İletişim Başkanı Altun paylaştı: Emile Zola, 122 yıl sonra aynı mesajla sesleniyor

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Fransız yazar Emile Zola’nın 122 yıl önce zamanın Fransız Cumhurbaşkanına yazdığı ve Fransa’nın “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” söylemindeki çifte standardı ortaya koyan “İtham ediyorum!” başlıklı meşhur mektubun günümüze uyarlanmış bir versiyonunu sosyal medya hesabından paylaştı.

İletişim Başkanı Altun paylaştı: Emile Zola, 122 yıl sonra aynı mesajla sesleniyor
İletişim Başkanı Altun paylaştı: Emile Zola, 122 yıl sonra aynı mesajla sesleniyor
GİRİŞ 29.10.2020 01:16 GÜNCELLEME 29.10.2020 01:17
Bu Habere 15 Yorum Yapılmış

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Fransız yazar Emile Zola’nın 122 yıl önce zamanın Fransız Cumhurbaşkanına yazdığı ve Fransa’nın “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” söylemindeki çifte standardı ortaya koyan “İtham ediyorum!” başlıklı meşhur mektubun günümüze uyarlanmış bir versiyonunu sosyal medya hesabından paylaşarak, Fransa’nın bugünkü ırkçı, İslamofobik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı söylem ve adımlarına dikkati çekti.

Fahrettin Altun’un paylaştığı “İtham Ediyorum!” başlıklı mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Saygıdeğer Fransız halkı, bu başlığı taşıyan mektup Dreyfus davası için bundan tam 122 yıl önce zamanın Fransız cumhurbaşkanına yazılmıştı. Ama bendeniz bu mektubu şimdi size yazıyorum. O tarihte tüm sonuçlarına katlanarak doğruyu, hakikati savunmak adına Fransız toplumundaki çürümeyi, yozlaşmayı ve Yahudi karşıtlığını eleştirmiştim. Fransız Devrimi’nin ardından biz değil miydik, avazımız çıktığı kadar özgürlük, eşitlik ve kardeşlik diye haykıran? O değerler için mücadele eden bizler değil miydik? Bu değerleri 1848 anayasamızın temel prensipleri haline bizler getirdik. Binaların üzerine, taşlara ve anıtlara kazıdık. Bizden sonraki nesiller anayasaya eşitlik, özgürlük ve kardeşlik yazdı. Bu üç kurucu değer Fransız ulusunun ortak mirası haline geldi.

 

 

Bugün yine, 2020 yılında yöneticilerinizin ve basınımızın basiretini gitgide yitirdiğini üzülerek görüyorum. İçinden büyük yazarlar, hakikatin nice yılmaz savunucularını çıkarmış bir milletin vicdanına seslenmek kalan son çaredir. Hani nerede özgürlük, eşitlik ve kardeşlik? Fransız siyasetçiler, kendilerine ‘sanatçı’ diyenler sistematik olarak İslam’a ve Müslümanlara karşı tahkirde bulunan ifadeler kullanıyorlar. Nefretlerini kusarken aynı zamanda sistematikleştiriyorlar. Fransız ulusunun kurucu değeri, kardeşliği ayaklar altına alıyorlar. Bu, yüzyıllara dayanan ilişkilerimizde görmeyi hiç düşlemediğimiz, olmaması gereken bir durum. Fransa’da geri dönülmesi imkansız bir noktaya sürükleyen bu sorumsuzluğu paylaşmayan vicdanlı insanlar olduğunu bilmek istiyoruz. Fransız sömürgeciliğinin tüm dünyada sebep olduğu yaraları yeni yeni sarabiliyoruz. Hala Cezayir’e, Afrika’ya bir özür borcumuz var. Yaşanan acıların toplumsal hatırası tek, üstünkörü, itinasız bir özürle kapanabilecek türden bir yara değildir.

Günümüzde ise hakareti ve dini inançlara dil uzatmayı ifade özgürlüğü kılıfıyla sunmanın inandırıcı bir yöntem olmadığı kabul edilmelidir. Dün Yahudilere karşı geliştirilen nefret söylemi ve ırkçılık bugün Müslümanlar üzerinde tekrarlanıyor. Tarihin hataları tekrar etmemeli. Tarih böyle tekerrür etmemeli. Fransa alnına sürülen bu kara lekenin ortağı olmadığını, yöneticilerinin nefret ve kin kokan ifadelerinin arkasında olmadığını yüksek sesle haykırmalıdır. Biz İslam’ı Macron’dan, Charlie Hebdo’dan öğrenecek değiliz. Fransa tarihinde İslam’ı bize layıkıyla öğretecek nice simalar vardır. Gelecekte de olacaktır.

Maalesef özgürlük, eşitlik ve kardeşlik adına yine talihsiz bir gün yaşıyoruz. İnsan onuruna ve değerlerine yönelik hakarette sınır tanımayan Charlie Hebdo, köklü Fransız düşünce geleceğine yönelik büyük ve yıkıcı bir tehdittir. Türkiye’nin seçilmiş cumhurbaşkanını küçük düşürücü, yakışıksız ifadelere ve çizimlere yer verilmiştir.

Mizahın birleştiriciliği siyasi gündemler uğruna heba edilmemelidir. Mizah silah gibi kullanılmamalıdır. Bu çirkin tavrı en başından beri açıkça kınıyor ve itham ediyoruz. Tarih önünde itham ediyoruz, insanlık önünde itham ediyoruz, vicdanlar önünde itham ediyoruz. Daha fazla nefretin yayılmasını sağlamaktan başka bir şey yapmayacak bu sorumsuzluğun dünya barışına yönelik büyük bir tehdit olduğunu da hatırlatmak istiyoruz. İyi niyetli tüm ikazları daha büyük hakaretlerle karşılayan Fransız yöneticileri ve bu saldırgan nefret söylemine ‘dur’ demeyerek doğrudan ve dolaylı rıza gösteren herkes ortaya çıkan vahim tablonun sorumlularıdır.

Fransa, geçmişte olduğu gibi bugün de büyük leke almak istemiyorsa, benim 122 yıl önce gösterdiğim cesareti göstermeli, ırkçılık ve nefret üreten bu bataklığın daha fazla koku üretmesine mani olmalıdır.

Basın özgürlüğü, inançları tahkir etmenin aracı olamaz. Dün Yahudilere, bugünse Müslümanlara yönelen bu nefret dalgasının Fransa’nın sahip olduğunu iddia ettiği değerleri yok etmesinden önce harekete geçmek zorundasınız. Recep Tayyip Erdoğan’a yöneltilen hakaretin asıl hedefinin kim olduğunu hepimiz biliyoruz. Asıl hedef İslam’dır. Buna, çirkin nefret söylemine direnme sorumluluğu Fransa’nın hırstan gözü dönmüş siyasetçilerine bırakılmayacak kadar değerlidir. Bu sorumluluk insanlık onurunu ayaklar altına almayacak, insanları dini inançlarına göre sınıflandırmayacak, ayrımcılık gütmeyecek tüm Fransızların omuzlarında yükselmelidir.

Bu tarihi günde sessiz kalan ve nefretin yayılmasına aracılık eden herkesi suçun ortağı olmakla itham ediyorum.” ifadelerini kullandı.

KAYNAK: İHA
YORUMLAR 15
  • Orhan 4 yıl önce Şikayet Et
    Küresel salgını yaşadığımız bu zaman da Fransa gibi devletlerin sarı yeleklerin eylemleri gibi insanları birbirine kırdıracak olan söylemlerden ve eylemlerden vazgeçmelidir. Dünya da çok büyük sorunlar bulunmaktadır. Ülkelerin birbiriyle çatışması değil. Birbiriyle işbirliği yapmalıdır.
    Cevapla
  • tunctunc 4 yıl önce Şikayet Et
    Avrupa bu ama.Dün ne idiyse bu gün i$te görüyoruz ayni degi$en hic bir$ey yok.Almanyada ayni bakmayin SAMAN altindan su yürütüyorlar.Bu gün sava$ olsun bir degil bin tane daha hitler cikartirlar.ve ilticaci kürtleri sava$a zorlar en öne sürerler yahudilere yaptiklari gibi..hitler sava$i kazansa idi almanyada her yerde heykelleri dikiliyor olcakti.CUMHURIYET BAYRAMIN KUTLU OLSUN TÜRKIYEEE..
    Cevapla
  • dogru da 4 yıl önce Şikayet Et
    bugün zola yı takan hatta bilen kaç kişi var acaba fransa da?
    Cevapla
  • isa 4 yıl önce Şikayet Et
    batı toplumu ölmüştür.suriyede ,ırakta, yemende.afganistanda,myanmarda,filistinde ölen çocuklar masumlar için kılını kıpırdatmayan Batı halkından olumlu bir tepki beklemek boşunadır.
    Cevapla
  • Semih 4 yıl önce Şikayet Et
    Batı millet olarak rahata alıştırılıp uyuşturuldu. Medyalarıda bunu sürekli kullanıp insanlarını sürülerştirdiler. Dolayısıyla batı çürüyüp çökmeye mahkum, onun yerini bugünün dirilen üreten ve yükselen Türkiye'si alacaktır. Gelecek Türkiye ile şekillenecek, bu artık Türkiye'nin yazgısı.
    Cevapla
  • Fahreneit 4 yıl önce Şikayet Et
    Askıda ekmek içinde bir mektup yaz halka
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
A Milli Takım'ın aday kadrosu açıklandı: Fenerbahçe Beko detayı
İsrail, Hizbullah'ın kalesini vurdu: Dehşet anları kamerada!