Önden giden 'dört güzel adam' anılıyor

Türkiye Yazarlar Birliği de "Önden Giden Dört Güzel Adam" başlıklı bir etkinlik düzenliyor. Bu kapsamda Türk şiirinin öncülerinden Cahit Zarifoğlu, vefatının 25. Yılı münasebetiyle çeşitli etkinliklerle anılacak.

Önden giden 'dört güzel adam' anılıyor
Önden giden 'dört güzel adam' anılıyor
GİRİŞ 07.06.2012 15:34 GÜNCELLEME 07.06.2012 16:48

Cahit Zarifoğlu'nun vefat yıldönümü olan 7 Haziran'da saat 18:00'de Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi Kızlarağası Medresesi'nde gerçekleştirilecek programda Cahit Zarifoğlu, M. Akif İnan, Erdem Bayazıt ve Alaeddin Özdenören anılacak. Yolları çeşitli yerlerde kesişen dört güzel şairi en yakından tanıyan Rasim Özdenören, hatıraların yanı sıra değerlendirmeleriyle de 'Mavera'yı, öncesi ve sonrasını anlatacak. Önden giden dört güzel adam ve Rasim Özdenören'in yol arkadaşlarından Ersin Nazif Gündoğan ise bu dört şairimizin edebiyatımıza neler kattığını vurgulayacak.

A. Ali Ural, Mustafa Özçelik, Ahmet Murat, Doç. Dr. Abdülkadir Emeksiz ve Bünyamin Yılmaz'ın konuşmalarıyla katılacağı toplantıyı Mahmut Bıyıklı yönetecek. Mehmet Davut Göksu'nun, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan, Alaeddin Özdenören ve Erdem Bayazıt şiirlerini seslendireceği toplantının sonunda Selçuk Küpçük bir konser verecek. 'Tebessüm Provaları' ve 'Artık Kuşlarını Uçur' albümlerini çıkaran Selçuk Küpçük dinletide Cahit Zarifoğlu'ndan "Anılar Defterinde Gül Yaprağı", Alaeddin Özdenören'den "Cebimde Ölümüm" şiirini de seslendirecek.

KENDİNE ÖZGÜ ŞİİRLERİYLE TANINDI

1940 yılında Ankara'da doğan Zarifoğlu İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Öğrencilik yıllarında sırasıyla öğretmen vekilliği, çeşitli gazete ve haftalık dergilerde müsahhih ve teknik sekreterlik, Migros Teşkilatı'nda tercümanlık, Türkiye Turing Kurumu'nda muhasebe yardımcılığı yaptı. Askerliğini Sarıkamış ve Kıbrıs'ta tamamladı. Goethe Enstitüsü'nün dil kurslarına katılmak üzere iki defa Almanya'ya gitti.

Bu sırada belli başlı Avrupa ülkelerini ve kültürlerini tanındı.1975'de Makine Kimya Endüstrisi Kurumu'nda mütercim olarak çalışmaya başladı. Bir grup arkadaşıyla "Mavera Dergisi"nin kuruluşunda ve yayınında görev aldı.1976'da TRT Genel Müdür Mütercim Sekreteri görevinde bulundu. Aynı kurumun değişik ünitelerinde çalıştı. İstanbul Radyosu'nda denetçi olarak görev yaptığı sırada 7 Haziran 1987'de vefat etti. Zarifoğlu, kendine özgü şiirleriyle tanındı. Zarifoğlu'nun hikaye, roman ve günlük türünde yazdığı kitaplarında şair duyarlığı egemendir. Çocuklar için yazdığı kitaplarda fantezi ile olağanüstü, gerçekler dünyası ile hayaller dünyası iç içelik gösterir. Cahit Zarifoğlu, yazılarında Zarifoğlu, Abdurrahman Cem, Ahmet Sağlam, Vedat Can ve Adem Yaşar müstearlarını kullandı.

Cahit Zarifoğlu kimdir? Zarifoğlu'nu en iyi anlatan metin

(Ferman Karaçam'ın Cahit Zarifoğlu ile ilgili yapmış olduğu akademik çalışmasından alınmıştır)

01 Temmuz 1940 yılında Ankara'da doğdu. Asıl adı Abdurrahman Cahit'tir. Aslen Kafkasya'dan gelip Kahramanmaraş'a yerleşmiş bir ailenin oğludur. Babası, Nakşî tarikatının tanınmış simalarından, Farsça ve Fransızcayı iyi bilen, divan şiirine de vukufiyeti olan, Hâkimliği, Avukatlığı herkes tarafından takdir edilen, yaşantısı tarikat âdap ve erkânı üzere olup çevresinde çok sevilen şahsiyetlerden öğretmen Niyazi Bey'dir. Annesi Maraş eşrafından, ilim, irfan ve dindarlıkları ile tanınmış bir aile olan  Evliyâzâdelerin ehl-i tarik kızı Şerife hanımdır.

Daha Siverek'te ilkokula başlamadan önce; okumayı, yazmayı, aritmetiği ve resim yapmayı evde annesi şerife hanımdan öğrenmiştir. Aynı zamanda anneannesinden ve mahalle hocalarından da Kur'an öğrenmiştir. Babasının Hâkim olması Kur'an öğreniminin yasak olduğu o dönemlerde hem Cahit Zarifoğlu'nun hem de mahalle imamlarının işlerini kolaylaştırmıştır

Babası Niyazi Bey'in, öğretmenliği bıraktıktan sonra Hukuk tahsili yaparak Hâkim olması sebebiyle çocukluğu ve gençliği Silvan, Baykan, Siirt, Siverek, Kızılcahamam, Ankara ve Kahramanmaraş'ta geçmiştir.

1958 yılında Lise üçüncü sınıfta beklemeli iken, Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesindeki bir ilkokulda vekil öğretmenlik yaptı.

1961 yılında Kahramanmaraş Lisesinden mezun oldu. Çocuk

yaşlarda başlayan uçma merakından dolayı Eskişehir'de Türk Hava Kurumunun uçuş kurslarına katılarak Milli Model uçak B sertifikası aldı. 1961 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi.

Öğrenciliği sürerken; Yol Dergisi'nde musahhihlik, Babıâli'de Sabah Gazetesi'nde sekreterlik, Migros'ta tercümanlık, Hâkimiyet Gazetesi'nde teknik sekreterlik, Turing Otomobil Kurumunda muhasebe yardımcılığı gibi işlerde çalıştı.

1971 yılında Üniversiteden mezun oldu. Bir süre Dalaman Kâğıt Fabrikasında çalıştı. Daha sonra İstanbul Aksaray Bilim Kolejinde öğretmenlik yaptı.

1967 ve 1973 yıllarında Almanca pratiğini geliştirmek düşüncesiyle kısa sürelerle iki defa Goethe Enstitüsünün dil kurslarına katılmak için Almanya'ya gitti. Bu gezilerde belli başlı Avrupa şehirlerini dolaştı.

Aynı yıl Türkiye'ye dönüp askere gitti. Askerliğin kıta hizmetini Sarıkamış 'ta yapan Zarifoğlu 1974 Kıbrıs Barış harekâtının ardından gönderildiği Kıbrıs'ta tamamladı.

Askerlik dönüşü Makine Kimya Endüstrisi (MKE) kurumunda mütercim olarak çalıştı (1975) Daha sonra Ankara'da TRT Genel Müdür mütercim sekreterliği yaptı. Bu sırada Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Nazif Gürdoğan'la beraber Aylık Edebiyat Dergisi Mavera'yı kurdu (1976)

1978'den sonra TRT'nin değişik ünitelerinde raportör, araştırma görevlisi, uzman ve şef olarak çalıştı. Radyo oyunları yazdı. Edebiyatın her dalında ürünler veren Zarifoğlu Çocuk Edebiyatı dalında yazdığı Yürek Dede ile Padişah adlı eseriyle Türkiye Yazarlar Birliğinin 1984 yılı Çocuk Edebiyatı ödülünü aldı.

1983 yılında geldiği İstanbul Radyosunda denetçilik görevini sürdürürken 07 Haziran 1987'de vefat etti. Kabri Beylerbeyi Küplüce mezarlığındadır.

Zarifoğlu'nun Edebiyata ilgisi Lise yıllarında başlar. İlk şiir ve denemelerini ünlü şair ve mütefekkir Nuri Pakdil'in riyasetinde çıkarılan Hamle adlı okul dergisinde yayımlar. Bu ilgisini; Lisede okurken tanıştığı Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Alaattin Özdenören, Ali Kutlay, Özcan Tamer gibi isimlere, İstanbul'da Üniversite yıllarında da, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç gibi ünlü isimleri ekleyerek sürdürür.

1962 yılında arkadaşları ile birlikte Açı adında tek sayılık bir dergi çıkarır. İlk şiirlerini Yeni İstiklal gazetesinde Abdurrahman Cem adı ile yayımlamaya başlayan Zarifoğlu bundan sonra ki yazı hayatında Ahmet Sağlam, Vedat Can, Adem Yaşar gibi müstear adları ile de karşımıza çıkacaktır. Yeni İstiklal'den sonra Diriliş, Edebiyat, Papirus, Yeni Dergi, Soyut, Yedi İklim, Yönelişler, İlim ve Sanat, İslam, Gülçocuk, Selam, Kadın ve Aile... gibi dergilerde ve Yeni Devir, Milli Gazete, Zaman gibi gazetelerde şiir, makale ve diğer ürünlerini yayımlar.

Yayımladığı ilk şiirlerinin hemen ardından edebiyat otoritelerinin dikkatini çekmiş, bunlardan biri ve dünya edebiyatının en büyük şair ve düşünürlerinden olan Sezai Karakoç, Zarifoğlu'nun bu ilk şiirlerinde parça parça hikmet özlerine rastlandığını söylemiştir.

(Devamı Sayfa 2'de)

Ankara TRT'de çevirmenlik yaptığı sırada arkadaşları ile birlikte Mavera Dergisi'ni ve Akabe yayınevi'ni kurar ve fiilen yöneticiliğini yapar. Zarifoğlu Maverayı çıkardıktan sonra hemen bütün ürünlerini bu dergide yayımlar ve geniş çevrelere adını bu dergi ile duyurur. Derginin sonunda "okuyucularla" başlığı altında okurla kurduğu birebir ilişki bir kültür adamının edebiyata eğilimli genç çevrelerle kurduğu ender rastlanan samimi diyaloglardan birini oluşturdu. "ilk Adımlar" başlıklı bir köşede gençlerin kaleminden çıkan şiir, öykü ve denemelere yer verdi, bu ilk ürünler üzerine eleştiriler yazdı, genç sanatçılara yol gösterdi.

Bu sayede sanat ve edebiyat çevrelerinde sevilen, sayılan, genç çevrelerde ise edebiyat otoritesi olarak kabul gören bir isim oldu.

Öte yandan Zarifoğlu genç şair ve yazarlara yazdığı özel mektuplarla da onlarla var olan yakın ilgisini pekiştirdi.

Dünyanın birçok ülkesinde Lisans, Yüksek Lisans ve doktora

yapan Türk öğrencilere mektuplar yazarak onlardan, bulundukları ülkelerin

ünlü yazarlarının eserlerini okumalarını istedi ve o öğrencilerin kültürel çalışma yapmalarını teşvik etti.

Zarifoğlu mektuplarında, ülke dışında bulunan yüksek eğitimli gençlerden, bulundukları ülkelerin nezdinde önceden var olan İslam dinine ve tasavvufuna ait yanlış imaj ve bilgilerin düzeltilmesi konusunda çalışma yapmalarını da istedi. 1979 yılında ki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) işgaline karşı direnen mücahitleri ve Afgan cihadını desteklemek için maddi ve manevi bakımdan büyük bir çaba içinde oldu.

Mektup, Cahit Zarifoğlu'nun sıkça kullandığı bir yöntemdir. Yazar ve şair Mustafa Özçelik'in bir araya getirip kitap olarak yayımladığı mektuplardan, Zarifoğlu'nun, mektubu, sadece bir iletişim aracı olarak görmediği aynı zamanda onun Mektuba önemli bir misyon yüklediği de anlaşılmaktadır.

Bu tutumuyla Zarifoğlu inancı ve medeniyeti adına sağlam bir geleneğin çağdaş temsilciliğini ve sorumluluğunu üstlenmiş gibidir. Çünkü o da Mektubu bir terbiye ve düşüncelerini aktarma vasıtası olarak kullanan İmam Rabbani, Mevlana, Muhyiddin-i Arabî, Gazali... gibi birçok konuyu, sorunu, işi, yardım yapılacak kişileri, aileleri, kültürel ve edebi meseleleri... Mektup kanalıyla paylaştı.

Zarifoğlu'nun birçok mektubu edebi ve sanatsal açıdan Fuzuli'nin Nişancı Celâlzade Mustafa Çelebi'ye yazdığı Şikâyetname'si gibi seçili eserlerin en güzel örneklerinin yer verildiği Münşeat Mecmualarına girecek niteliktedir.

Zarifoğlu Afgan cihadının Türkiye kamuoyunda tanınması, benimsenmesi ve desteklenmesi konusunda çok sayıda yazı kaleme aldı.

Bu meseleyi Türkiye'nin gündeminde tutan ve edebiyat dünyasının konuya ilgisini çeken en önemli yazar oldu. Sadece Afgan halkının değil tüm İslam coğrafyasının sorunlarını, acılarını, sıkıntılarını kendisine dert edindi.

Büyük siyasi çalkantıların, sağ-sol çatışmalarının, öğrenci olaylarının yaşandığı ve her gün birçok genç insanın öldürüldüğü 1970'lerin Türkiyesinde gençlere uyanık olmalarını, oyuna gelmemelerini öğütledi. Gençlere; fikirlerini konuşarak, yazarak ifade etmelerini "edebiyat ve sanat üzerinden hesaplaşmalarını" tavsiye etti ve bunun yollarını gösterdi.

Zarifoğlu mütevazı bir şahsiyetti; halkın her kesimi ile iletişim kuran, özellikle çocuklarla çabuk kaynaşan bir yapıya sahipti. Ancak Halkla bu kadar iç içe olmasına rağmen sanatını muhafaza etmiş ender şairlerden biri olmuştur. Sade yaşayan, hep arka planda olmaya özen gösteren ama yapılan bütün organizasyonlara imza atan, zarafeti ve nezaketi ile de takdir edilen bir kişilik oldu.

"Hayatın farklı yanlarını ustaca, sanatkârane, cesaretle ve fakat tevekkülle yaşayan ve eserlerine yansıtan Zarifoğlu insanlara unuttukları görevleri hatırlatmanın, onların ölen duygularını canlandırmanın, alevlendirmenin ve doğru bildiği her şeyi hemen şimdi hayata dahil etmenin telaşıyla yaşadı."

Bu telaşla Mavera Dergisi ve Akabe yayınevini kurması, ardından dergide yayımlanan yazıları bir araya getirerek kitaplaştırması, onun öncü ve organizatör yanı için verilecek örneklerdendir.

Ayrıca Erdem Bayazıt tarafından İpek Yolundan Afganistan'a adı ile kitaplaştırılan Afganistan gezisinin de hem fikir babası, hem de organizatörü Cahit Zarifoğlu'dur.

"İnsanlarda ki görülmeyen gizli yetenekleri ortaya çıkarır, sahibi olmayan"iş" lerle buluşturur; güvenilir, nazik ve içtenlikli tutumuyla yapılacak işleri sessizce koordine eder ama ortalarda görülmez, ön plana çıkmazdı."

İnsan hayatına duyarlı, müzik dahil sanatın her alanı ile yakından ilgili olan Zarifoğlu insanın ruhu ile doğrudan iletişim kurup onu yüceltmek için kimi zaman geleneksel hafızadan, kimi zaman modern hayattan bilinen kelimeleri alarak beklenmedik ve çarpıcı uyarıları yapan pratik bir zekâya sahipti.

İçe kapanık, sessiz ve dağınık görünmesine ve kısa sayılabilecek ömrüne rağmen edebiyatın her türünde çok sayıda eser vermiş çok yönlü, verimli bir yazardır. Bu anlamda iyi bir şair olmakla birlikte öykü, günlük, deneme, roman, tiyatro, sohbet, piyes, radyofonik oyun, mektup, anı, senaryo, masal, çocuk kitapları kaleme almış ve gazete köşe yazarlığı yapmıştır.

Öğrencilik yıllarında yaptığı ve daha sonraları da sürdürdüğü gazetecilik ve köşe yazarlığı o'nun hayatla ve aktüaliteyle bağını diri tutmasına vesile olmuş, bu sebeple şiirlerinde hayat ansızın sarsıcı ve ürpertici bir şekilde kendini göstermiştir.

Zarifoğlu şiiriyle bütünleşmiş ender şairlerden biridir, ortaya koyduğu şiiri ile uzun soluklu ve kalıcılığını kanıtlamıştır. O'nun dünya görüşünü paylaşsın paylaşmasın tüm edebiyat otoriteleri bu konuda hemfikirdir. Bu yanıyla Zarifoğlu, genç şairlere yeni ufuklar açan, üretken, orijinal ve geleneğinden kopmadan moderni en iyi ifade eden duyarlı bir kişilik oldu.

Zarifoğlu'nun şiiri; yapısı, üslûbu, sanatsal bütünlüğü, dili, safiyeti ve sesi açısından ilk şiirinden son şiirine kadar aynı özellikleri korumakla birlikte içerik açısından önemli sayılabilecek bir değişim geçirmiştir.

Ortaya çıkan bu yeni, yalın ve anlaşılırlığın tasavvufi bir içerikle de aynı paralelde yürüdüğü görülür. Yazarın "gayridir başka bir hal kuşanıyorum" şeklinde ifade ettiği bu değişimin kendi hayatı ile çok yakın ilgisi olduğu görülmüştür.

Şiirlerini, ikinci yeni'nin her edebi ortamda sık rastlandığı bir dönemde yazmış olması, ikinci yeni ekolüne benzetilmesine, onun da bu ekolden olduğu şeklinde yorumlanmasına sebep olmuşsa da bunu kabul etmemiştir. Bu konuda, kendi ifadesine göre Diriliş Ekolü'nün kurucusu, büyük şair ve düşünce adamı Sezai Karakoç'a daha yakın olduğunu söylemiştir.

Cahit Zarifoğlu Türk şiirinde daha çok kendine özgü sanat yapısıyla öne çıkmış, zamanla "keşfedilecek bir ada" ve bir "uç beyi" olarak tanınmış, her büyük sanatçıda bilinen "kendindenliği" ile beliren bir kişilik olmuştur. Zarifoğlunun şiiri olduğu gibi saf haliyle birdenbire ortaya çıkmış, gelişme dönemi geçirmemiş, hayatı ile birebir örtüşen bir şiirdir. Bu da O'nun şairliğinin doğuştan geldiğinin kanıtı olarak gösterilmiştir.

İç ritmi yüksek, hayatın bütün ayrıntılarına dokunan, Yaradılışın derinliklerine vecdle inebilen şiire yeni, sağlam ve gerçek ruhunu kazandıran Zarifoğlu Türk şiirinde önemli yapı taşlarından biri olmuştur.

Zarifoğlu şiirlerinde; İnsanı, tabiatı, güzelliği, aşkı, dağ'ı, ölümü, zamanı, açlığı, savaşı, hayatı, tasavvufu, doğal birer kelime olarak ele alır ve onu/onları şiirsel yapıya kavuşturup şaşırtıcı bir şekilde karşımıza çıkarır. Esasen fıtraten şair olan Zarifoğlu'nun sadece şiirinde değil yazdığı diğer türlerde de şiirsel duyarlık yoğun olarak yer almıştır.

Sürekli hayatın içinden eserlerine yansıyan, dıştan ziyade içe dönük derin sanatsal ürpertiler, metafizik çağrışımlar, modern bir yapı, dil ve üslupla ifade edilmiş geleneksel imgeler, Zarifoğlu şiirinin temel öğeleridir.

Şiirleri ilk okuyuşta kendini ele veren, açık, anlaşılır değildir. Daha ziyade kapalı, zor çözülen ancak modern ve sağlam yapılı şiirlerdir. Bununla birlikte 1980 sonrası şiirlerinde 1980 öncesi yazdıklarına göre daha anlaşılır ve daha açık olmuştur. Bu dönemde Zarifoğlu şiirinde metafizik tonlamalar ve dini semboller açısından da büyük yoğunlaşma görülmüştür.

Türk Edebiyatında kendine özgü edebi, sanatsal, şiirsel dilini, üslubunu kurmuş ve tamamlamış olan Zarifoğlu aynı zamanda kendi uygarlık ve tarihsel kodlarından hareketle evrensel sanat değerleri üretmiş bir şahsiyet olmuştur. Kendi ifadesine göre bu uygarlık ve tarihsel imgeler eserlerinde "Su'da erimiş madenler gibi vardır."

Cahit Zarifoğlu Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Türk Edebiyatında eksiği görülen yerli ve özgün aydın / sanatçı tipinin belirgin özelliklerini ve vasıflarını taşıyan öncü şahsiyetlerden biridir. Eserlerinde çağımız insanının iç çatışmalarını, yalnızlığını, bunalımını, isyanını, tabiatla girdiği savaşı kaybedişini çarpıcı ve uyarıcı bir üslupla anlatır.

Bilinçaltındaki geleneksel yapıyı hatırlatıp, bilinen kelimeleri kullanarak, beklenmeyen bir üslupla ve ürperterek okuyucuyu sarsar. Bu yanıyla da yani büyük bir sanatçı olarak ünlü şairlerdeki "hayret" uyandırıcı özelliği her kesim tarafından kabul edilmiştir.

Büyük bir aşkla ve okuyucuda hayret uyandıracak kadar derin ve etkileyici bir teslimiyetle kaleme aldığı birçok mısra Cahit Zarifoğlu'nun derviş kişiliğine örnek gösterilmiştir. Bu derviş kişiliğin bir anda, hareket kabiliyeti yüksek, pratik, cazip ve hizmet bakımından orijinal fikirlere ve ardından eylemlere dönüşmesi o'nun aynı zamanda samimi ve üretken bir dava adamı olduğunu da göstermiştir.

Asımın Nesli, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Hareket... gibi Cumhuriyet dönemi Türk Edebiyatına damga vurmuş ve her biri önemli şahsiyetlerin yetişmesine vesile olmuş büyük düşünce ve edebiyat ekollerine fikir olarak yakın olmasına rağmen dilde, yapıda ve üslupta tamamen kendine özgü bir şiir akımının temsilcisidir.

Zarifoğlu şiiri sade, saf bir şiirdir. Şahsiyeti ile örtüşen bu sadelik onu giderek bu sadeliğin ileri boyutlarına taşımış ve son yıllarda çocuk kitapları yazmaya sevk etmiştir. Bu durum bazı yorumcular tarafından O'nun ilk şiirlerindeki kapalılık ve anlaşılamamaktan bir kaçışı olarak nitelense de bu doğru değildir. Çünkü Zarifoğlu, çocuklarla hayatının her safhasında çok yakın olmuş, kendi çocuklarının bebeklikten başlayarak bütün hallerini, en ufak inceliklerine kadar gün gün yazan bir şair olmuştur.

Cahit Zarifoğlu Kültür ve Edebiyat dünyamızda Türkçeyi sade ama en etkili kullanan şairlerimizdendir. Dil sanatını bulunduğu çağın ilerisine taşımıştır. Sadece şiirlerinde değil düz yazılarında da kelimenin değerini fark etmek ve dil'in tadına varmak mümkündür. Zarifoğlu eserlerinde entelektüel bir çaba içine girmeden simitçiyle, ayakkabı boyacısı çocukla esas yarayı yani hayatı nasıl ustaca ve sade bir şekilde deşmesini bilmişse aynı ustalığı Türkçeyi kullanırken de göstermiştir.

Çocuklar için yazdığı eserlerde, büyük okuyucunun da kendisinden bir şeyler bulması, onun bu dil ustalığının ve dil'i canlı bir organizma gibi kullanmış olmasının önemli rolü vardır.

Giderek çocuklar için yazmasının temel sebebi, şairin içindeki çocuk safiyetiyle; modern çağın her türlü kirliliğine karşı zirveden karşı çıkma, cevap verme ve daha saf, daha temiz, daha doğal olanı ortaya koyma arzusudur. Cahit Zarifoğlu, çocuklara yönelişini bir kaçış olarak kabul eder. Ancak bu kaçış'ın şiirinin kapalılığından anlaşılamazlığından değil "yoz"luktan, çağdaş "riya"dan safiyete ve masumiyete kaçış olduğunu söylemiştir.

Ayrıca bu yöntem geleneksel edebi Literatürde sık kullanılan etkili yöntemlerden biridir. Zarifoğlu da modernizmin çarpıklıklarını; teknolojinin ve endüstriyel kirlenmenin tahribatını, zulmü, sömürüyü ve giderek topyekûn materyalist zihniyeti çocuklara yazdığı eserlerdeki hayvan kahramanlarının ağzından ustaca dile getirmiştir, eleştirmiştir.

Cahit Zarifoğlu çok ender rastlanan bir uygulamanın, "ölümünden sonra da öznesi olmayı sürdürmektedir"; ölümünün ardından uzun yıllar geçmesine rağmen hiç ara verilmeden her yıl, ölüm yıldönümlerinde küplüce de ki mezarı başında ailesi, yakınları, arkadaşları, dostları, sevenleri ve genç edebiyatçılar tarafından anılmaktadır.

Şairin vefatının 15.yıldönümünde mezarı başında yapılan anma töreninin ardından toplanan yakın dost ve arkadaşları şair adına şiir ödülü düzenlenmesine karar vermiştir.

2002 yılından itibaren Cahit Zarifoğlu şiir ve edebiyat girişimi adı ile başlatılan bu düzenlemeye yetmiş dolayında şair, yazar, akademisyen, sanatçı ve kültür adamı katılmıştır. Bu girişimin öncülüğünü Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Nazif Gürdoğan, Nabi Avcı, Mustafa Çelik, İlhan Kutluer, Kamil Eşfak Berki, Ali Kemal Temizer, Ahmet Kot gibi ünlü yazar, şair, öykücü ve akademisyen dost ve arkadaşları, sözcülüğünü ise Mustafa Ruhi Şirin üstlenmiştir.

Ayrıca 2010 yılında Zarifoğlunun hayatının ve eserlerinin ele alındığı bir belgesel yapılmıştır. İki bölümde ele alınan belgeselin birinci bölümünde yazarın çocukluğu, şair kişiliğinin oluşması, gençliği, uçuş tutkusu, Mavera Dergisi serüveni, Rasim Özdenören, Nabi Avcı, M.Ruhi Şirin gibi arkadaşlarının şair hakkında ki görüşleri yer almıştır.

Belgeselin ikinci bölümünde şiir serüveni, Türk Edebiyatındaki yeri Prof. Dr. Fatih Andı, Prof.Dr. Talat Sait Halman, Prof.Dr. Ramazan Kaplan, Prof.Dr. Abdullah Uçman, Hüseyin Atlansoy, Vural Bahadır Bayrıl, Haydar Ergülen tarafından değerlendirilmiştir.

Yönetmenliğini Feriha Eriş Özgül'ün yaptığı belgeselin danışmanlığını Doç.Dr. Yılmaz Daşçıoğlu, Görüntü Yönetmenliğini Levent Ahi, Kameramanlığını ise Seyfi Sinan yapmış. Çeşitli televizyon kanallarında ve TRT-1 de yayınlanan belgeselin oyuncu rolünü ise şairin oğlu Ahmet Zarifoğlu üstlenmiştir.

Zarifoğlunun ölümünün ardından Mavera, Yedi İklim, Hece ve daha pekçok dergi özel sayılar çıkarmış her ölüm yıldönümünde ayrıca dergi ve gazeteler Zarifoğlu için özel bölümler ayırmış, bu sayede çok sayıda yazar, şair ve akademisyen şair hakkında duygu, düşünce, eleştiri ve görüşlerini ifade etmişlerdir.

Zarifoğlunun şiirlerinden bazıları Mevlüt Ceylan ve Talat Sait Halman tarafından İngilizceye çevrilmiştir. Mevlüt Ceylan Zarifoğlunun 25 şiirini çevirip Angels at Sunrıse, Child Songs / Gündoğumundaki Melekler, Çocuk Şarkıları adıyla 2010 yılında Ankara da basılan bir kitapta toplayarak yayımlamıştır.

T.S.Halman; Zarifoğlu'nun, Asla Rücu, Başaklarda, Kırk Yaşlarındaki Bir Adamın Konusu ve Kaplanlık adlı şiirlerini ingilizceye çevirmiş ve bunlardan Kaplanlık 1982'de Amerika'da çıkan "Contemporary Turkish Literature" adlı antolojide yer almıştır.

Zarifoğlu'nun eser başlıkları da çoğunlukla doğal isimlerden oluşmuştur.

İşaret Çocukları (1967 ve 1988) şiir, Yedi Güzel Adam (1973) şiir, Menziller (1977) şiir, Korku ve Yakarış (1986) şiir, Şiirler (1989) toplu olarak basılan şiirleri, İns (1974) hikâye, Hikâyeler (1996) toplu basılan hikâyeler, Yaşamak (1980) anı-günlük, Bir Değirmendir Bu Dünya (1986) deneme, Savaş Ritimleri(1985) roman, Savaş Ritimleri, Anne (1991) Romanlar, Konuşmalar (2006) kendisi ile yapılan konuşmaları Hüseyin Durukan bir araya toplamış, Zengin Hayaller Peşinde (2006) denemeler. Sütçü İmam (1987) tiyatro, Katıraslan (1989) hikâye/roman, Kuşların dili (1989) bu hikâye Feriddüddin Attar'ın Mantıku't Tayr adlı eserinden mülhem çocuklar için uyarlanmıştır. Serçekuş (1983) çocuklar için uzun hikâye, Ağaçkakanlar (1983) çocuklar için uzun hikâye /roman,

Yürek Dede ile Padişah (1984)Çocuk masalı. Bu masal 1987 yılında aylık olarak yayımlanan Gül Çocuk dergisinde Hamit Yüksek tarafından çizimi yapılarak tamamı dergide yayımlanmış ve çizgi roman şeklinde ayrı bir kitap halinde de yayımlanmıştır. Ayrıca bu eser Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından ödül almıştır. Motorlukuş (1987) çocuklar için hikâye,

Küçük Şehzade(1987) çocuklar için masal, Gülücük(1989)çocuklar için şiir,

Ağaç Okul(1990)çocuklar için şiir, Mektuplar (2010) dostlarına, arkadaşlarına, okuyucularına, öğrencilere yazdığı mektuplarını Mustafa Özçelik derlemiş. Okuyucularla (2009) Zarifoğlu'nun özellikle Mavera Dergisinde okuyuculara yazdıkları yazılar kitap haline getirilmiş. Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk (2006) tüm çocuk kitapları Beyan Yayınları tarafından bir araya getirilip yayımlanmış.

Biblioğrafya

1. Sütun I, Sezai Karakoç, İstanbul 1975, Diriliş Yayınları
2. Edebiyat ve Suç, İsmail Kıllıoğlu, İstanbul 1988, Akabe Yayınları
3. Dil Kültür Yabancılaşma, D.Mehmet Doğan, İstanbul 1990, Beyan Yayınları
4. Cahit Zarifoğlu, Yürek Safında Bir Şair, Hazırlayan; Alim Kahraman, İstanbul 2003, Kaknüs Yayınları
5. Cahit Zarifoğlu Eserlerinin Tematik İncelenmesi, Dr. Nazım Elmas, Kahramanmaraş 2000, Ukde Yayınları
6. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Kataloğu 1995-1996, Hüseyin Çolak: Cahit Zarifoğlu ve şiirlerindeki İslami Motifler Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Doç. Dr. Ali Yılmaz, Ankara 1997 İSAM 61470
7. İlmi Araştırmalar, Dil, Edebiyat, Tarih İncelemeleri, Doç. Dr. M. Fatih Andı, Cahit Zarifoğlu'nun şiirlerinde Bir kötülük öğesi olarak Yılan Sembolü, İstanbul 1999, Yayımlayan: İlim Yayma Cemiyeti
8. Türk Şiirinden Portreler, Cahit Zarifoğlu: Zor Anlayan Şiir Okuyucuları Var, Mehmet Nuri Yardım S.311-313, İstanbul 2005, Nesil Yayınları
9. Şiirleri ve Hikâyeleriyle Cahit Zarifoğlu, Mustafa Yeşilkaya, Fırat Üniversitesi, Danışman: Y.Doç.Dr. İbrahim Kavas, 236 s.Elaziz 1996
10.  Cahit Zarifoğlu'nun Çocuk Edebiyatı üzerine yazılmış eserlerinin incelenmesi, Ali Pulat,  Kocatepe Üniversitesi, Danışman: Doç.Dr. Gürer Gülsevin, 120 S. Afyon 1996
11. Cahit Zarifoğlu’nun şiiri üzerine bir inceleme, Rıdvan Çınar, Dokuz Eylül Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Yard.Doç.Dr.Sabahattin Çağın, 280 S. İzmir 1999
12. Romancılar Konuşuyor, Yaşadığını Yazan Adam: Cahit Zarifoğlu, Mehmet Nuri Yardım, S.163-166, İstanbul 2000, Nesil Yayınları
13. Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, İhsan Işık, Genişletilmiş 3. Baskı, 3.Cilt, S.1995-1996, Ankara 2004, Elvan Yayınları
14. Şiir Konakları, Turan Karataş, Korku ve Yakarış: “Büyük Su”da durulma vaktinin ürünleri, s.107-112, İstanbul 2007, Sütun Yayınları
15. Türk Edebiyatı, 20. Yüzyıl Türk Edebiyatı Tarihi, Şiir, Ahmet Kabaklı, İstanbul 1991, Türk Edebiyatı yayınları
16. İpek Yolundan Afganistan’a, Erdem Bayazıt, İstanbul 1985, Akabe Yayınları
17. Cahit Zarifoğlu: Mektuplar, Derleyen Mustafa Özçelik, İstanbul 2010, Beyan Yayınları
18. Konuşmalar: Cahit Zarifoğlu, Derleyen: Hüseyin Durukan İstanbul 2000, Beyan Yayınları
19. Hece, Aylık Edebiyat Dergisi, Cahit Zarifoğlu özel sayısı Ocak 2007, Ankara
20. Türk Edebiyatı, Aylık Fikir ve Sanat Dergisi, Alim Kahraman: Cahit Zarifoğlu’nu Tanımak, Temmuz 1997, Sayı:285, S.37, İstanbul
21. Sıkı Adamlar / Edebi Portreler, Saadettin Acar, S.43-53, İstanbul 2002, Birey Yayıncılık
22. Çocuk Edebiyatı Yıllığı, Cahit Zarifoğlu ile “Çocuk Edebiyatı” üzerine, M.Ruhi Şirin, s:357-360, İstanbul 1987, Gökyüzü Yayınları
23. Ateşte Gül Dansı, Mücahit Koca, İstanbul 2001, Sur Yayınları
24. Yedi İklim, Aylık Kültür Sanat Medeniyet Edebiyat Dergisi, Cahit Zarifoğlu özel sayısı, Temmuz-Ağustos 1987, Sayı:5-6, İstanbul
25. Mavera Aylık Edebiyat Dergisi, Cahit Zarifoğlu Özel Sayısı, Eylül 1987, Cilt:11, Sayı:129, Yıl:11, İstanbul
26. Çocuk Edebiyatı yıllığı, Özel Bölüm, S.137-196, Cahit Zarifoğlu için / Cahit Zarifoğlu, İstanbul 1988, Gökyüzü Yayınları
27. Yönelişler, Aylık Sanat ve Kültür Dergisi, Necat Çavuş, Zarifoğlunun içindeki, sayı:22, s:25-27, İstanbul 1983
28. Suffe Kültür Sanat Yıllığı, Semih Güngör, Cahit Zarifpğlu’nun şiiri,       s:435-441,İstanbul 1986, Suffe Yayınları
29. Suffe Kültür Sanat Yıllığı, Mustafa Miyasoğlu: Bir şairin Ölümü, s:483-484, İstanbul 1987-1988, Suffe Yayınları
30. Hece, Aylık Edebiyat Dergisini, sayı:53,54,55 Mustafa Aydoğan, Cahit Zarifoğlu; Var Olmak Hevesim İşte Böyle Başkaldırıyor, sayı: 53/54/55, Mayıs/ Haziran/ Temmuz, Ankara 2001
31. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı: Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi, C.VIII, Ankara 2007
32. Kuşbakışı, Rasim Özdenören, yayınlanmamış günlük ve hatıra notları

KAYNAK: HABER 7
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
SGK’nın yeni emeklilik reformuyla sistem değişiyor! Çok çalışan ödüllendirilecek
MSB duyurdu: 7 PKK/YPG’li terörist etkisiz hâle getirildi!