Başbakan Yardımcısı Canikli:
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, "O Irak yönetimi kendi toprakları içerisinden Türkiye'ye yönelik bu saldırıyı defedemiyor. Bu da aslında bize uluslararası hukuk anlamında bu noktada o problemi oraya girerek kendimizin halletmesi hakkını ve imkanını veriyor." dedi.
Giresun Üniversitesi 2016-2017 Akademik Yılı Açılış törenine katılan Canikli'ye, Rektör Prof. Dr. Cevdet Coşkun tarafından fahri doktora belgesi verildi. Canikli, "2023'e Doğru Türkiye" konulu açılış dersini grafikli tablo üzerinden öğrencilere anlattı.
Canikli, 2002'de devletin bir yılda ülkeyi yönetebilmek için bütün unsurlara, bütün kanallara yaptığı harcamanın toplamının 115 milyar lira olduğunu ifade etti.
Bunun yaklaşık 51 milyar lirasının yani yüzde 44'ünün faiz harcamasına gittiğini aktaran Canikli, "Yani 100 liranın 44 lirası faiz harcamalarına. Faiz harcamaları kime gidiyor? Faiz harcamaları devlete borç verenlere, bu borcun karşılığında faiz olarak aktarılan para. Ana para ödemesi yok, bu sadece faiz." diye konuştu.
Canikli, devletin aldığı borçların faizi olarak ödediği rakamın bütçeye teknik açıdan gider olarak yazıldığını anlattı. Faizin sınırlı sayıda kişi ve kuruluşlara ödendiğine işaret eden Canikli, "Çünkü devlete borç verenler onlar. Faiz geliri elde edenlerin yüzde 90'ını oluşturanların sayısı 30 binin altında. Tablo şu; 115 milyar liranın yüzde 44'ü yani 51 milyar lira 30 bin kişiye gidiyor, geriye kalan 65 milyon kişiye gidiyor. O zaman yine şunu da hatırlatmakta fayda var, büyük holdingler dahil firmaların en önemli gelir kalemi faaliyet dışı kar olarak görünür, yani faiz geliri."
2003'ten itibaren kesintisiz şekilde bütçede bu ödemenin payının azaldığına dikkati çeken Canikli, "Oranları görebiliyorsunuz, önce 43'lere düşüyor, 40'lara... En son 2016 bütçesinde bu oran yüzde 9,8. Yani o 30 bin kişi var ya kişi ve kuruluş 2002'de bütçenin yüzde 44'ünü alan, devletin yaptığı tüm harcamalarının yüzde 44'ünü alan 30 bin kişi, hadi 40 bin deyin, 50 bin deyin, önemli değil, 100 bin kişi ve kuruluş deyin, fark etmez. Alanların bu pastadan aldığı pay 2016'da 9,8'e kadar düşüyor." ifadesini kullandı.
- "Kavganın esas kaynağı da budur"
Canikli, 2016 bütçe büyüklüğünün 570 milyar lira olduğuna işaret ederek, 2002'deki faize giden yüzde 44'lük oran aynen devam etseydi bu yıl faize 250 milyar lira verileceğini söyledi. Canikli, "O 30 bin kişiye, 40 bin kişiye neyse ödenecek rakamın 250 milyar lira olması gerekirdi. Bu işte kırılma noktası. Aynı zamanda Türkiye'de bu yeni dönemdeki mücadele yöntemini, biçimini de belirleyen gelişme budur. Kavganın esas kaynağı da budur. Saldırıların nedeni bu, hepsinin nedeni bu." dedi.
"Sosyalistler, komünistler, bu ülkede özgürlüğün, bağımsızlığın... Samimi arkadaşlardı onlar, en ufak bir itirazım yok, içten gelerek bunu söylüyorlardı, tespit de doğruydu, kaç yıl 1960'tan 2008'e kadar, 48-49 sene 'IMF defol' diye bağırdılar" diyen Canikli, şöyle konuştu:
"Bu ülkeye yapılacak en büyük iyiliklerden bir tanesinin de bu ülkeden IMF'nin gönderilmesi olduğunu hep söylediler, yazdılar, çizdiler. Türkiye ekonomisi özgürleşmesi, bu milletin özgürleşmesi, gelişmesi, kalkınması için mutlaka IMF ile bu ilişkinin ortadan kaldırılması gerektiğini söylediler. Hep bunu haykırdılar meydanlarda, biz bütün üniversite boyunca hep bunu duyduk ama hiçbiri yapamadı. 2008'in Mayıs ayında 40 yıl boyunca sosyalist komünist solcuların bu hayallerini, Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümet gerçekleştirdi."
- "Her yıl Türkiye'ye bölge ülkelerden 20-25 milyar dolar para geliyor"
Nurettin Canikli, Ortadoğu'dan, Balkan ülkelerinden, Kuzey Afrika'dan, her yıl Türkiye'ye 20-25 milyar dolar para geldiğini bildirerek, bunun yeni olmadığını, yaklaşık 8 yıldır yaşandığını söyledi. Canikli, Türkiye'nin güvenli bir liman ve cazibe alanı olarak görüldüğünü vurguladı.
Canikli, "Bu kaynakların gelişi tesadüf değildir ve bizi çok rahatlatıyor. Eğer bakın bu kaynaklar olmasa cari açığımız var biliyorsunuz, bu kaynak olamasa belki o mücadelemizi, uluslararası alanda verdiğimiz o mücadeleyi, finans çevrelerine karşı saldırılara karşı verdiğimiz mücadeleleri bu kadar yüreklilikle dik olarak verme imkanımız olmayabilirdi ama verebiliyoruz, 25 milyar dolar oradan geliyor."
Bunların hiçbirisinin tesadüf olmadığını dile getiren Canikli, "Uygulanan politikalarla çok yakından bağlantılı. Hani siz karşılıksız bu ülkelere, 'Senin ülkende fakir var, senin ülkende ihtiyaç sahibi insanlar var, onlar dururken gidiyorsun Suriye'ye, Myanmar'a, Filistin'e yardım yapıyorsun ya da başka bir yere aktarıyorsun' gibi bir eleştiriler var ya hani, işte 2002'ye kadar o politika vardı. Kusura bakmasın arkadaşlarımız, önünü göremeyen politikalar." dedi.
- "Artık Türkiye'yi o noktaya getiremezsiniz, geriye çekemezsiniz"
Bölgede Türkiye olmadan kalıcı bir dizayn yapılamayacağını söyleyen Canikli, şunları kaydetti:
"Zaten yapmaya çalıştıkları da kolumuzu kanadımızı kırarak artık hiçbir şekilde yönlendirme, müdahale etme kapasitesi kalmadan bir Türkiye haline getirmek ama o geçti artık. Artık Türkiye'yi o noktaya getiremezsiniz, geriye çekemezsiniz. Akılcı olan karşılıklı menfaatlerimizi gözetecek şekilde birlikte yapılması gerekir fakat bu gerçeğin anlaşılamamış olduğunu özellikle Irak'ta, Başika'daki varlığı var, Silahlı Kuvvetlerimizin bir varlığı var. Oradan çıkmasına yönelik olarak yapılan hamlelerden anlıyoruz ki halen meselenin özü kavranmamış. Anlamış olsalardı öyle demezler de gelin birlikte, elbette eşit şartlarda, yani o pazarlığın bir tarafı olarak eşit şartlarda, ülke menfaatlerimizi de dikkati alarak, daha optimal, daha barışçı, gerçekten barışın tesis edildiği, gerçekten kardeşliğin, sükunetin tesis edilebildiği bir coğrafya oluşturabilme imkanı olur. Ancak bu yöntemle olur, ancak bu yöntemle."
Bunun Türkiye olmadan gerçekleşmeyeceğine işaret eden Canikli, "Bunu anlamak için daha ne kadar can kaybedilecek, kan akıtılacak, yerler, şehirler tarumar edilecek? Aslında şu ana kadar çıkan tablo bunu gösteriyor ama anlamıyorlar." ifadesini kullandı.
Bu toprakların öz evladı, sahibi olunduğunun samimiyetle ifade edildiğini belirten Canikli, "Oralar bizim tapulu malımız, kimse tarafından verilmedi, biz aldık. Bunu bilseler, bunu anlasalar, bunun ne anlama geldiğini, gerçek hayatta, yönetim alanında, yönetirken ne anlama geldiğini tam anlasalar, inanın bu şekilde davranmazlar ve el altından bir hamle yapmaya çalışmazlar, piyonları vasıtasıyla bir hamle yaptırmazlar, Başika'daki Türk Silahlı Kuvvetleri varlığı için söylüyorum, milletimizin oradaki varlığı için söylüyorum."
- "Gel gel, git git, çocuk oyuncağı değil ki bu"
Türkiye'nin, o zaman Kuzey Irak yönetiminin onayıyla oraya girdiğinin altını çizen Canikli, "Zaten hem giriş legaldir, hem de biliyorsunuz, 35 yıldan beri Irak sınırları içerisinden yapılan terör saldırılarıyla Türkiye çok ciddi anlamda bedel ödüyor." diye konuştu.
Canikli, Türkiye'nin güvenliğinin tehdit altında olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Halen de o mücadeleyi sürdürüyoruz ve o Irak yönetimi kendi toprakları içerisinden Türkiye'ye yönelik bu saldırıyı defedemiyor. Bu da aslında bize uluslararası hukuk anlamında bu noktada o problemi oraya girerek kendimizin halletmesi hakkını ve imkanını veriyor ve o zaman açık rızasıyla Irak merkezi yönetimi zaten Kuzey Irak yönetimi bugün de açık ve net şekilde kendi rızaları ve kendi davetlerinin de olduğunu da söylüyor, o rızayla girilmiştir, gel gel, git git, çocuk oyuncağı değil ki bu. Elbette herkes kendi ülkesinin güvenliğini düşünmek zorunda. Biz de düşünmek zorundayız. Dolayısıyla ama halen bu derinliği bu mantıksal ilişkiyi kavrayamamışlar ki halen yine taşeronları vasıtasıyla, piyonları vasıtasıyla hamle yapıyorlar. İşte biliyorsunuz Irak parlamentosuna bir karar aldılar vs."
Şehit Astsubay Ömer Halisdemir Konferans Salonu'nda gerçekleşen törene, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Giresun Valisi Hasan Karahan, AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, AK Parti Giresun Milletvekilleri Sabri Öztürk ve Cemal Öztürk, Giresun Belediye Başkan Yardımcısı Orhan Kurt, belediye başkanları, kaymakamlar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
YORUMLAR