Mustafa Şen: Yıllar önce uyarmıştım, Tayyip abinin yanında birileri var ki...

Araştırmacı, yazar Mustafa Şen Haber7 Gündem Masası’nın konuğu oldu. Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli’ye konuşan Şen, Türkiye’nin uluslararası politikasını, Libya ve Suriye’de yaşanan olayları değerlendirdi.

YOL ARKADAŞINA BUNU YAPMAYI AYIPLIYORUM

-Hocam iç politikaya dönmek istiyorum. Siyasette yeni oluşumlar 2019’da çok konuşuldu ve 2020’de de çok konuşulmaya devam edecek gibi görünüyor. AK Parti’den ayrılan isimlerin parti kurma girişimi var. Siyasetteki seyre göre diğer partilerden kopmalar yaşanabileceği söyleniyor. Önümüzdeki dönemde siyasette yeni oluşumlar bekliyor musunuz? AK Parti’den ayrılan isimlerin başarı şansı nedir?

AK Parti’den ayrılan Ali Babacan tarafından 2’inci bir parti kurulacağı bekleniyor. Arkasında Abdullah Gül desteği olduğu konuşuluyor. Dolayısıyla o 2020’ye kaldı diye de söyleniyor. Bu ay ve önümüzdeki ay kurulacak diye bir beklenti içerisinde kamuoyu. 2019’da kurulacağı da söylenmişti ama olmadı. Tıkır tıkır iş yapma özelliği göremiyorum ben Sayın Gül’de.

-Yönlendiren sadece Abdullah Gül mü?

Başka güçler arayabilirsiniz ama etkili birisi diye düşünüyorum ben hareket içerisinde. İçeriden ve dışarıdan bağlantılarını kendileri ifşa ettiler zaten, benim söylememe gerek yok. Başarı şansları ise, neye başarı diyeceğimiz ile ilgili bir şey. Parlamenter sistemde olan seçim algoritması değişti başkanlık sisteminde.

-Onlara göre Erdoğan’ı durdurmak mı mesele?

Evet. 1=49 oldu, yeni algoritmada. Eskiden 1 1’e eşitti, 2 de 2’ye. 49 da 49’a eşitti dolayısıyla. Fakat yeni seçim sisteminin algoritması 1’i 49’a eşitledi. Yüzde 1’seniz ve 1 kişi daha da fazlaysanız, o sizi 49’a eşitliyor. Siz o şekilde iktidarı yerinden edebilirsiniz. Ben bütün mevzuyu bunun üzerine kurduklarını düşünüyorum, bunu da ayıplıyorum doğrusu. Bir, eski yol arkadaşınıza bunu yapmanız ayıp. İkincisi alaşağı etmek istediğiniz kişi kurulduktan sonra girdiği ilk seçimde yüzde 34 küsur almıştır. Sonra bunu 40’lara ve hatta 50’lilere taşımış. O sizin yol arkadaşınız. Siz bunu “Sen yüzde 1 al, ben de yüzde 1 alayım ya da 2-3 alalım, bunları toplayalım, sonra götürelim bunları CHP’nin üzerine ekleyelim. CHP de gitsin PKK’dan şunu alsın, İyi Parti’den bunu alsın, onlar da buna eklensin. Biz işte CHP, HDP, PKK filan bir araya gelerek filancayı düşürelim iktidardan. Kimi düşürüyoruz, Tayyip Erdoğan’ı.”

BİZ SOKAKLARDA ÇÖP DE TOPLADIK, BU İŞLER PARAŞÜTLE OLMAMALI

Tayyip Erdoğan size ne yaptı? Biriniz bir okuldaydı, aldı sizi başbakan yaptı. Daha ne yapabilirdi? Yapabileceği başka bir şey yoktu. Aldı sizi başbakan yaptı, daha ne yapsaydı Tayyip Erdoğan?

İkincisi: Bankada bürokrattınız, rahmetli Erbakan Hoca aldı sizi. Biz o dönem karşı çıkmıştık doğrusunu söylemek gerekirse. Bu işler paraşütle olmasın diye... Biz sokaklardaydık, biliyorsunuz o günleri. Bütün sokaklarda çöp de topladık. Refah Partili belediyelerin çöp toplama makineleri yoktu çünkü devraldıkları belediyelerin şehri temizlemek gibi bir dertleri yoktu. Burası Eyüp mü? Ben Milli Gençlik Vakfı’ndan gençlerle Eyüp’te çöp toplama organizasyonu yaptım. Tam burada. Şimdi söyleyeceğime inanmayacaksınız: Bu organizasyonun içerisinde Ülke TV’de program yapan Turgay Güler de vardı. O zamanlar daha çocuktu. Çocukları gençleri organize ettik, çöp toplamak için. Çünkü belediyenin öyle bir imkânı yoktu, ondan önceki belediyenin böyle bir derdi olmadığı için.

DAVUTOĞLU, GÜL VE BABACAN SİYASİ KARİYERLERİNİ TAYYİP ERDOĞAN’A BORÇLUDUR

Öyle dertsiz, gamsız ve araçsız bir belediyi devralmıştı Refah Partisi ve işte o sıralarda Erbakan Hoca Abdullah Gül’ü transfer etmişti. Paraşütle tepemizden aşağı indirmişti. Biz bu tepeden inmelere karşı çıkmıştık o zamanlar. Daha sonra Tayyip Erdoğan ne yaptı, aldı sizi başbakan yaptı. Sizi aldı cumhurbaşkanı yaptı. Daha ne yapsaydı? Gerek Sayın Davutoğlu gerek Sayın Gül gerek Sayın Babacan bütün siyasi kariyerlerini Tayyip Erdoğan’ın omuzlarına borçludurlar.

Burada vefa göstermek gerekir. Vefa gereği, yapacaksan da yapmayacaksın. Millet beni yüzde 50-51 ile seçecek, sen ne karışıyorsun diyebilirler. Buyurun gösterin bana o rüzgârı. O da yok. Siz toplamda içinde PKK’nın da olduğu bir ittifakta yer alarak anca iktidara gelebilirsiniz. Bu mudur şimdi yani?

DAVUTOĞLU O ZAMAN YOKTU, DİĞER HEPSİNİN İSMİNİ SAYMIŞTIK

Siz eskiden beri camianın içindesiniz? Böyle bir durum bekliyor muydunuz?

AK Parti kurulduğunda ben AK Partili değildim, rahmetli Erbakan Hocamız sağ idi. Hocamızın yanındaydık. Soranlara da şunu söylemiştim, o zaman Sayın Cumhurbaşkanımıza ‘Tayyip abi’ diyorduk: “Tayyip abinin yanında birileri var ki onlarla yürünmez. Ben onlarla aynı yerde olmak istemiyorum” demiştim. Bunun şahitleri var.

-Kimdi bu isimler?

Abdullah Gül. Ahmet Davutoğlu hariç diğerlerinin tamamı aslında. Ahmet Davutoğlu akademisyen ve entelektüel kimliğiyle bu tip şeylerin içerisinde yer almaz diye düşünmüştüm. Hem okuldan arkadaşımızdı hem de sivil toplumda beraberdik. O hariç, yani Davutoğlu Hoca hariç diğer isimlerin tamamını saymıştık.

-Gerekçeniz neydi?

Elbette hissiyat tarafı var ama sadece hissiyat değil. Kalbimize bir şeyler doğuyor. Ama tanıyorum insanlar. Mesela Abdüllatif Şener, o isimlerden biriydi. Onunla yol yürünmez demiştim, mümkün değil.

Ali Babacan, ne yaptı ki? Gidip bir yerlerde çalışması yeterli bir şey değil. Siyasetini göreceksiniz, vs.

O isimlerin tamamı Tayyip Erdoğan’ı yalnız bıraktı. Bir tane istisnası var sadece, ‘Ahmet Davutoğlu böyle bir hata içerisinde olmaz, onunla yol yürünür’ demiştik. Ama o zaman AK Parti’nin içerisinde değildi zaten. Daha sonra danışmanlık statüsüne gelmişti. Büyükelçilik, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık. O dediğim zamanda Davutoğlu yoktu. Ama sorsalardı, “Yok, Ahmet Hoca öyle şey yapmaz” derdim. Yanılmış olurdum. Ama diğerlerinin tamamı, maalesef...

AK Parti kurulduğunda geçmemenin meşru zeminini mi oluşturmaya çalışıyorsun diye sorabilirsiniz. Hayır. Ama ben siyaset denilen mesleğe, meslekse eğer 1976-77 eğitim öğretim yılında orta 1’e giderken, ufak bir çocukken başladım. Siyasi tecrübem, bazılarının yaşı kadar var. Fiili olarak Selamet Partisi’nde. Dolayısıyla insana bazı şeyler malum oluyor. Bunları görüyoruz, yürünemedi, yürünemeyecek.

YÜZDE 1, YÜZDE 49’A EŞİT OLDU

-Cumhurbaşkanlığı sistemi ve ittifak oluşumları sonrası 50+1 çok ciddi bir önem kazandı. Küçük partilerin yapacağı iş birlikleri de anlamlı hale geldi. Bu durumda önümüzdeki günlerde siyasi tabloya nasıl yansır?

Bu durumu az önce anlattıklarımla birlikte AK Parti’nin çok iyi okuması ve çalışması gerekiyor. Bu yeni algoritma 1’i 49’a eşitliyor ve yüzde 10’luk barajı etkisiz hale getiriyor, bir tür durumu sıfırlıyor. Dolayısıyla bir seçmenin oyu sizi iktidardan edebilir. Halbuki eskiden yüzde 34’le iktidara gelmişti AK Parti. Şimdi böyle bir şansı yok. Tavana yaklaştıkça, yukarı çıkmak zorlaşır. Yüzde 34 almak x kadar zorsa, yüzde 49 almak belki 3x kadar, yüzde 51 almak belki 5x kadar zordur. Bir tür, hava orada sıkışıyor diyebiliriz. Sınıra yaklaştıkça ivme değişiyor. Sınır 50 midir 55 midir bilemeyiz ama 70 olmadığı çok açık.

AK Parti’nin bunu çok iyi okuması lazım. Bütün siyasi yöneticiler şunu hafızalarına kazımalıdır: Artık 1 eşittir 1 değil, 1 eşittir 49. Yüzde yarımlık bir parti bile iktidarı değiştirebilir.

İktidarın değişmesi demokratik bir sonuçtur. Ama ben ilginç bir şekilde muhalefette yapıcı bir şey görmediğim için endişe içerisindeyim. Muhalefet iktidardan bir ötesini söyler. Ben iktidarsam ufku gösteririm, muhalefetin ufkun ötesini göstermesi gerekir. Bu muhalefet ters tarafı gösteriyor ya da hiçbir göstermeyip ufku karartıyor. Bu olmaz.

Ben iktidar olarak ufku gösteriyorsam ve muhalefet de ufkun ötesini gösteriyorsa millete diyecek bir şey yok, istediğini seçer. Ama durum böyle değil ve ben endişe içerisindeyim.

Ufku karartan, ufkun ötesini gösteremeyen, muhalefet değil husumet yapan bir muhalefet kitle ile karşı karşıyayız, maalesef.

FATİH ERBAKAN MUHALEFET YAPIYOR, HUSUMET YAPMIYOR

-Hocam AK Parti, MHP ve Büyük Birlik’in de desteklediği Cumhur İttifakı seçim sürecinde ve öncesinde gündeme gelmişti. Bu iş birliğine yeni katılımlar olur mu önümüzdeki dönemlerde?

Sayın Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partisi’nin dikkatle izlenmesi gereken bir çizgisi olduğunu düşünüyorum. Yani birileri gibi şunu yapmıyor mesela Sayın Erbakan: İktidar dediyse yanlıştır. Hani Engin Altay demişti ya, dünyanın en iyi işini yapsan da bizde alkış beklemeyin. Sayın Erbakan böyle yapmıyor. Muhalefet yapıyor ama husumet yapmıyor. Eğriye eğri doğruya doğru demeye çalışan bir çizgisi var, gördüğüm kadarıyla. Bu çizginin yeri geldiğinde AK Parti ile birlikte hareket etme şeklinde evirileceğini düşünüyorum.

-Saadet Partisi’nden gelenler olur mu?

Yeniden Refah Partisi’nin oy oranının büyük bir kısmı zaten Saadet Partisi’nden olacak. Saadet Partililerin bir kısmı “Erbakancı” olacak, demiş olayım. Sayın Erbakan’ın destekçileri zaten Saadet Partisi’nin içerisinde birlikte hareket ediyorlardı. Şimdi onlar yeni partilerine geçtiler. Oradan bir destek olacağını düşünüyorum. Saadet Partisi’nin kendisinde ise tek parça bir anlayış olmadığını zaten biliyorum, çok yakınım çünkü. Tecrübe ile biliyorum. İç içe ilişkiler içerisindeyim. Orada tek parça bir şey yok ama son tahlilde Saadet Partili arkadaşlar kurumsal olarak parti ne diyorsa onu demiş oluyorlar ama içeride o tartışma var.

“ER”BAKAN’IN HAYALLERİNİ “ER”DOĞAN GERÇEKLEŞTİRİYOR

Mesela hükümetin yapmış olduğu bir sürü, ülkenin önünü açan bir sürü proje var ama bunların bir kısmı rahmet Erbakan Hocamızın projeleriydi, onun hayallerini süslerdi, onun bize anlattığı şeylerdi. Kendi tankımızı, uçağımızı, gemimizi, füzemizi yapacağız derdi. Son zamanlarında hatta füzeden çok onun yazılımı önemli diyordu. Çok mühim bir şey bu. Bunları Tayyip Erdoğan gerçekleştiriyor.

Şimdi kelimelere dikkat edelim. “Er”bakan’ın ülkemizde bunları yapacaksınız dediği şeyleri şimdi “Er”doğan yapıyor. Anlatabiliyor muyum?