'Selam Tevhid' soruşturmasında İranlı ajan bombası
"Selam Tevhid'de kumpas" soruşturması kapsamında aralarında Fetullah Gülen, Emre Uslu'nun da 122 şüpheli hakkındaki iddianame tamamlandı
"Selam Tevhid'de kumpas'' soruşturmasına ilişkin iddianamede, "Mavi Marmara katliamı olarak bilinen olaydan sonra İsrail tarafından gözaltına alınan İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım'a İsrailli ajanlar tarafından sözde 'Selam Örgütü'nün sorulması, devam eden süreçte 'Selam Tevhid' olarak bilinen sözde ''Kudüs Ordusu Terör Örgütü'' adlı soruşturmanın yürütülmesinin tesadüf olamayacağı anlaşılmıştır" denildi.
İddianamede, Fetullah Gülen'in, "Tahşiyecilere kumpas" adıyla bilinen soruşturmanın başlaması ve aralarında Ekrem Dumanlı ile Hidayet Karaca'nın da bulunduğu kişilerin gözaltına alınmasının ardından kendisine bağlı yayın organlarında yayımlanan konuşmalarında örgütün çözülmesini "imtihanı kaybedenler' olarak tanımladığı, itirafları "manevi cebir unsurları" kullanarak engellemeye çalıştığı öne sürüldü.
Gülen'in "Tahşiye kumpasında görev alan şüphelileri" Herkul.Org'da yayımlanan konuşmalarıyla sahiplendiği, örgüte bağlı yayın organlarında da bu konuların detaylı olarak işlendiği iddia edildi.
Yürütülen soruşturmaların operasyona dönüşmeden önceki safhalarında bu grubun gazetelerinde köşe yazarlığı yapan şüpheli Emre Uslu ve Mehmet Baransu'nun ilerleyen dönemde gerçekleşecek operasyonları bilmelerinin, soruşturmayı yürüten kişi ya da kişiler tarafından aynı amaca hizmet eden örgüt üyelerine bilgi belge aktarımı yapıldığını gösterdiği belirtildi.
“İSRAİL AJANLARININ YILDIRIM'A SELAM ÖRGÜTÜNÜ SORMASI TESADÜF DEĞİL"
İran ajanlarının devletin tüm kurumlarında hatta başbakanın, bakanların, MİT Müsteşarı'nın danışmanları ile çok yakın çevrelerinde olduğu iddia edilerek, bu kişilerin telefonları ile yaptıkları iletişimin kayıt altına alındığı belirtilirken, şöyle denildi:
"Özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde dış ilişkiler ve Ortadoğu'dan sorumlu başdanışmanı Sefer Turan'ın telefonundan Filistin Devlet Başkanı ve Başbakanı ile yaptığı görüşmelerin kayıt altına alınarak Türkiye'nin Ortadoğu politikası hakkında fikir ve bilgi sahibi olunması, 31.05.2010'da gerçekleşen ve soruşturmanın başlatıldığı tarihlere (12.05.2010) denk gelen Mavi Marmara katliamı olarak bilinen olaydan sonra İsrail tarafından gözaltına alınan İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım'a İsrailli ajanlar tarafından sözde 'Selam Örgütü'nün sorulması, devam eden süreçte 'Selam Tevhid' olarak bilinen sözde 'Kudüs Ordusu Terör Örgütü' adlı soruşturmanın yürütülmesinin tesadüf olamayacağı anlaşılmıştır. Zira, sözde 'Kudüs Ordusu Terör Örgütü' soruşturmasının başlatılmasının ana sebebi, başkanlığını Bülent Yıldırım'ın yaptığı İHH Vakfı'nın, Gazze'ye yardım götürmek üzere 'Mavi Marmara' adında organizasyon düzenlemesi ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'na Hakan Fidan'ın müsteşar olarak atanmasıdır. Her iki kişi de soruşturmada 'terör örgütü üyeliği' ile itham edilmiştir."
"SORUŞTURMA, GÜLEN VE USLU'NUN TALİMATIYLA YÜRÜTÜLDÜ"
Soruşturmalarda MİT ve İHH'nın hedef alınmasının Fetullah Gülen ve Emrullah Uslu'nun talimatlarıyla olduğu öne sürülerek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin önemli kurumları hedef alınarak (Milli İstihbarat Teşkilatı-Hakan Fidan/İHH-Mavi Marmara/Bülent Yıldırım) yürütülen soruşturmanın, örgüt lideri ve yöneticisi şüpheliler Fetullah Gülen ve Emrullah (Emre) Uslu'nun talimatlarıyla yürütüldüğü, suça konu eylemleri gerçekleştiren şüphelilerin eylemlerini sistemli ve örgütsel çalışma içerisinde yürüttükleri, kamu görev ve yetkisini kullanan şüphelilerle aynı amaca hizmet ederek suça konu eylemlere talimat vermek suretiyle iştirak eden şüpheliler Fetullah Gülen ve Emre Uslu'nun da nihai amaca ulaşmak için planlı biçimde örgütsel hiyerarşi içerisinde hareket ettikleri anlaşılmıştır" ifadelerine yer verildi.
"TALİMATLAR USLU'DAN"
Şüphelilerin HTS kayıtlarına da yer verilen iddianamede, şöyle denildi:
"Soruşturma kapsamında yapılan HTS çalışmalarında; şüpheli Emrullah (Emre) Uslu'nun kullandığı kendi adına kayıtlı telefonun 4 Aralık 2013 tarihinde saat 13.13-15.35 arası İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve civarında baz sinyali verdiği, yine aynı telefon numarasından 14.12.2013 günü saat 18.04'te Ali Fuat Yılmazer'i aradığı ve 2927 saniye (yaklaşık 49 dakika) görüştükleri anlaşılmıştır. Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturması kapsamında hazırlanan tespit tutanaklarının 14.12.2013 ve 15.12.2013 tarihli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, FETÖ/PDY Terör Örgütü Yöneticisi Emrullah (Emre) Uslu'nun 04.12.2013 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne giderek, soruşturma kapsamında hakkında ayırma kararı verilip ayrıca soruşturma yürütülen şüpheli Ali Fuat Yılmazer'i 14.12.2013 tarihinde arayarak operasyonel hazırlıkların başlatılması talimatını verdiği ve yaklaşık 49 dakika boyunca operasyonel planlamaları yaptıkları anlaşılmıştır."
FETULLAH GÜLEN VE EMRULLAH USLU HAKKINDA İSTENEN CEZALAR
İddianamede, örgüt yöneticisi oldukları öne sürülen Fetullah Gülen ve Emrullah Uslu hakkında istenen cezalar şöyle aktarıldı:
"Yapılan tespitler doğrultusunda; şüpheli Fetullah Gülen'in FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nü kurduğu ve yönettiği, şüpheli Emrullah (Emre) Uslu'nun aynı şekilde örgütün yöneticisi olduğu, soruşturmanın başlatılması emrini birlikte verdikleri, FETÖ/PDY Silahı Terör Örgütü Lideri şüpheli Fetullah Gülen ve örgüt yöneticisi şüpheli Emrullah (Emre) Uslu'nun talimatlarıyla hareket eden FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün yöneticisi ve üyesi konumundaki şüphelilerin, örgütün faaliyetleri kapsamında 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, siyasi ve askeri casusluk, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, hukuka aykırı olarak elde edilen verilerin kaydedilmesi, resmi belgede sahtecilik, suç uydurma, devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak ve suç delillerini yok etmek, gizlemek veya değiştirmek' suçlarını işledikleri, örgüt lideri ve yöneticisi sıfatıyla şüpheliler Fetullah Gülen ve Emrullah (Emre) Uslu'nun TCK'nın 220/5. maddesi delaletiyle işlenen tüm suçlardan sorumlu oldukları anlaşılmakla, TCK'nın 37/1, 220/5. maddeleri delaletiyle TCK'nın 314/1, 312/1, 328/1, 134/1, 43/1, 135/1-2, 43/1, 204/1-2, 43/1, 271/1, 43/1, 330/1, 281/1-2 ve 3713 Sayılı Kanun'un 5. maddeleri uyarınca her iki şüphelinin de ayrı ayrı cezalandırılmalarına, TCK'nın 314/1, 312/1, 328/1 ve 330/1 maddeleri uyarınca ayrı ayrı tutuklanmalarına karar verilmesi talep edilmiştir."
-
enes 9 yıl önce Şikayet Etsiz buralarda hoca efendi için birilerinin yalanları ile çok atıp tutarsınız ben bile bir hukukcu değilim ama şurda yazılanlara baktımda sumut delili olmayan hayal ürünü tiyatro metni. buda hukukun geldiği noktayı gösteriyor. zalimler için yaşasın cehennem allah herkesi bu dünyada iken kiminle ise ahirettede onunla eylesin.Beğen
-
Salih 9 yıl önce Şikayet EtVatandasliktan Atin bunlari.Beğen
-
turk 9 yıl önce Şikayet Etherseyden iran cıkıyorBeğen
-
çok bilmiş 9 yıl önce Şikayet Etbu dünyadan nice haşhaşiler geldi geçti. ama adaleti ile ünlenen bir devlet adamı unutulmayacaktır. hatta ileride bir evliya gibi dua ve tesbih ile anılacaktır.Beğen
-
halil 9 yıl önce Şikayet EtZalim ler icin yaşasin cehennemBeğen