Kadınlarda kansere bağlı ölümlerde meme kanseri ilk sırada
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atakan Sezer, kadınlarda kansere bağlı ölümlerde meme kanserinin ilk sırada yer aldığını söyledi.
Prof.Dr. Atakan Sezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 40 yaşından sonra her kadının meme kanserine karşı ultrasonografi ve mamografi çekilmesi ve doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini belirtti.
Meme kanserinin kadınlarda en çok görülen kanser türlerinin başında geldiğini vurgulayan Sezer, "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 8 kadından biri meme kanserine yakalanıyor. Kadınlarda kansere bağlı ölümlerde de meme kanseri en önde geliyor. Meme kanserinde erken tanı yapıldığında tedavi edilebilir kanserlerden. Eğer meme kanserini erken evrede teşhis edersek gerek cerrahi gerekse de tıbbi tedavileri başarıyla yapabiliyoruz. Bundan dolayı meme kanserindeki sloganımız, 1 dakikanızı kendinize ayırın ömrünüz kurtarın." dedi.
Ekim ayının meme kanseri farkındalık ayı olduğunu hatırlatan Sezer, kadınlardaki meme farkındalığının ve erken tanının kanserin önlenmesinde önemli rol oynadığını kaydetti.
Kadınların kendilerinin meme kontrolü yapması gerektiğinin altını çizen Sezer, "Burada önemli olan şey sadece kanseri erken yakalamak değil. Farkında olunması gereken şey meme sağlığıdır. Her kadın memesinin farkında olmalı. Memesindeki değişiklikleri bilmeli. Bu anlamda da kadınların kendilerini meme muayenesi etmesi en önemli faktörlerin başında geliyor. 20-40 yaş arasındki her kadın adet döneminin bitmesinden birkaç gün sonra kendi kendine meme muayenesi yapmalı.
Aynanın karşısına geçip memesini, meme başını, koltuk altını kontrol etmeli. Meme başından akıntı olup olmadığını, meme başında çökük olup olmadığını ya da memesinde normal durumun dışında bir değişiklik var mı bunlar kontrol edilmeli. 40 yaşına kadar her kadının bunu yapmasını ve 3 yılda bir hekim kontrolünden geçmesini öneriyoruz. 40 yaşından sonra ise her yıl ultrasonografi ve mamografi çekilmesi gerekli. Tabii bunun yanında memesinde oluşabilecek tüm değişikliklerin farkında olması ve gerektiğinde doktora başvurması gerekli. Bu farkındalık olduğunda biz hekimler olası şüpheli durumlarda hemen durumu inceleyip üzerine gidiyoruz ve herşeyi erkenden ortaya çıkarıyoruz." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin meme kanseri tedavisinde ileri düzeyde olduğunu da dile getiren Sezer, şunları kaydetti:
"Meme kanseriyle ilgili her gün yeni ilerlemeler kaydediliyor. Türkiye'de de en yeni tedavi yöntemleri kullanılıyor. Bu yönden hastalarımız en güncel tedavilere ulaşabiliyor. Bununla birlikte meme kanserinde hem cerrahide hem görüntülemede hem de medical tedavide birçok yenilik var. Eskiden meme kanseri olan hastanın memesi tamamen alınırken şu anda meme koruyucu tedaviler rutin olarak yapılıyor. Bunun bir seviye üzeri olan onkoplastik meme cerrahisi de yapıyoruz.
Günümüzde dünyada yapılan ne çalışma varsa hem üniversitemizde hem de Türkiye'deki diğer hastanelerde yapılıyor. Patolojik gelişmelerle birlikte var olan tümörün ne kadar hırçın olabileceğini, yayılma bölgelerini de rahatça tespit edebiliyoruz. İlerlemiş bir tümörse tedavi seçeneklerini, tedaviye yeni eklenecek ilaçları bu şekilde ameliyat öncesi görebiliyoruz. Bunlar bizim için çok değerli ilerlemeler."
YORUMLAR