Kardeşini öldüren sanığa 'haksız tahrik' indirimiyle 17 yıl 6 ay hapis

Mahkeme başkanı, meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek heyecan, korku ve telaştan ileri gelmek suretiyle aşıldığı için ceza verilmesine yer olmadığını belirterek, karşı görüş belirtti.

Manavgat'ın Demirciler Mahallesi Külcüler mevkisinde, mülkiyeti hazineye ait 15 dönüm araziye, 5 kardeş zeytin ağacı dikti. Araziye 16 Mart'ta gelen Hüseyin Baran ile kardeşi Mustafa Baran arasında zeytin ağaçlarının kesilmesi nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmada otomobilden ruhsatsız tüfeğini alan Mustafa Baran, ağabeyine ateş etti. Hüseyin Baran, kanlar içinde yere yığılırken, Mustafa Baran ise aracına binerek kaçtı.

Olayın ardından jandarma, evinde saklanan Mustafa Baran'ı yakaladı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Baran, mahkemece tutuklandı. Olayla ilgili hazırlanan iddianame, Manavgat 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Cinayete konu arazinin kullanımından kaynaklı taraflar arasında sorunların bulunduğu kaydedilen iddianamede, olayın tasarlanarak işlendiğine dair delil elde edilemediği belirtildi.

'SUÇ, HAKSIZ TAHRİK ALTINDA İŞLENDİ' GÖRÜŞÜ

Manavgat 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın önceki duruşmasında esas hakkındaki görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı, "Sanığın öldürme eylemi öncesinde maktulle yaşamış olduğu tartışma ve arbedenin haksız tahrike neden olduğu ve eylemi haksız tahrik etkisi altında gerçekleştirdiği anlaşılmıştır" dedi.

Savcı, sanık Mustafa Baran'ın 18 yıldan 24 yıla kadar cezalandırılmasını talep etti.

ÜST SINIRDAN CEZALANDIRILMASI İSTEMİ

Karar duruşmasına sanık Mustafa Baran, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile tutuklu bulunduğu Alanya'daki cezaevinden katıldı. Duruşmada, ölen Hüseyin Baran'ın kızı Damla Gül Yıldırım, tarafların yakını ve avukatları yer aldı.

Şikayetçilerin avukatı Kenan Erdoğan, savcılığın esas hakkındaki görüşünde belirtilen, haksız tahrik hükümlerine itiraz etti. Erdoğan, "Sanık bilerek ve isteyerek planlı bir şekilde bu cinayeti işlemiştir. Kanunda kardeşe yönelik bu eylem nitelikli hal olarak kabul edilmiştir, tahrik hükümlerinin uygulanması uygun olmayacaktır. Sanığın en üst sınırdan cezalandırılmasını talep ederiz" dedi.

'BABAM KATLEDİLMİŞTİR'

Öldürülen Hüseyin Baran'ın kızı Damla Gül Yıldırım da sanığın, babasını kasten öldürdüğünü savundu. Yıldırım, "Babam katledilmiştir. Sanığın kesilen bir ağacı yok. Aksine babamın ağaçları kesilmiştir. Sanığın hiçbir hastalığı da yoktur. Babamın 10 yıldır kullandığı kalp rahatsızlığına ilişkin ilaçları var. Sanık isteseydi olay yerinden çok rahatlıkla ayrılabilirdi" diye konuştu.

'MÜVEKKİLİM KENDİSİNİ SAVUNDU'

Sanık avukatı Yusuf Pakır da savcılığın esas hakkındaki görüşünü kabul etmediklerini belirtti. Pakır, “Tanık tehdit edildiği için duruşmada gerçekleri anlatamadı, tehdit edildiğini de açıkça söyledi. Olayda müvekkilimize yönelik maktul tarafından baltayla aniden gerçekleştirilen bir saldırı bulunmaktadır. Müvekkil araç etrafında dolanarak kaçmaya çalışmış. Olayda müvekkil ile maktul karşı karşıya gelmiş, müvekkilim kendisini savunmak durumunda kalmıştır" dedi.

'YA O BENİ ÖLDÜRECEKTİ YA DA BEN ONU'

Mahkeme başkanının son sözünü sorduğu sanık Mustafa Baran ise "Beni arabanın etrafında kovaladı, yorgun ve bitkin düştüm, mecbur kaldım. Ya o beni öldürecekti ya da ben onu. Keşke ben ölseydim. Başka da bir diyeceğim yok" diye konuştu. 

CEZA 17 YIL 6 AYA İNDİRİLDİ

Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, oy çokluğuyla sanık Mustafa Baran'a önce 'kardeşi kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verdi. Sanığın eylemi haksız tahrik altında işlediğini belirten heyet, cezayı önce 21 yıla ardından sanığın suçtan pişmanlık duyması ve verilecek cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkisi nedeniyle 17 yıl 6 aya indirdi.

MAHKEME BAŞKANINDAN KARŞI OY 

Oy çokluğuyla alınan karara mahkeme başkanı ise katılmadı. Manavgat 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, karşı oy yazısında, "Sanık Mustafa Baran'ın, maktul Hüseyin Baran'a yönelik kasten öldürme eylemini, meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmek suretiyle aşıldığı, bu nedenle sanığa ceza verilmesine yer olmadığını ve tahliyesine karar verilmesi kanaatinde olduğumdan çoğunluğun sanığın cezalandırılması yönündeki görüşüne iştirak etmiyorum" dedi.