Diriliş Ertuğrul'un dizi setinden çok özel kareler
Şeyh Edebali, Osmanlı beyliği kurulduktan sonra da beyliğin ilk kadısı olmuş ve epey bir süre Bilecik’te ikamet etmiştir. Uzun bir ömür süren Şeyh, damadı Osman Gazi’den birkaç ay kadar önce ölmüş ve bugün mezarının bulunduğu mevkiye defnedilmiştir. Torunu Orhan Gazi’nin, dedesi Edebali ve annesi Malhun Hatun’un gömüldükleri yeri zamanla üzeri kapalı bir türbeye dönüştürdüğü biliniyor. Bu türbelere yapılan eklemelerle mekân, kısa bir süre sonra zaviyeye dönüşecektir. Zaviye-türbe tarihsel süreç içinde pek çok kez tamir gördüyse de en kapsamlı onarımı Sultan İkinci Abdülhamid gerçekleştirecektir. Zaviyeyi ziyaret edenler bu onarımın bir planını “hayat” denilen zaviyenin giriş kısmındaki bölümde görebilirler. Zaviye; türbe, mescid-tevhidhane ve şeyh dairesinden müteşekkildir ve günümüzde son derece bakımlı bir haldedir. Şeyh Edebali’nin türbesinde ise hemen hepsi kendi akrabasından olan kişilerin son istirahatlerine çekildiği on bir adet ahşap sanduka ve mezar vardır. Şeyhin kızı Malhun Hatun ise ilginçtir ki buraya gömülmemiştir. Zaviyedeki işaret levhalarını takip ederseniz, onun da merdivenlerle inilen ayrı bir mekâna defnedildiğini görebilirsiniz. Zaviyede pek çok yere konan ve Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Gazi’ye vasiyeti niteliğindeki şu sözler de ayrıca dikkat çekiyor: “Bak Oğul! Beni kır Şeyh Edebali’yi kırma. O bizim boyumuzun ışığıdır. Terazisi dirhem şaşmaz. Bana karşı gelirsen üzülür incinirim, ona karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz, baksa da görmez olur. Sözümüz Edebali için değil, senceğiz içindir, bu dediklerimi vasiyet say"