Çelik: Silahlı kuvvetlerine Afganistan'da ihtiyaç kalmadı
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Kabil Havalimanı'ndan Türk askerlerinin çekilmesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Muhalefetin de tavrını eleştiren Çelik "Gelinen noktada, bütün diplomatik ve askeri seçenekler değerlendirildikten sonra silahlı kuvvetlerimizin orada kalmasına bir ihtiyaç olmadığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla bunların bir kere daha 'Cumhurbaşkanı, başka devletlerle anlaşma yaptığı için bunu istiyor' şeklindeki tezi çökmüştür" diye konuştu.
Çukurova’da orman yangınlarından zarar gören alanlardaki hasar tespit ve yardım çalışmaları hakkında Adana AK Parti İl Binası'nda basın toplantısı düzenleyen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'e Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu, Adana AK Parti İl Başkanı Mehmet Ay, AK Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç ve parti teşkilatı eşlik etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla cuma gününden başlayarak pazartesi gününe kadar partinin MKYK üyelerinin afet bölgelerinde sahada olacağını belirten Çelik, vatandaşların ihtiyaçları ile çalışmalarının hangi noktada olduğunun tespit edileceğini söyledi.
'KAHRAMAN ASKERLERİMİZE HOŞ GELDİN DİYORUZ'
Türk askerinin Kabil Havalimanı'ndan çekilmesi ile ilgili de konuşan Çelik, şunları kaydetti:
"Kahraman askerlerimize 'hoş geldin' diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, NATO misyonu, Birleşmiş Milletler ve ikili anlaşmalar çerçevesinde tam 20 yıldır orada görev yapıyor. Kahraman askerimiz, halkın huzurunu, güvenliği korumak, kardeş halkın herhangi bir terör ya da iç savaşın kurbanı olmaması için ellerinden geleni yaptılar. Cumhurbaşkanımızla birlikte Afganistan'a gittiğimizde Türk birliklerin komutanı Afganistan sokaklarında gezen tek askerin Türk askeri olduğunu, askerimizin göğsünde ay yıldızı görenlerin ona kardeş gibi sarıldığını anlatmıştı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, mazlum milletlerin bir kardeşi olarak kahraman askerleriyle bu coğrafyaların acılarının dindirilmesi, huzura istikrara kavuşması için elinden gelen gayreti gösteriyor."
‘KAPSAYICI BİR HÜKÜMET MODELİ ORTAYA ÇIKMALIDIR'
Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin ülkeyi terk etmesi ile Afganistan hükümetinin fiilen çöktüğünü belirten Çelik, Taliban'ın fiili olarak yönetimi ele geçirdiğini hatırlattı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de süreci yakından izlediğini vurgulayan Çelik "Afganistan’da kapsayıcı bir hükümetin kurulması, kadın haklarını koruyan, temel hak ve özgürlükleri saygılı bir düzenin ortaya çıkması için sürekli olarak Cumhurbaşkanımızın mesajları, kurumlarımızın telkinleri devam ediyor. Arzumuz, geçmişte yaşanan acıların yaşanmaması için kapsayıcı bir hükümet modelinin ortaya çıkmasıdır. Bu ortaya çıkmazsa Afganistan, geçmişte yaşadığı acıları tekrar yaşayacaktır" diye konuştu.
'CHP SÖZCÜLERİNİN BEYANLARI İSTİSMARA VE YALANA DAYANIYOR'
CHP sözcülerinin açıklamalarını da değinen Çelik, "Bu konularla ilgili tamamen istismara ve yalana dayanan beyanlarını gördüm. Türkiye’nin buradaki varlığı, Birleşmiş Milletler, NATO ve Afgan halkıyla kardeşlik çerçevesinde oluşturduğumuz ikili anlaşmalar çerçevesindeydi. Son gelinen aşamada 'Afganistan dünyadan izole olmasın, kopmasın, çağdaş ve medeni dünyayla bağı devam etsin, ticari, siyasi açıdan kanallar açık olsun' diye Türkiye, kardeş Afgan halkına yardımcı olmak için Kabil Havalimanı'nı işletme konusundaki süreci ciddi bir şekilde takip etti. Eğer Afganistan’daki resmi makamlar ve fiili güçlerin tamamı buna rıza gösteriyorsa, bu misyonu yerine getirebileceğini Türkiye açık bir şekilde söyledi. Burada CHP sözcüleri, Cumhurbaşkanımızın Joe Biden ile anlaşma yaptığını, bunun için mültecileri kabul edeceğini ve misyona soyunduğu söylüyor. Bu tamamen baştan aşağıya yalan bir açıklamadır. Fakat öteden beri gördüğümüz şey şudur; Türkiye Cumhuriyeti makamlarının, Cumhurbaşkanının, Dışişleri Bakanlığı'nın beyanları bunları hiç ilgilendirmiyor. Bunun yerine ABD’nin ya da İngiltere’deki bir gazetenin beyanı bunlar için esas kabul ediliyor. Gelinen noktada ise bütün diplomatik ve askeri seçenekler değerlendirildikten sonra silahlı kuvvetlerimizin orada kalmasına bir ihtiyaç olmadığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla bunların bir kere daha ‘Cumhurbaşkanı başka devletlerle anlaşma yaptığı için bunu istiyor' şeklindeki tezi çökmüştür" diye konuştu.
‘YALANIN ZİRVESİNE VARILAN BU SÜRECİ ÜZÜNTÜYLE İZLİYORUZ’
CHP'ye yönelik eleştirilerini sürdüren Çelik, şunları kaydetti:
"Burada problem şudur; Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı sürekli yalan söylemek. Suriye konusunda Esad rejiminden, Doğu Akdeniz'de hak ve menfaatlerimizi gözetmek için Libya’yla yaptığımız anlaşma çerçevesinde Birleşmiş Milletler'in seçtiği hükümetten yana değil de Türkiye düşmanı Hafter’den yana olmak, aynı şekilde Karabağ'da Azeri kardeşlerimizin yanında güçlü bir mücadele verirken' Türkiye Karabağ’a cihatçı gönderiyor' diyerek Türkiye’ye karşı yalan propaganda üretmek. En son Afganistan'da da 'ABD ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı böyle bir anlaşma yaptı’ diyerek artık yalanın zirvesine varılan bir süreci maalesef üzüntüyle izliyoruz."
‘TÜRKİYE GÖÇMEN KAMPI VE MÜLTECİ AMBARI DEĞİLDİR'
CHP’nin mülteciler konusunda yanlış bir tutum sergilediğini ifade eden Çelik, şunları söyledi: "Yine çıkmışlar; Türkiye kapsamlı bir şekilde; bir mülteci politikası yürütürken, ölümden kaçan insanlara kucak açılmasını istismar etmeye çalışıyorlar. Kendi belediye başkanlarının ırkçılığına lafı geçmeyenler, kendi beyanlarıyla bizim fikir değiştirdiğimizi iddia ediyorlar. Bizim fikrimizde zikrimizde hiçbir değişiklik yok. Tarih boyunca olduğu gibi yine ölümden kaçan bütün mazlumlara Türkiye Cumhuriyeti kapısını açmıştır. Ecdadımız da biz de böyle yaptık. Ama bunun ötesinde birileri Türkiye’yi bir göçmen kampı, mülteci ambarı, yol geçen hanı gibi görmek istiyorsa, buna asla müsaade etmeyeceğimizi de ifade ettik. Türkiye, bütün dünyanın insanlık vicdanı adına ölümden kaçanları kucaklama konusunda üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. Türkiye'nin bir tane daha mülteci alacak kapasitesi kalmamıştır. Şimdi muhalefet şöyle bir şey iddia ediyor; 'siz bunu para karşılığında yapıyorsunuz.' Bu kadar mazlumun, ölümden kaçanın korunmasının para karşılığı yapıldığı söylemek insanlık dışı bir yaklaşımdır."
'BUNLARA SU, EKMEK VERMEM' DİYEN BELEDİYE BAŞKANINA SÖZLERİ GEÇMİYOR'
Türkiye'yi mülteci kampı olarak görmenin ölümden kaçanlara kucak açmak ile farklı şeyler olduğunun altını çizen Çelik, şöyle konuştu:
"'Ben bunlara su, ekmek vermem' diyen kendi CHP’li belediye başkanlarına sözü geçmeyenlerin, AK Parti’ye vereceği herhangi bir ders, ‘biz söyledik AK Parti görüşünü değiştirdi’ gibisinden söyleyeceği hiçbir şey yoktur. Cumhurbaşkanımız, bütün dünyada mazlum milletlerin nerede yardıma ihtiyacı varsa, bunlara dönük olarak Türkiye’nin gür sesini Birleşmiş Milletler platformlarında da yükseltiyor. Bugün de gördüğünüz gibi Balkanlarda da Türkiye’nin barışın koruyucusu olduğu net bir şekilde gözüküyor. Cumhurbaşkanımız dün Bosna Hersek’teydi. Başçarşı’da nasıl karşılandığını gördük. Bugün de inşallah Karadağ’a geçecekler. Dolayısıyla Türkiye’nin Balkan halklarıyla kardeşliğini birleştiren bir tablo olacak bu. Sadece bugün açısından baktığımızda bütün afet bölgelerindeki MKYK üyelerimizin her vatandaşımıza ulaşması ve bugün Cumhurbaşkanımızın Balkan halklarıyla buluşması gibi çok geniş bir politikayı AK Parti, kararlılıkla ve güçlü bir şekilde sürdürüyor."
'DEMOKRATİK BİR SEÇİM OLACAKMIŞ GİBİ GÖZÜKMÜYOR'
Afganistan'da demokratik bir seçimin gözükmediğini dile getiren Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Fiili güç olan Taliban'ın açıkladığı şudur; orada bir konsey kurulacak ve konsey Bakanlar Kurulu’nu tespit edecek diye söylüyorlar. Bizim burada arzumuz, ülkede yaşayan çok sayıda etnik, dini, siyasi grubun meşru gördüğü temsilcilerinin olduğu bir modeldir. Taliban orada fiili bir güç. Fakat bölgede çok sayıda DEAŞ gibi birbirleriyle çatışan terör yapıları var. Biz, meşru ve fiili yapılarla görüşüyoruz. Tabii Taliban ile görüşeceğiz. Ne için görüşeceğiz? Afganistan’da kapsayıcı bir hükümet çıksın diye. Afgan halkı geçmişte yaşadığı zorlukları yaşamasın diye. Kadın haklarına saygı konusundaki mesajlarımızı söylüyoruz. Kadınlara dönük bazı uygulamalardan kaygı duyduğumuzu ifade ediyoruz. Temel hak ve hürriyetler konusunda hassas olunması, geriye gidilmemesini, Afganistan’ın geçmişte yaşadığı acıları yaşamaması gerektiğini söylüyoruz. Türkiye’nin ortaya koyduğu yaklaşım, Afgan halkının meşru göreceği bir hükümet modelinin ortaya çıkmasıdır."