Cibuti'de ne var ne yok!
TİKA tarafından düzenlenen Cibuti ziyaretine katılan Emin Batur, izlenimlerini kaleme aldı.
Su yok.
Birçok Afrika ülkesinde suyun olmaması sıradan bir şey ancak burada durum farklı…
Cibuti’deki susuzluk
Diğer Afrika ülkelerinde gördüğümüz susuzluğa benzemiyor.
Nasıl yani?
Birazdan anlatacağım ama olmayanları sıralamaya devam edeyim.
Elektrik yok, haliyle sanayi de yok. Var olan elektriğin %99 u Etiyopya’dan alınıyor.
Tarım yok.
Tarım olmayınca da hayat diğer Afrika ülkelerinden daha pahalı.
Altyapı yok
Konut var ama konut açığı o kadar fazla ki, ona da yok diyebiliz.
….
….
Yoklar böyle uzayıp gidiyor.
Bizim rutin hayatımız içinde farkında olmadığımız çoğu nimetlerin hiç birisi Cibuti’de yok.
Bir örnek vermek gerekirse…
WC YOKLUĞU
Buradan
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ nin Cibuti’ye yapacağı teknik destek konusunda görüşmeler yapmak üzere 5 kişilik bir heyet olarak gitmiştik.
Görüşmeler arasında Cibuti’nin başkenti Cibuti Ville Belediye Başkanı ve 3 tane bakan vardı.
Bu sırada
Bakanlardan biriyle görüşmeye giderken WC ihtiyacı hasıl oldu.
Toplantıya girmeden görevliye WC yi kullanmak istediğimi söyledim.
TELAŞ
Görevlinin telaş içinde sağa sola koşturup bu işi nasıl halledeceğini sormasından, çok zor bir istekte bulunduğumu anladım.
Neden?
Çünkü işlerini halletmek için insanların öbek öbek biriktiği bakanlıkta herkesin kullanacağı WC yok.
Görevli, bunu nasıl izah edeceğini bilemediğinden sağa sola koşturup çare aramaya çalışıyor.
Bu arada bakanın özel kalemine toplantıya gireceğimizi, durumun acil olduğunu vs. dil dökmek suretiyle Bakanın tuvaletini kullanmam için yalvarıp durduğunu görüyorum.
Adamcağız
Özel kalem müdürüne ‘Delegasyon’ falan diyor, arkasından bakan beyle olan toplantıya yetişmemiz gerektiğini anlatıyor ama beriki ‘Bilmem ki, nasıl olur?..’ manasına gelecek bir tavır içinde ne yapacağını şaşırmış vaziyette diretiyor.
Nihayet
Kıvrandığımı görüp insafa geliyor.
BİR DAMLA TATLI SUYUN KIYMETİ
Başlarken su yok demiştim.
Aslında
Afrika için bu sıradan bir şey ama durum Cibuti’de çok farklı.
Şöyle demem lazımdı. Tatlı su yok!
Şebekeden gelen suyu kesinlikle ağzınıza alamazsınız. Bırakın ağzınıza almayı dudağınıza değdiği anda yakıyor.
Öyle bir acı ki, deniz suyunun tatlı suyla birazcık seyreltilmiş hali gibi bir şey.
OTEL
Şebeke suyu deyince aklınıza musluğu açınca suyun geldiğini falan düşünmeyin.
Bu zehir gibi suyu da her zaman bulamıyorsunuz.
Zaten şehrin her tarafında su şebekesi de yok.
Mesela
Kaldığımız otelin geceliği 100 $ dı.
Bu gibi ülkelerde kişilerin gelir durumu göz önüne alındığında100 doların ne kadar kıymetli olduğunu söylemeye gerek yok.
Böyle bir otelde bile o zehir gibi acı suyu arar olduk.
Gittiğim diğer Afrika ülkelerinde de su problemi yaşadık.
Ama
Akşam otele döndüğümüzde normal suyla duşumuzu alma imkânını buluyorduk. Cibuti’de o da yok.
İlk kaldığımız gün duş almak isteyen arkadaşlardan biri başında sabun köpüğü olduğu halde öylece kala kaldı.
Köpük dediğime bakmayın. Bu kadar tuzlu suyu köpürtecek sabun mu var?
İkinci gün uyandığımızda o beğenmediğimiz suyu da bulamadık.
Ülke sıcak.
Erkenden kalkıp birbiri ardınca katılacağınız toplantılar için üst baş temizliği lazım. Tuvalet ihtiyacı falan derken…
KRAL ve FRANSA
O anda bizim ne kadar büyük nimetler içinde olduğumuzu düşünüp içimden hamd ü senalar ettim.
Meğerse
Biz ülkemizde birer ‘Kral’ gibi yaşıyormuşuz da haberimiz yokmuş.
Bir yandan da
Fransız sömürgeci monşerlerinin ne kadar gaddar olduklarını düşünerek ‘’Bunların yatacak yeri yok!..’’ diye içimden geçiriyorum.
İnsafsızlar yıllarca sömürdükleri ülkeye bir damla tatlı suyu fazla görmüşler.
Neyse
Bu sıcak havada odamıza bırakılan 2 küçük pet şişeyi gayet dikkatli kullanarak hem içme hem de vücudumuzu silmek suretiyle banyomuzu(!) aldıktan sonra otelden çıkıyoruz.
ABDEST
İşte bu ehval ve şerait içinde hazır bakanın tuvaletini kullanma fırsatını yakalamışken abdest alıp çıkayım diyorum. Bakanın odasındaki su tuzlu olmaz diye düşünüyorum.
Ama
Öyle olmuyor.
Su dudağıma değdiği anda aynı suyun burada da olduğunu görüyorum.
LEVENT KIRCA ve
CHP NİN ÇILGIN PROJELERİ
Heyetteki arkadaşlardan Zeki Bey İSKİ de çalışıyor.
Banyoda arkadaşımızın başındaki sabunlu suyla kaldığına bir yandan gülerken, bir yandan da Zeki beye ‘’Eskiden sizin İSKİ den çok çektik…’’ diye takılıyoruz.
Malum
1989-1994 yıllarında İstanbul Belediye Başkanlığını CHP (O zamanki adıyla SHP) kazanmış ve İstanbul büyük bir felaketin eşiğinden dönmüştü.
Çöp
Patlayan çöp dağları
Hava kirliliği
Kokudan yanından geçilmeyen Haliç
Çürümüş su şebekesine karışan lağım suları.. ki, o tarihte bakanlık açıklamalarda yapıyor. ‘’Şebeke suyu ile dişlerinizi fırçalamayın lağım suyu karışmış.’’ Diye.
İstanbullular
İçine lağım suyu karışmış şebeke suyuna bile hasret… Su yok.
İşte o tarihlerde
Sanatçı Levent Kırca’nın yaptığı meşhur İSKİ parodisinde duş alan bir İstanbulluyu canlandırır.
Duşun tam ortasında her zamanki veçhile sular kesilir.
Kırca başındaki köpükle.. kremalı pastaya dönmüş vaziyette İSKİ yi arayarak suların ne zaman geleceğini sorar.
Cevap veren memur müşkülpesent birisi olduğu için heyecandan Kırca’nın dili dolaşır ve ortaya çok komik bir ‘İSKİ’ hitabı ortaya çıkar.
İşte o günlerde
İstanbul’u susuzluktan kurtarmak için CHP (SHP) nin aklına çok çılgın projeler(!) gelir.
Bunlardan biri
İstanbul’a su temin eden TERKOS baraj gölüne Karadeniz’den su basmak.
Bu ‘Çılgın Proje’ hayata geçirildi ki, ara sıra akan suyun tadı da değişik ve tuzluydu.
1977 li yıllarda henüz öğrenciydim.
Ve
Ne günah işlediysem yine CHP nin İstanbul Belediyesini yönettiği yıllara denk gelmiştim.
O zamanlar
Menekşe’de oturuyor ve yine sular akmıyordu.
Çeşmeden aktığı günlerde de Aynen Cibuti’de gördüğüm acı-tuzlu suya benzer bir su geliyordu.
O tarihlerde
Belediyenin şebeke suyuna deniz suyu bastığı rivayetleri kulaktan kulağa dolaşıyordu.
Ama
CHP nin hakkını teslim etmek lazım ki, akan şebeke suyu CİBUTİ’deki kadar tuzlu değildi.
CHP de çılgın projeler bitmez.
CHP (SHP) nin o tarihlerdeki ikinci ‘Çılgın Projesi’ de,
Gemilerle
İstanbul’a su taşımak…
O yıllarda nüfusu 9 milyon civarında olan İstanbul’a Yalova’dan tankerle su taşıyacaklardı.
Nasıl fikir ama?
Bu parlak fikre armatörler olumlu cevap vermeyince iş yatmıştı.
Yazık ki
CİBUTİ’de böyle parlak(!) fikirli yöneticiler olmadığı için, Cibutililerde su sıkıntısı çekmeye devam ediyor.
Neyse
Bu vesileyle Afrika’da CHP yi yad etmiş olduk.
CİBUTİ’DE NE VAR
Bu kadar yokluğu saydıktan sonra diyeceksiniz ki, ‘Cibuti’de ne var?’
Cibuti bulunduğu coğrafi bölge itibariyle büyük bir stratejik öneme sahip.
Yani stratejik önemi var.
Başka?
Hızlı bir nüfus artış hızına sahip…
23.200 km2 lik ülkede 950.000 kişi yaşıyor.
Nüfus hızla artıyor.
Neden?
ÜSLER
Çünkü bulunduğu stratejik önemden dolayı ülkeler arka arkaya üs açıyor.
Amerika’dan sonra, İngiltere, İtalya hatta Japonya’nın bile burada askeri üssü var.
Fransa’nın zaten eskiden beri askeri üssü vardı.
Limanlar var.
Ve
Şu anda 5 liman daha açılmak üzere çalışmalar yapılıyor.
Kim yapıyor?
Çinliler ve diğer ülkeler.
Çinliler Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’ya kadar tren hattı döşemişler.
Gar binasını falan gördük neredeyse bitmiş gibiydi.
Afrika’yı hallaç pamuğu gibi altını üstüne getiren Çinliler burada da etkinler.
Ve
Yap işlet devret modeliyle iş yapıyorlar.
Herkes
Cibuti’nin ilerde gelişeceğini, liman kenti olacağı ve ticaretin artacağı konusunda hemfikir…
Durum böyle olunca Cibuti, Etiyopya Somali vs. civar ülkelerden göç alıyor.
Nüfus artış hızı da %2.8 olunca…
Yani
Varlıklardan biri de nüfusu oluyor.
DİL MESELESİ
Cibuti’nin eski bir Fransız sömürgesi olduğunu söylemiştim.
Ama şimdi
ABD-İngiliz hegemonyası altında…
Ülkede farklı milletler de yaşayınca, ortaya karmaşık bir dil yapısı ortaya çıkıyor.
Eski nesil Fransızca konuşuyor.
Yeni nesil İngilizce…
Yemen’den göçüp buraya yerleşenler haliyle Arapça konuşuyor.
Yerli büyük bir topluluk var AFAR’lar onlar Afarca konuşuyor.
Somali ve Etiyopya’dan göç edenler Somalicenin İsa şivesini kullanıyor.
Bakanlarla toplantılarda
Biz Türkçe konuşuyoruz, heyetten Abdülbasıt Bey İngilizceye, tercüman da onu Fransızcaya çevirince ortaya bi sürü tercüme hatası çıkması kaçınılmaz oldu.
Mesela
Belediye başkanımız Kadir Topbaş böyle bir müddet önce görüşmeler yapılmış ve biz onun üzerine gitmiştik.
Konuşma esnasında ‘Bakan Bey Valiye teşekkür edip selam gönderiyor’ diye tercüme ettiler.
TİKA
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı burada Büyükelçiliğimize paralel güzel işler yapıyor.
Büyükelçiliğimiz işin siyasi yönüne bakarken TİKA teknik ve sosyal yardım işlerine bakıyor.
Türkiye’den
Çöp kamyonu, ambulans ve otobüs yardımını TİKA koordine ederek yetkililere teslim etmiş bulunmaktadır.
Şehrin önemli bir yerine meydan düzenlemesi yaparak sosyal hayatın şekillenmesine katkı sağlamış oldu. Ancak
Ülkede su ve elektrik sıkıntısı olduğu için meydan düzenlemesine su ve elektrik hala bağlanmış değil.
Cibuti TİKA başkanı Mikail Bey Şavşatlı…
Mikail Beyin Cennet gibi Şavşat’ı bırakıp
Burada canla başla çalışarak bir şeyler yapma gayretine hayran olduk.
YİNE FRANSIZLAR
Fransızların bastığı yerde ot bitmez.
Sömürdükleri ülkeleri adeta taş devrine çevirir.
Laik geçinirler.
Dinle imanla ilgileri olmadığından bahsederler.
Ama
Bu Laik Fransızların işgal ettikleri ülkelerde Kilise ve büyük Katedraller yapmaktan geri kalmazlar.
Yolda geçerken bu kiliselere rastlayabilirsiniz.
Hem de nüfusun neredeyse tamamı Müslüman olan bir ülkede.
Bizim Laik-Kemalistlerin kulakları çınlasın.
Laik Fransızlara baksın da ibret alsınlar.
Taksim’e cami yapılacak diye yapmadıklarını bırakmadılar ama Laik Fransızlar Kiliselerini en merkezi yere yapıyorlar.
DSİ
Bizim DSİ Cibuti’ye Baraj yapma sözü vermiş.
Bence bu çok hayırlı bir hizmet olur.
FARKIMIZ
Bizim Avrupa ve ABD ile olan farkımız bu!
Onlar
Sömürmek öldürmek için Cibuti’ye gider biz yardım için yaşatmak için gideriz.
Biz Baraj yaparız onlar askeri üs yapar.
Biz
Hasta taşımaları için ambulans göndeririz, onlar silah satar, sonra araya fitne sokar ki, garibanlar birbirini öldürsün.
Biz
Çöp kamyonu göndeririz çöpler ortadan kalksın, hastalık yayılmasın, onlar gelir bu ülkelere çöplerini boşaltır.
Bu hizmetlerin devamı için
TİKA orada bina tutmuş büyük bir fedakarlıkla çalışıyor..
Sancaktepe Belediyesi ile ‘Kardeş Şehir’ yapılarak ufak tefek hizmetlerin devamı sağlanıyor.
İşte biz böyleyiz!
Rahmetli
Necip Fazıl Kısakürek bu halimizi ne güzel anlatmış.
Kırılırda birgün bütün dişliler,
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.
Gökten bir el yaşlı gözleri siler.
Şenlenir evimiz barkımız bizim.
Yokuşlar kaybolur çıkarız düze.
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze.
Sapan taşlarının yanında füze,
Başka alemlerle farkımız bizim.
Kurtulur dikl,tarih,ahlak ve iman.
Görürleri nasılmış neymiş kahraman.
Yer ve gök su vermem dediği zaman,
Her tarlayı sular arkımız bizim.
Gideriz nur yolu izde gideriz.
Taş bağırda, sular dizde, gideriz.
Bir gün akşam olur, bizde gideriz.
Kalır dudaklarda şarkımız bizim.