Mahmut Bıyıklı yazdı: Erciyes yüzlü bir derviş
Haber 7 Yazarı Mahmut Bıyıklı, vefat eden Eğitimci Şair Yazar gönül adamı Muhterem Hüseyin Emin Öztürk ile ilgili köşe yazısında önemli detaylara değindi.
Mahmut Bıyıklı'nın dikkat çeken köşe yazısı:
Ülkemizin yetiştirdiği kıymetli bir insanı daha kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz.
Eğitim kültür edebiyat siyaset ve sivil toplum alanında güzel hizmetlerde bulunan Eğitimci Şair Yazar gönül adamı Muhterem Hüseyin Emin Öztürk’ü Rabbimize uğurladık.
‘Şüphesiz Biz Allah'tan Geldik ve O'na Döneceğiz’
İnandık, iman ettik.
Bizim üzüntümüz bir dosttan ayrılmanın üzüntüsü.
Güzel hatta çok güzel bir insandı.
Kendisinin Ehli Sünnet çizgisinde muvahhid bir mümin olduğuna şahidiz. Şahitlik ederiz.
Ülkesi için değer üreten bir vatansever, değerlerine bağlı nesiller yetişmesi için çırpınan bir eğitimci, hep iyiyi güzeli yazmış bir yazar nefsani değil manevi duyguları kaleme almış bir şair zor zamanlarımızda yapacağımız bir şey var mı diye soran bir dost, güzel bir iş ortaya çıkardığımızda gurur duydum bir de tebrik edeyim istedim diyen bir ağabeydi.
Eminliği yüzünden okunan bir Hüseyin, topraklarına tutkulu bir Türkmen, değerlerini dert edinmiş bir dervişti.
Bereketli bir ömür
Hüseyin Ağabeyin hayatı tam bir başarı hikâyesi.
Dolu dolu Bereketli bir ömür sürdü. Derviş gönüllülüğüyle sayısız hayırlı çalışmaya imza attı.
Ömrünü davasına adayan bütün büyük şahsiyetler gibi iz bırakanlardan oldu.
Hayatının dönüm noktalarını Çocukluğunu doğduğu köyü öğrencilik yıllarını yazarlık serüvenini kendisinden çok dinledim.
Masal anlatır gibi acıları bile tebessümle anlatırdı.
Erciyes’in yamacında büyüyen çocuk
Suvermez dağlarına yaslanmış güzel bir Türkmen köyü olan Kayseri’nin Hamurcu köyünde doğar.
Çocukluğunda en sağlam arkadaşlarından biri de Erciyes olur.
Sırtını dağa yaslamanın mutluluğunu yüreğinde hisseder. Erciyes’ten aldığı ilhamla dağ gibi adam olmanın hayaliyle büyür.
Anadolu’nun yokluk yoksulluk dönemlerinde evlatlarına helalinde lokma yedirmek için Almanya gurbetine giden babasına olan hasretini izine gelişlerde giderir.
Bozkırın ortasında yapılacak en güzel şeyi yapar ve şiirler yazmaya başlar. İlk şiirler aşk şiirleridir.
Sonrasında aldığı İmam hatip eğitimin etkisiyle de olsa gerek dini milli şiirler yazmaya başlar.
Felsefe öğretmeni tarafından bu yönü keşfedildikten sonra artık kendisine şair diye hitap edilmeye başlanır.
Okulun tiyatrosunda yunus rolünü alır. Hayatını yunus gönüllüğü içinde yaşayacak birisi için en uygun rol olur. Efendiliği ve dürüstlüğüyle bütün öğretmenlerinin takdirini kazanır.
Ödüllü Yazar
Üniversite yıllarında dergilerde şiirlerini yayınlamaya başlar. Gerçek dergisinin açtığı yarışmada Kınalı Kuzu hikâyesiyle birinci olur.
Oruç sevgisini çocuklara kazandırmak için yazılan bu hikâyeyle çocuk edebiyatına da yönelmiş olur.
İlk kitap heyecanını da bu hikâyeyle yaşar. Ödüllerin ardı ardına gelir. Kültür Bakanlığının açtığı yarışmada Yaralı Keklik romanıyla birinci olur.
Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Çocuk edebiyatı dalında yılın yazarı ödülü verilir. 12 güzel esere imza atar.
Kurucu Şahsiyet
Gençliğinden beri hep kuruculukta bulunur birçok kurumun hizmete başlamasına öncülük eder.
Özellikle Gökyüzü Koleji Öztürk’ün gayretleri sonucunda saygın bir yere sahip olur. Değerlerine bağlı bir nesil yetişmesi noktasında da yoğun çaba gösterir, çok sayıda gencin elinden tutar.
Gökyüzünde Işıl ışıl parıldayan daima sonsuzluğu arayan yıldızlar yetiştirir.
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınevinin Kurucu Müdürlüğünü yapar.
Çok bilinmese de Diyanet Sultanahmet’te başlattığı kitap fuarlarında da öncülük vazifesinde bulunur.
İslami Yayıncılıkta büyük hizmetler yapan Akra FM ve AK TV’nin de kurucuları arasında yer alır. Merhum Esad Coşan Hocanın tavsiyesiyle yola koyulur İslami yayıncılığın önderlerinden olur.
Ömrü boyunca bozanlardan değil yapanlardan olur. Kıranlardan değil kuranlardan olur.
Türkiye Yazarlar Birliği ve Dil edebiyat Derneği’ne de katkıları oldu. Benim bilmediğim birçok yere daha muhakkak hizmeti dokunmuştur.
Efsunlu şehir
Doğup büyüdüğü memleketi Kayseri’ye vefasını sevdasını hiç eksik etmese de başka bir şehre adeta âşıktır.
O şehir nice şaire ilham sunan Aziz İstanbul’dur. İstanbul’a yazılmış en güzel şiirlerden birisini kaleme alıp şiire vefalı İstanbul’a sevdalı sayın başkanımıza diyerek Recep Tayyip Erdoğan’a ithaf eder.
İthaf etmekle kalmaz çerçeveletip Reise bizzat hediye eder. Cumhurbaşkanımızın isteği üzerine bir kıtasını da kendisine okur.
“Dolaşır dilden dile bir aşkın hikâyesi,
Şahitmiş olanlara hüzünlü kız kulesi,
Çalınır Çamlıca’da o günlerin bestesi,
Dinledikçe her akşam hislendiğim İstanbul,
Anne gibi göğsüne yaslandığım İstanbul”
Çocuklar İçin Siyaset
Siyaset kurtlar sofrasıdır. Zordur çetindir yıpratıcıdır.
Nahif insanların kolay baş edeceği bir alan değildir. Ayrı bir sanattır.
Hüseyin Emin Öztürk siyasetin kıyısında bulunur çalışır çabalar.
Hem bilgisi hem birikimi hem akademik kariyeriyle hem de millete hizmeti ibadet olarak görme şuuru olmasına rağmen siyasetin merkezinde yer alamaz.
Her şey kader iledir elbette. Bazen olan da hayır vardır bazen olmayan da.
Rabbimiz bazı kullarını vermeyerek de korur. Merkezde siyaset yapsaydı ülkenin çocuklarına dair kalıcı çalışmalar yapacağına dair inancımız tamdı.
Adaylık sürecinde Çocuklar için siyaset mottosunu kullanır. Belki de Türk siyasetinde çocukları merkeze alarak siyasi söylemde bulunan tek kişidir.
Sivil alanda çocuklar için yaptığı hizmetleri siyasi alanda uygulama imkânı bulamaz ama ne kırılır ne küser. Hakikate teslim olmuş bir derviş tevekküllüyle yoluna devam eder. Ondan sonra kimse çıkıp çocuklar için siyaset demedi zaten.
Kâbe Yollarında Bir Derviş
Birçok şiiri bestelenen Öztürk’ün özellikle Düşsem Kâbe Yolları’na şiiri büyük ilgi görür. Kutlu topraklara âşık müminlerin dilinden bu ilahi düşmez. Diyanette çalışırken Hacca kasaplarla birlikte karayoluyla gider. Kerbela’ya vardıklarında gönlüne düşen ilhamı kaleme alır. Şiirde hem Kabe’nin özlemi hem Kerbela’nın hüznü vardır.
Başım açık yalın ayak
Düştüm Kâbe yollarına
Günahıma ağlayarak
Düştüm Kâbe yollarına
Ölüm
Ölüm acısıyla erken tanışır. İkiz kardeşleri farklı zamanlarda ortak kaderi yaşar aynı yerde trafik kazası geçirir.
Kardeşlerinin cenaze namazını kıldırır.
Geçtiğimiz yıllarda da babasını ve birçok yakınını kaybeder.
Dünyanın gelip geçici bir yer olduğunu kavramış her mümin gibi ölümle barışıktır.
Ölümün yokluk olmadığının şuurundadır.
Evinde ziyaret etmek imkânı bulduğu sonrasında dost olduğu Barış Manço toprağa verilirken çok etkilenir yıllar sonra ünlü sanatçını mezarı başındaki duygularını şöyle anlatır.
‘Hayatımda ölümü o kadar fazla tefekkür ettiğimi hatırlamıyorum. Bir an kendimi o mezarın içinde hissettim. Mezara konduğumu, üstümün toprakla örtüldüğünü, bütün sevenlerimin mezarımı birer birer terk ettiğini hayal ettim. Toprağın altı çok karanlık olsa gerek.
Birden Peygamberimizin bir sözü aklıma geldi. “Mezar ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur”.
İnşallah bizim için mezar cennet bahçelerinden bir bahçe olur diye ümitlendim.’
Güzel bir ömür süren Erciyes Yüzlü Dervişin umduklarına nail, korktuklarından emin olmasını Rabbimizden diler, değerli ailesine sabrı cemil niyaz ederim.
Mekânı cennet, menzili mübarek olsun.
-
Zeynep Akay 3 yıl önce Şikayet EtAminnnnBeğen
-
necdet es 3 yıl önce Şikayet EtHer canlı ölümü tadacaktır. Allah c.c akibetimizi hayr eylesin. Önemli olan makam, zenginlik,şeyhlik değil, ALLAHın sevdiği kul olabilmek..Beğen
-
OZDEMİR EGİCİ 3 yıl önce Şikayet EtMakamın Cennet olsun güzel ağabeyim...Beğen