Ali Erbaş'tan önemli açıklamalar!
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Din eğitimi anlayışı ve mekanizmalarının en alt kademeden en üst boyut olan dini yükseköğrenime kadar birbirini tamamlayıcı ve geliştirici bir ufukla gözden geçirilmesi gerek." ifadesini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Erbaş, Türkiye İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Konseyinin video konferans sistemiyle düzenlediği "120. Yılında İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Çalıştayı"na katıldı.
Çalıştayda konuşan Erbaş, ilahiyat eğitiminin medeniyet müktesebatı bağlamında derin ve köklü bir geçmişe sahip olduğunu söyledi.
Türkiye'de ilahiyat fakültelerinin önemli bir imkanı ve büyük bir ilmi birikimi ifade ettiğini belirten Erbaş, "Din eğitimi anlayışı ve mekanizmalarının en alt kademeden en üst boyut olan dini yükseköğrenime kadar birbirini tamamlayıcı ve geliştirici bir ufukla gözden geçirilmesi gerek." değerlendirmesinde bulundu.
İlahiyat ve İslami ilimler fakültelerinin, Diyanetin başta din eğitimi olmak üzere, din hizmetleri bağlamındaki istihdam politikalarına yönelik programlar geliştirmesini önemsediklerini dile getiren Erbaş, şöyle devam etti:
"Türkiye özelinde okul öncesi, kadın, aile, çocuk, genç, engelli, hasta, mahkum, yaşlı gibi birçok kesime din hizmetini en güzel şekilde yerine getirmek için bütün bu alanların her biri ile ilgili yeterli eğitim almış ve pedagojik formasyona sahip insan kaynağına ihtiyaç duymaktayız. Bu ihtiyacı karşılayacağımız yegane kaynak ise ilahiyat-İslami ilimler fakülteleri ve imam hatip liseleridir. Bizler, mihrapta kürsüde, Kur'an kurslarında, sosyal kültürel içerikli din hizmetlerinde, yurt dışı teşkilatlarımızda hizmet eden bütün hocalarımızın, vaizlerimizin, müftülerimizin her açıdan donanımlı ve nitelikli olmasını istiyoruz. Nitekim lisans döneminde iyi eğitim almış, pedagojik formasyona sahip hocalarımızın din hizmetlerinde ve din eğitimi faaliyetlerimizde daha başarılı olduklarını görüyoruz."
Erbaş, İslam dünyasında dinin doğru anlaşılması alanında bazı sorunların olduğuna değinerek, "Dinin bilgisizliğe ya da sağlam temellere dayanmayan yaklaşımlara terk edilmesinin ağır faturasını, doğru şekilde karşılanmayan her ihtiyacın istismara kapı araladığını bugün daha yakından görmekteyiz. Doğru dini bilginin üretilmesi ve topluma sunulması görevi ise tabii olarak öncelikle dini yükseköğretim kurumlarımız ilahiyat ve İslami ilimler fakültelerimiz ve Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bizim sorumluluğumuzdadır." şeklinde konuştu.
İlahiyat ve İslami ilimler fakültelerinin önemli imkanlara sahip olduğunu belirten Erbaş, bu imkanların iyi değerlendirilmesi için ortak çalışmaların geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Ali Erbaş şunları söyledi:
"Kur'an-ı Kerim, Arapça, fıkıh, tefsir, hadis, kelam, İslam tarihi ve sanatları, felsefe gibi farklı alanlarda 10 bini aşkın ilim adamımız vardır ve tamamına yakını Kur'an ve sünnet çizgisinde taviz vermeden öğrenci yetiştirmeye ve ilmi birikimimize katkı sağlamaya çalışmaktadır. Tabii ki bu kadar büyük bir müessesede, ilahiyat ve İslami ilimler fakültelerinde, zaman zaman kuran ve sünnet çizgisine uymayan az da olsa bazı fikirleri ortaya atanlar oluyor ve marjinal diyebileceğimiz, çok kenarda köşede kalmış bu fikirlerin bizim ve ilahiyat fakülteleri nezdinde, hiçbir itibarı yok. Genel olarak fakültelerimiz Kur'an ve sünnet çizgisinde en güzel bir şekilde din eğitimi vermeye, ilim üretmeye, 1400 yıllık ilmi müktesebatımızı daha da geliştirmeye yönelik büyük çalışmalar yapmaktadır."
Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı, ilahiyat ve İslami ilimler fakülteleri ve Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile iş birliği içerisinde ortak çalışmalar yaptıklarını bildirdi.
Üç oturumdan oluşan ve bir gün sürecek çalıştayda, "Osmanlı'dan Günümüze İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinin Tarihi", "İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinin Toplumun Dini Hayatındaki Yeri", "İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinin İlmi Hayattaki Yeri", "İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerindeki Yapısal Sorunlar" başlıkları ele alınacak.
-
demirci 4 yıl önce Şikayet Etsayın diyanet başkanım öncelikle sesi güzel müezzinler bir belirleyin bunları ezan okuma konusunda bir eğitim aldırın vaktin ezanları hangi makamda okunacasa oyle okusunler önüne gelen ezan okumasın imamlarimizin bazıları kendini namaz memuru olarak tanımlıyor günde beş vakit namaz bir buçuk saatte kılınır aldıkları maaş sekiz saat mesai karşılığı fakat altıbuçuk saattin hakkını nasıl ödeyenler caminin temizliğini bahçe düzenini cemaat yapıyor hiç değilse imamlarda başlarında olması gerekmez mi insanlarla haşır neşir olacak bilgili mütevazı imamlara ihtiyacımız var lütfen bu konuyu bir değerlendirin vebali cok çok büyükBeğen
-
tataroğlu 4 yıl önce Şikayet EtKominizmi kendine hayat biçimi olarak kabul eden bir arkadaş diyor ki Sizde olan insanlar bizde olsaydı...Nasıl yani diye sorunca... Her camii de bir imam birde müezzininiz var...diye cevap vermişti ...İRONİ işte...Beğen