Nureddin İbrahim Konyar Paşa ve Şapka Kânunu
12 Eylül 1980 ihtilâlinden hemen sonra (6 Kasım 1981) çıkartılan 2549 sayılı kanunla Ankara'da devlet mezarlığı oluşturulması, kurtuluş savaşında mücadele etmiş komutların buraya mezarlarının nakledilmesi kararlaştırılmıştı.
Bunun için Atatürk Araştırma Merkezine görev verildi ve başta liyâkât olmak üzere pek çok kıstaslar uygulanarak Milli Mücadele komutanları arasında sıralama yapılması istendi.
Atatürk Araştırma Merkezi yaptığı titiz çalışma sonucunda listeyi hazırlayarak Cumhurbaşkanlığı Konseyine sundu.(12 eylül ihtilâlini yapan kara, hava, deniz ve jandarma komutanlarından oluşan konsey)
Liste şu şekilde oluşmuştu. 1) Gazi Mustafa Kemal Atatürk
2) Mustafa İsmet İnönü. 3) Mareşal Fevzi Çakmak. 4) Nureddin İbrahim Konyar....vs.
Dördüncü sırada yer alan Nureddin İbrahim Konyar,
1872 yılında Bursa'da dünyaya geldi Müşir İbrahim Ethem Paşa'nın oğludur. 1893'te başladığı askerlik hayatı, 1925'te milletvekili oluncaya kadar devam etmiş ve nihayet 18 Şubat 1932'de vefât etmiştir.
Askerlik hayatında Yemen, Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mucâdele gibi pek çok savaşlara katılmış üstün başarılar göstermiştir.
İlk büyük başarısını 1897 Türk - Yunan savaşında göstermiş, babası İbrahim Edhem Paşa Başkomutan sıfatıyla Sultân Abdülhamid Han tarafından görevlendirildiğinde gözü kara genç bir subay olarak babasının yaverliğini üstlenmişti.
18 nisanda Atina Elçimiz Âsım Bey Yunanistan Dışişleri Bakanına savaş ilânı notasını verdi ve büyük devletlere güvenerek sürekli Türk köylerinde katliam yapan, sınırlarımıza saldıran Yunanistan'la savaşımız başladı.
Sultân Abdülhamid Han yıldırım savaşı istedi. Büyük devletler müdahale etmeden işi bitirmek istiyordu. Öylede oldu. Müşir İbrahim Edhem Paşa yanında oğlu Nureddin Bey'le birlikte öyle bir taarruza yaptı ki daha ilk gün Pırnar meydan savaşında Yunan ordusu dağıtıldı.
İkinci gün, Losfaki savaşının gâlibide Türkler olmuştu.İbrahim Edhem Paşa ve oğlu genç Nureddin'in hedefinde, sonradan kral olan Başkomutan Prens Konstantinin Tırhala'daki genel karargâhı vardı.
Müthiş taarruzuyla Türk Ordusu 24 nisanda Tırhala'ya, 25 nisanda Salamvira suyunu atlayarak Yenişehir'e girdi Yunan karargâhı bütün cephanesiyle Türklerin eline geçti. Edhem Paşa güneye doğru ilerleyişini sürdürdü. Bu sefer hedefinde Ege Denizine çıkmak ve Golos Körfezine hâkim olmak vardı.
Prens Konstantin Golos'u kurtarmak için Çatalca'da (Farsala'da) savunma hattı kurmuştu. Yunanlılar Çatalca önlerinde bozguna uğratıldı Çatalca alındı.
Yeni takviye alan Konstantin Dömeke'de savunmaya geçti. Edhem Paşa yürüyüşe devam ediyordu Dömeke'ye gelmeden Velestin'de meydan muharebesinde Yunanlıları bir kez daha dağıtıp müstahkem mevzileri olan Dömeke önlerine geldi.
Prens Konstantin'le kozlarını son kez paylaşmak üzere Nureddin Bey'le birlikte yine müthiş bir taarruz yaptı. Çok çetin bir savaştan sonra Yunan Ordusu tamamen dağıtılarak 17 mayısta Dömeke'ye girildi.
Başkomutan Konstantin gece atına atlayarak kaçtı, Atina'da hükümet düştü. Rus Çar'ı II. Nikola savaşı durdurması için Sultân Abdülhamid Hân'a ricada bulundu. Müşir İbrahim Edhem Paşa 150 km. güneye inmiş, Atina'yada 150 km. kalmıştı ve önünde Atina'yı savunacak bir güç kalmamışken 19 mayısta anlaşma imzalandı.
Genç Subay Nureddin Bey (paşa) bu savaşta herkesin takdirini kazanmıştı. Abdülhamid Hân yanına aldı, yaveri yaptı.
Aradan yıllar geçti. Dömeke'de atına atlayarak gecenin karanlığında kaçan Prens Konstantin, Kral olan babası George suikastle öldürülünce 18 Mart 1913 tarihinde tahta geçti.Alman İmparatoru II.Wilhelm'in kız kardeşiyle evliydi. O tarihte Yunanistan Başbakanı ise Girit'in Yunanistan'a bağlanmasını sağlayan Elefterios Venizelos'du ve Yunanistan'da halk kahramanı idi.
İngilizler 23 Ocak 1915'te Başbakan Venizelos'a yakında Çanakkale'ye saldıracaklarını, yanlarında savaşa girmeleri halinde İzmir ve Batı Anadolu'da önemli toprak parçaları vereceklerini teklif ettiler. Ağızının suyu akan Venizelos, Genel Kurmay Başkanı Metaksas'tan Anadolu'nun işgâli planı için orduya "hazır ol" emri vermesini istedi.
Yunan genel kurmayı hazırladığı raporda, Anadolu'ya asker çıkarmanın ileri safhalarında felaketle sonuçlanabileceğini söyleyerek bu plana karşı çıktı.
Buna rağmen Başbakan Venizelos 1915 Martında Çanakkale'ye asker göndermeye kalkınca, Kral Konstantin hükümeti görevden aldı ve seçimlere gidildi. Yenilenen seçimleri yeniden Venizelos kazandı. Ancak ingilizlerin çağrısıyla Sırplar'ın yanında savaşa girme kararı alınca Kral Konstantin ikinci kez Başbakanı görevden aldı.
Bunun üzerine İtilaf devletleri Selanik'i işgâl ederek Yunan Kral'ına baskı yapmaya başladı. Venizelos, İtilaf Devletlerinin desteği ile Kral'a karşı darbe yaptı ve 1917 haziranında tekrar Başbakan oldu.
Oğlu Aleksandr'a tahtı bırakmak zorunda kalan Kral, Genel Kurmay Başkanı Meteksas'la birlikte İsviçre'ye sürgüne gönderildi.
Yeni Kral Aleksandr tam bir İngiliz kuklasıydı
Venizelos ile hemen ittifak devletlerine savaş açtı, Mondros Mütârekesinden sonrada Trakya'ya Yunan askerlerini gönderdi.
İzmir'e de asker çıkarmak istiyordu ancak bu kolay olmadı. Çünkü İzmir Valisi ve 17. Kolordu Komutanı Nureddin Paşa o bölgede çok iyi hazırlanmış bekliyordu. Yer yer direniş komiteleri kurdurmuştu. Ayrıca Papaz Hrisostomos'un bütün çalışmalarını yakın takibe almıştı.
Nureddin Paşa İzmir Valisi olduğu sürece 1897 savaşından çok iyi tanıdıkları bu Paşayı geçemeyeceklerini biliyorlardı.İstanbul'u işgâl altında tutan İngilizlere müracaat ettiler. İngilizler'in baskısı netice verdi ve Nureddin Paşa İçişleri Bakanlığınca 22 Mart 1919'da görevden alınarak yerine Kambur İzzet Paşa getirildi. 17. Kolordu Komutanı ise Ali Nâdir Paşa oldu. İzmir'de başta Metropolit Papaz Hrisostomos olmak üzere Rumlar çılgınca sevindiler.
Yunan işgâlinin önünü açmak için çalışan Hrisostomos'un gayretleriyle de 15 mayısta Yunan işgâl başladı.
İngilizlerin desteğiyle (önden İngilizler şehirlere giriyor,işgâl ettikleri şehirleri Yunanlıları çağırarak teslim ediyorlardı.) Anadolu içlerine ilerleyen Venizelos bunu siyasî rant'a çevirmek istedi. Yunan parlamentosundaki bütün sandalyeleri kazanmak için erken seçim kararı aldı. Ancak 1920 Kasım seçimlerinde hezimete uğradı, çünkü halk artık savaştan bıkmıştı. Hükümet değişti. Kral Aleksandr'da evinde beslediği Moritz adlı maymunun saldırısına uğrayarak ölünce, Konstantin aralık ayında tekrar tahta geçti.
Savaştan yana değildi ama Anadolu'ya geçip durumu görmek istiyordu. 12 Haziran 1921'de İzmir'e geldi bir müddet sonra havaya girdi ve 10 Temmuz'da Kütahya -Eskişehir çarpışmalarına komuta etti. Bu savaşta Türk Askeri Sakarya'nın doğusuna çekilincede zafer kazanmış edasıyla 29 Eylül'de Atina'ya döndü.
Yunan'ın dilinden ancak Nureddin Paşa anlardı. İzmir Valiliği yaparken görevden alınan Nureddin Paşa, Milli Mücâdeleye katılmış, Amasya'da 10 bin kişilik merkezi ordu kurarak başına geçmiş, yine ingilizlerin kışkırtmasıyla ayaklanan Rum Pontus ve Koçgiri isyanlarını bastırmıştı.
Beklenen karar gecikmedi. Nureddin Paşa 1. Ordu Komutanlığına getirildi ve işin seyri değişti. Büyük Taarruz öncesi, Başkamutanlığı Mustafa Kemal Paşa'nın üstlendiği, Mareşal Fevzi Çakmak'ın Genel Kurmay Başkanlığı yaptığı, 1. Ordu Komutanlığında Nureddin Paşa'nın olduğu bir yapı dizayn edilmişti. Bu yapı 1922 ağustosunda planları titizlikle yapılan büyük taarruzu başlattı.Ve önlerine kattıkları Yunan Ordusunu Ege'de denize döktüler.
Tarihler 9 Eylül 1922'yi gösterdiğinde İzmir'e giren Türk Ordusunun başında Nureddin Paşa vardı. Yeterli deniz aracı olmadığı için kaçamayarak İngiliz ve Fransız gemilerine sığınmaya çalışanlardan arta kalanları temizledi.
İlk iş olarak İl Müftüsünü ziyâret etti. Halktan son durumla ilgili bilgi aldı ve bu bilgiler ışığında Yunan'lıların kaçarken ateşe verdiği (İzmir itfaiye şefi Sırp asıllı Avusturya vatandaşı Paul Grescowich'in resmi raporu ile ABD'li mühendis Mark prestiss'in ABD'nin Türkiye Yüksek Komiseri Amiral Mark Lambert Bristol'e gönderdiği rapor) mahallelerde tedbirler aldı.
Mustafa Kemal Paşa 13 eylülde Izmir'e geldi. Tekmili Nureddin Paşa verdi. Son durumla ilgili brifing vermek üzere hükümet konağına geçildi. Mustafa Kemal Paşa'nın işâretiyle üzeri değerli taşlarla süslenmiş bir kılıç getirildi. Bu kılıç Buhara Müslümanlarınca İzmir'e ilk girecek komutanlara verilmek üzere gönderilen üç kılıçtan biriydi. Mustafa Kemal Paşa bunu Nureddin Paşa'ya taktı. Şehrin ileri gelenleri de ziyârete ve tebriğe gelmeye başladılar.
Ziyârete gelenler arasında İzmir Rum Metropoliti Hrisostomos'da vardı. Yanında belediye meclis üyesi Klimadoğlu ile Timoleon Efendi ve Sarraf Yanko olduğu halde hükümet konağına geldiler. Dışarıda kalabalık bir halk topluluğu vardı.
Mustafa Kemal Paşa'ya haber verdiler. O'da Nureddin Paşa'ya gülerek " senin adamın gelmiş ben görüşmek istemiyorum sen ilgilen" dedi.
Nureddin Paşa yan odaya geçti Hrisostomos'u heyetiyle kabul etti ve papaza dönerek " vatandaşı olduğun ülkeye ihânet ettin bunun hesabını mahkemede vereceksin" dedi. Sonra iki jandarma çağırarak Hrisostomos'u ifâdesi alınması için İkiçeşmelik Karakoluna götürmelerini söyledi. Dışarı çıkıldığında halk protestoya başladı, bir kısmı peşlerine takıldı. Karakola yaklaştlıklarında öfkeli kalabalık iyice artmıştı ki birden saldırıya geçtiler. Askerlerden biri bağırdı " durun sizin bu yaptığınız doğru değil, kânun gereğini yapacak."
Dinleyen olmadı Hrisostomos linç edildi.
Nureddin Paşa bu seferde, 11 Ekim Mudanya Mütârekesinden sonra İstanbul'un kurtarılması ile ilgili olarak ordunun başında İzmit'e gönderildi. Yaklaşık bir ay sonra Lozan'da başlayacak barış görüşmeleri (20 kasımda başladı) beklenirken o boş durmadı. 1 Kasım 1922'de TBMM tarafından yakalama kararı çıkartılan düşman işbirlikçisi gazeteci Ali Kemal'in peşine düştü.
Haber alma şube başkanı Rahmi (Apak) Bey'e Ali Kemal'i İstanbul'da bulun emrini verdi. "Türk Haber Alma Teşkilâtı" kısa sürede Ali Kemal'i buldu. İstanbul polis müdür yardımcısı Sadi Bey ve dört polis berber koltuğunda yakaladıkları Ali Kemal'i "Haber Alma Teşkilâtı" mensuplarına Samatya kıyılarında bir motorda teslim ettiler.
6 kasımda İzmit'e getirildi. Mahkeme edilirken kalabalık halkın saldırısına uğradı. İstiklâl mahkemesi savcısı Necip Ali (Küçüka) Bey'e sarılmasına rağmen linçten kurtulamadı.
Aynı gün Lozan Konferansına giderken trenle İzmit'e gelen İsmet İnönü ve heyeti istasyonda asılı Ali Kemal'in cesediyle karşılanmıştı. Paşa kendi usulünce mesaj vermek istedi.
Görevi 1 eylül 1923'te bitince askeri şura üyeliğine seçildi gönlünde milletvekili olarak hizmet etmek vardı ama 1923 seçimlerindeki Mustafa Kemal Paşa'nın oluşturduğu listede adını göremedi beklemeye koyuldu.
1924'te beklediği fırsat gelmişti. Bursa'da Ali Hikmet ( Ayerdem) Bey'den boşalan sandalye için Halk Fırkası (chp) adayı Dr. Emin Bey'in karşısına bağımsız aday olarak çıktı.
Bastırdığı tanıtım broşürünün üzerinde, " İzmir Fâtihi, Karahisar ve Dumlupınar Muharebeleri Gâlibi, Kut'ül Âmâre Muhasırı, Gâzi Nureddin Paşa Hazretlerinin Tercüme-i Hâli" yazıyordu.
1 Kasım 1924'te yapılan ara seçimin gâlibi Nureddin Paşa oldu. Ancak 19 Aralıkta çıkartılan bir kânun "askerlikle mebusluk bir arada yürütülemez" deyince milletvekilliği düşürüldü. Paşa yılmadı askerlikten istifâ etti, 5 Şubat 1925'te yenilenen seçimde yeniden bağımsız aday oldu. Chp Nureddin Paşayı Bursa'da seçtirmemek için çok özel çalışmalar yaptı. Fakat Paşa bir kez daha oylarını artırarak chp adayı Dr. Emin Bey'i geride bırakarak meclise girdi. Gazeteler 'irticacı paşa'nın mecliste işi ne" diye yazması kendisini üzdü.
Aynı yılın kasımında Konya Mebusu Refik Koraltan ve 6 arkadaşı "şapka kanunu" teklifini hazırlayıp sununca, Nureddin Paşa bunun Anayasa'ya, özgürlüğe, cumhuriyet kavramına, kişisel hak ve hürriyetlere, dokunulmazlığa aykırı olduğunu belirten bir önerge verdi, reddedildi. Kanun 25 Kasım 1925'te mecliste kabul edildi.
İşte bu tutumundan dolayı paşa devlet mezarlığına konulacaklar listesinde 4. sırada olmasına rağmen, dönemin Cumhurbaşkanlığı Konseyi tarafından ".....Netekim Nureddin Paşa'yı istemezük" denilerek listeden çıkartıldı.
Selmân-ı Pak'ta İngilizleri yenerek Kut'ül Âmâreye hapsederek muhasara eden Paşa, İstanbul Küplüce Kabristanındaki kabrinde sevenleri tarafından ziyâret edilmeye devam ediyor. Sadece ilgili kuruluşlardan talebimiz kabrinin onarılarak yenilenmesidir. Mekânı Cennet olsun.
HALİT KANAK