HDP'li isimlere 6-7 Ekim operasyonu: O gün bugün, Türkiye kirli plana dur diyor

6-7 Ekim olaylarının yıldönümüne yaklaşırken, 7 ilde büyük operasyon başlatıldı. Aralarında HDP'li isimlerin de olduğu 82 kişi hakkında gözaltı kararı verildi, 18'i gözaltına alındı. Operasyonların siyasi sebep ve sonuçlarını haber7.com'a değerlendiren uzmanlar, Türkiye'nin kirli planlara yönelik harekete geçtiğini ve devletin hesap sorması için beklenen günün geldiğini kaydetti.

GİRİŞ 25.09.2020 14:16 GÜNCELLEME 25.09.2020 15:48
Bu Habere 74 Yorum Yapılmış

Haber7 - İbrahim Can 

6-7 Ekim 2014’te Kobani bahane edilerek HDP’nin çağrısıyla birçok ilde sokak olayları başlatılmış; PKK yandaşları eliyle terörü sokaklara taşımaya çalışmışlardı. 3 gün süren olaylarda Yasin Börü şehit edilmiş, 2 polis şehit olmuş, 31 sivil hayatını kaybetmişti. Dönemin HDP eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK elebaşları Abdullah Öcalan ve Murat Karayılan’ın çağrısı sonrasında şiddet olayları başlamıştı. Olayların 6’ncı yıldönümüne yaklaşırken sabah saatlerinde geniş çaplı operasyon başlatıldı. HDP’li Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen, Nazmi Gür, Altan Tan gibi isimlerin de yer aldığı 82 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Operasyonlarda şu ana kadar Önder, Bilgen ve Tan’ın da aralarında bulunduğu 18 kişi gözaltına alındı.

 

HDP'Lİ İSİMLER '6-7 EKİM'DEN GÖZALTINDA

Peki geniş çaplı operasyon ne anlama geliyor? Uzmanlar Haber7.com için değerlendirdi:

 

HDP HALKI AYAKLANMAYA ÇAĞIRDI

Emekli İstihbarat Albay – Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ

Kobani, Amerikalıların o bölge için kantonlardan birine verdiği isim. Yani proje bölge. Dolayısıyla doğru adı Ayn-el Arap.

Eylül 2014’te Ayn-el Arap’ta PYD’nin DEAŞ’la çatışmaları yoğunlaştırdılar. Bu bir tiyatroydu, bilerek yaptılar. Sözde PYD, DEAŞ’a karşı mücadele ediyor. Ve bu mücadelenin Türkiye tarafından desteklenmesi gerektiği gibi bir masala sarıldılar. Türkiye PYD’ye silah desteği yapmalı gibi bir hava oluşturuldu. Türkiye’nin PYD’ye bakış açısı belli: PKK’nın uzantısı. Çatışmaları şiddetlendirdiler ve çatışmaları örnek göstererek içeride bir kampanyaya giriştiler. Kobani bölgesinde kan gövdeyi götürüyor, oraya destek vermeliyiz; insanlar sokağa dökülsün Kobani’ye sahip çıksın. Ondan sonra hatta HDP’li siyasetçiler şu cümleyi kurdu: Kobani düşerse Adana düşer, Ankara düşer. Sözde DEAŞ tehdit, PYD mücadele ediyor, biz de DEAŞ’a karşı mücadeleye destek vermeliyiz. HDP dedi ki: Doğu ve Güneydoğu halkı ayağa kalksın, Kobani’ye sahip çıksın. Böyle başladı olaylar.

TERÖR ÖRGÜTÜNÜN 'KOBANİ NAMUSUMUZDUR' AÇIKLAMASI

Cumhurbaşkanımız çıktı dedi ki: Bu sizin anlattığınız gibi değil. Bu bir isyan girişimi, HDP’nin provokasyonu, çağrıya uymayın. Ve halk da uymadı. 3 gün süren, 30 ilde başlayan olaylar gerçekleşti. Ve Karayılan, Abdullah Öcalan, Demirtaş dahil şu cümleyi kurdular: Kobani bizim namusumuzdur, namusunuza sahip çıkın. Bunun için de sokaklara dökülün, devlete ne varsa yakın yıkın ve alan hakimiyeti sağlayın. Bunun doğru adı isyan girişimiydi ve bana göre Cumhuriyet tarihinin en büyük isyan girişimlerinden biriydi. Gezi olayları, Hendek olayları gibi. Burada FETÖ ile inanılmaz kirli işbirliği doğdu.

GÜNÜ GELDİĞİNDE DEVLET BEDELİNİ ÖDETTİRİR: O GÜN BUGÜN

Hendek olaylarında olduğu gibi FETÖ el altından ayaklanmaları destekledi, yayılması için ciddi emek harcadı fakat şükürler olsun devlet zamanında ve doğru yerde refleks göstererek olayları durdurdu. Bunun üzerine gözaltılar başladı. Gözaltılar yapılırken CHP dahil birçok siyasi yapı; Millet İttifakı kanadında olanlar gözaltıların insanların onuruna saldırı olduğunu, diktatör rejim uygulamaları olduğunu söyleyerek, tutuklamaları ve gözaltıları sokağa çıkarak protesto etme çağrısı yaptı. Halk buna da uymadı ve devletin alacağı tedbirleri bekledi. 3 gün sonra olay bastırıldı. Elebaşlarından tutuklananlar oldu. Ama arka planda halkı isyana teşvik eden Demirtaş ve uzantısı kadro vardı. Bu vicdanları yaralıyordu. Hesabın sorulup sorulmadığı hep tartışıldı. Fakat o zaman da söyledik. Devletin bunda bir hesabı var, bu işlerin yeri ve zamanı var. Gün ve saat geldiğinde devlet alacaklı kalmaz, bedelini ödettirir, yapana hesabını sorar. İşte o gün bugün.

"DAHA FAZLA İSİM GÖZALTINA ALINACAK"

80’e yakın isim var. Bana göre daha fazla isim de var gözaltına alınacak. Bu soruşturma sonunda da bana göre dışarının kirli ilişkileri ortaya çıkacak.

HDP'li Kars Belediye Başkanı gözaltına alındı.

OPERASYONLARLA DAHA DA İFŞA EDİLECEK

Bu süreç içerisinde bahsettiğimizin hepsine bakın ya belediye başkanı ya milletvekili; yani doğrudan HDP ile iltisaklı kişiler. HDP’nin pazarı ipliğe çıktı. Zaten çıkmıştı. Diyarbakır anneleri pazara çıkarmıştı ama birtakım yapılar örtmeye çalışıyordu. Bu süreçte yapılan operasyon olayları daha da ifşa edecek HDP’nin siyasi parti olmadığı ve PKK’nın kentte faaliyet gösterdiği kolu ortaya çıkacak. Deliller bunu gösterecek.

Bana göre 15 Temmuz’dan hemen sonra FETÖ’ye yapılan operasyonla, PKK’ya yapılan bu operasyon aynı değerlendirilmeli. FETÖ’nün 15 Temmuz’u, PKK’nın da 6-8 Ekim’i var.

"KOBANİ BENZERİ OLAYLAR GELECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR"

Yeni Birlik Gazetesi Yazarı Faruk Aktaş

Olayın siyasi tarafına, etkilerine bakmak gerekiyor. Kobani olaylarının benzeri, önümüzdeki günlerde gelecek gibi görünüyor. Dün Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde, kuzeydoğusunda PYD’ye devlet kurdurma çabaları sürüyor. Dolayısıyla çok büyük ihtimal Türkiye kendi bekası için Afrin’de, Barış Pınarı’nda olduğu gibi sessiz kalmayacaktır. Sahada da buna yönelik hareketlilik var zaten. Aynı şekilde PKK da kendi çevrelerini Türkiye’nin Kobani’de olduğu gibi olası müdahalelerine yönelik kışkırtıcı çabalara yöneltiyor. Çok büyük ihtimal, doğal olarak Türkiye içinde bunu HDP eliyle gerçekleştirecek. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Suriye’deki gelişmelere bağlı olarak Kobani olayı benzeri süreçlerin burada yaşanma olasılığına karşı bir ön alma gibi düşünülebilir bu operasyon. Olayın siyasi tarafına bakacak olursak. Ya da bu tip benzer kalkışmalara karşı bir gözdağı verme sonucunu yaratabilir diye düşünüyorum bu operasyon. Suriye’deki olası gelişmelerle birlikte okumak gerekir diye düşünüyorum bu operasyonu.

HDP'li Sırrı Süreyya Önder gözaltına alındı.

'BİR AN ÖNCE OLUŞTURALIM' ÇABASI

Kritik bir dönem. Jeffrey bir haftadır bölgede yoğun çaba içinde. Özellikle Amerika’daki seçimler öncesinde; Trump’ın kazanması halinde orada bunların terör devleti kurma hayalleri büyük ölçüde sona erer, en azından ABD’nin desteği azalabilir. Dolayısıyla seçimler öncesinde orada ne oluşturabileceksek bir an önce oluşturalım çabası var. Hem ABD’de hem PKK çevrelerinde hem o bölgeyi neoliberal eksende dizayn etmek isteyen çevrelerde var. Dolayısıyla Türkiye de bu hareketliliğe kendi cephesinden reaksiyon veriyor diye düşünüyorum.

PKK’nın uzun süreden bu yana hem yurt dışındaki kendi sempatizanlarını hem Türkiye içinde HDP üzerinden sokakları hareketlendirmeye; Türkiye’nin Pençe-Kartal dahil tüm operasyonlarına dahil sokakları hareketlendirme çabası var.

Suriye’de önümüzdeki günlerde benzer bir durum oluşmaması için Türkiye önlemlerini alıyor diye düşünüyorum.

"DEMİRTAŞ'IN UMURUNDA DEĞİLDİR"

(Demirtaş’ın Yasin Börü ve Eren Bülbül açıklaması) Ortada ciddi bir kalkışma var. Hayatını kaybeden insanlar var ve bu olayların birinci derecede sorumlularından birisi Demirtaş. Cezaevinde de siyaset yapmaktan geri durmuyor. Tabii ki siyaset yapma hakkı lakin bu açıklamaların tümü 2023’teki seçimler öncesi HDP-CHP flörtünü geliştirmeye yönelik açıklamalar. Yoksa Demirtaş, ne Yasin Börü’nün ne Eren Bülbül’ün acısını bilir. Bilirse de umurunda değildir diye düşünüyorum.

Eğilimleri, yaptıkları o acıya doğrudan sebep olan eylemler. Dolayısıyla bilirim demek kafi değil. Bu acıların yaşanmasında bizatihi sorumluluğum var, kendi adıma halkımızdan Türkiye’den bu acıyla ilgili kendi katkım nedeniyle pişmanlık duyuyorum, özür diliyorum gibi bir açıklama olsaydı belki cezaevinde biraz vicdanı oluşmuştur denebilirdi. Ama bilirim lafları CHP’yle flörtün siyasi söylemlerinden biri dışında anlam ifade etmiyor.

"TÜRKİYE'DE BAŞARAMADIKLARINI SURİYE'DE DENİYORLAR"

Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar

Siyasi ve güvenlik karşılığı var. Şu an Suriye ve Irak’ta YPG/PKK ile ilgili son derece önemli gelişmeler yaşanıyor.  YPG/PKK bütün dini, mezhebi, meşrebi ve etnik yapıları etki altına veya baskı altına alarak burada hükümranlık peşinde ABD ve Fransa’nın gözüken marifetiyle. Bu Suriye’nin siyasi yapısını değiştiriyor. Şu an yaşanan olaylar Türkiye’nin geleceği açısından son derece önemli. Çünkü Türkiye’de denendi. PKK’nın yapmış olduğu bütün kongrelerde hep şunu söyledi: Ben Suriye’yi, Türkiye, Irak’ı ve İran’ı parçalayarak burada sözde devlet kuracağım. Bununla ilgili Türkiye ana hedef ülkeydi. Irak ve Suriye’yi kullanarak Türkiye’ye tehdidini üretti ama Türkiye’de yaşanan süreçler işin karakterini ve yol haritasını çok değiştirdi.

Şu an Türkiye’yi parçalamayan YPG/PKK Suriye’yi parçalama; siyasi yapısını değiştirmenin peşinde. Fiili olarak Irak-Suriye sınırı ortadan kalkmış durumda.

"BM'Yİ KULLANARAK TÜRKİYE'YE BASKI YAPIYORLAR"

40 bin kilometrelik alan, en son 65 bindi, sahadan gelen bilgiler bunun 100 bine çıktığını söylüyor. Yani PKK’nın şu anda oradaki konvansiyonel terör varlığı. Böylesine bir güç bütün coğrafyada etki üretme peşinde. Bunu Amerika kendi başına yapmıyor. Sadece Jeffrey değil, sürekli Amerikalı, Fransız, İngilizler, Arap coğrafyasından gelenler… Böyle bir proje şu an büyük bir hızla mesafe alıyor. Bunu engelleyebilecek tek ülke var.

Tek ülke de Birleşmiş Milletler raporu adı altında bir rapor yayınlanıyor. Birleşmiş Milletler kullanılarak Türkiye baskı altına alınmaya çalışılıyor. Türkiye illegalleştirilirken, illegal olan bir terör örgütü legalleştiriliyor. Buna dair bir operasyon yapılıyor coğrafyada. Sadece Türkiye değil, İslam da radikalleştiriliyor, İslamofobi oradan hortluyor. Ama bir diğer tarafıyla da Türkiye’de ılımlı İslam patladı. İşin adli kısmını çok bilemem ama bu işin anlamlandırılması, bugünlerin tanımlanması açısından çok önemli. Tuzaklar burada kuruldu.

"KORKUNÇ RAKAMLAR"

Türkiye’yi radikalizme iltisaklarken, bir terör örgütünü özgürlük savaşçısı… Ve bunun toplumsal katmana bu siyasiler üzerinden yayılması ve olayların patlak vermesi. 35 il, 96 ilçe. Korkunç bir rakam. 435 vatandaş, 326 güvenlik görevlisi yaralanmış, 97 okul, 165 belediye binası, 261 banka, 729 sivil araç bin 731 ev ve iş yeri, 501 resmi araç, 61 emniyet binası, 27 kaymakamlık, 181 diğer kamu binası, 32 parti binası, 33 dernek zarar görmüş. Korkunçtu bu olaylar. Çok kısa bir zaman dilimi içerisinde müthiş bir patlamayla kendisini gösterdi, provokasyonda kendini gösterdi ve bu olaylar 11 Temmuz 2015’te; yani 9 ay sonra Cumhuriyet tarihinin en büyük silahlı kalkışmasına dönüştü ve bedeli çok ağırdı bizim açımızdan. Devlet muazzam bir riskle karşılaştı.

6-8 Ekim olayları bir milattır. Bu sürecin en önemli olaylarından bir tanesidir.

KAYNAK: HABER7 | ÖZEL
YORUMLAR 74
  • YasinBaba 4 yıl önce Şikayet Et
    Çok geç kalınan bir operasyon yinede güzel, devletimizi tebrik ediyorum
    Cevapla
  • vatandaş 4 yıl önce Şikayet Et
    Hayırlısı...
    Cevapla
  • misafir 4 yıl önce Şikayet Et
    2014'te olayların içinde kaldık. O kadar rezil bir ortam, o kadar hukuksuz başı boş bir hal almıştı ki, insan utanır. Yağma talan, yol kesme, yakıp yıkma talan. Bu olayların akabinde değil de bu kadar beklenerek yapılması dışında her yönüyle haklı buluyorum. Niçin bu kadar beklendi?
    Cevapla
  • Adil 4 yıl önce Şikayet Et
    Devlete uzattığınız dilin kesilme, salladığınız parmakların kırılma zamanı geldi.
    Cevapla
  • Sami 4 yıl önce Şikayet Et
    Hadi bakalım, kucağına oturduğunuz ABD, Fransa, Almanya, İsrail gelsin de sizi kurtarsın, Vatana ihanetin ne demek olduğunu anlayacaksınız.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Bakan Işıkhan'dan emeklilik ve asgari ücret açıklaması
Büyükelçi Mammadov'dan Türkiye itirafı: Başka kimse bize yardım etmedi