İşte 108 yıllık Şehitler Tepesi! Kazdıkça acı çıktı
Son dakika haberine göre; 1912’deki Balkan Savaşı’nda Osmanlı Devleti, kendisinden ayrılarak ayaklanan Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ devletlerine karşı savaşa girmişti. Çatalca’nın Dağyenice köyünde 108 yıl önce bir gece baskınıyla Bulgar çeteciler tarafından katledilen 86. Alay’ın askerlerine ait toplu mezar tespit edildi. İskeletler o gece yaşanan dehşeti gözler önüne seriyor.
1912'deki Balkan Savaşı'nda Osmanlı Devleti, kendisinden ayrılarak ayaklanan Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ devletlerine karşı savaşa girdi.
Düşman Çatalca'ya kadar ilerlerken, Anadolu'nun farklı şehirlerinden binlerce vatan evladı cepheye katıldı. Alanya'dan yola çıkan askerlerimiz de günlerce yollarda yürüyüp cepheye geldi. 86. Alay'a bağlı Alanyalılardan oluşan Alaiye (Alanya) Redif Taburu bir gece önce düşmanı püskürtüp Dağyenice köyü civarında mevzilerde konuşlanarak dinlenmeye başladı. Mevzilere sızan Bulgar çeteciler, Alaiye Taburu'na saldırarak 657 askeri şehit etti. 1912 yılının 17 Kasım gecesi yaşanan bu acı olaydan sonra bu tepe 'Alaiye Şehitliği' olarak kayıtlara geçti. 1954 yılında da tepeye bir anıt inşa edildi. Geçen yıl İstanbul Valiliği 'Şehitlik Müzesi' projesi kapsamında ilk kazmayı vurduğunda şehitlerin iskeletleri çıkmaya başladı.
MUHTEMEL SENARYOLAR
* İstanbul Medeniyet Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Dr. Ömer Turan: "Etraflarında oda tipi, lahit benzeri baskıdan koruyucu bir yapı olmadan böyle kalmalarının muhtemel senaryosunun cesetlerin ölü katılığı halinde gömülerek üzerlerine toprak atılması durumunda mümkün olduğu ilk akla gelen ihtimaldir. Özellikle savaş gibi mücadele içeren asker ölümlerinde bu durum ölü sıkışması olarak adlandırılır. Eğer baskın gibi durum olmuşsa askerler aniden vefat etmişlerse ya da bir yere koyularak kurşuna dizilmişlerse ölü sıkışması gerçekleşebilir. Savaş durumlarında toplu ölümlerde kimyasal gaz kullanımı da hatırda tutulmalıdır."
İSKELETLERİN DURUŞLARI YAŞADIKLARI ACIYI GÖSTERİYOR
* Rahmi Asal (İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü): "Toplu olarak 16 mezar aynı çukura gömülmüşler. Ağzı açık şekilde, eli boğazında sanki ölüm anında yaşadıklarını bize gösterir halde bulduk. Çok üzücü. İskeletlerin duruşları yaşadıkları acıyı gösteriyor. Subaylardan ikisi yabancı kökenli olup, üzerlerinden gelen mühürler okunduğunda; birinin adının Avedis diğerinin adının Daniel olduğu anlaşılmıştır. Bugüne kadar mezarlarda 40 adet sikke, 5 adet subay mührü, 5 adet subay rütbesi (Osmanlıca 86 yazılı), Çok sayıda üniforma düğmesi ile kemer, kayış tokaları, 1 adet pusula, çok sayıda tütün tabakası ile sigara ağızlığı, 1 adet süngü, Çok sayıda ayna, 2 adet yüzük bulundu."
GÖĞÜS GÖĞÜSE YAŞANAN MÜCADELENİN İZLERİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın özel izniyle şehitlik kazısını İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Rahmi Asal ile yerinde inceledik. Kazı sahasında iki farklı savaş dönemine ait bulgular yer alıyor. I. Balkan Savaşı'na ait şehit mezarları, tabya destek duvarları ile 2. Dünya Savaşı'na ait 11 adet betonarme korugan tespit edildi. Alanda gün ışığına çıkarılan binlerce kurşun, yüzlerce top bataryası, şarjör, süngü, tüfek aksanları o gece göğüs göğüse yaşanan mücadelenin izleri.
Alanda 35 şehidin mezarı bulundu. Şehitlerin 16'sı da bir çukurun içine elbiseleri ile üst üste yığılmışlardı. Nefes almaya çalışırken ağzı açık şekilde boğulan, ağzını dirseği ile kapatmaya çalışan, eli boğazında kafasını arkaya doğru atan şehit iskeletlerini görünce acı içinde öldüklerini hissediyorsunuz. Kafası paramparça olan, pelvisinden (leğen kemiği) süngü sokularak işkenceye maruz kalan şehit naaşları yüreğinizi dağlıyor. Şehitlerin 9. Tümene ait 86. Alay'ın askerleri olduğu rütbelerinden belirlendi. Alanda çalışan antrepolog ve arkeologlar bazı şehit iskeletlerinde kama ve süngü izleri tespit edildiğini, kemiklerde parçalanmalar olduğunu ancak mermi çekirdeği tespit etmediklerini belirtiyor. Bu da baskınla katledildiklerinin bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
KİMYASAL GAZ İHTİMALİ
İskeletlerin şekillerinde bir boğulma emaresi görüldüğünden kimyasal gaz kullanımı da akıllara geliyor. Her ne kadar 1907'nin ekim ayında Hollanda'nın Lahey şehrinde toplanan 44 ülke, savaş alanında zehirli gaz kullanımını yasaklayan sözleşmeyi imzalasa da Birinci Dünya Savaşı'nda kimyasal gaz kullanıldığını biliyoruz.
-
meram 4 yıl önce Şikayet Etosmanlı imp deyip gururlanıyoruz da her halde türk tarihinin en acı ölümleride osmanlıda yaşandıBeğen Toplam 1 beğeni
-
İFK 4 yıl önce Şikayet Etİhanetin bedelini Anadolu çocuklarının ödediği bir savaş.Beğen Toplam 4 beğeni
-
osman 4 yıl önce Şikayet EtAllah hepsinden razı mekanları cennet olsun inşallahBeğen Toplam 5 beğeni
-
Egeliden 4 yıl önce Şikayet EtBalkan savaşları Tarihimizin en karanlık en acılı dönemidir.400 yıl da fethettiğimiz toprakları 4 yılda kaybettik.Bu günlere de ışık tutacak bu filmi daha önce görmüştük dedirtecek ibretlik hikayelerle doludur..Bölünmüş bir ordu,ittihat terakki(bu günün chp si demek mümkündür),iç çekişmeler,enver alacağına bulgar alsın diyen zihniyet ,satılmışlık,hainlik,5.kol,ne ararsan var..Erdoğan gitsin isterse ülke yansın,erdoğan kazanmasın da isterse ülke işgal edilsin diyenler işte o günlerin çocukları.Beğen Toplam 11 beğeni
-
dede 4 yıl önce Şikayet EtŞehitler tepesi boş kalamayacak. Çünkü bir toprağı vatan olarak tutmanın bir bedeli vardır. Eğer siz bu bedeli vermezseniz şehit düşen askerlerimizi şehitler tepesine gömmemize bile izin vermeden zalim düşman hepimizi düz ovada avlar ve toplu mezarlara gömer. Mesele anlaşıldı mı bilmem.Beğen Toplam 9 beğeni