NTV'de yer alan habere göre, bilim insanları aşının hızlı geliştirilmesininin onların güvenilirliğini etkilemediğini vurgulayarak, yaşanan sürece etki eden faktörleri açıkladı.
Bilim insanları aşı geliştirmenin geleneksel olarak yavaş bir süreç olduğunu söylüyor. İngilliz Hükümeti Baş Bilim Danışmanı Patrick Vallance, yeni tip corona virüs pandemisinden önce tamamen yeni bir aşı geliştirmenin ortalama 10 yıl sürdüğünü ve bu sürecin beş yıldan daha kısa bir sürede tamamlanamadığını açıkladı.
Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu’ndan epidemiyoloji Profesörü Stephen Evans, göz önünde bulundurulması gereken kilit noktanın, ilaç şirketlerinin karşılaştığı olağan finansal endişeleri bir kenara etmesini sağlayan kamu ve özel sekörden gelen nakit akışı olduğunu söyledi.
Evans, “Hükümetlerin aşıları önceden satın alması, aşı geliştiren bilim insanlarının önceki çalışmalardan daha büyük riskler almasını ve dolayısıyla daha hızlı bir süreci beraberinde getirdi. Dahası, corona virüse karşı bir aşıya karşı talebin ve aciliyet yüksek olması kamu yararı için daha fazla çabayı beraberinde getirdi” ifadelerini kullandı.
Bununla birlikte, geleneksel olarak aşılar, virüsün bir kısmını laboratuvarda üreterek geliştiriliyor. Ancak bu zaman alıyor. Sırasıyla yüzde 95 ve yüzde 94 etkili olduğu açıklanan Pfizer/BioNTech ve Moderna aşıları ise mRNA yöntemiyle geliştirildi. Bu aşılar, corona virüsün genetik kodunun bir kısmının vücuda enjekte edilerek çalışıyor ve bu durum da vücudun antikor üretmeye başlamasını tetikliyor. Ancak bu yaklaşım geleneksel aşı geliştirme yöntemlerinin kullanıldığı Oxford/AstraZeneca, Çin ve Rus aşılarına da fayda sağladı. Yeni teknolojiyle virüsün genetik dizilimine ilişkin çalışmaların hızlanması ve bilim insanları arasındaki hızlı paylaşım sirkülasyonu aşıların yanı sıra diğer corona virüsler üzerinde halihazırda devam eden çalışmalara da yardımcı oldu.
Ancak mRNA teknolojisi geleneksel olmayan bir yaklaşım olsa da daha önce test edilmediği anlamına gelmiyor. Imperial College London'dan Dr. Zoltán Kis, "Pfizer / BioNTech aşısının kullandığı mRNA aşı teknolojisi yirmi yılı aşkın süredir geliştirilmektedir. Söz konusu teknolojinin kullanımı, yalnızca bir aşının hızla geliştirilebileceği ve güvenlik profili hakkında en başından daha fazla şeyin bilindiği anlamına gelmez, aynı zamanda mevcut üretim süreçleri kullanılabildiği için üretim daha hızlı ve daha ucuzdu” ifadeleri kullanıldı.
Bununla birlikte araştırmacılar, dikkate alınması gereken bir diğer bir hususun , geleneksel aşı geliştirmede klinik denemelerin aşamalarının sırayla yürütülürken, Covid-19 aşılarının birinci faz denemelerinin sonuçlarından itibaren üretilmeye başlaması olduğunu aktardı.
Kis, "Aşı üretimi klinik deneylere paralel olarak gerçekleştirildi ve araştırmacılar denemelerin başarılı olacağını umdu" dedi.
Son olarak ise teknolojideki gelişmeler veri kaydını kolaylaştırırken, sosyal medyanın ortaya çıkışı şirketlerin aşıyı deneyeceği gönüllüleri bulmasını kolaylaştırdı.
Bristol Üniversitesi'nde aşı uzmanı ve Oxford / AstraZeneca denemelerinde araştırmacı olan Prof. Adam Finn, “Bir çalışmaya katılımcı bulmak normalde haftalar veya aylar sürer, ancak bir gecede Oxford/Astra denemesine katılacak gönüllü sayısına ulaştık ”dedi.
King’s College London'da eczacılık profesörü olan doktor Penny Ward, yeni ilaçların onaylanmasının genellikle yaklaşık altı ile dokuz ay sürdüğünü söyledi. Ancak bunun kısmen, gerekli verilerin düzenleyici kurumlara tek seferde iletilmesinden kaynaklandığını vurguladı. Covid-19 aşılarında ise veriler geldikçe gerekli kuruluşlara belirli aralıklarla iletildi ve bu durum onay sürecini hızlandırdı. Evans, şirketlerin normalde tüm veriler gelene kadar bir başvuru yapmak için beklediklerini, çünkü onay sürecinin onlar için pahalı ve riskli olduğu söyledi.