Dergilerin mayıs sayılarında neler var?
Gülistan 125. Kez Açıyor!
AHTAPOTUN KOLLARI; FAL, BÜYÜ, KEHANET
Merhaba Dostlar; Bu sayımızda, toplumu bir ahtapotun kolları gibi saran; fal, büyü, kehanet, cincilik, mistisizm gibi konulara ayırdık.
Müslümanlar olarak, İslam’ı gerçek yönleriyle bilip yaşamadığımızdandır ki ayrık otları gibi toplumu saran bu zararlı uğraşlar revaç buluyor… Haydi, diyelim ki dinini iyi bilmeyen kesim, şu yada bu saikle, hurafeye, cine, büyüye kapılıyor; ya şu “dini bütün” müslümana ne diyeceğiz. Oğlunu eşinden ayırmak için büyücüye, cinciye giden, namazında niyazında, başı örtülü hanım teyzeye?... Sevgili dostlar, bazı konular vardır ki eskilerimiz “şuyuu, vukuundan beter” derler. Yani, öyle bir şey ki duyulması, yapılmasından daha yıkıcı etkilere sahiptir. İşte, bu konular da öyle…
Lakin, sağda solda, çizgi filimde internette, hemen her yerde olağanüstü hallere, büyüye, sihire, ruhçuluğa öylesine bir ilgi var ki aklı başında biri bunlara baksa “Bu insanlar çıldırmış olmalı!” demekten kendini alamaz. İşte bu yüzden, biz de zaman zaman mecburen bu konulara girme gereği duyuyoruz. Afedersiniz, adı batasıca şu Batı’dan üzerimize yağan ne kadar balçık varsa içinden bunlar da bulaşıyor etrafa. Çocukların izlediği çizgi filimlerde, varsa yoksa sihir, büyü, olağanüstü güçlere sahip insanlar vs. Yok havayı bükenler, yok efendim toprağı büküp yönetenler…Başka bir taraftan, “Uzaylılar geldi, dünyamızı inceliyorlar, onlara uyum sağlayalım, ruhlarımızı onlara hazırlayalım” zırvaları…Diğer koldan her türlü mistik akım, almış başını gidiyor… Sözüm ona Müslüman hanımlar ve beyler; İslam’ı bir tarafa atmış, Tibet mistiklerinden medet umuyorlar. Sevgili dostlar, bütün bu kültürel bombardıman ne için yapılıyor acaba? Harry Potter’lar, Matrix’ler, X-Men’ler nasıl bir dünyanın alt yapısını hazırlıyorlar Çocuklarımızı nasıl bir gelecek bekliyor? Yarın, büsbütün hokkabazların, madrabazların oyuncağı olmamız mı isteniyor yoksa?… Bütün bunların hepsi, hatta hakikisi, bizim medeniyetimizde varken, her birisinin hakikati ayet ve hadislerde açıklanmış, âlimlerimiz tarafından zararlısı faydalısı izah edilmişken, biz kimlerin peşinde gidiyoruz acaba?
İslam dininde her şey, olması gereken yere oturtulmuştur. Büyü vardır ama yapan ve yaptıran, dinden çıkar. Havas denilen bir ilim vardır ama ancak ehli bununla meşgul olabilir. Başkasının elinde, oyalayıcı ve zararlı bir oyuncağa dönüşebilir. Bizim medeniyetimizde bu alan, sadece ehlinin at oynatabileceği, hatta onlar için bile tehlikeli görülen bir alandır. Büyünün tesirini de okunan ayetin tesirini de yaratan, yalnız Âlemlerin Rabbi olan, Sonsuz Kudret sahibi Allahu Teâlâ’dır. Hiç kimse bir başkasına, kendi bağımsız gücüyle, fayda da veremez, zarar da… Zaten yaratılan hiçbir şey, kendi başına bir varlığa ve kudrete sahip değildir ki Allah’tan bağımsız olarak bir şey yapabilsin…Bu gerçekler bu kadar apaçık bir şekilde ortadayken, biz niçin böyle iğrenç işlere kalkışıyor, böyle hokkabazlıklara pirim veriyoruz? Tertemiz dinimizi yaşamak varken…
Sevgili dostlar, lütfen eşimizi dostumuzu uyaralım. Çocuklarımızı bilgilendirelim, bilinçlendirelim. Her işi ehlinden soralım. Bedensel bir hastalığı doktora danıştığımız gibi fetvayı, takva âlime; büyüyü cini de maneviyat ehli Salih insanlara danışalım. “Ehil insanı nereden bulacağız?” Demeyelim. Allahu Teâlâ sayılarını artırsın, gerçek âlimlerimiz de var, Salih Zatlar da. Biz dinimize ehil insan olursak onları bulmamız ve tanımamız da kolay olur. Yok, eğer biz dinimizi iyi bilmezsek, bir takım sahtekârlar önümüzü keser de batıl bir yola saplanıp kalırız, Allah muhafaza. Ayrıca, gerçek Müslüman evlatlarının yetişmesi, gerçek İslam âlimlerinin ortaya çıkması için zemin hazırlarsak, hizmet edersek, hepsini buluruz, hokkabazlara da meydanı boş bırakmayız. Hele biz dinimize bir sarılalım, bakalım o zaman, bu batıl şeyler bizim çöplüğümüzde yer bulabiliyor mu? Biz meydanı boş bıraktığımız içindir ki her türlü eracif üzerimize boca ediliyor.
Hepinizi, o Kudret ve Azameti sonsuz Rabbimin engin merhamet ve muhafazasına emanet ediyorum. Selametle kalınız…
SÜLEYMAN KARAKAŞ