Milli Eğitim Bakanı Özer'den önemli açıklamalar!
26 Ekim’de başlatılan “Kütüphanesiz Okul Kalmasın” kampanyası büyük bir kitap ve okuma seferberliğine dönüştü. Bakan Özer, “İki ayda bitireceğiz dedik. 16 bin 361 tane kütüphane yaptık, bu günlük ortalama 272 kütüphane demek” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Kütüphanesiz Okul Kalmasın” kampanyası kapsamında meslek liselerinin günlük ortalama 272 kütüphane ürettiğini söyledi.
Bakan Özer, Yeni Şafak yazar ve yöneticileri ile bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları cevapladı. Okullaşma oranlarından anaokulu projesine, okullardaki yeni teftiş modelinden meslek liselerine kadar birçok konuda önemli bilgiler veren Özer şunları anlattı:
OKULA ERİŞİM SORUNU KALMADI
Eğitime erişim problemi 19 yılda büyük oranda çözüldü. 2002’deki okullaşma oranı ortaöğretimde yüzde 44’tü. İki öğrenciden bir tanesi liseye gidemiyordu, şimdi yüzde 90’a ulaştı. Sadece okullaşma değil, kalite de arttı. 2002 yılında derslik başına düşen öğrenci sayısı 50 civarındayken bu 2022’de 20’ye düştü. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı OECD oranına yaklaştı. 2002’de 519 bin öğretmen vardı, biz 19 yılda 729 bin öğretmen daha atadık. Şu an görev yapan öğretmenlerin yüzde 75’i son 19 yılda atandı.
LİSELERDE 1.2 MİLYONLUK ÜRETİM
Mesleki eğitimde döner sermaye üretim kapasitesini arttırdık. Öğrencimiz asgari ücrete kadar, öğretmen ise 2 asgari ücret kadar ilave pay alabiliyor. 2018’de döner sermaye kapsamındaki üretimden elde edilen gelir 217 milyondu. 2021 yılını 1 milyar 162 milyonla kapattık. Öğrenciye dağıttığımız pay 52 milyon TL, öğretmene dağıttığımız pay 112 milyon TL. Eskiden sadece okul masası ve sırası üretiliyordu, şimdi üretim çeşitliliği arttı. Verilen tüm alanlarda üretim yapmaya başladık. Dolayısıyla tüm eğitimin kalitesi iyileşmeye başladı. İkincisi öğrenci gelir elde etmeye başladı. Üçüncüsü bakanlık olarak çok büyük avantaj elde ettik. Biz ihtiyaçlarımızı çok hızlı bir şekilde karşılayabiliyoruz.
MESLEK LİSELERİ ÜRETTİ
26 Ekim’de “Kütüphanesiz Okul Kalmasın” kampanyası başlattık ve “İki ayda bitireceğiz” dedik. 16 bin 361 tane kütüphane yaptık. Günlük ortalama 272 kütüphane demek bu. Meslek liseleriyle ürettik bunları. Şu anda meslek liseleri eğitimle ilgili üretim materyalleri üretiyor, maske dezenfektan imal ediyor. 28 Şubat sürecinin yol açmış olduğu o özgüven kaybı ortadan kalktı. 52 tane meslek lisesinde AR-GE merkezi kurduk, fikri mülkiyete, patente yönlendirdik.
Milli Eğitim Bakanlığı son 20-30 yılda her yıl 2-3 ürün tescili alıyormuş, bugün yıllık 200’ün üzerine çıktı. Gayet iyi gidiyor, puanlar yükseldi. Başarılı öğrenciler gelmeye başlıyor, doluluk oranları yükseliyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihtiyaç duyduğu mesleki eğitim merkezlerini daha etkin hale getirdik. Çünkü onların ihtiyaç duyduğu şey kalfa ve usta. Orada 80 bin öğrenci vardı, 4 yıllık eğitim olmasına rağmen lise diploması verilmiyordu. Onlara lise diploması vermeye başladık. Bir anda yüzde 63 arttı.
PISA'NIN YILDIZI OLDUK
Uluslararası öğrenci değerlendirme programları PISA ve TIMSS’in ölçümlerinde puanlarımız ciddi oranda arttı. PİSA’da matematik ve fen okur yazarlığında puanlarını en çok arttıran ülke Türkiye oldu. Bu başarı öğrenci sayısını en fazla arttıran ülke olduğumuz halde elde edildi. Türkiye 1999’dan beri girmiş olduğu tüm TIMSS araştırmalarında puanlarını arttırdı. En son döngüde ilk defa 500 ortalamasının üzerine çıktı. Yani son 19 yıldaki büyüme kalite odaklı büyüme oldu.
ÖĞRENCİLERİN GÖZÜ BU LİSELERDE
Mesleki eğitimde 28 Şubat sürecinde ciddi bir katsayı travması yaşandı. Okullar başarısız olanların kümelendiği okula dönüştü, iş gücü piyasası da maliyet ödedi. Mesleki eğitimde iş dünyası temsilcileri geri plandaydı. Bu bakışı değiştirdik, sektörün tüm temsilcilerine “Gelin birlikte yönetelim” dedik. “Müfredatı birlikte güncelleyelim; öğrencilere reel iş ortamlarında iş, başarılılara burs verin; öğretmenlerin kariyerlerini planlayalım, istihdam sağlayalım” çağrısı yaptık. Sistem şimdi devrede. Yönetimi de, öğretmenleri de birlikte belirliyoruz. Süreçte tüm sektör temsilcileri var.
ELİT MESLEK LİSELERİ KURDUK
28 Şubat süreci sonrasında başarılı öğrenciler mesleki eğitimden uzaklaşmıştı. Biz başarılı öğrencileri de kazanmak için prestijli elit meslek liseleri kurduk. Ankara’da savunma sanayii ile ortak adım attık, ASELSAN Anadolu Meslek Lisesi’ni kurduk, istihdam garantisi verdik. ASELSAN uzmanları derslere giriyor, öğrencilere burs veriyor, öğretmenlerin eğitimini ASELSAN yapıyor. Aynı zamanda eğer yükseköğretime devam ederse burs devam ediyor. Yükseköğretimden mezun olduktan sonra bile istihdam garantisi devam ediyor. Yüzde 0.43’ten öğrenci aldı. Ankara Fen Lisesi’ne giren öğrenciden daha yüksek puanlı ASELSAN Mesleki Lisesi’ne geldiler. Sonra İTÜ ile meslek lisesi kurduk, aynı şekilde yüzde 1’lik başarı diliminden öğrenci aldık. Sonra TEKNOPARK İstanbul Okulu’nu kurduk. Bu sayılar artmaya başladı.
ÖĞRETMEN BAŞI 94 SAAT EĞİTİM
Öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerini de merkeze aldık. 3 tane mekanizma ürettik. Birincisi; Türkiye’de çok iyi okullarımız var. Diğer okul öğretmen ve yöneticilerini, o iyi örnekleri götüreceğiz. Amacımız o iyi örneklerin yayılmasını sağlamak. İkincisi, mesleki gelişim programı. Bu da akademisyen ve öğretmenlerin bir arada oldukları bir alan. Mesela matematik öğretmenleri bir araya gelip deneyimlerini paylaşacak ve okuluna geri dönecek. Üçüncüsü öğretmen mesleki eğitim programlarını okul temelli yapıyoruz. Okul, öğretmenlerin eğitim ihtiyacını kendisi belirliyor, biz merkezden belirlemiyoruz. 2021 yılında eğitim programları için kullanılan bütçe 8 milyon, bu yıl bunu 282 milyona çıkardık. Öğretmenlerimize yatırım yapmazsak eğitim sistemini daha ileriye taşıyamayız. Bakanlığın mesleki eğitim programlarına katılan öğretmen sayısı 2020 yılında 1 milyondu, bunu 2.9 milyona çıkardık. Öğretmen başına düşen eğitim süresi 94 saate çıktı.
90 BİN YÖNETİCİ EĞİTİMDE
57 bin 258 tane okulumuz var. Okulların her türlü ihtiyacını karşılayabilecek bütçemiz var. Bizim odağımız okullar. Yapmak istediğimiz şey okulun tüm ihtiyaçlarını birebir takip etmek. Aktarılan parayı yerinde izlemek. Okul ne istiyor, ilçe nasıl yönetmiş bunu anlık izliyoruz. 90 bin okul yöneticimizi eğitimden geçiriyoruz. Okulu merkeze alıp okul iklimini tesis etmeye çalışıyoruz. Biz hep öğretme ve öğrenme üzerine odaklanıyoruz.
YENİ MODEL TEFTİŞ
Okullarda teftişi yeniden başlattık, yaygınlaştırdık. Yeni fonksiyonlar kattık. Birinci denetim ve rehberlik. Tüm okullar öz değerlendirme raporu hazırlıyor. Her birim zayıf yönlerini, hedefe ulaşmak için neye ihtiyaçları olduğunu ortaya koyuyor. İllerdeki müfettişler de belirlenen hedeflere ne kadar ulaşılmış, denetim yapıp rehberlik sağlıyor. İkincisi izleme ve değerlendirme fonksiyonu. Her il kendi değerlendirme raporunu hazırlıyor, ben neredeyim ve nereye varacağım diye. Her ilde Eğitim Müfettişliği Başkanlığı kurduk, atamalarını da yaptık. Şu anda eğitimlerini de alıyorlar. Onları da bakanlıktaki Teftiş Kurulu ile ilişkilendiriyoruz. Her yıl Teftiş Kurulu illerdeki müfettiş başkanlarıyla toplantı yapacak, eğitim süreçlerini değerlendirecekler, yeni kararlar alacaklar ve sahada uygulayacaklar. Biz bununla okullardaki denetimi ve mekanizmayı sağlamış olacağız.
O GÖRÜNTÜLER YAYGIN SORUN DEĞİL
Bazı öğrenciler tarafından çekilen ve sosyal medya platformlarında yayınlanan görüntüler, sanki çok yaygın bir sorunmuş gibi gösteriliyor. “Öğrenci öğretmene şiddet uyguluyor, öğretmen öğrencisini dövüyor… Ne oluyor bu okullarda?” gibi bir algı oluşturuluyor. Okullarda olan hiçbir şey yok. Çok nadir olan şeyler, sanki yaygın bir davranışmış gibi gösterilemeye çalışılıyor. Sosyal medyada bir problemin dile getirilmesi, gerçek ortamda sorun olduğu anlamına gelmiyor, aynı şekilde yayınlanmaması da sorun olmadığı anlamına gelmiyor. Dijital okuryazarlıkla ilgili sadece öğrenciler açısından değil, veliler ve öğretmenlerle ilgili zaten çalışmalarımız var. Okullarda eğitimler düzenlemeyi planlıyoruz. Halk Eğitim Merkezleri aracılığıyla da velileri bu eğitime dâhil edeceğiz.
HEDEF 40 BİN YENİ ANA SINIFI
Şimdi okul öncesi eğitimde okul kapasitesini artırmaya öncelik verdik. Okul öncesinde 3 yaştaki okullaşma oranı yüzde 14, 4 yaştaki yüzde 35, 5 yaştaki yüzde 78 civarındaydı. Şimdi fırsat eşitliğini sağlamak okullaşmayı artırmak için 3 bin yeni anaokulu, 40 bin yeni ana sınıfı yapmayı hedefliyoruz. 6 Ağustos 2021’e kadar toplam anaokulu sayısı 2 bin 782’di. Mevcut anaokulundan fazla anaokulunu 1 yıl içerisinde yapacağız. Şu ana kadar 102 tane bağımsız anaokulu yaptık. 6 Ağustos’tan itibaren 264 anaokulunun ihalesini yaptık. 3 bin anaokulunun 1000 tanesini İstanbul’a yapacağız, 112 tane anaokulu için çalışmalar başladı. Arsayla ilgili problemler çözüldükçe yatırımlara devam ediyoruz. Proje tamamlandığında 3 yaştaki okullaşma oranını yüzde 50’ye, 4 yaştaki okullaşma oranını yüzde 70’e, 5 yaştakini yüzde 100’e çıkaracağız. Şu ana kadar 7 bin 800 tane anaokulu sınıfını hizmete aldık.