İstanbul’un tarihini değiştirebilecek büyük keşif!
Habertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı, bugünkü köşesinde İstanbul'da yeni keşfedilen tarihi bir mekanı anlattı. Bardakçı, Cankurtaran’ın aşağısında, sahil tarafındaki surlar ile Sirkeci İstasyonu’na uzanan ve şimdi kullanılmayan demiryolunun arasında kalan bölgede yapılan keşfin görenleri hayran bıraktığını dile getirdi.
İşte Murat Bardakçı'nın o yazısı;
İmparatorluklara asırlarca başkentlik etmiş olan İstanbul’un hâlâ keşfedilmemiş pekçok esrarı, pek bilinmeyen ve gidilip de görülmesine imkân olmayan dünya kadar mekânı vardır...
Dostlarımızla arada bir buluşup şehrin göz önünde olmayan ve herkesin mâlûmu bulunmayan meçhul kalmış yerlerini dolaşırız...
Geçen gün de böyle yaptık, dostlar ve arkadaşlar bir araya geldik; nereye gideceğimize karar vermeye çalışırken Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan “Gelin, sizlere yeni keşfedilen bir mekânı göstereyim” dedi.
Ergün Bey’in sözünü ettiği yer Cankurtaran’ın aşağısında, sahil tarafındaki surlar ile Sirkeci İstasyonu’na uzanan ve şimdi kullanılmayan demiryolunun arasında kalan alan idi...
Gittik, uzun uzun dolaştık, bilgilendik ve gördüklerimize hayran kaldık!
Kültür Bakanlığı’nın 2018’de başlattığı İstanbul Surları’nı onarma projesini yürüten İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü, restorasyon sırasında Cankurtaran sahilindeki surları güçlendirmek ve statik sorunlarını halletmek maksadıyla duvarların kara tarafındaki bazı alanları Arkeoloji Müzeleri’nin denetimi altında zeminin dört metre altına kadar kazmış ve hem Bizans, hem de Osmanlı dönemine ait eserler bulunmuştu!
Kazılarda nelerin ortaya çıkartıldığını teknik ayrıntılara girmeden, kolayca anlaşılabilecek ve kısa şekilde yazayım:
İkinci yüzyıla ait Roma duvarı, Osmanlı döneminde yapılan surlara destek vazifesi görmeleri için muhafaza edilip yıktırılmayan Bizans surları, yine Bizans devrinden kalma yapılar, meselâ imparatorluk saraylarından Mangana’nın devamı olabilecek kalıntılar, bir şapel, yani ufak bir kilise, mezarlar, sarnıç, duvar resimleri, zarar görmemeleri için özenle yerleştirilmiş gibi duran amforalar, yani şarap ve zeytinyağı koymaya yarayan destiler ile küpler ve nihayet arazinin hemen gerisinde kalan Topkapı Sarayı’nın görevlileri için kullanılmış ekmek fırınları...
SİVİL MİMARÎ BULMA İHTİMALİ
Bizans kalıntıları arasında o döneme ait sivil mimarî yapılarının da bulunduğunun anlaşılması hâlinde, dünya sanat tarihinde yeni ve önemli bir sayfa açılacak...
Doğu Roma İmparatorluğu’ndan, yani Bizans’tan günümüze gelebilen mimarî eserlerin hemen tamamı dinî mekânlar, saray gibi resmî binalar veya şehrin ihtiyaçları için inşa edilmiş yapılardır. Ayasofya, Aya İrini veya Kariye gibi binalar Bizans zamanının kiliseleridirler; zamanımızda hâlâ mevcut olan sarnıçlar ile su yolları da şehre ait yapılardır. Bizans dönemi İstanbuluna ait tek bir sivil mimarî eserinin, meselâ sıradan bir evin bile bugüne gelemediği söylenir.
Surların onarımı sırasında ortaya çıkartılan arkeolojik kalıntılar bu yüzden büyük önem taşıyor. Konularını günlük hayattan alan, meselâ ilk defa rastlanan av sahnelerinin yeraldığı “fresk” denen duvar resimlerinin bulunduğu kalıntıların hakikaten sivil mimarî örnekleri, yani bir Bizans evinin duvarı olduğu tesbit edilebildiği takdirde, kazı yapılan alan sanat tarihi çevrelerinde çok önemli bir keşif olarak kabul edilecek.
Yukarıda da söyledim: Cankurtaran tarafındaki kazıların maksadı Bizans eserlerini ortaya çıkartmak değil, Osmanlı surlarının onarımı ve statik sorunlarının halli idi; kalıntılar güçlendirme çalışmaları sırasında bulunmuştu ama arkeolojik kazı yapılmamıştı.
Toprağın altından bu kadar kalıntı ve eser çıkan bu mekânda, şimdi yapılması gereken daha da önemli işler var: Surların restorasyonu ve güçlendirilmeleri projesinin iki ay sonra bitecek süresinin uzatılması, duvarların gerisindeki faaliyetin arkeolojik kazı olarak devam edebilmesi için gereken bürokratik işlemlerin yapılması, şimdilik zeminin dört metre altına inilen yerlerin dört metre daha, yani zeminden en az sekiz metre aşağıya kadar kazılması, bütün bunlara kâfi gelecek bir bütçe ayrılması ve surların gerisinde kalan artık kullanılmayan demiryolunun kara tarafındaki kısımlarında da kazılara başlanması...
Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan’ın sayesinde haberdar olduğum, surlarda devam eden faaliyet hakkında gezimiz sırasında kazı alanında bulunan İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdiresi Olcay Aydemir ile çalışma arkadaşlarından ayrıntılı bilgiler aldığım bu arkeolojik keşifler ve bölgenin geleceği hakkında daha sonra Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile uzun uzun konuştum...
En aşağıda deniz surlarının, surların gerisinde toprak altından çıkartılan Bizans ve Osmanlı yapılarının, onların arkasında da Topkapı Sarayı’nın yeraldığı geçmişi bin küsur sene öncesine uzanan bu çok önemli tarihî bölgenin nasıl değerlendirileceğinden ve burada neler yapılması gerektiğinden bir başka yazıda bahsedeceğim...
Yenikapı’da bundan 15 sene önce, 2006’da yapılan metro inşaatı sırasında tesadüfen bulunan Bizans limanı ile toprak altından çıkartılan tekneleri geniş şekilde haber yaparak ilk defa ben duyurmuştum ve Cankurtaran taraflarında istikbali bir hayli parlak görünen arkeolojik alanı haber vermek de şimdi yine bana nasip oldu!
-
Cino 3 yıl önce Şikayet EtKendi tarihimiz değil diğer milletlerin tarihine çok güzel sahip çıkıyoruz. Aferin bizeBeğen Toplam 14 beğeni
-
Esma 3 yıl önce Şikayet EtHırsız ülkeler bizim topraklardan niye kaçırıyor o zaman, onlarında değil iken ?Beğen
-
Dede 3 yıl önce Şikayet Etİstanbul Kimin? Çıkan Şey Taş Değilde Altın Olsaydı, Yine Bu Düşüncede mi Olurdun?Beğen Toplam 6 beğeni