Üniversite provokasyonuna tepkiler çığ gibi

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi de söz konusu protestolara yönelik bir bildiri yayınlayarak tepki gösterdi. Üniversite Öğretim Elemanları Dayanışma Derneği (ÜNDER) Başkanı Prof. Dr. Muhammet Kurulay, üniversitelere ilişkin sorunların doğru zeminlerde ele alınmasını önemsediklerini belirtti.

Üniversite provokasyonuna tepkiler çığ gibi
Üniversite provokasyonuna tepkiler çığ gibi
GİRİŞ 06.01.2021 15:15 GÜNCELLEME 06.01.2021 17:01
Bu Habere 9 Yorum Yapılmış

Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu'ya yönelik protestolara tepkiler dinmiyor. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi de söz konusu protestolara yönelik bir bildiri yayınlayarak tepki gösterdi.

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu'ya yönelik protestolara yayınladığı bildiri ile tepki gösterdi.

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi'nin bildirisi şu şekilde;

Ülkemizde son zamanlarda üniversitelerimizde yaşatılmaya çalışılan kaos ortamına ilişkin Aydın Adnan Menderes Üniversitesinin 06/01/2021 tarih ve 2021/01 toplantı sayısı ile senato bildirisidir.

Üniversiteler, bilimin üretildiği ve yayıldığı, eğitim öğretim, araştırma geliştirme ve toplumsal katkıyı mihenk taşı olarak benimseyen kurumlardır. Yine üniversiteler, farklı fikirlerin barındığı güvenli limanlardır. Böylesi önemli misyonu olan güzide kurumlarımızı hedef almak, Türkiye’yi hedef almak, kaosa hizmet etmektir.

Üniversitelerimiz üzerinden kirli emelleri olanların farkındayız. Vesayetçileri de terör örgütlerini de görüyoruz. Vesayetçiler ve terör örgütleri üzerinden birliğimizi hedef alanları, 12 Eylül darbesi, 15 Temmuz ve Gezi gibi hain emellerin beslendiği hareketlerden iyi tanıyoruz.

Son günlerde, 12 Eylül koşullarını yaratmak istercesine güzide üniversitelerimizi hedef alan talihsiz senaryoların tekrar hayata geçirilmeye çalışıldığını görmekteyiz. Bilinmesini isteriz ki; Aydın Adnan Menderes Üniversitesi senatosu olarak, üniversitelerimizde her türlü şiddeti, en değerli varlıklarımız olan öğrencilerimizi kullanarak ve emelleri için onlardan faydalanarak bir kaos peşinde olanların kirli senaryosunu reddediyor ve oluşturulmak istenen kaosa hizmet edenleri sağduyulu davranmaya davet ediyoruz.

ÜNDER'DEN TEPKİ

ÜNDER'den yapılan yazılı açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Muhammet Kurulay, "Devlet üniversitelerine rektör atama süreçlerine ilişkin usul mevzuatta belirlenmiştir. Boğaziçi Üniversitesine de rektör ataması aynı usul ile yapılmıştır. Bununla beraber yeni rektörün atanmasında üniversite içerisinden bir akademisyen olmaması sebebiyle sokak eylemleri düzeyinde de tepkiler gündeme yansımıştır. Mevcut uygulamaların demokratik zeminlerde ele alınma imkanları yerine istenmeyen bir biçimde sokak eylemlerine malzeme yapılmasını doğru bulmuyoruz. Hele de akademik çevrelerin nitelikli tartışma zeminlerini öncelemesi beklenirken, bu türden konuların toplumda kargaşa kaynağına dönüştürülmeye çalışılması akademik kurumların saygınlığını zedeleyecektir. Bu bağlamda yaşananları kabul etmiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

 

Türkiye'nin pek çok alanda yapısal değimler yaşadığını hatırlatan Kurulay, akademik işleyişte de hiçbir uygulamanın "değişmez" olmadığını vurguladı.

"Her akademisyen üniversite yönetiminde görev alabilir"

 

 

Şartları sağlayan her akademisyenin üniversite yönetiminde görev alabilme potansiyeline sahip olduğunu belirten Kurulay, şunları kaydetti:

"Kendi üniversitesinde görev alabildiği gibi bir başka üniversitede de görev alabilir. Bunun önünün kapatılmasının, mutlak gelişimi güçlendireceği düşünülemez. Asıl olan kurumun ilerlemesi, niteliğinin artırılması ve topluma da bu yönde olumlu katkılar sağlamasıdır. Farklı uygulama alternatifleri de önerilebilir. Uluslararası normlar ülke müktesebatı ile bileştirilerek, mevcut teamüller de değiştirilebilir. Üniversitelerin üstünlükleri ve saygınlıkları, sahip oldukları kadrolar ve öğrencileriyle topluma sundukları katkılar başta olmak üzere kurumsal yapılarının güçlenmesiyle kendini göstermektedir. Hiçbir üniversitenin kendisini ayrıcalıklı görmesi düşünülemez. Üniversitelerin kadro oluşturmada yasayla tanımlanan özel şart koyabilme inisiyatifi, kurumun ve bulunduğu çevrenin ihtiyaçlarına göre başvurabileceği bir haktır. Herhangi bir üniversiteye herhangi bir öğretim üyesinin girişini engelleme aracı olarak düşünülemez. Bir kişinin diplomalarını aldığı üniversitede emekli oluncaya kadar çalışmakta oluşunun bir maslahatı olmalıdır. Böylesi akademisyenlerin bunu övünç sayması ve hatta başka hiçbir kurumda çalışmayışlarını adeta ayrıcalıklı ve seçkinci bir pozisyon gibi görmesi de maalesef istisna olmanın ötesine geçmiştir."

"Sorunların doğru zeminlerde ele alınmasını önemsiyoruz"

Prof. Dr. Kurulay, üniversitede yaşanan yönetici hareketliliklerinin, zamanla akademik hareketlilikleri de özendirecek noktaya getirmesi ve bunun olumlu biçimde işletilmesinin uzun vadede faydalar doğuracağını ifade etti.

Asıl olanın, yöneticinin yetkinliği, görev üstleneceği kurumu yeterli düzeyde tanıyor olması, akademik birikimi ve kadroları motive etme becerisi olduğunu vurgulayan Kurulay, şu görüşlere yer verdi:

"Akademik çevrelerdeki akrabalık ve yakınlıklar gibi birikmeler ve kendi mezunlarını o kurumda profesör olarak işe almayı öncelemek gibi yaklaşımlar, kurumun beklenilen sağlıklı gelişimini zorlaştırmaktadır. Yabancılar bu duruma 'Intellectual inbreeding' demektedir. Entelektüel akraba yetiştirme veya akademik akrabalık diye ifade edilen bu kavram, bir üniversitenin akademik dünyasında kendi mezunlarını profesör olarak işe alan bir uygulamadır. Genellikle bu durum akademi için dar görüşlü ve sağlıksız olarak görülüyor. Üniversiteler, akademik ve yönetimsel hiyerarşinin korunması gereken kurumlardır. Fakat bunun bütün yetkinin bir rektörde toplanması düzeyinde olmaması gerektiği de bilinmelidir. Ortaya çıkan tartışma ile birlikte, üniversitelere ilişkin sorunların doğru zeminlerde ele alınmasını önemsiyoruz. Ancak bir akademisyenin Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atanmasına karşı ortaya konan bir kısım tutum ve tavrı, hem şeklen hem de özü itibarıyla doğru bulmuyoruz."

YORUMLAR 9
  • Yerli ve Milli 3 yıl önce Şikayet Et
    domuz hristiyanlığın sembolüdür bunlar haçlı ordusudur onlardan aldıkları emirle bunları yapıyorlar şımarık azgın domuz kılıklılar iyice azdı bu eşkiyalar milli güvenlik meselesidir beka ve kurtuluş savaşındayız cephedeyiz aman yok acımak yok bunlara en sert şekilde karşılık verilmelidir devletimizin güvenlik güçlerinin sonuna kadar arkasındayız.
    Cevapla
  • yasasin TÜRKIYE 3 yıl önce Şikayet Et
    bunlar kuru cahil bunlarin birinden hayir gelmez bu olaya katilan ögrencileri devletin her seyinden men atmelerini isterim ilerde emekli bile olamasinlar
    Cevapla
  • yurt 3 yıl önce Şikayet Et
    Canan Kaftancıoğlu denen kadının nasıl bir dokunmazlığı varsa kimse ona dokunamıyor , terör eylemleri yapanlara destek veriyor,Atatürk ismini diyemiyor,Boğaziçi üniversitesindeki olayları olayları provake ediyor.Devlete seri katil diyor,yaptıkları saymakla bitmez. hayret bir şey.
    Cevapla
  • Ayşe Gül 3 yıl önce Şikayet Et
    Acı olan şeylerden biride bu kadar eğitimli gençlerin bu saptırmalara kanması. Üniversite bir bilim yeridir kanunen mevzuata uygun kararın provokasyon için kullanılması çok yanlış
    Cevapla
  • SARIÇİÇEK 3 yıl önce Şikayet Et
    Vatan Hainleri kol kola inşaAllah kefensizde giderler...
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
ODTÜ'lü profesörü 35 milyon TL dolandırmışlardı: Yeni gelişme!
Fırat Sarı'nın avukatından ilginç savunma: 'Olsa olsa kapının dış mandalı olur'