Köyde doğup şöhret olan ünlüler
07.05.2010
22:37
1
/ 6
KENAN İMİRZALIOĞLU
Köyde doğup şöhret basamaklarını tırmananlardan biri de Kenan İmirzalıoğlu... 18 Haziran 1974'te Ankara'nın Bala ilçesine bağlı Üçem köyünde dünyaya geldi. Babası Mustafa çiftçi, annesi Yıldız ise ev hanımı.Soyu Akkoyunlu Devleti Hükümdarı Uzun Hasan'a dayanan İmirzalıoğlu, 12 yaşına gelinceye kadar ailesiyle birlikte Üçem Köyü'nde daha sonra orta ve lise öğrenimi için teyzesinin yanına Ankara'ya taşındı. Ortaokul ve liseyi teyzesinin yanında okudu. Başarılı bir öğrenciydi. Ancak tek başarısı dersleri değildi. İyi bir basketbol oyuncusuydu aynı zamanda. Ama boyu genç yaşında 1. 85'e ulaşınca bunu basketbola bağlayıp kendine uygun kız arkadaş bulamayacağı düşüncesiylye basketbola veda etti.
Lise son sınıftayken 'haylaz' bir dönem yaşayan İmirzalıoğlu, üniversite sınavını da ilk girişte kazanamadı. Bunun üzerine ailesinin yanına yani Üçem Köyü'ne dönüp babasına yardım etti. İkinci kez şansını denediğinde ise Yıldız Teknik Üniversitesi'ni kazandı. Böylece onu şöhret yolculuğuna taşıyacak olan İstanbul serüveni başladı.
Okulda kendisini yakışıklı bulan arkadaşlarının ısrarıyla 1995'te mankenlik yapmaya başladı. Daha sonra katıldığı Best Model of Turkey elemelerinde 400 kişi arasından ilk 20'ye girdi. Sonra da birinci seçildi. Yarışmadan iki ay sonra ise dizi teklifleri birbiri ardına gelmeye başladı. Osman Sınav'ın Deli Yürek adlı dizi teklifine "evet" demesi ise onu bugünlere getirdi.
2
/ 6
MÜSLÜM GÜRSES
Hayranlarının Müslüm Baba'sı Müslüm Gürses Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Fıstıközü Köyü'nde 1953 yılında dünyaya gözlerini açtı. Asıl adı Müslüm Akbaş olan ünlü sanatçının babası çiftçilikle uğraşıyor, bir yandan da bağlama çalıyordu. Gürses ilkokuldan mezun olduktan sonra 14 yaşındayken şarkıcılık konusunda yetenekli olduğunu herkese kanıtladı. Adana Aile Çay Bahçesi'nde düzenlenen yarışmaya katılıp birinci oldu. O dönemleri bir röportajında şöyle anlatıyordu Gürses: "İlkokulu bitirdim. Gerisi yok. Adana'da damda yatarken uzun hava okudum. Arkadaşım halkevine gidiyordu. Ben de gittim. Derken Çukurova Radyosu'nda sanatçı oldum."1968 yılında albüm yapmak için İstanbul'a geldi Gürses. Emmioğlu/Ovada Taşa Basma isimli plağı üç yüz bin satış yaparak o dönem için büyük başarıya imza attı. Gün geçtikçe tanınan Gürses, şöhretinin ilk yıllarında çıktığı Anadolu turnesi sırasında büyük bir kaza geçirdi. Alın kemiği kırılan sanatçı yaşadıklarını daha sonra şu şekilde dile getirmişti: "O kazada şoför öldü Beni de öldü sanmışlar zaten Sonra alıp hastaneye götürmüşler Ben ölümü yaşadım aslında Bana göre yeniden hayata dönmüş olmam, Allahın bir lütfudur. Alın kemiğim un ufak olduğu için en küçük bir darbede ölebilir ya da kör kalabilirim Ameliyatta alnıma beynimi koruyacak plaka gibi birşey taktılar O korkunç kazadan sonra koku alma duyumu yitirdim Hiçbir kokuyu alamıyorum ne yazık ki şimdi Çok kuvvetli parfümler ispirto kokusu veriyor bana Ayrıca işitme duyumu da yüzde elli yitirdim Çok ağır işitirim Neyse, buna da şükür, yaşıyoruz işte
1979 yılında İsyankar filmiyle sinemaya adım atan Gürses, bunun ardından bir çok filmde de rol aldı. Gürses tırmandığı şöhret basamakları sayesinde hayatının en büyük hayalini gerçekleştirdi. Hiçbir filmini kaçırmadığı Muhterem Nur ile 1982'de çıktığı bir Malatya turnesinde tanıştığı Muhterem Nur ile hayatını birleştirdi. 90'lı yıllarda kendine özgü bir hayran kitlesi oluşturan Gürses, Gülhane konserleriyle büyük yankı uyandırdı. İşte tam o dönemde yani 90'ların sonlarında önceleri onun müzik tarzını küçümseyen, dudak büten entelektüel kitlenin de ilgisini çekmeye başladı. Gürses bugün giyimi, kuşamı, şarkıları bir yana kendine özgü yorumuyla Türkiye'nin Müslüm Baba'sı ve görünüşe göre hep öyle kalacak.