28 Şubat'ın asıl hedefi neydi?
28 Şubat darbesinin üzerinden 22 yıl geçti. Post - modern darbe olarak tarihin utanç vesikalarından biri olan bu cunta hareketi millete maliyeti Türkiye'yi 50 yıl geriye götürmek oldu.
Haber7.com
28 Şubat darbesinde neler yaşandı? Bu post - modern darbenin amacı neydi? Dönemin tanıkları Haber7.com'a 28 Şubat darbesini anlattı.
28 ŞUBAT DARBESİNİN ANA HEDEFİ: STK'LARDI
Av.Cüneyt Toraman:
28 Şubat darbesini gerçekleştirenlerin ana hedeflerinden biri, İslami Sivil Toplum Kuruluşlarını sindirmek etkisiz hale getirmek olmuştur. Bu çerçevede, Türkiye’nin her yerinde, sevilen sayılan STK larına operasyonlar düzenleyerek, bu kuruluşlara destek veren sivil halkın desteğini kırmaya, bu kuruluşları itibarsızlaştırmaya çalışmışlardır. Bu çerçevede, 2000 yılında, Malatya’daki İslami Dayanışma Vakfına operasyon düzenlenmiş, vakfın başkanı, yönetim kurulu üyeleri ve vakfa destek verenler, “terör örgütü” haline getirilmiştir. Yaklaşık 15 şehirde devasa bir operasyon yapılmış, yüzlerce kişi gözaltına alınmış, tutuklanmıştır. 5 yıl süren yargılama sonunda böyle bir terör örgütünün olmadığı, sanıkların da böyle bir terör örgütünün mensubu olmadığı ortaya çıkmıştır. Yine bu süreçte, Ankara’da faaliyet gösteren Vahdet Vakfına operasyon düzenlenmiş, vakfın başkanı Hüsnü Aktaş ve bazı vakıf yöneticileri terör örgütlerine yardım ettiği iddiasıyla tutuklanmıştır. Yargılama sırasında, Vakfın, Vakıf senedindeki amaçları doğrultusunda faaliyet yaptığı, cezaevindeki ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunduğu, yasalara aykırı bir faaliyetinin olmadığı tespit edilmiştir. Aynı şekilde, Selam Gazetesinin, sahibi, yazı işleri müdürü, muhabirleri, gazetenin dağıtıcıları, okuyucuları, terör örgütü iddiasıyla operasyon yapılmış, bu sanıklara, Uğur Mumcu cinayeti yüklenmeye çalışılmıştır. Bu davada ilk derece mahkemesinin verdiği kararın temyiz incelemesi sırasında, FETÖ liderinin talimatıyla Yargıtay 9.Ceza Dairesi onama kararı vermiştir. Bu durum, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü Selam Tevhid Kumpası soruşturmasında ortaya çıkmıştır. Anayasa Mahkemesine başvurumuz üzerine bu davada yeniden yargılama kararı verilmiş, yargılama devam etmektedir. Bugün, bu vakıflarda, derneklerde, gazetelerde görev yapanlar bugün de faaliyetlerine devam ediyor. Bu dönemde masum insanlara kumpası kuranlar ise adalete hesap veriyor. Bu darbeye kim destek verdi ise hepsinden hesap sorulmasını istiyoruz.
EMEKLİ ALBAY İBRAHİM KELEŞ: DARBECİLER ZALİMDİR
Ülkemizde yaşanan her darbe ve darbe teşebbüsü halkın meşru tercihini gasp etme girişimidir. Milletin vermediği bir yetkiyi zorla ele geçirme teşebbüsüdür.
Darbeciler hem korkaktır hem de çok zalimdir. Korkaktır çünkü, kışladan dışarı çıktığı anda bunun geri dönüşü yoktur. Zira kanunlara göre suç işlemiştir. Zalimdir çünkü başarısız olduğunda bunun bedelini çok ağır olacağını bilir.
Nitekim 1960 darbesinden sonra Talat Aydemir ve ve diğer arkadaşlarının teşebbüs ettiği ikinci ve ve üçüncü darbe teşebbüsünde başarısız olmuşlar, bedelini de hayatlarıyla ödemişlerdir.
6 MİLYON İNSAN FİŞLENDİ
En son 15 Temmuz darbe teşebbüsünde de darbecilerin halka karşı, meşru seçilmiş iktidara karşı, Türkiye Büyük Millet meclisine karşı olan merhametsizce davranışları bunların bunun en somut örneğidir.
28 Şubat'ta da darbecilerin yaptığı uygulamalar bizim sözümüzü doğrular niteliktedir.
Söz konusu süreçte 6 milyon insanın fişlenmiş, binlerce subay astsubayın uydurma gerekçelerle ordu'dan ihraç edilmiş, binlerce öğretmen, memur görevden uzaklaştırılmış, başörtülü öğrencilerin eğitim hakları ellerinden alınmış, Türkiye'nin ekonomisi iflas etmiştir.
28 Şubat sürecinde şahıslara karşı da en ağır yaptırımlar uygulanmıştır.
Şahsa karşı yapılan zulmün bir örneğini paylaşmak isterim. 28 şubat sürecinin en şiddetli olduğu dönemde TSK'de görev yapıyordum. Yaz gelmiş tayinler yapılmış ve atama gören personel birliklerine katılmaya başlamıştır. Benim çalıştığım Tugay'a da bir Topçu Yüzbaşı atanmıştı. Ancak temmuz ayında katılması gereken bu yüzbaşı ağustos ayı olmuş hala taburuna katılmamıştı. Tabur personel subayını aradım ve "size atanan yüzbaşı hala katılmadı, bilginiz var mı? dedim"
EŞİ BAŞÖRTÜLÜ DİYE ASKERİYEDEN ATILIYOR
Başladı anlatmaya. Meğerse bu yüzbaşı terörle mücadele için Cudi dağlarında iken Askeri Şekilde ihracına karar verilmiş. İhraç edildiğine dair emri alan tabur komutanı yüzbaşımızı çağırıyor ve gelen emri tebliğ etmek istiyor. O yüzbaşı ise şu cevabı veriyor." Komutanım şu anda operasyondayız, terörle mücadele ediyoruz. Topçu desteğine ihtiyaç var. Zafiyet olursa şehid veririz. Şu operasyon bitene kadar emri tebliğ etmeyin Operasyon bittikten sonra aşağı indiğimizde orada tebliğ edersiniz ve ben ayrılırım.
Tabur komutanı kabul ediyor ve o vatansever yüzbaşımız görev bittikten sonra merkeze indiklerinde emri tebellüğ ediyor ve ayrılıyor.
Bir yanda vatansever bir subay öte yanda ise eşinin başörtüsünden rahatsız olan darbeciler...
ŞEREF MALKOÇ: ABD DESTEKLİ EN BÜYÜK KÖTÜLÜK
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Türkiye'nin 28 Şubat darbesiyle en az 50 yıl geriye gittiğini belirterek, "28 Şubat, Türkiye'de demokratik mekanizmaların felç olmasıdır. NATO, ABD destekli yapılmış olan en büyük kötülüktür." dedi.
YAKUP KÖSE:ANADOLU HALKINA YÖNELİK BİR DARBEYDİ
28 Şubat Müslüman Anadolu halkının değerlerine yönelik bir darbeydi. Dönemin İmam hatipli öğrencisi olarak darbecilerin taaruzuna maruz kaldım senelerce hapis cezası yattım. O dönemi görüp bu günlere baktığımızda Türkiye’nin nerelerden nereye geldiği aşikar şekilde görüyoruz. 28 Şubat darbesini yaşayan halk 15 Temmuz’da aynı şeyleri, daha kanlı yapmak isteyenlere İzin vermedi ve darbecilerin hayallerini kursaklarında bıraktı.