Kamu yayıncısı NHK'nin haberine göre Japonya'nın RIKEN araştırma enstitüsü ile Tokyo Üniversitesi araştırmacıları, COVID-19'u tespit eden yeni bir yöntem buldu.
Buna göre, test kapsamında alınan numuneler, santimetrekare başına bir milyon girintiye sahip cam levha üzerine konuluyor.
Mikroskobik biçimleme teknolojisiyle oluşturulan cam levhanın girintileri, her birinde ayraç bulunan mikro test odaları görevi görüyor.
Üzerine konulan bir numunenin, COVID-19'a ait ribonükleik asit (RNA) taşıdığı saptanırsa, o test odasından etrafa ışık yayılıyor.
COVID-19 RNA'sının çoğaltıldığı ve en az bir süren geleneksel metotların aksine, yeni yöntemdeki mikro odalar vasıtasıyla küçük miktardaki virüsler 5 dakika içerisinde tespit edilebiliyor.
RIKEN baş araştırmacılarından Rikiya Watanabe, basit ve hızlı testi kapsayan metodun karışık süreçler içermediğini ve ticarileştirilmesi halinde sağlık kurumlarınca kullanılabileceğini söyledi.
Güney Kore ve Amerika’da üretilen, havada asılı kalan ve yüzeye yapışan virüsleri yok ederek, zararlı mikroorganizmaları öldüren nano 405 ışık teknolojisi Türkiye’ye geldi. Teknolojiye ilişkin bilgi veren Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sinem Akçalı, ışığın ortak kullanım alanına sahip tüm kapalı ve kalabalık mekanlarda kullanılabilecek dezenfektan yöntemlerinden biri olduğunu ve koronavirüsten korunmada da faydalı olabileceğini dile getirdi.
Güney Kore ve Amerika’da üretilen nano 405 ışık teknolojisinin havada asılı kalan ve yüzeye yapışan virüsleri yok ettiği belirlendi. Yeni gelişme özellikle işletmeciler arasında heyecan uyandırdı. Uzmanlar, görünür ışık sisteminin kurum ve işletmelere can suyu olabileceğini belirtti. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sinem Akçalı, belediyeler, fabrikalar ve spor merkezleri tarafından tercih edilen ışık sistemi hakkında, “405 nanometre ışık, ortamdaki insanlara zarar veren ultraviyole ışık gibi değil. Bu yüzden biz de personelimizin sağlığı için laboratuvarımızda kullanıyoruz" dedi.
Ayrıca Akçalı, koronavirüslerin son yapılan çalışmalarda farklı yüzeylerde değişik sürelerde canlılığını sürdürebildiğini hatırlattı.
“VİRÜS HARİÇ HİÇBİR CANLIYA ZARAR VERMİYOR”
Yansıma özelliği olan 405 nanometre dalga boyundaki ışığın insanlar üzerinde herhangi bir zararlı etkisi bulunmadığını belirten Prof. Dr. Akçalı, "Bu ışık, tüm mekanlarda 7gün 24 saat kesintisiz olarak dezenfeksiyon sağlayabiliyor. Işık, kaynağından çıktıktan sonra çarptığı yüzeylerden yansıyıp odanın her yerine dağılarak etkisini gösteriyor. 405 nanometre ışık ultraviyole değildir. İnsanlara zarar vermeden mikroorganizmaları etkisiz hale getirmektedir. Ultraviyole ışıktan çok daha farklı. Ultraviyole ışık, DNA'ya zarar vererek mikroorganizmaları hasara uğratıyor. Oysaki 405 nanometre görünür ışık, bakterilerin içinde bulunan porfirin adı verilen molekülleri uyararak bakteri hücreleri içinde serbest oksijen moleküllerinin oluşumunu tetikliyor ve bu moleküller de bakterilerin ölümüne neden oluyor" diye konuştu.