'Hatırla Sevgili'deki Yaşar, benim!'

Hatırla Sevgili dizisinde sağ görüşlü genci oynayan Yaşar’la ilgili sahnelerde senarist Nilgün Öneş’e diyalog önerilerinde bulunan yazar Mümtazer Türköne, 'o Yaşar benim' dedi

'Hatırla Sevgili'deki Yaşar, benim!'
'Hatırla Sevgili'deki Yaşar, benim!'
GİRİŞ 29.12.2007 14:53 GÜNCELLEME 29.12.2007 14:53
Bu Habere 3 Yorum Yapılmış
Sevinç Özarslan'ın röportajı...

Yazar Mümtaz’er Türköne, Hatırla Sevgili’nin senaryo danışmanlarından biri. Sağ görüşlü genci oynayan Yaşar’la ilgili sahnelerde senarist Nilgün Öneş’e diyalog önerilerinde bulunuyor. Ancak Yaşar’ın durumu, Türköne’nin gençliğine çok benziyor. Türköne, “Gençliğimde ben de militandım. Yaşar dünyanın fikirle değişeceğine inanan biri. İşte o benim.” diyor.

Hatırla Sevgili, başladığı günden beri eleştirilen bir dizi oldu. Ne sağcılar memnun kaldı diziden ne de solcular. Ancak dizide sağcıların da, solcuların da çok sevdiği bir karakter var; sağ görüşlü genci oynayan saf Anadolu çocuğu Yaşar... Yaşar’ı bu kadar gerçekçi kılan, sadece 26 yaşındaki Umut Kurt’un başarılı oyunculuğu değilmiş meğer! Yaşar, dizinin senaryo danışmanlarından Mümtaz’er Türköne’nin gençliğine tıpatıp benziyor. ‘Dizide Yaşar’dan sorumlu danışmanım.’ diyen Mümtaz’er Türköne, “Gençliğimde ben de militandım. Yaşar dünyanın fikirle değişeceğine inanan biri. İşte o benim.” diyor.


Yaşar, sağ görüşlü gençleri iyi karakterize ediyor mu?


Umut’un (Kurt) oyunculuğunu çok beğeniyorum. Sağ görüşlü adam nasıl durur, yürür, konuşur, nasıl cool takılır… Bunların hepsini Yaşar’da görüyoruz. Mimiklerde, vücut dilinde iyi gözlemler yapmış. Sağ görüşlü öğrenciler hakikaten Yaşar gibi davranır. Dizide zaten solcu ve sağcı militanların vücut dili çok iyi işleniyor.


Siz de gençliğinizde öyle miydiniz?


Cool ve derin bakardık. Bakışlarımıza sanki bir şey varmış gibi hava verirdik. Mesela Harun, Deniz ve Yaşar karşılaşıyor, birbirlerini kesiyorlar. Hakikaten o dönemin bakışmaları öyleydi.


Sizin de Harun ya da Deniz gibi arkadaşlarınız var mıydı?


Lisedeyken vardı. Üniversite yıllarında karşı kamplara düştük. Dizide Yaşar’ın çocukluk arkadaşı Harun’u kaçırıyorlar. Yaşar, Harun’la konuşuyor. Bu çok manidar bir sahnedir. Benzer trajedileri o dönemlerde ideolojik kampların içindeki çoğu genç yaşamıştır. Harun’un Rus ruleti oynadığı sahnenin aynısına şahit oldum. Kara sevdaya düşmüş bir arkadaşımız, kız yüz vermemiş. İntihar etmeye kalkan o arkadaşın elinden silahı çekip aldım.


Senaryoya nasıl bir katkınız var?


Yaşar’la ilgili sahnelerde diyalog önerilerinde bulunuyorum. Ben biraz da dizide Yaşar’dan sorumlu danışmanım. O dönemlerde ben de militandım. Gençlik lideri deniyor bizim gibilere. Sonra Genç Arkadaş diye bir dergi vardı, onu hazırlıyordum. Kavga devam ederken ben yazma çizme işleriyle uğraşmaya başladım.


Yaşar’ın sizin gençliğinizle bir ilgisi var mı?


Yaşar, fikrî problemleri olan, dünyanın fikirle değiştirileceğine inanan birini temsil ediyor. O işte benim. O dönemlerde ‘kavga var, hadi gidelim’ denildiği zaman herkes gelirdi peşinizden, ama ‘fikri tartışmalar yapalım ya da dergileri taşıyalım’ dediğinizde kimseyi bulamazdınız. Solda da, sağda da durum aynıydı. Dolayısıyla gençler kavga ederek, dövüşerek bir şeyleri değiştireceklerine otomatik olarak inanıyorlardı, oysaki dünya düzenini ören fikirdir. Fikirle bir şeylerin değişeceği imajı dizide Yaşar’la anlatılıyor.


Yaşar’la Işık’ın evliliği, sağ ve sol arasında kalan bir aşk olması nedeniyle öne çıkıyor. Işık gibi aşkınız var mıydı?


Vardı ama sol görüşlü bir kızdı. Menekşe gözlüydü, kumraldı ve çok güzeldi. İdeolojik kamplaşma ve kutuplaşmalar ortaya çıktıktan sonra ayrıldık, ‘faşist oldum’ diye bana çok kızdı. Ayrılmayı bir kenara bırakın birbirimize düşman olduk. Solcu gençlerden biriyle görüşmeye başladı. Olaylar sırasında karşılıklı sloganlar atardık. Benim karşıma geçer, en önde bağırırdı.


Yaşar sizden daha şanslı görünüyor…


Yaşar tabii ki çok şanslı. Yaşar’a benim yaptığım hataları yaptırmıyorum çünkü. O hatalardan çıkardığım dersler var. Bir gün hiç unutmuyorum, çok gergin bir atmosferdeyiz, kavga çıkmak üzere… Kimse yerinden kıpırdamaya cesaret edemiyor, o kadar insanın arasından, o geldi, arkamdan yumrukladı beni. “Pis faşist, pis faşist” dedi. Arkamı döndüğümde menekşe gözleriyle karşılaştım, o gözler hâlâ aklımdadır.


Ne gibi hatalar yaptığınızı düşündünüz?


Kör olmak, önyargılı olmak, bu kadar düşman olmak sanıyorum sadece psikolojiyle açıklanabilir. 12 Eylül’den sonra hayatımın geri kalan kısmını o dönemi anlamaya ayırdım. ‘Neydi bizim yaşadıklarımız, bunları niye yaşadık?’ sorularına cevap aradım. Çok düşündüm, analiz ettim ve şu sonuca vardım; bizim hatamız değildi. Ne solcuların ne de sağcıların hatasıydı. Bizim de üzerimizde devletin yukarılarında bir iktidar oyunu. Sağ-sol düşmanlığının, provokasyonlarla oluştuğunu, iktidar mücadelesine destek olmak üzere üretildiğini anladım.


Somut bir örnek var mı?


Dizinin sol karakterlerden sorumlu danışmanlarından biri şöyle bir hikaye anlattı: Deniz Gezmiş ve arkadaşları tutuklanırlar ve yargılanmak üzere mahkemeye çıkartılır. Anlatan da yargılananlardan… ‘Davaya bakan yaşlı bir hâkimdi, mahkeme sırasında uyur kalırdı, biz birbirimize kâğıttan uçaklar yapıp atardık. Çünkü hepimiz çocuktuk.’ Bu çocuklar kendilerini sınıfta zannediyorlar; aynı zamanda silah taşımaktan, eylemden yargılanıyorlar. Bunların hepsi 20-25 arasında delikanlılar. Bu, provokasyondan başka bir şey değil.


Dizide Yaşar’ın dışındaki sağ görüşlü gençler kavgacı gösterildiği için eleştiriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?


Bence kavgacı gösterilmiyor. Solcular da kovboy gibi dolaşıyor ortalıkta, silahlar ellerinde, adam kaçırıyorlar. Çok dikkatli bakıldığında sağcı ve solcu gençlerin sunumu arasında çok ciddi farklar yok. Sağcılar, sağ tiplere bakıyorlar, solcular da sol tiplere. Kimseyi memnun etmek mümkün değil. Aslında yönetmen de, senarist de fotoğrafı tarafsız bir şekilde vermeye çalışıyor. Buna yapacak bir şey yok.


Sağ görüşlü gençlerin kız arkadaşları olmuyordu o dönemde değil mi?


Evet olmuyordu ama ülkücüler evlenecek kız bulmakta zorluk çekmezdi. Çünkü 68 kuşağı döneminde, orta yaşlı kadınlar, sağcı gençlere potansiyel damat adayı olarak bakarlardı. Ülkü Ocakları’nın ilk genel başkanından dinlemiştim. Eskişehirli hanımlar, ülkü ocaklarına üye olmuş. Çocuklar da sormuş, ‘Siz milliyetçiliği biliyor musunuz?’ diye. Tabii ki hiç alakaları yok. Demişler ki: “Burada çok iyi gençler var, bizim de kızlarımız var…” vs. Bu çocuklar Anadolu’dan gelmiş, hiçbirinin gözü açılmamış, hepsi birer gelincik yavrusu. Çok iyi eş olabilir gözüyle bakılıyor. Benim yaşadığım şey de bu. Şehirde yozlaşan ilişkiler vardır, taşradan gelen delikanlı saftır, temizdir, doğaldır. Şehirli kızlar bundan etkilenir...








Solcular, Yaşar’ı Deniz’den daha çok seviyor



Yaşar’ı nasıl buluyorsunuz?


Yaşar, bana göre o dönemde yaşamış birçok karakterin doğrularından elde edilmiş sentez bir karakter... İlk başlarda Yaşar sekiz bölümde oynayacaktı. Biraz kafa karıştırıp gidecekti. Ama çok sevildiği için kalmasına karar verildi. Işık’la evlenmesi sonradan eklendi senaryoya. Aslında Harun’la beraber olacaktı.


Bugünkü gençliğe çok uzak bir atmosfer o yıllar. Arkadaşlarınızla o dönemleri tartıştığınız oluyor mu?


Türkiye’deki gençlere asosyal ve apolitik gözüyle bakıyorlar. Asosyal olduklarını düşünmüyorum, apolitik hiç değiller. Bugünkü gençlik birbirlerine karşı daha hoşgörülü, insanî yönleri daha ön planda. Bir de eskisi gibi kimse onları yönlendiremiyor. Çünkü anne babalar kendi hatalarını çocuklarının yapmasını istemiyor.


Yaşar’la Işık evlendiler ve Yaşar namaz kılarken, Işık kocasını endişe dolu gözlerle bekledi. Bu sahneleri nasıl değerlendiriyorsunuz?


Bizim setin kuaförü müezzinlik yapmış. Namaz hareketlerini onu gözlemleyerek yaptım. Kemal Tahir’in Yorgun Savaşçı romanında böyle bir sahne vardır. ‘Namaz kılsam mı, kılmasam mı?’ diye tereddüt eder ve onu da çok güzel bir şekilde anlatır. Böyle bir gece bir adam acele kılar namazını, ama Yaşar çok huşu içinde kılıyor. Hem de eşini uflatacak kadar yavaş… Işık’ın o bakışlarıyla iki ayrı dünya vurgulanmak isteniyor aslında. Işık hayatında namaz kılan birini hiç görmemiş, endişeli gözlerle bakmasını doğal karşılamak gerek.


Bıyığın size yakıştığı söyleniyor...


Kendimi bildim bileli bıyıklıyım. Bıyığı seviyorum, hoşuma gidiyor. Eskiden bıyık ideolojik bir tarz olarak algılanırdı. Artık böyle bakışlar kalmadı.


Yaşar’ın fan kulüpleri var. Size en çok kimler ilgi gösteriyor?


Dizideki dönemde yaşamış 40-60 yaş arasındaki bayanlar çok ilgi gösteriyor. Ama bu bayanların çoğu sol görüşlü. ‘Biz o dönemleri yaşadık, gerçekten de senin gibi insanlar vardı.’ diyorlar. Yaşar’dan etkileniyorlar. ‘Yaşar’ı Deniz’den daha çok seviyorum, Harun’dan daha haklı buluyorum.’ diyenler var. Solcu bayanların Yaşar’ı beğenmesi beni gerçekten mutlu ediyor.


Dizinin gençlerin tarihe ilgisini artırdığı söylenmişti. Siz ne öğrendiniz?


Dizi, bugüne tarihin bir parçası olarak bakmayı öğretti bana. O günü yaşayanların büyük kısmı hayatta. Aslında Hatırla Sevgili, o kuşak için bir geçmişle hesaplaşma, yeni kuşaklar için ise geçmişi anlama imkânı sunuyor. Ben gençlerin, yani benim kuşağımın bu diziyi daha yakından izlediklerini, kendi hayatları ile karşılaştırmalar yaptıklarını biliyorum. Sanıyorum bizlere de yaşananlardan dersler çıkartmak kalıyor.

Zaman Cumartesi

YORUMLAR 3
  • nilufer sari 16 yıl önce Şikayet Et
    solculari anlamak. Inanin bu dizide solculari amaclarini cok iyi anladim,hepsi ahmakmis meger Amerikalilar gibi yasiyorlar,Amerikalilar gibi iciyorlar,Amerikalilar gibi gayri mesru cocuk ediniyorlar,Amerikalilar gibi nikah disi ayni evde kaliyorlar,ama Amerikalilarin dusmanilar, hic birinin Turkler gibi yasantisi yok peki onlar gibi yasadiktan sonra bu mucadele nie?yapimcilara tesekkurler gercekten solcularin cok ahmak oldugunu bufilmde anladim guzel anlattiniz.
    Cevapla
  • kaan_kaan 16 yıl önce Şikayet Et
    saçmalamış. m.türköne olsa olsa mhp ve ülkücü sempatizanı bir kişidir.ülkücülük ne zaman biter?öldüğün zaman.ne diyoruz davamız son nefes, son nefer, son damla kana kadar dır.m.türköne bunu okumamış anlaşılan.
    Cevapla
  • alper onay 16 yıl önce Şikayet Et
    vah vahhh. Yaşar,mümtaz\'er Türköne\'yi canladırıyorsa o zaman ileride o da ülkücülere düşman olacak.Bakınız mümtaz\'er Türköenin hayatına. Mümtaz\'er Türköne hiçbir zaman ülkücü olarak benimsenmemiş ve ülkücü camia tarafından hiçbir zaman sevilmemiş sözde eski bir ülkücüdür.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Pentagon'dan Türkiye'nin Suriye-YPG açıklamasına rest gibi cevap
Papa'dan İsrail'e tepki: Bu savaş değil, zulüm