'Başörtülü fahişeler' sözü davalık

Başörtüsünün ilk olarak Sümerler’de genelev kadınları tarafından kullanıldığını yazan sümerolog Muazzez İlmiye Çığ ve yayıncısına dava açıldı. Bir yıla kadar hapsi istenen Çığ, “Ben iddia etmiyorum, tarih böyle” diyor.

'Başörtülü fahişeler' sözü davalık
'Başörtülü fahişeler' sözü davalık
GİRİŞ 30.08.2006 15:25 GÜNCELLEME 30.08.2006 15:25

93 yaşındaki sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’a geçen yıl yazdığı ‘Vatandaşlık Tepkilerim’ adlı kitabında yer alan ifadeler nedeniyle dava açıldı. Çığ, kitabında başörtüsünün Sümerler’de ‘genel kadınlar’ tarafından kullanıldığını yazmıştı. İzmir Barosu’na kayıtlı avukat Yusuf Akın, Çığ ve yayıncısı İsmet Öğütücü hakkında şikayette bulundu. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı, Çığ ve yayıncısına “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme ve aşağılama” suçundan dolayı dava açtı. Çığ ve Öğütücü’nün 9 aydan 1 yıla kadar hapsi isteniyor.

2005 yılında, Kaynak Yayınları’ndan çıkan kitabın 48, 100, 150, 163’üncü sayfalarında yer alan ‘örtünmeyle’ ilgili ifadeler nedeniyle açılan davada suç; “TCK’nın 125’inci maddesi ve 3’üncü fıkrasında basın yoluyla kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlere hakaret, ve yine TCK’nın 216’ncı maddesi gereğince halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” olarak belirtilmiş.

KİŞİSEL ÇIKARLAR UĞRUNA PROVAKASYON
Kitabı ihbarda bulunan Yusuf Aydın’ın dilekçesinde de şu sözlere yer veriliyor: “Son derece hassas bir zeminde muhafaza edilmeye çalışılan dini ve laik değerler, böylesine hakaret dolu sözlerle eleştirilir ve kişisel çıkarlar uğruna uluorta provoke edilirse, bunun ceremesini yine Türk halkı çekecektir. Türk halkının değer verdiği, saygı duyduğu böylesine ciddi öğelere, böylesine aşağılayıcı bir şekilde saldırmak kimseye fayda sağlamaz.”

İŞTE O İFADELER
Sayfa 163: “...Başörtüsünün başlangıcı da Sümerlilere dayanıyor. Çoktanrılı olan Sümer dininde özellikle büyük tanrıların ve şehrin tanrısının evleri, daha doğrusu mabetleri var. Bu mabetlere isteyen kadınlar, tanrının gelini olarak giriyor. Bunların çok çeşitli görevi var. Bu görevlerden biri de kutsal bir görev olarak genel kadınlık yapmak.







Bunların diğer rahibelerden ayrılması için başlarını örtmeleri gerek. Daha çok sonra İÖ 1600 yıllarında bir Asur kralının yaptığı kanunda evli ve dul kadınların da başlarını örtmesi şart koşulmuş. Böylece bu kadınlar da yasal seks yapan mabet fahişeleri gibi kabul edilmiş olur. Bu gelenek önce Yahudi kadınlarına geçmiş, daha sonra da İslam kadınlarına uygulanmış.”

Sayfa 150: “...Sümerlilerin mabetlerinde, özellikle Aşk ve Bereket Tanrıçası mabetlerinde bulunan 5000 yıl önce rahibeler halka seks görevi yapıyorlardı. Bu rahibelerin diğer kadınlardan ayrılmaları için başlarını örtmeleri gerekti. Şimdi de bakıyoruz bazı başı örtülü kadınlar, din eğitimi veren dergahlarda seks yapıyorlar. Başı açık kadınlardan giden görülmüyor oralara.
Madem ki dinimizde bir imam nikahı ile seks doğal görülüyormuş, o zaman gizli yerlerde değil, eski mabetlerde olduğu gibi, camilerde birer aşk odası konsun, isteyen gidip orada bir imam nikahı ile seks yapsın. Böylece hem camiye gelir olur, hem de imam para kazanır! Canı seks isteyen kadınlar ve erkekler orada imam nikahı ile kendilerine göre veya şeriata göre yasal seks yaparlar...”

Emekli olduktan sonra sosyal ve siyasal olaylarla ilgilenmeye, tepkilerini, eleştirilerini mektup ve telgrafla gerekli yerlere bildirmeyi kendine görev edinen Çığ, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Deniz Baykal gibi siyasilerin yanısıra gazeteciler, sanatçılar ve milletvekillerine yüzlerce mektup ve telgraf göndermiş. Bu mektup ve telgraflardan bir kısmını seçerek ‘Vatandaşlık Tepkilerim’ kitabında yayınlayan Çığ, mektup ve dilekçeleriyle ilgili şimdiye kadar Cumhurbaşkanı Sezer dışında kimseden bir teşekkür ve tepki almadığını söylüyor. Muazzez İlmiye Çığ, NTVMSNBC’ye dava açılmasıyla ilgili olarak şu açıklamada bulundu.

DAHA ÖNCE YAZMIŞTIM, TEPKİ GELMEMİŞTİ

Davaya konu olan yazı 1997’de Ütopya Dergisi’nde yayınlandığında herhangi bir tepki gelmemişti. ‘Kur’an, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni’ kitabımda aynı bilgiler vardı. 1995’te yayınlanmıştı ve herhangi bir dava ya da tepki sözkonusu olmamıştı.

BİLİMSEL YAZIYORUM, YORUM YAPMIYORUM
“Bu tip rahatsızlıklar hükümetin mantalitesi ve onu takip eden insanlardan kaynaklanıyor. Danıştay’a yapılan saldırı ortada. Kitabımın haberi önce Zaman Gazetesi’nde yayınlanmış. Sonra İzmir’de bir avukat ihbarda bulunmuş. Bu çocukların kafaları maalesef bozuldu.”

ONLAR TANRI’NIN İŞİNİ YAPIYORLARDI“Bilgiler Prof. Schmöckle’nin ‘Sümer’ kitabında yer alıyor. Asur Kanunları’nda var. Mabetlerde genel kadınlık yapan kadınlar, rahibeler var. Onlar tanrının işini yapıyorlar orada. O yüzden saygınlar. Bu Hristiyanlık’ta rahibelere geçmiş. Bizde rahibe yok. Bizim kadınlarda bakıyorum şimdilerde şerit takıyor. Aynı rahibeler gibi. O da yeni moda oldu.
Şimdiye kadar en ufak tepkiyle karşılaşmadım. Ben bilimsel yazıyorum. Üstelik yorum yapmıyorum. Olanı yazıyorum.”

VATANDAŞLIK VAZİFEMİ YAPIYORUM
“Kitabımı hazırlarken mektup gönderdiğin isimlerden hiç yanıt gelmedi. Bizde adet değildir. Kimlere mektup göndermedim ki... En ufak bir cevap gelmedi. Teşekkürü bırakın, ‘aldık’ bile denmedi. Bir tek Cumhurbaşkanı Sezer’den teşekkür mektubu aldım. Bir de Sultanbeyli Kaymakamı’ndan çok güzel bir mektup aldım. İnanın o kadar gazeteci, sanatçı hepsine gönderdim. Milletin eli kalem tutmuyor, bir telefon bile edilmiyor. Aldırmıyorum. Kendimi tatmin ediyorum.Vatandaşlık vazifemi yapıyorum.”

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
İsrail Yemen'e saldırdı! DSÖ Direktörü Ghebreyesus ölümden döndü
Rusya, Karadeniz sahilindeki petrol sızıntısı nedeniyle acil durum ilan etti