Atakan Kayalar'ı psikologlara sorduk: 'Narsisizm' uyarısı
Felsefe üzerine yaptığı konuşmalar ve okuduğu kitaplarla Türkiye'nin gündemine oturan 10 yaşındaki Atakan, beraberinde yeni tartışmaları getirdi. Sosyal medyada henüz çocuk olduğunu görmezden gelerek yapılan yorumlar bir yana, annesine karşı tavrıyla da dikkati çeken Atakan'ı psikologlara sorduk. Atakan'ın psikolojisini anlatan uzmanlar, toplumun oluşturduğu baskının zararlarını anlattı. Peki Atakan'ı ne bekliyor?
Haber7 - İbrahim Can
10 yaşındaki Atakan Kayalar, okuduğu felsefe kitaplarını anlattığı konuşmasıyla bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu. İlk başta okuduğu kitap sayısı ve yaptığı derin yorumlarla takdir toplayan ve sempati kazanan Atakan'ın yayınlanan son görüntüleri soru işaretlerine neden oldu.
Annesini, "seni şöyle alalım" diyerek susturan, "Benim gittiğim okulun dezenfekte edilmesi gerekir" diyen, "tek yolun anarşi olduğunu" söyleyen Atakan'ın, içinde bulunduğu psikolojik durum endişelere neden oluyor.
Atakan'ın yayınlanan son videosu tartışmaları artırdı:
Tamamen medyatik biri haline dönen Atakan, manşetlerden düşmüyor, sosyal medyada her gün hakkında binlerce yorum yapılıyor, videoları günün en çok izlenenleri arasında yer alıyor. Atakan'ın üstün zekalı olduğunu ve geleceğinin parlak olduğunu söyleyenler de var, ne kadar çok şey bilirse bilsin annesine yaptığı saygısızlığın affedilmez olduğunu da... Ortak yorum ise, çocukluğunu yaşaması gerektiği ve doğru bir eğitim alarak topluma faydalı biri haline gelmesi...
Peki Atakan için durum ne? Atakan'ın psikolojisi sağlam mı? Verdiği tepkiler çocuksu mu, yoksa gelecekte ortaya çıkabilecek psikolojik bir sorunun habercisi mi? Medyanın Atakan konusundaki tavrı ne kadar doğru?
"Kristal çocuk" Atakan'ı psikologlara sorduk. Atakan'ın içinde bulunduğu durumla ilgili Haber7'ye önemli açıklamalarda bulunan uzmanlar, toplumun oluşturduğu baskının bırakacağı derin izlere dikkati çekti. Atakan'ın üzerindeki baskıyı kaldıramayabileceğini de vurgulayan uzmanların değerlendirmeleri şöyle:
ATAKAN'IN YORUMLARI YAŞINA GÖRE NORMAL Mİ?
Uzman Klinik Psikolog Emel Aner Aktan, öncelikle Piaget tarafından bulunan "gelişim basamaklarına" dikkati çekti. Bu gelişim basamağına göre, Atakan'ın bulunduğu yaş grubunun henüz somut örnekler üzerinden değerlendirme yapabildiğini kaydeden Aktan, günümüzde yaygınlaşan teknoloji ve sosyal medyanın etkisiyle, çocukların gelişim basamaklarında 1 ya da 2 yıl daha hızlı ilerleyebileceğini söyledi.
Atakan'ın da içinde bulunduğu 7-11 yaş grubundaki çocukların tek boyutlu sınıflandırmalar yapabildiği, öğrendiklerini sembollerle ifade etmeye başladığını aktaran Aktan, Atakan'ın "9 yaşında felsefe okumaya başladım" dediğini hatırlatarak şunları söyledi:
"OKUDUKLARI RUHSAL DÜNYASINI ZEDELEYEBİLİR"
"Bu kadar erken yaşta bunun pek mümkün olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki bununla ilgili testler yapılması gerekir.
Atakan Kayalar’ın okuduğu ve bahsettiği kitaplar roman değil. Roman gerçeklik algımıza daha yakın şeylerdir. Elle tutulur, gözle görülür şeylerden bahseder görece olarak. Ama felsefe kitapları tamamen düşün bilimidir. Dolayısıyla felsefe tamamen soyut kavramlar üzerinden kendini var eden bir yapıdır."
Atakan'ın felsefe kitaplarından muhakkak bir şeyler anlayabileceğini de sözlerine ekleyen Aktan, "Ama tamamen algıladıkları şeyleri kendi somut düzeyinde ne şekilde yapılandırdığını biz bilemiyoruz. Bu kitapları okumak çocukta anlamının ötesinde çeşitli anlamlar yüklemesine neden olabilir bu da çocuğun ruhsal dünyasında zedelenmelere sebebiyet verebilir" diye konuştu. Aktan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Soyut kavramları kafasında nasıl oturtmaya çalıştığı önemli. İleride bu çocuğun ciddi psikolojik sorunlara duçar olmasına sebebiyet verebilir. Bu çocuğun üzerinde aynı zamanda baskı da yapar.
Birtakım şeyleri okumak demek onları anlamlandırmak demek değil. Okumak değil, bunlardan ne anladığı önemli.
Röportajlarında da çocuğun okuduklarını çok anlamış, sindirmiş, değerlendirmiş bir yapısı da yok."
"ATAKAN'DA NARSİSİZM ETKİLERİ GÖRÜLÜYOR"
Atakan'ın verdiği tepkiler için, "Çocukluğunu yapıyor. Mimiklerinden, jestlerinden anlamak mümkün" değerlendirmesinde bulunan Aktan, aynı zamanda kendisini üstten gördüğünü de belirterek, "narsisizm etkileri" gördüğünü söyledi.
Ailesinin Atakan için "ailemizin en zekisi" yakıştırması yaptığını da hatırlatan Aktan, üstünde oluşan bu baskı nedeniyle Atakan'ın asosyalleşebileceğini, yakın çevresinden uzaklaşma tehlikesi olduğunu vurguladı.
Atakan'ın, beklentileri karşılayamama korkusu da yaşayabileceğini dile getiren Aktan, "Belki de içinde yaşadığı veya bir basamak sonra yaşayacağı anksiyete yani gelecek kaygısı yaşayabilir" diye konuştu.
Aktan, Atakan'ın annesine karşı kullandığı, "Seni şöyle alalım" cümlesi için de dikkati çeken değerlendirmelerde bulundu. Anne-babanın yapamadıklarını Atakan'da görmek istediğinin altını çizen Aktan şunları söyledi:
"Narsisizm yapısında olan bir kişi, karşısındaki insanları bir yükseltir bir alçaltır. Orada annesine diyor ki: Seni şöyle alalım. Bu aslında toplumun gözünde bile annesini aşağılıyor. Dikkat ederseniz annesi de hiç ağzına bile açmadan, ikinci bir söz bile söylemeden hemen gidiyor arkadaki sandalyeye oturuyor. Bu nokta çok sıkıntılı olarak çocuğun daha bu yaşta narsistik yapılanmaya büründüğünü gösterir. Diğer röportajlarında da aynı tutum var. Çocuk, ‘Ben sizlerden üstünüm, beni anlayamazsınız, dolayısıyla istediğim gibi size davranmaya hakkım var’ şeklinde konuşuyor. Şu anda böyle bir bozukluk var demiyorum ama ileride olabilir. Böyle yapılanmalar insanı yalnız bırakır."
İLERİDE ATAKAN’I NE BEKLİYOR?
Atakan hakkında en çok gündeme gelen sorulardan biri de, gelecekte ne hale geleceği. Psikolog Emel Aner Aktan, bu sorumuzu da yanıtladı. Aktan, şu ifadeleri kullandı:
"Atakan Kayalar’ı en çok bekleyen şey anksiyetedir. Atakan kendisinden beklentiyi o kadar yükseltti ki ileride bu beklenti katlanarak artacağı için bu anksiyete ile sonuçlanabilir.
Sadece anksiyete ile kalsa iyi aynı zamanda fizyolojik bozukluklara da neden olur. En yaygın olarak bilinen Tip 2 Diyabettir.
İkincisi, hem toplumun hem de Atakan’ın kendi üzerinde etkisi oluştu. Atakan bunu korumak için bundan sonra çok daha hassas davranacak. Daha iyi olmak, daha çok okumaya çalışmak zorunda kalabilir.
Duyguları değil, mantığı ön planda olabilir… Bu çok önemli nokta. Duygusal zeka en az normal zeka gibi önemlidir. Eğer zeka insan ilişkileri açısından geliştirilmemişse bu neye yarar? Diyelim ki bir bilim adamı kendini odaya kapatmış, sürekli okuyup-yazıyor. Bu çok güzel ama kişi ve çevresi açısından çok sıkıntılı bir şey.
Atakan Kayalar psikolojik olarak bu baskıyı kaldıramayacağı için bir süre sonra başarı eğrisi ters yönde bir durum çizebilir.
Anne-baba rolleri Kayalar ailesinde kaymış durumda. Atakan hem anne hem baba rolünde. Anne-babasını yönlendirici bir tutum içinde. Bu da bu yaşta bir çocuk için çok fazla sorumluluk demek. Çocukta depresyona varan durumlara da sebebiyet verebilir."
MEDYANIN ATAKAN KONUSUNDAKİ TUTUMU
"Gündemde tutmak medyacılar için kulağa hoş ve enteresan gelse de Atakan Kayalar’ın gelişimi açısından son derece sakıncalı bir durum.
Medyada yer vermeyi sınırlı tutabiliriz. Reel medya olarak artık buna son vermeliyiz. Bu çocuğun kişisel gelişimine zaman tanımalıyız.
Atakan Kayalar ile ilgili ileride şöyle bir haber yapılabilir: İleride hakikaten topluma faydalı bir şey yapmıştır, o zaman tekrar gündeme gelmelidir diye düşünüyorum."
90'ların dahi çocuğu Selimcan Twitter'dan sitem etti!
"GÜNDEMDE KALMAK İSTEYECEKTİR"
Uzman Psikolojik Danışman Ayşegül Türk de Atakan Kayalar ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Atakan'ın psikolojik durumundan, üzerinde oluşan yoğun baskıya kadar birçok önemli konuda değerlendirme yapan Türk'ün açıklamaları şöyle:
Soru: Atakan’ın psikolojik olarak durumu sağlıklı mı?
Psikolojik durumunun sağlıklı olup olmadığını birkaç gündür sosyal medyada dönen videolar üzerinden değerlendirmemiz çok doğru olmaz. Çünkü böyle bir değerlendirme yapılacağı zaman bütüncül bir değerlendirmenin esas alınması daha uygundur. Sadece yayınlanan birkaç videodan yola çıkılarak yapılan değerlendirmelerin gerçeği yansıtmayacağı inancını taşıyorum.
Soru: Toplumun yoğun ilgisi üzerinde baskı oluşturuyor mu?
Toplumun yoğun ilgisinin, üzerinde baskı oluşturmayacak insan sayısının nadir olabileceğini düşünüyorum. Çünkü eğer bir dönem, gündem olduysanız ve gündem olmanın anlamı sizin nezdinizde ‘büyük’ bir yerde ise o zaman o yeri daima koruyabilmek isteği duyabilirsiniz. Bunun adı baskı da olabilir kaygı da olabilir. Şu an çocuk yaşta olduğu için bu baskı ile baş edecek kapasitesinin henüz gelişmemiş olabileceğini söylememiz daha uygundur. Bu durumda ailelere düşen sağduyulu davranarak çocuğa gereken desteği aldırmaktır.
Soru: Medya bu konuyu sürekli servis ederek yanlış bir iş mi yapıyor?
Medyanın acımasız yönlerinden biri de ne yazık ki, bir içerik paylaşılacağı zaman, paylaşılan kişinin durumuna ilişkin verilecek zararı gözden geçirebilecek bir süzgecinin olmaması. Daha önce konuştuğumuz konuyla bağlantılı olacak şekilde, bir anda gündemde olmayı başarmış birinin bunu sürekli hale getirme, gündemde kalma isteği olacaktır. Ancak gelişimsel dönem itibariyle bu çocuğun böyle bir isteğe çaba harcayacak potansiyeli yoktur. Medyanın böyle bir içerik süzgecinin olması, böyle durumlar için devreye sokulması çok önemlidir.
-
Hesna 3 yıl önce Şikayet EtBence çok kötü sonuçlar doğuracakBeğen
-
Tekin 4 yıl önce Şikayet EtAtakan bir projedirBeğen Toplam 1 beğeni
-
seymen 4 yıl önce Şikayet Etçok bilmişlik baska bişey yok yaşıtları ile cok alakasiz böyle olmasini kesinlikle doğru bulamadım umarim aileside bunun farkına varır şimdiden ailesine olan tavri cooooook ama çok itici allah akıl fikir versinBeğen Toplam 1 beğeni
-
eeee 4 yıl önce Şikayet EtÇocuk eğitim desteği istiyor ve sosyal çevre istiyor...Beğen
-
mmm 4 yıl önce Şikayet Eten iyi tedavi yöntemi kuran,hadis, islam tarihi okutulmali ..bal gibide guzel olurBeğen Toplam 5 beğeni