Yunus Emre kimdir? Tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre'nin hayatı...
Anadolu’nun Türk-İslam kültürüyle bütünleşmesini sağlayan çok önemli isimlerin biri olan Yunus Emre kimdir? Türkçe şiirin öncüsü olan tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre'nin eserleri nelerdir? Kesin olmamakla birlikte 1240-1320 yıllarında yaşadığı varsayılarak 80 yaşında vefat eden Yunus Emre'nin hayatı...
Yunus Emre, Anadolu’da dünyaya gelmiş Anadolu’nun Türk-İslam kültürüyle bütünleşmesini sağlayan çok önemli isimlerdendir. Dünya çapında pek çok üniversitede kurulan Yunus Emre Enstitülerinde şiirleri incelenmektedir. Yunus Emre ve onun gibi birçok gönül dostu Anadolu’nun Türk kültürüyle harmanlanmasını sağlamıştır.
Türklerin Anadolu’ya gelmesi ve burada Rum, Ermeni ve diğer gayrimüslim tebaa ile birlikte yaşaması sadece askerlerin savaşarak elde ettiği bir olgu değildir.
Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar gelip yerleşmesi ancak gönüllerin fethi ile mümkün ve kalıcı olmuştur.
Büyük bir zahmet ve mücadeleyle Anadolu’ya yerleşen Türkler, kılıçla fethin yanında güzellik ve hoşgörüyle yürekleri de kazanmışlardır. Türkler, Anadolu’ya geldiklerinde sadece Bizansla ciddi bir mücadele halindeyken aniden Doğu’dan Moğol baskısı da gelmeye başladı. O sıkıntılı süreçte halkın inancını ve motivasyonunu güçlü tutan gönül sultanları vardır, Yunus Emre de o gönül sultanlarından biriydi. Gittiği her yerde Allah ve Peygamber aşkından bahseder, insanlara iyiliği ve güzelliği aşılardı. 13. yy’de Moğol istilası altında olan Anadolu’yu gezerek insanlara güzelliği aşılardı.
Söylediği şiirlerde ve eserlerinde hep sevgiden ve hoşgörüden bahsederek İslamiyeti barış ve birlik ortamında öğretmeye çalışırdı.
Yunus Emre’nin insanları sevgiyle bir araya getirmeye çalıştığı şiirlerinden bir örnek:
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
HAYATI
Yunus Emre’nin hayatı ile yazılmış ilk ve en geniş kaynak Firdevsi’nin yazdığı Vilayetnami-i Hacı Bektaşi Veli eserinde karşılaşırız. Bu esere göre Yunus Emre Eskişehir’in Sarıköy ilçesinde geçimini çiftçilikle sağlayan bir ailede dünyaya geldi. Kıtlığın çok fazla olduğu bir dönemde halka buğday yardımı yapan Hacı Bektaşi Veli dergahına buğday almaya gider. Yunus’un geldiğini öğrenen Hacı Bektaş ona ‘buğday mı ister yoksa erenlerin himmetini mi?’ diye haber gönderir.
Yunus, Hacı Bektaş’ın ne demek istediğini anlamadan 3 kez bu teklifi red eder. Hacı Bektaş da istediği kadar buğdayı Yunus’a verir ve gönderir. Ancak köyün yoluna düştüğünde yaptığı hatayı anlayan Yunus geri döndüğünde şu cevapla karşılaşır: ‘ “Bundan sonra olmaz. Biz o kilidin anahtarını Tapduk Emre’ye verdik, varsın nasibini ondan alsın” Bunun üzerine Yunus Emre Taptuk Emre’nin huzuruna varıp hizmetine girer. Yunus, Taptuk Emre’nin dergahında tam 40 yıl hiç sesini çıkarmadan odun taşır. Dergah kapısında tek bir eğri odun sokmayan Yunus’un buradaki ilmi tedrisi tamamlandıktan sonra Anadolu’ya revan olur.
Pek çok yere seyahat eden Yunus Emre bir tarikat geleneği olarak nefsin terbiyesi ve ilmi paylaşımda bulunmak için yollara düştüğü bilinir. Azerbaycan, Şam, Nahcivan, Bağdat, Tebriz, Şiraz, Urum ve Anadolu’nun farklı yerlerinde bulunarak insanlara ilmi yararlılık sağlamaya çalışır.
İlmi hayatı hakkında bazı kaynaklar ummi yani okuma yazma bilmediğini söylemektedir. Ummi sıfatını Yunus Emre şiirlerinde kendisi için kullanarak ‘gelenekten gelen saf bilgiye sahip olan’ anlamında kullanmıştır. Şiirlerini aruz ve hece vezniyle yazmıştır.
Şiirleri incelendiğinde Arapça ve Farsça kelime kullanarak bunu kusursuz bir üslupla işlemiştir. Şiirlerini herkesin anladığı tarzda, açık ve samimi yazdığı için hocası Taptuk Emre tarafından ‘Bizim Yunus’ olarak anılır.
Eserlerinde Ayet ve Hadislerin izinden giderek Kuran-ı Kerim’i kendi üslubuyla çevirerek şiirlerinde kullanır. Böylece şiirleri yoluyla insanlar dini öğretileri aktarmış olur. Şiirlerinde sıklıkla Allah ve Peygamber aşkından bahseder. Yunus Emre’nin peygamber aşkıyla yazdığı şiirlerinden bir örnek:
Ol âlem fahri Muhammed, nebiler serveridür
Vir salavat aşk ile, günahları eritür.
Hak anı övdü yarattı, sevdi “Habibim ” dedi,
Yeryüzünde cümle çiçek, Musatafa’nın teridür
Her kim onun sünnetiyle, farzını kaim tutar,
Ne diyem ki, akıbet, sori hisaptan beridür.
Suçlu suçsuz günahkar, şefaat ondan umar,
Cehennemde yananlar, mükirin inkaridür.
Yunus Emre’nin yazdığı 3000 şiiri vardır fakat onu anlamayan bazı kimseler şiirlerini tek tek okuyarak dine uygun olmadığını düşündüklerini akarsuya atarak yok etmişlerdir. Günümüze 1000 kadar şiiri ulaşmıştır. Şiirleri ve dini nasihatlerini Risaletü’n Nushiyye divanında toplanmıştır.
VEFATI
Yunus Emre şiirlerinde kendinden ‘şairler kocası’ ve ‘bir aşık koca’ diye ifade ederek çok uzun yaşadığını ima eder. (kocamak yaşı ilerlemiş, çok yaşlı anlamındadır)
Kesin olmamakla birlikte 1240-1320 yıllarında yaşadığı varsayılarak 80 yaşında vefat ettiği düşünülür. Kendisine Aksaray, Erzurum, Eskişehir, Afyon ve daha pek çok yerde kabir ve türbeler atfedilmiştir.
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Şol göz yumup açmış gibi
İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
-
Adhh 4 yıl önce Şikayet EtİyiBeğen
-
Ela 4 yıl önce Şikayet EtAllah rahmet eylesinBeğen Toplam 3 beğeni
-
OSMAN D. 4 yıl önce Şikayet EtAllah rahmet eylesin atalarımızdan biridir yunus emre farklılıkları değil ortak noktaları arayalım işte o zaman biz biz olur birlik oluruz ayrılıklar islam alemini şimdiki hale getirdiBeğen Toplam 4 beğeni
-
Özgür 4 yıl önce Şikayet EtYunus emre nin hayatı , yorumu ve eserleri Kuran-ı Kerime ve sünnete baglı , şeriata uygun bir derviş Çizgisidir.Beğen Toplam 6 beğeni
-
Severis severis 6 ay önce Şikayet EtYunus emre çok güzel şiyiler yazmışBeğen
-
Mehmet Kuru 4 yıl önce Şikayet EtSular hep aktı geçti, Kurudu vakti geçti, Nice han nice sultan, Tahtı bırakıp geçti. Bu dünya bir penceredir, Her gelen bir baktı geçtiBeğen Toplam 15 beğeni