SADKOM'dan Eğitim, Kültür ve Sanat politikaları merkez kurulu raporu

SADKOM Eğitim, Kültür ve Sanat Politikaları Merkez Kurulu Kovid-19 salgın sürecinde özellikle eğitim, kültür ve sanat alanlarında uzaktan erişim konusunu hazırladığı raporla değerlendirdi.

SADKOM'dan Eğitim, Kültür ve Sanat politikaları merkez kurulu raporu
SADKOM'dan Eğitim, Kültür ve Sanat politikaları merkez kurulu raporu
GİRİŞ 29.04.2020 15:30 GÜNCELLEME 29.04.2020 15:30

Hazırladığımız çalışmada, koronavirüs karşısında alınan tedbirler doğrultusunda evlerimizde kalmamız ile kullanım ihtiyacı oluşan ve giderek kullanıcı sayısı artan uzaktan erişim platformları ile sürdürülebilirlik yaklaşımıyla sunulan bu hizmetin öneminin yanı sıra eğitim, kültür ve sanat alanlarında erişim imkanı sağlayan ulusal ve uluslararası düzenlemeler hakkında bilgi sunması amaçlanmaktadır.

Afet, salgın hastalık ve terör kaynaklı risklere karşı toplumların ayakta kalması için ihtiyaç duyduğu; eğitim, kültür, sanat, sağlık gibi birçok alanın sürdürülebilir şekilde işleyişine devam etmesi ve korunması için birçok çalışma yapılmaktadır. Koruma faaliyetlerinin yolu ise, olası risklere karşı hazırlıklı olmak ve bu konuda sürdürülen çalışmaları yakından takip etmekten geçmektedir.

Söz konusu mücbir sebepler nedeniyle ortaya çıkan riskler çoğu zaman ulusal sınırlarda kalmasına rağmen şuan içinde bulunulan salgın gibi uluslararası boyutlara ulaşmaktadır. Bu beklenmedik risklerin ülkeleri etkileme yüzdeleri arttığında bile; eğitim, kültür, sanat, sağlık gibi hayati önem teşkil eden unsurların erişimine ödün vermeden devam edilmesi gerekmektedir.

UZAKTAN ERİŞİM NEDİR?

Uzaktan erişim mecralarında, önemli ayırt edici özellik bilgi akışının gerçek zamanlı olması ve senkron-asenkron yöntemlerinin bir arada sunulması olacaktır. Farklı teknolojilerin sunduğu imkanlarla senkron ve asenkron uygulamaların etkili katılım için önemli olduğu düşünülmektedir.

Eşzamanlı (senkron) süreçlerde yapay zeka kullanılabilir. Sanal olarak gezilen müzede belirli bir süreden fazla bir eserin önünde beklendiğinde sunulan standart bilgi dışında eser hakkında detaylı bir bilgiye sahibi olmak ister misiniz sorusu sorulabilir ve eserin hikayesi anlatılabilir.

Bunun yanı sıra; sanal olarak gezilebilen müze, cami, saray ve tarihi binalar için yabancı dil alternatifleri olan bir turist rehberi imkanı sağlanabilir. Dijitalleşmenin hayatımızın bu kadar içinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu alanda yapılacak yeniliklerin sektörel anlamda gelişime katkı sağlayacağı öngörülmektedir. İstenildiği takdirde anlatıcılar tanınmış ünlülerden (oyuncu, yazar, şair gibi kişilerden) oluşabilir. Gönüllülük esası ile destek alınan kişilerin belirlediği bir sosyal sorumluluk ve kültürel faaliyet elde edilen gelir ile fonlanabilir. Bu sayede sanal gezilere olan ilgi daha da artabilir.

Bu örnek eğitim ve sanat alanlarında da kolayca hayata geçirilebilir. Eşzamanlı bir uzaktan erişim yolu yararlanıcıya doğallık hissi ve adaptasyon için önemli bir zemin oluşturmaktadır.

Web tabanlı uzaktan eğitim kavramının gün geçtikçe önem kazanması, üniversitelerde sanal kampüsler oluşturulmasını gerekli hale getirmiştir. Sanal kampüslerin oluşturulmasında da senkron ve asenkron yöntemlerden yararlanılmıştır. Bu bağlamda her üniversitenin kütüphanesini erişime açması hem bilgi zenginliği açısından önem taşıyacak hem de uzaktan eğitim faaliyetlerinin başarısına katkı sağlayacaktır.

UZAKTAN EĞİTİM VE MECRALARI

Uzaktan eğitimin tarihine baktığımızda ilk çalışma, 1728 yılında Boston gazetesinde "Steno Dersleri" ile başlamıştır. Bu çalışmayı, 1833 yılında İsveç Üniversitesinde hanımlara "Mektupla Kompozisyon Dersleri" takip etmiştir. 1892 yılında ise Chicago Üniversitesi'nde ilk Mektupla Eğitim bölümü açılmıştır. 1898’de İsveç'te kurulan ve Uzaktan Eğitim'de dünyanın önde gelen kurumlarından olan "Hermands" kurulmuş olup, bu kurumda dil eğitimi verilmekteydi. 1906’da Yazışmalı İlköğretim modeli ABD'de başlamıştır. 1919’da ABD'de Profesörler tarafından eğitim ile ilgili ilk radyo istasyonu kurulmuştur. Akabinde 1920’de ABD'de 176 tane eğitim amaçlı radyo istasyonu kurulmuştur. 1923 yılında ABD'de Mektupla Lise Eğitimi başlamıştır. 1932-1937 ABD'de eğitim televizyonu yayınları IOWA Üniversitesinde başlamıştır. 1939 Fransa'da savaş yıllarında Uzaktan Eğitim ile öğrencilerin eğitimini sağlanmış olup, açık öğretim fakültesinin ilk örneği olan 1960 yılında İngiltere'de "British Open University" açılmıştır.

Uzaktan öğrenimin başlangıcı sayılabilecek mektupla öğrenim, bir okul veya yetkili kurum tarafından posta vasıtasıyla yürütülen öğretim yöntemiydi.  Özellikle fiziksel engelliler ve eve bağlı olanlar için ideal olan bu mektupla öğrenim kursları, özel gereksinimli birey (engelli) ve bu bireylerin anne-babaları için özel programlar da düzenlemekteydi.

İlk uygulamalar 18. yüzyılda İngiltere ve Amerika’da gerçekleşmiş. Ülkemizdeki ilk girişim 1961 yılında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından “Mektupla Öğretim Merkezi”nin kurulması ve öğretim uygulamasına geçilmesi ile başlamıştır. 1966 yılında ise bu çalışmalar genel müdürlük düzeyinde örgütlenerek yaygınlaştırılmıştır.

Mektupla Öğretimin yerini sırasıyla, Radyo ve Televizyon, Açık Öğretim, Tele Konferans, İnternet ve Web iletişim kanallarının kullanımı izlemiştir. Bu gelişim teknolojinin gelişmesi ve eğitime ihtiyaç duyan hedef kitlelerin artmasıyla şekillenmiştir.

Bilindiği üzere; uzaktan eğitim zamandan ve mekandan tamamen bağımsız bir şekilde öğrencinin ve öğreticinin okula gelme zorunluluğu olmaksızın mevcut var olan bilgisayar teknolojileri vasıtası ile tamamen sanal ortamda canlı, görüntülü, sesli olarak derslerin işlendiği, katılımcının istediği zaman bunları tekrar izleyebileceği ve görüntüleyebileceği, günümüz şartlarında eğitim ve öğretimin hızla bilgisayar ortamında geçtiği akılcı, çağdaş, yenilikçi bir eğitim sitemidir.

Uzaktan eğitim sisteminde dersler sanal sınıf ortamında gerçekleştirilmektedir. Eğitmenler ve öğrenciler internet bağlantısı sağlanan her ortamdan sisteme bağlanarak sınıf ortamında derse katılabilmektedir. Sanal sınıf ortamında gerçekleşen eş zamanlı derslerde öğreticiler, görüntülü ve sesli olarak dersi anlatabilmekte, yazı tahtası kullanabilmekte ve hatta bilgisayarında kayıtlı uygulamaları öğrencilerle paylaşabilmektedir. Öğrenciler de derse görüntülü ve sesli olarak bağlanabilmekte, ders içerisinde soru sorabilmekte ve dosya paylaşımları yapabilmektedir. Eş zamanlı yapılan dersler kayıt altına alınmakta ve daha sonra tüm öğrenciler, bu kayıtlar sayesinde istedikleri her an o dersi takip edebilmektedir.

Eğitim konusunda sunulan uzaktan erişim mecraların tercih edilme oranı, veri akışının hızlı ve kesintisiz sunulmasıyla ilişkilendirilmektedir.

Bu çerçevede uzaktan erişimin özellikle senkron (eşzaman) yani eğitmen ve öğrencilerin bir arada etkileşim halinde olduğu anların, asenkron yani etkileşimin olmadığı anlara oranla sürece daha fazla etkili olmasının kullanıcıların seçiminde önemli bir kriter olduğu görülmektedir.

2025'te 300 milyar dolar olması beklenen uzaktan eğitim pazarının tarihi 1728'lere kadar uzanıyor.

2000 sonrasında ise İnternet ve mobilite kavramlarıyla online (çevrimiçi) eğitimin yükselişi başladı. İşin başını çeken ise Massachusetts Institute of Technology (MIT). Üniversite 2001'de derslerini İnternet'ten yaymaya başladı ve geçen zamanda 2 bin 200 MIT dersi bedava olarak dağıtıldı. Bugün online eğitim alanında üç model ön plana çıkıyor. İlki "Kitlesel Açık Çevrimiçi Kurslar" (MOOCs). Basit anlamda üniversitelerin, ders içeriklerini online paylaşmasını ifade ediyor. Çoğunluğu bedava ama kayıt olunan program sonunda sertifika alınmak isteniyorsa belli bir ücret ödenmesi gerekiyor.

Bu alanın en popüleri Harvard ve MIT Üniversitesinin ortak platformu eDX.

Bu alanın diğer büyükleri ise bağımsız girişimciler tarafından kurulan Udemy, Udacity ve Coursera. Dersleri tıpkı üniversitede olduğu gibi belli dönemlerde açan Coursera, katılım için herhangi bir ücret talep etmiyor. Fakat dersi tamamladığınızı gösteren bir sertifika almak istiyorsanız belli bir ücret ödemeniz gerekiyor. Tayvan merkezli iTutorGroup ise diğer platformlardan farklı olarak canlı e-öğrenme dersleri veriyor. Milyar dolarlık girişimler arasında yer alan Age of Education ise 2-8 yaş arası çocukların erken dönem eğitimlerine temel oluşturacak içerikler sağlıyor.

Bu alanda en çok kullanılan siteleri derleyerek, linklerini sizinle paylaştık.

https://www.udemy.com/

https://www.edx.org/

https://www.ageoflearning.com/

https://www.bringlearningtoall.org/

https://www.iienstitu.com/

https://globalenstitu.com/ucretsiz-uzaktan-egitim-sertifika-programlari/

https://bilgeis.net/#/home

https://e-kampus.com/

https://akademi.ticaret.gov.tr/

https://www.exportakademi.com/

Yurtdışında uzaktan erişim konusunda özellikle ABD’de eğitim kurumları önemli bir yol kat etmiş görünüyorlar. Sunulan içeriklerin %50’sinden fazlası ABD firmalarına aittir. Bu açıdan model alınması adına iyi uygulama örnekleri incelenmeli ve ülkemiz ihtiyaçlarına göre sistemler şekillendirilmelidir.

Ülkemizdeki birçok üniversite kendi uzaktan eğitim platformlarını kullanıyor. Her üniversitenin bu alt yapıya sahip olması zenginlik olarak görülebilir ancak gözlemlenen durum bunun tam aksi. Platformlara giriş yapan kişi sayısı, online olunan cihaz türü, internet hızı gibi unsurlar nedeniyle verim seviyesi değişkenlik göstermektedir.

Bu durum, YÖK bünyesinde yerli bir platformun oluşturulması ve ortak kullanımın sağlanması amaçlanarak ideal bir alt yapının oluşturulması için ortak satın alma ile ilerlenmesinin daha faydalı olacağı fikrini oluşturmaktadır.

Sonuç olarak; yer ve zaman sınırlarını ortadan kaldıracak neredeyse her bireye eşit imkanlar sunulması adına bireylere büyük fayda sağladığı tecrübe edilmiş uzaktan erişim sistemlerinin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Bu çerçevede alt yapılarının geliştirilmesi ve olabildiğince yerli yazılım ve alt yapı sistemleriyle en ideal koşullarda platformların erişilebilirliğinin artırılması gerekmektedir.

İstenilen sadece öğrencilere bilgi alabilecekleri sayfalar sunmak değildir. Etkileşimli, öğrenci ve öğretici hakkında istatistik tutan, gerektiğinde sınavların web üzerinden yapılabileceği yazılımlar ile etkin ve kaliteli eğitimin yapılması, kullanılan platformun verimini artıracaktır.

Sürekli ve hayat boyu öğrenme mottosuyla yaşamlara değer katılması adına uzaktan erişim, önemli bir paya sahiptir. Ülkemizin bu yaklaşımla, uzaktan erişim alt yapı sistemini iyileştirip geliştirmesi gerektiği tespit edilmiş ve bunu yapabilecek kaynaklara sahip olduğu saptanmıştır.

Kültürel ve Sanatsal Alanlara (Faaliyetlere) Uzaktan Erişim ve Mecralar

Dünyanın bir ucundaki müzeyi, zaman ve mekan sınırı olmadan gezmek ne muazzam bir imkan değil mi?

Teknolojinin hızla gelişmesiyle, kaynaklara ulaşılabilirliğimiz arttı ve zaman-mekan kısıtlamalarından bağımsız hale geldik. Bu alanda en çok kullanılan siteleri derleyerek, linklerini sizinle paylaştık.

http://www.3dmekanlar.com/tr/3d-muzeler.html

https://www.ktb.gov.tr/TR-96599/sanal-gezinti.html

https://www.oggusto.com/blog/detay/2939/evden-ziyaret-edebileceginiz-sanal-muzeler.html

https://www.360tr.com/index.html

https://sanalgezinti.com/tr/referans-sehirler-muzeler.html

İŞ HAYATINDA UZAKTAN ERİŞİM VE MECRALAR

Covid-19 salgını günlük hayatımız kadar iş hayatımızı da etkiledi. Birçok kurum evden çalışma modeline geçerken yeni döneme ayak uydurmak isteyenler dijital eğitime yöneldi.

İçinde bulunduğumuz uzaktan çalışma ve yeni normale hazırlık kapsamında verilen eğitimler arttı. Beden ve ruh sağlığı eğitimleri, yöneticiler için uzaktan ekipleri ve işleri yönetmek, çalışanlar için evden çalışmaya yönelik bilgilendirmeler, psikoloji başlığı altında belirsizlikten kaynaklı endişeleri yönetme, teknik olarak uzaktan toplantı araçlarının kullanımına yönelik eğitimler ilgi görmeye başladı.

Bu süreçte uzaktan erişim konusunda faaliyetlerine devam eden birçok firma taleplere göre ‘‘Acil Durum Kiti’’ adını verdikleri eğitim paketleri hazırlayarak iş dünyasına büyük ses getirmişlerdir.

Uzaktan erişim alanında iş dünyasında en çok kullanılan siteleri derleyerek, linklerini sizinle paylaştık.

https://www.iienstitu.com/online-egitimler/is-hayati-egitimleri

https://www.ibsturkiye.com/

https://digitallica.com.tr/

https://www.musiadakademi.com

https://www.kizilay.org.tr/

https://www.turktelekom.com.tr/sayfalar/ana-sayfa.aspx

https://www.exportakademi.com/

https://www.akademi.ito.org.tr

http://kutuphane.ito.org.tr/yordambt/yordam.php

Covid-19 Virüsüne Karşı Alınan Önlemlere Toplumsal Bakış

Covid-19 salgınının görülmesi ile beraber Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu bünyesinde hizmet veren kurumlarda da aksaklıklar oluştuğu gözlemlenmiştir. Ülkemiz şartları uzaktan eğitimin yapılması gerekliliğini açıkça ortaya koysa da henüz hazır olmayan bir altyapı ile hizmetlere devam etmeye çalışılmıştır. İstenilen sadece öğrencilere bilgi alabilecekleri sayfalar sunmak değildir. Etkileşimli, öğrenci ve öğretici hakkında istatistik tutan, gerektiğinde sınavların web üzerinden yapılabileceği yazılımlar ile etkin ve kaliteli eğitim yapılabilir. Tüm bunlar planlanırken online eğitimlerde öncü niteliği taşıyan Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’nin tecrübelerinden yararlanmak işlevselliği arttırmakta fayda sağlayacaktır.

Türkiye’de hemen her üniversite uzaktan eğitim platformu kullanmaktadır. Ülkemiz şartları düşünüldüğünde; alanında uzman akademisyen başına düşen öğrenci sayısı hayli fazladır. Ek olarak ülkenin sosyoekonomik durumu düşünüldüğünde her öğrencinin kaliteli eğitim alabilmesi için uygun yere gitmesi her zaman mümkün olmayan bir durumdur. Bu durumda da eğitimde fırsat eşitliğinden söz edilemez. Tüm bunların göz önünde bulundurulması uzaktan eğitimin gerekliliğine katkı sağlamaktadır. Fakat üniversiteler bu süreçte aldığı hizmete yıllık yüksek bedellerle kira ödemektedir. Ticari olarak ise Türkiye genelinde yaygın olan firmalar için çok yararlı bir sistem olmasına karşın, erişimin çok pahalı olması sebebiyle bu sistemleri kullanan firma sayısı çok azdır. İhtiyaç doğrultusunda online eğitim, katalogdan eğitim, kurs mantığında ekran paylaşımlı eğitimler yapılabilmektedir. Bu durumun telif hakları açısından analiz edildiğinde ciddi sorunlara yol açabileceği öngörülmektedir. Sisteme yüklenilen bilgilerin kopyalanması ve kullanımı çok kolaydır. Bununla ilgili kanunlar olsa da takip ve yaptırım olmadığından veya zayıf olduğundan caydırıcı değildir. Bu bağlamda YÖK bünyesinde oluşturulacak bir programın üniversitelerde kullanıma açılması elzem görülmektedir.

Covid-19 salgının görülmesi eğitim, kültür, sanat alanlarının yanı sıra bilim, teknoloji, ekonomi, hukuk, sağlık, gıda ve sosyal hizmetler gibi alanlarda da değişimi beraberinde getirmiştir.

Covid-19 salgınının Türkiye’de ortaya çıkmasıyla birlikte alınan tedbirler kapsamında, 65 yaşını almış nüfusun sosyal yaşamdan uzaklaşması, sosyal izolasyon nedeniyle evine kapanması ile kendisini toplumdan soyutlanmış hissetmektedir. Gençler bu süreci daha çok dijital ortamlarda, sosyal medya kullanımı ile geçiriyorlar, ancak enerjileri yüksek olan gençlerin bu durumdan da sıkıldıkları gözlemlenmektedir. 65 yaş üstü insanımızın gıda desteğinin yanında psikolojik ve sosyolojik bir desteğe de ihtiyacı bulunmaktadır. Aynı zamanda teknolojik gelişmeleri de yakından takip edemediği için kendilerini daha yalnız hissetmektedirler. Buradan hareketle gençlerimizin enerjisi ile 65 yaş üstü insanımızın tecrübelerini sentezleyebileceğimiz, birbirini tamamlayan ve iyileştiren bir süreci inşa etmeliyiz.

Covid-19 salgının Türkiye’de ortaya çıkmasından bu yana virüsten en çok etkilenen kişilerin 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan kişiler olduğu sosyal medya ve diğer iletişim kanallarında sıkça belirtilmektedir. Bu durum kişilerde ölüm kaygısını oldukça arttırmaktadır. Bununla beraber sağlık çalışanları da ne kadar özverili çalışsalar da aynı kaygıyı yaşamaktadırlar. Bu bağlamda onlara da psikolojik destek verilmesi kanaatindeyiz. Bu uygulama birçok sağlık kuruluşunda Klinik Psikologlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunun tüm sağlık kuruluşlarında uygulanması virüse ve getirdiği psikolojik sorunlara karşı daha dirayetli olmamıza yardımcı olacaktır.

Koranavirüs karşısında alınan tedbirler doğrultusunda evlerimizde kalmamız ile teknoloji kullanımında ciddi oranda artış görülmektedir. Bu durum teknoloji bağımlılığına sebep olmanın yanında otizm, zeka geriliği, obezite ve sosyalleşme eksikliği gibi sorunlara da sebebiyet verecektir. Bunun yanında 65 yaş üstü bireylerde daha fazla görülmekle birlikte diğer yaş gruplarına mensup kişilerde de kemik sorunları, yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları ve diyabet gibi hastalıkların oluşmasına neden olacaktır. Bu sorunların ülke olarak yaşlı sağlık turizminde kendi sanayi endüstrimizi geliştirmeye ve çalışmaları arttırmaya katkı sağlaması öngörülmektedir.

Dijitalleşmenin özellikle evde izolasyon döneminde oldukça arttığı göz önünde bulundurulmalı ve bu durum toplum sağlığını iyileştirmek amacı ile kullanılmalıdır. Sağlık Bakanlığı tarafından bireylerin sağlık değerlerini ölçen ve takip eden, bireylere bildirimler göndererek hatırlatmalarda bulunan, bireyleri eğitim ve aktivite programlarıyla destekleyen ve her zaman motive edip güçlendiren bir mobil uygulamanın hayata geçirilmesi ve tüm kamuoyunda kullanımının sağlanması salgın sürecinin daha iyi yönetilmesine katkı sağlayacaktır. Bu alanda Sağlık Bakanlığımız tarafından sunulan Hayat Eve Sığar ve E-Nabız uygulamalarını destekliyor ve bu anlamda geliştirilebilmesi konusunu önemsiyoruz.

Virüsten korunma tedbirleri beraberinde izole olmayı ve evde kalmayı getirmiştir. Evde kalmak, kısa vadede düşünüldüğünde aile içi bağları ve değerleri güçlendirdiği gözlemlense de uzun vadede bakıldığında; aile içi şiddete ve madde kullanımında artışa da sebebiyet vermiştir. Söz konusu davranışlardaki artış insanların mesleki kaygılarından ve üretim yapmadan yaşamaya çalışmalarından ve bu durumların sebep olduğu psikolojik sorunlardan kaynaklanmaktadır. Devletimizin koronavirüs ile ilgili gerçekleştirdiği çalışmalar, yerli ve milli üretim hamlesinin sağlık alanındaki teknolojilerde de kendini bulması ve sürecin profesyonelce yönetilmesi ülkemiz açısından tüm dünyanın övgüsünü kazanan çalışmalardır. Tüm bunlarla birlikte Bakanlıklarımızın koordineli olarak, evde kalan ve ekonomik ve sosyal kaygılar yaşayan bireyler, toplumdan izole olmuş 65 yaş üstü grup ve 20 yaş altı gençlere ve çocuklara farklı disiplinlerle psikolojik ve biyolojik danışmanlık desteklerinin dijital mecralardan da sağlanması, evde çalışma modellerinin çeşitlendirilmesi, özdenetim ve gelecek senaryoları konuları başta olmak üzere eksik kalınan diğer tüm alanlarda süratle yapılacak iyileştirmeler toplum sağlığı ve toplum kültürünün idame ettirilmesi açısından büyük önem arz etmektedir.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgını ile etkin bir şekilde mücadele etmenin yolu izolasyondan geçmektedir. Bu süreçte insanların evlerinde kalması önem arz etmektedir. Fakat Covid-19 tanısı koyulan hastaların yanında diğer sağlık hizmetlerinden yararlanması gereken kişiler de bulunmaktadır. İzolasyondan ödün vermeden bireylere sağlık hizmetleri ulaştırabilmek için evde bakım hizmetlerinin arttırılması, buna ek olarak e-doktor uygulamasına geçilerek hastanın ihtiyacı olan bir branştan randevu alması, sağlığı ile ilgili merak ettiği konuları uzman hekimlere danışabilmesi, gerekli durumlarda muayene ve tetkiklerini evde yaptırabilmesi, kontrolünü de yine evinden çıkmadan canlı ve görüntülü görüşme ile tamamlayabilmesi sağlanmalıdır.

Söz konusu uygulamaya bazı özel hastanelerde yer verilmektedir. Fakat bu durumun izolasyon sürecinin etkili bir şekilde yönetilmesi açısından yetersiz olduğu saptanmış, tüm sağlık kuruluşlarının bu uygulamaya süratle geçmeleri gerekmektedir.

“Hülasa; Eğitim, Kültür ve Sanat alanlarına uzaktan erişim konusunda özellikle yerli ve milli yazılım ve uygulamaların geliştirilmesi, yeni normale uygun altyapıların tesisi, süreç adaptasyonlarının daha hızlı sağlanabilmesi, eğitimcilerin dijital platformlar konusunda donanım, bilgi ve tecrübelerinin artırılması, sanal alanların tanıtım ve bilgilendirme çalışmasının daha bütüncül ve profesyonel yapılması, özellikle kültür ve sanat dinamiklerimizin sürdürülebilir kılınması ve turizm sektörüne olası katkıları da göz önünde bulundurularak bu alanlarda yapılan çalışmalar sanal turlar ve çalışmalar ile titizlikle desteklenmeli ve süreç uygulamalarında özellikle psikolojik etkenlerin de dikkate alınması önceliğimiz olmalıdır.”

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
HÜRJET'in ikinci prototipi yeni boyasıyla gökyüzüne havalandı
Emekli zammı için asgari ücret ayarı! 2025 zamları için çok önemli bir ipucu