Dinleri, devletleri, toprakları, hatta yaşları bile yok suda yaşıyorlar!
Yağmur yağdığında mutlu olan, karnı doyduğunda mutlu olan, sığınacak bir kulübesi varsa mutlu olan bu insanlar bizim çağdaşımız. El değmemiş halimiz. Okyanusun ortasında unutulmuş bu insanların barış ve huzur içindeki yaşamından yansıyan bu fotoğraflar başka bir gezegende çekilmedi. İçimizde kopan fırtınaların bir anlığına da olsa dinmesine, her yanımızı yara bere içinde bırakan prangalarımızdan, pazartesi mesai başlangıcına kadar kurtulabilmeye yarasalar ne âlâ... Eşitsizlikle, acımasızlıkla, bencillikle dolu dünyamızın karşısına, insanın özüne yakışan değerlerden oluşan özgür bir dünya hayali koymak, kısa bir süreliğine de olsa rahatlatır insanı. Ciğerlerine oksijen doldurur. “Maddi anlamda hemen hiçbir şeye sahip olmayan bu insanlar nasıl oluyor da benden daha mutlular?” sorusunu sormak bile, ruhumuza sızacak hayırlı bir şüpheye kapı aralayacak. İtirazsız kabul edilenin karşısına dikilen her yeni soru, içten içe özlemini duyduğumuz hayata bir adım daha yaklaştıracak bizi.