlerle kardeş Kırım'ın sesini tüm dünyaya duyuran büyük romancımız Cengiz Dağcı vefat etti.
Kırımlı Yazar Cengiz Dağcı (92), İngiltere'de vefat etti.
Dağcı'nın kitaplarını yayınlayan Ötüken Yayınevi'nden yapılan açıklamaya göre Dağcı, Londra'daki evinde dün hayatını kaybetti.
EDEBİYATÇI İSA KOCAKAPLAN'IN GÖRÜŞLERİ
Dağcı'nın ölümüyle ilgili AA muhabirine açıklama yapan Kültür Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Dağcı'nın eserleri üzerine araştırmaları bulunan, araştırmacı-yazar İsa Kocakaplan, Dağcı'nın vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Kocakaplan, 2009 yılında Dağcı ile görüştüğünü aktararak, ''Cengiz Dağcı, Londra'da Türkiye Türkçesiyle yazan önemli bir romancıdır. Kırım Türklerinin acılarını ve şahsi acılarını yazı yoluyla bütün dünyaya duyurmuştur. Dağcı, Türk dünyasına Türkiye Cumhuriyeti'nden bir kuruş almadan hizmet eden nadir insanlardan biridir. Londra'da İngilizce yazabilecekken, hatta Kırım Tatarcası ile yazabilecekken Türkiye Türkçesi ile yazmayı tercih etti. Türk edebiyatına, kültürüne ve dünyasına hizmet etti. Bu bakımından Dağcı'nın vefatıyla Türk dünyasında büyük bir boşluk meydana gelecektir, edebi bakımdan'' şeklinde konuştu.
Dağcı'nın roman ve hatıra olmak üzere yazdığı 25 eserin hem Dağcı'yı, hem Türkiye Türkçe'sini, hem de Kırım Türklüğünü dünyaya tanıtmaya devam edeceğini ifade eden Kocakaplan, ''Bize, özellikle de televizyoncu ve sinemacılara düşen görev Dağcı'nın çok kolay senaryo olabilecek romanlarından filmler ve diziler çıkarmaktır'' dedi.
Türk dünyasının önemli bir yazarını kaybettiğini belirten Kocakaplan, ''Bütün Türk dünyasının başı sağ olsun. Dağcı kadar uzun yaşayan ve bu uzun ömrünü dolu dolu eserlerle kapatan başka bir yazar daha güç bulunur'' diye konuştu.
CENGİZ DAĞCI KİMDİR?
Gurzuf'ta 1919 yılında doğan Cengiz Dağcı'nın çocukluğu Krasnokamenka (Kızıltaş) köyünde geçti.
İlk ve orta öğrenimini köyünde ve Akmescit'te tamamlayan Dağcı, Kırım Pedagoji Enstitüsü 2.sınıfında iken 2. Dünya Savaşı çıktı.
Ukrayna cephesinde 1941 yılında Almanlara esir düşen Dağcı, Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığındı.
Eşi ve kızıyla birlikte 1946 yılında önce Edinburgh'a gelen Dağcı, 1947'de Londra'ya geçti. Dağcı, vatanından ayrıldıktan sonra hiç Kırım'a gitmedi.
Hüzünlü bir üsluba sahip Dağcı, eserlerinde Kırım Türklerinin Rusların zulmü altındaki hayatını anlatır.
Dağcı'nın Türkiye'ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazması sayesinde Türkiye'de birçok insan Kırım'ı ve Kırım Tatarları'nın yaşantılarını öğrenme imkanı buldu.
Pek bilinmemesine karşın Dağcı'nın Kırım Tatarca şiirleri de bulunuyor.
Dağcı'nın, Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam, Onlar da İnsandı, Ölüm ve Korku Günleri, O Topraklar Bizimdi, Dönüş, Genç Temuçin, Badem Dalına Asılı Bebekler, Üşüyen Sokak, Anneme Mektuplar, Benim Gibi Biri, Yoldaşlar, Biz Beraber Geçtik Bu Yolu, Bay Markus Burton'un Köpeği, Bay John Marple'ın Son Yolculuğu, Oy Markus Oy, Rüyalarda Ana ve Küçük Alimcan gibi eserleri bulunuyor.
-
enes baran 13 yıl önce Şikayet Etallah rahmet eylesin. cengiz dağcı kırımda yaşanan zulmün yaşayan en büyük tanıklarından biriydi. hayatı sürgünlerde geçti. en çok memleketini, kırımı özlemişti. Allah mekanını cennet eylesin.Beğen Toplam 1 beğeni
-
MCUNEYT OZCAN 13 yıl önce Şikayet EtMekanı Cennet Olsun.... Birçok kitabını okuduğum, Kırım konusunu öğrenmemi sağlayan ve ufkumu açan Cengiz Dağcı... Gaspıralı'nın torunları ve Türk-İslam dünyası sana müteşekkir. Mekanın Cennet Olsun...Beğen Toplam 2 beğeni
-
faruk delice 13 yıl önce Şikayet EtVefa için bile çok geç kaldık.. Sadece Türk Edebiyatı'nın en güçlü yazarlarından biriydi demek bile büyük bir eksiklik olan bu büyük adamın ölümü birçoklarımızın hayatında hiç bir şey ifade etmiyor. Ne de olsa ölen ne bir pop şarkıcısı ne de Sinama, Televizyon yıldızı . Türki Coğrafyaların Cengiz Aytmatov'dan sonra gelen en iyi romancısı... Hiç gelmediği Türkiye Türkçesiyle yazdığı eserler bilmem kaç dile çevrilip bütün dünyayı dolaşmışken bir bizim anlayamadığımız, tanıyamadığımız, okuyamadığımız eşsiz yazar. Zamanında ülkemize de vatandaşlık başvurusu yapmış ve başvurusu ne yazık ki o dönemki zihniyetler nedeniyle kabul edilmemiş. Kaç senedir düşünüyordum Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül bu adama da bir davet yollamaz mı diye? Nasip olmadı. En azından bundan sonra vefa borcunu ödemeliyiz diye düşünüyorum.Beğen Toplam 2 beğeni