Şimdilerde yerinde yeller esiyor! Türkiye bir zamanlar böyleydi
BİLETLERDE KITA UYGULAMASI:
İETT araçlarıyla seyahat ederken, şimdiki gibi tek tip ücret vermek yerine, gidilecek mesafe kadar ücret ödenirdi. Bu sistemde, hatlar belirli kıtalara bölünmüştü. Şehrin ana merkezleri kıta sınırlarını gösterirdi. Biletlerin üzerinde 1 numaradan başlayan ve 12’ye kadar devam eden, kutu içine alınmış sıra numaraları bulunurdu. Gitmek istediğiniz durağı biletçiye söylerdiniz, o da bindiğiniz kıtanın ve gitmek istediğiniz semtin içinde bulunduğu kıta numarasının üzerini kalemiyle işaretler ve bileti keserek size verirdi. Haliyle, gidilecek mesafe arttıkça ödeyeceğiniz para da artardı.
ASKERÎ DEVRİYELER:
12 Eylül 1980 ihtilâlinden sonraki 3 yıl zarfında (olağanüstü hal kaldırılana dek) İstanbul cadde ve sokaklarında (ve Türkiye’nin 67 şehrinde) 4’erli gruplar halinde devriye gezen askerler olurdu. Dördü de tüfekli, miğferli, kısacası tam teşeküllü olan erler, aynı hizada ve birer metre aralıklı olarak yürürlerdi. Kaldırımda karşılaşıldığında vatandaşlar mutlaka kenara çekilerek, kollarında kırmızı bantlarda “Görevli” yazılı devriyelere yol verirlerdi. Bütün bankaların ve resmî kurumların korunması görevi de bu devriyelerde olup, ikisi binanın içinde dururlarken, diğer ikisi de giriş kapısının iki yanında ayakta nöbet tutarlardı. Olağanüstü hal kaldırılınca, askerler de kışlalarına geri döndüler.