Alçakların yükseklik korkusu "Soylu"

Esra Elönü'nün köşe yazısı:

Şu Dünya’da yürüyen bir kervansan , sana ürüyen çok olur.

Düşmanın ballandığı kovana bir çomaksan havlayanların arasından geçersin.

Kılıcın kınında değil bütün haşeratların ensesindeyse dağlayanın dost sandıkların arasından salya lavı gibi dökülür üstüne.

Tökezledin mi bir çukur daha kazılır, azıcık toparladım sanırsın bakmışsın ki hançerlerin hamalı olmuşsun.

Yol senin zannedersin ama pusuların altındaki o kanlı imza şaşırtır seni.

 Seni zirveye oturtan Allah'a sonsuz şükürler ederken, kıyamına kıymak isterler.

Sorarsın “ Neden”. İyi adamların iyi atlara binip giderken sordukları da o değil mi zaten “ Neden “. Nedeni yoktur, aldığın duaları tertemiz bir kitap gibi kalbine yerleştirirken, sayfa sayfa yükselirsin adamlığında.

 Onları kudurtan senin sakince kelle almandır. Düşmanın kellesi senin koltuğunda diye kudururlar işte. İstersin ki bütün dallar meyve versin , istersin ki asmaların altında bütün yiğitler tane tane toprağına kenetlensin.

İstemezler, denizleri yarıp imanını asasıyla küffardan ayıran Musa’yı da istememişlerdi.

Yoruldun, ama hayra yorulmuş bir rüyayı nice mazlumların gerçeği kılarak yoruldun. Yalnız kaldığında sığındığın Allah senin kalbini genişletmedi mi?

İnşirahtan başka tutunacak dalın mı vardı. Ağaçlar arkasında saklanan Fil Ordularına ebabiller kafa tutmadı mı ?

Bir kez gece olduysak, sabahları bin kez ayaklarımıza seren Allah , senin mücadeleni görmez mi sanırsın? Sen ki bir zalimi namlusunun ucundan tanırsın.

Yalnız hissettiğinde sana edilen duanın kalabalığına dal.

O dağlardan kaç köpek topladın hatırla, kaç Aybüke’nin saçlarına rahmet oldu mücadelen. Kaç Necmettin’in kanlı gömleğini kuyulardan çıkardın, Savcı kirazın iki yetim kirazına dal oluşunu da unuttun mu ?

 Yürüyen hendek kazmalarına toprağı dar edişini de mi hatırlamazsın. 15 Temmuzda yeni doğmuş evladının kulağına ezan okuyamadan , selası verilen babaların yetimleri senin ceketinin altında değil miydi?

Elazığ’da açılan çadırlar merhametin sancağı değilse nedir? Çaresizlere teselli oluşunuzdan başka teselli mi ararsınız? Gitseydiniz,  Cebindeki 200 lirayı bu millete bağışlayan Afganlı Çoban Sadık üzülecekti, Yasin Börü’yü paramparça edip kapısının önüne atanlar sevinecekti. Gitseydiniz, “oğlumu babasıyla beraber gömün o tek başına korkar” diyen şehit eşlerini üzecektiniz leşleri sevindirecektiniz.

Siz kimin sevinci kimin hüznü olacağınızı bilirsiniz. Siyasetin çok üzerinde bir adam oluşunuzun nişanesi bu aziz milletin sevgisi ve duası değil midir? Kaç yetim olduğunu bilmeniz belki İç İşleriniz, lakin kaç yetimin sizi baba yerine koyduğu da kaç yüreğe işlendiğinizin  göstergesi değil midir?

Dün bir kez daha anladık ki

Alçakların yükseklik korkususun inlerini deldin .

O leşlerin hevesine ecel olmak şerefinle, görevine yeniden hoş geldin..