Şenobalı Korucu, Ayrdoğan Aydın'ı anlattı

Hanke Dağı'nın Şenoba'nın üstündeki en hakim tepe olduğunu anlatan Babat, "Hanke Dağı buranın en yüksek tepesidir. Aydoğan Paşa, 1992 yılında buradaydı. O zaman üsteğmendi. Beraber akşam saat 18.00 sıralarında Şenoba'dan çıktık. İstikametimiz Ayrım Köyü'ydü. 90 kişi ile birlikte yola çıktık. Önce Onbudak bölgesine gittik. Hanke, Onbudak'ın mezrasıdır. Daha sonra tepeye çıktı. İstikametimiz Hanke Dağı'ydı. Hanke Dağı'nı geçtikten sonra Ayrım Köyü'ne gittik. O yolu 12 saat tırmanarak geçtik. Yani Şenoba'dan oraya 12 saatte gittik. Tepeye çıktık ve oturduk. Orada çay yaptık. Komutan da bizimle birlikte çay içti. Komutan orada ateş yakmak için odun toplamaya gitti. Ben komutana odunu bizim toplayacağımızı, kendisinin toplamamasını söyledim. Bana dönerek, 'Hayır benim, korucumun, askerimin farkı yoktur' diyerek odunları kendisi topladı. Bir parkeye oturdu. Postasını çağırıp, kalem istedi. Orada yazı yazıyordu. Bu şiiri işte orada yazdı. 'Yazıyı niye yazıyorsun, ne yapacaksın?' diye sordum. 'Bir gün lazım olacaktır. Bu dağları çok merak ettim. Bu dağlar çok güzel' diye karşılık verdi. Daha sonra Ayrım ve Acıdere'ye döndük. 3-4 gün sonra Şenoba'ya dönebildik. Yolculuk çok zordu. Aydoğan Paşa bizimle birlikteydi. Hiç bizden ayrılmıyordu. Herkese çok güveniyordu. Öyle bir komutandı ki; yemeği birlikte yerdik, suyu birlikte içerdik. Çay yaptırdı bize. 2-3 tane bardak vardı. Birlikte aynı barkta çay içiyorduk. Otlu peyniri çok severdi. Konserve yemiyordu" dedi.

"BİR GÜN LAZIM OLACAK"

Aydoğan Aydın'ın Hanke şiirini 1992 yılının baharında yazdığını antan Babat, "Olaylar çok fazlaydı. Her tarafta olay vardı. Bu şiiri başka yerden de birleştirmiş. Ama şiiri Hanke Dağında yazdı. Biz beraberdik, oradaydık. Çok değerli bir insandı. Sanki komutan değildi. O kadar nazikti ki sanki rütbesi yoktu, normal askerdi. Nerede otursak o hizmet ediyordu. Bu şiiri niye yazdığını sordum; 'Bir gün lazım olacak' diyordu. Yazıp cebine koydu. O zaman telefon yoktu. Çantalarımız 15 kilodan fazlaydı. Geçen Ağustos ayında geldiği zaman da görüştük, oturduk, yemek yedik. O kadar yıl geçtikten sonra bizi hatırladı. Zaten tayini buradan çıktıktan sonra telefonlaşıyorduk" diyerek o günleri anlattı.