28 Şubat sürecinin 'en geyik' anısı
28 Şubat sürecinin en hareketli gönlerinden birisi.. Kimilerine göre askerler yönetime 'ha el koydu ha koyacak'... Bu konjoktürde ANAP'lı bir gurup milletvekili askeri darbe olacak korkusuyla denize açılırlar.. Sonrasında ne mi olur?
ADNAN ÖKSÜZ'ün yazısıx
28 Şubat sürecinin 'en geyik' anısı
Bir antidemokratik sürecin yıldönümü sessiz sedasız geldi ve gidiyor...
Tıpkı, 27 Mayıs İhtilali sonrası kurulan Yassıaada Mahkemeleri gibi...
Tıpkı, merhum Cumhurbaşkanı Adnan Menderes'in idam edilmesi gibi...
Tıpkı, 12 Eylül ihtilalinde hiç sorgusuz sualsiz darağacına gönderilen, gencecik ülkücü gençler Selçuk Duracık ve Halil Esendağ'ların asılması gibi..
Tıpkı'ları çoğaltmak elbette mümkün...
28 şubat süreci de işte bunlardan biri..
1997 yılının yine soğuk bir Şubat'ında, 28 Şubat'ta toplanan Milli Güvenlik Kurulu kararlarının ardından Türkiye'de başlayan/başlatılan antidemokratik sürecin yıldönümü bugün....
Savrulan hayatlar, bezginleşen yürekler ve 'yarasa'laşan 'demeç'lerin gölgesi altında geçen birkaç yıl...
***
Bu yılları herkes kendi cephesinden değerlendirecek elbette..
28 Şubat sürecinin en civcivli gönlerinden birisi...
Kimilerine göre askerler yönetime 'ha el koydu ha koyacak'...
Yine kimilerine göre kimi büyük gazetelerin İstanbul'daki merkezlerinde 'Ordu yönetime el koydu' maketleri bile hazır...
Yargı mensuplarına bir yandan brifingler verilirken, iktidar ortakları (Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi) milletvekillerine hakim olma otoritesini kaybetmiş durumdalar...
Hemen her gün bir-iki milletvekili 'gördüğüm lüzum üzerine' diye başlayan cümlelerle partisinden istifayı basıyor...
Bu milletvekillerinin Meclis kulislerindeki tek hareketleri ise 'çaresizlik' gösterisi; 'İstifa ettim ama bunu anlatamam...' dercesine...
Psikolojik harekatın en yoğun yaşandığı ve kimsenin kimseyi tanımadığı bir ortam...
***
İşte böyle bir ortamda, o yıllara ilişkin bir '28 Şubat anısı' var ki, akıllara ziyan..
Bu anıyı dillendiren bir eski milletvekili (İsmi bende saklı, adının açıklanmasını istemediği için yazmıyorum...)
Eski Başbakanlardan, şimdinin bağımsız Rize milletvekili Mesut Yılmaz'a çok yakın bir milletvekili..
Anavatan Partisi 28 Şubat sürecinin tam da merkezinde olduğu ve antidemokratik uygulamaların büyük bölümüne isteyerek/istemeyerek onay verdiği için bu milletvekili de yaşanan birçok olayın bizzat şahidi...
Şimdi bu milletvekiline kulak verelim;
'28 Şubat'ın en hararetli günlerinden birinde bir gurup ANAP'lı milletvekili ile birlikte İstanbul'da Ataköy Marina'da oturuyoruz...Yanımızda büyük bir şirketin genel müdürü de var...Sohbet konumuz elbette yaşadığımız o yoğun günler...Ne olacak, ne olabilir gibisinden muhabbet ediyoruz... Bu arada bir telefon geliyor, bana.. Telefonu açtım, partiden bir milletvekili arkadaş..Onlar da benzer muhabbetin içindelermiş meğer...O arada ben o milletvekili arkadaşa, 'Nelerle meşgulsünüz, nerelerdesiniz?' dedim. Milletvekili arkadaşımın bana verdiği cevap aynen şu; 'Biz de bir gurup milletvekili olarak Sarıyer'den denize açıldık...Askeri darbe olursa bir daha dönmeyi düşünmüyoruz...Bize haber verirseniz seviniriz...' Kakara kikiri böyle konuştuk. Sonrasında Ankara'ya döndüğümüzde parlamentoda Mesut (Yılmaz) beyi gördüğümde bana takıldı. Dedi ki Mesut bey, 'Ne o aranızda darbe de yapmışsınız, dönmemek üzere denize açılan arkadaşlar da varmış...'..Ben de muhabbeti anlattım. Aramızda böyle bir konuşma da geçti...'
ANAP'lı eski milletvekili bu diyalogun tamamen bir espri olduğunu belirtti, bu satırların yazarına...
Ancak şunu da ekledi; 'Ancak o zaman öyle bir psikolojik ortam vardı ki bir arkadaşınızla küçük bir geyik muhabbeti yapsanız o yuvarlana yuvarlana kartopu misali sanki gerçekmiş gibi tekrar bize intikal ediyordu..Bu da onlardan birisiydi...'
Ne diyelim...
İşte size bir 28 Şubat geyiği...
Adnan Öksüz